• elinde bi broşür hangi filme gitsem diye dolasan zengin kokonaların rağbet gösterdiği. fest olmasına karşın fiyatların gayet pahalı oldugu herangi şekilde asıl hitap etmesi gereken kitleye hitap edemeyen ve benim gibi öğrencilerin bedava takip edebilmek için davetiye arayıp durdukları, en azından bu ülkede kültür için yapıldığı söylensede zenginlerin hava atma eylemi olmaktan kurtulamayan aktivite...
  • 32. istanbul film festivali (iksv) 30 mart- 14 nisan tarihleri arasında gerçekleşiyor. film listesi için
  • büyük mali kaynakları olmasa da söyleyecek sözü, yapacakları ve idealleri olanların mutlaka kısa veya uzun film çekmek bunu kitlelerle paylaşmak için bulunmaz fırsat.
    festivaller ve yapılacak olan filmler mutlaka desteklenmeli, mutlaka katılım ve çekim aşamasında yardım görmeli.
    ne kadar çok zor koşulları olduğunu bilen ve sinema salonunda filmi izlenirken içeri giremeyen, heyecandan ölecek kadar sevindirik olan biri olarak, destek şart derim....
  • istanbul'dakiler için festival seyircilerinin her daim sürprizlere açık olması gerekiyor.

    örneğin dün filmekimi 2010 kapsamındaki get low isimli filmi izlemek için gittiğimiz sinema salonu g-mall'a giderken sinemanın bu seneki geleneksel "festivalde teknik sorun etkinlikleri" kapsamında olduğunu bilmiyorduk, çünkü bilindiği gibi bu sorunlar her festivalde sürpriz bir filmde gerçekleştiriliyor, ve yalnızca o filmleri seçmiş olan talihli izleyiciler bu etkinliklere katılım gösterebiliyor. daha çok filme katılıp şansınızı artırabiliyorsunuz. ben neyse ki 2-3 filme katılıp her festivalde tutturabilen nadir izleyicilerdenim sanırım.

    bu festivaldeki teknik sorunumuz kare kayması olarak ortaya çıktı. yani hepimizin bildiği kafaların altta, vücutların üstte olarak izlenilmesi şeklinde vuku bulan bir olay bu. böylece adamın yüzünü görebilmek için aşağı bakarken ne hareket yaptığını yukarıdan takip etmeye çalışmak suretiyle ezberimizi bozan ve zihnimizi daha verimli kullanmaya teşvik eden bir yöntem kullanıldı. hep beraber alkış ve ıslıklarla bir süre kutladığımız bu sorunu, gösterilen coşkulu tepkilere kayıtsız kalamayıp olması gerekenden uzun tutan sinema yetkilileri daha sonra herhangi bir açıklama yapmaksızın ansızın düzeltti.

    bu sene etkinliklerin formatının değiştiği fikri kafamda kadıköy sineması'ndaki 29. uluslararası istanbul film festivali kapsamındaki yeo-haeng-ja filminde uyanmıştı zaten. orada da sahneye çıkıp açıklama yapan olmamıştı. sinemada arka plandaki tamirat ve bağırış çağırış sesleriyle konsantrasyonumuzu test ettiklerinde aktivite filme oldukça doğal bir şekilde yedirilmişti.

    oysa ki geçen seneki "festivalde teknik sorun etkinliği"ni dokuzuncu afm uluslararası bağımsız film festivali'nde yaşadığımızda caddebostan afm'deki yetkililer çıkıp açıklama yapmışlar, sözkonusu film the burning plain'in başındaki charlize theron'un çıplak göründüğü kısımları aynı saatler içinde yeniden izleme şansına ulaşabildiğimiz için kendimizi şanslı bile hissettirmişlerdi. (#15448892)

    yıl içinde normal sezon sinema gösterimlerinde karşılaşma oranımızın neredeyse sıfıra yakın olduğu bu teknik hataları festivallerimize taşıyan yetkilileri ve söz konusu sinema salonlarını kutlayarak onlara çok teşekkür ediyor, bir sonraki festival etkinliğimizi ise sabırsızlıkla bekliyorum.
  • film festivallerinin küçük ama önemli bir alternatifi, akademik konferansların film/belgesel gösterimleridir.

    konferans süresince (ve çoğu zaman konferansın gerçekleştirildiği otel ya da üniversitenin salonlarından birinde) yapılan gösterimler, doğal olarak konferansın temasını paylaşır. yani orada bulunduğunuza göre, zaten ilgilenmekte olduğunuz bir alanda çekilmiş filmleri (konferans kayıt ücreti haricinde) herhangi bir ücret ödemeden izlemeniz mümkündür. (durumun tek dezavantajı, filmlerle aynı anda panellerin de devam etmekte olmasıdır.)

    iki örnek:
    (1) her yıl columbia üniversitesinde organize edilen kimlikler konulu asn konferansı: http://www.nationalities.org/
    (2) her yıl abd içinde farklı şehirlerde düzenlenen orta doğu konulu mesa konferansı: http://www.mesa.arizona.edu/

    dünyanın farklı yerlerinde düzenlenen ve türkiye'ye de uğrayan konferansları takip etmek suretiyle, aksi takdirde kolay kolay haberdar dahi olunmayacak güzel yapımları izlemek mümkün olabilir.

    tema:
    (bkz: popüler kültür/@derinsular)
  • fıapf (fédération ınternationale des associations de producteurs de films) kuruluşuna göre competitive, competitive specialised ve non-competitive olarak üçe ayrılmış festival türüdür. buna göre ;

    competitive (a sınıfı 15 film festvali)
    cannes, berlin, venedik, moskova, karlovy vary, şangay, locarno, montreal, san sebastian, varşova, tokyo, mar del plata, talinn, kahire, goa film festivalleri bu kategoriye girer.

    competitive specialised (b sınıfı 24 film festivali)
    antalya, astana, bürksel, busan, cartagena, courmayeur, gijon, istanbul, jeonju, trivandrum, kitzbühel, kolkata, kiev, minsk, mumbai, namur, saraybosna, sitges, sofya, stockholm, sydney, torino, transilvanya, valencia film festivalleri.

    roma, toronto ve viyana film festivalleri ise non-competitive sınıfına girmektedir.

    bunların haricinde dünyada tabii ki sürüsüne bereket film festivali vardır. ancak fiapf kuruluşunun akredite ettiği festivaller yukardakilerdir.
  • 2 gündür buradayım. söyleşilerle, çeşitli aktivitelerle akşam da müzik eğlencesi ile birlikte gayet zevkli geçen bir festival oldu . daha da devam ediyor ama hafta içi katılmak biraz zor olacak.
  • cuma gecesi kız arkadaşımla if istanbul festivalindeki ilk filmimize gidicez inşallah... beklenti yüksek...
  • isviçre’nin cenevre kentinde bu yıl 15.‘si düzenlenen uluslararası insan hakları film festivali ve forumu dün geceki ödül töreniyle sona erdi.

    törende en iyi belgesel film dalında büyük ödüle (bkz: the war show) adlı yapım layık bulundu. danimarkalı andreas dalsgaard ve suriyeli obaidah zytoon’un yönetmenliğini birlikte üstlendiği the war show, venedik film festivali’nde de ödül almıştı.

    film aynı zamanda suriyeli bir gazeteci olan obaidah zytoon’un ülkesinde 2011’deki rejim karşıtı gösteriler sırasında tanık olduğu kareleri beyaz perdeye taşıyor. ayrıca altı yıl içerisinde şiddet, işkence ve ölümlerin nasıl umutlara galip geldiğini anlatıyor.

    euronews’e konuşan yönetmen andreas dalsgaard, “filmde görülen kişilerden yarısının suriye’deki savaş sırasında hayatta kalamadığını” söyledi. “hakları gasp edildiği için bugün aramızda değiller, o yüzden bu ödül onların ve o yüzden bu ödül bizim için çok anlamlı.” dedi.

    cenevre insan hakları film festivali’nde en iyi uzun metrajlı kurgu film ödülünün sahibi ise “burning birds” oldu. sri lankalı yönetmen sanjeewa pushpakumara’nın imzasını taşıyan yapım geçtiğimiz yıl tokyo filmex festivali’nden de ödülle ayrılmıştı.

    film, sri lanka’da 1980’li yılların sonundaki iç savaşta eşi yerel milisler tarafından öldürüldükten sonra sekiz çocuğuyla ortada kalan bir annenin dramını anlatıyor.
hesabın var mı? giriş yap