• bir insan kaynakları mottosu. tüm fiil çekimleri ile kullanılabilir.

    cümle içinde kullanmak gerekirse:
    "bugun şirkette fark yarattım"*
  • son dönemde alman'ların en iyi yaptığı şey.
  • defalarca anlatmaya, üzerinde saatlerce düşünmeye, uykusuz kalmaya, kendini hırplamaya ve hırpalamaya yorulmaya değen yegane şey.
  • "yaptığınız şey bir fark yaratıyormuş gibi davranın. fark yaratır." - william james
    __________
    "act as if what you do makes a difference. it does." - william james
  • "bir seferinde, tanıdığım birisinin ölüm ilânını görmüştüm. gazete ismini yanlış yazmıştı. evet siktiğimin ismini yanlış yazmışlardı. hepsi bu. bunun dönüşü yoktur. gelecek sefere öldüğünde, ismini doğru yazma şansları yok. hayır! gazetenin o sayısı arşivlere girecek ve tanıdığım bu adamın, muhtemelen ömründe en çok gururlandığı şey olan ismi sonsuza kadar yanlış hatırlanacak...

    eninde sonunda ölüm ilânında ne yazdığı çok da mühim değil, nasıl olsa okuyacak halin yok. gazete kâğıdı solar, kâğıt hamur haline gelir. arkanızda bırakacağınız iz daha derin olmalıdır.

    geride bırakacağınız iz, başka bir insanın ruhuna işlemelidir..."

    (bkz: augustus hill)
    (bkz: oz)
  • yasami ancak fark uzerinden algilariz. farkin farkina vardigimizda da ben deriz ve tam tersi de gereklidir.
    buradan su cikar: ne fark yaratmaya takmali kafayi ne de fark yaratmadan gecip gitmeli.

    bir zor denge. demek ki cig bir haldeyim.
  • vizyon misyon strateji gibi uydurulmuş, bence içi boş kavramlardan biri.
    fark nedir, kimden farklı olmalısın, niye farklı olmalısın, yaratılan fark ne olmalı gibi hiçbir temel soruyu cevaplamaz.
    özellikle reklam ve müzik sektöründe çok sık kullanılan bir kalıp haline gelmiştir.
    herkes, her işinde o kadar çok fark yaratır ki bu lafı kullanmayan biri gerçekten diğerlerindenden farklıdır. normal olmak bile artık diğerlerinden farklı hale getirir.
  • eskiden banka reklamlarında ya da tv sunucularının ağzından duymaya alışık olduğumuz bu iddialı deyiş, günlük hayatta da yerli yersiz kullanılır olmuş gördüm ki. "dün evcilik oyununda ayşe büyük fark yarattı", "haşmet abi kavgalarda muştasıyla fark yaratır" ya da "peynirli tosta koyduğun domates gerçekten gark yaratmış" filan gibi cümleler duyabiliyoruz artık. bakalım şimdi sıra hangi gubidik deyişte.
  • baska birisinin hayatinda fark yaratmak anlaminda da kullanilabilir ki varolusun temel sorularindan biridir hayatta daha dogrusu baska canlilarin hayatinda fark yaratip yaratmamak.
  • "bu uslu, yaramazlığa tam katılmayan gözlemci halim ilkokuldan beri var. tamam, çok erken yaşta deplasmana gittim. (...) annemin sıkı disiplini vardı. (...) gözlemci ve ölçüyü unutmayan olmak hayatta çok işime yaradı, fark yarattırdı. buna karşılık bir bedeli kalmış; ipini sonsuzca koparan dana olamıyorum." mehmet ibiş - bakışlar mayalar tarihöncesi
hesabın var mı? giriş yap