goldfinger
-
-
--- spoiler ---
pussy galore ve oddjob gibi çok iyi yan karakterler, auric goldfinger gibi ilginç bir kötü adam (yine de yeterince karizmatik değil), çok büyük ve iyi bir suç planının (kuzey korelilerle işbirliği yaparak fort knox'taki altın rezervlerine nükleer madde vermek ve amerikan altın stoklarını kullanılmaz hale getirerek kendi altınlarının değerini 10 kat arttırmak) ve jill masterson, tilly masterson ve yine pussy galore gibi güzel kadın karakterlerin varlığıyla en iyi bond filmlerine arasına üst sıralardan girebilecek 1964 tarihli guy hamilton filmi. sean connery bu iş için doğmuş gibi. ne çok kaslı kalas tiplerden, ne de hımbıl... dövüş ve araba sahneleri günümüze göre biraz acemice kalsa da hala zevkle izlenebilen bir film. bir de tabii ki shirley bassey'den filmin şarkısını dinlemek lazım;
http://www.youtube.com/watch?v=fy_pjodh3p0
sözleri ise şöyle;
goldfinger
he's the man, the man with the midas touch
a spider's touch
such a cold finger
beckons you to enter his web of sin
but don't go in
golden words he will pour in your ear
but his lies can't disguise what you fear
for a golden girl knows when he's kissed her
it's the kiss of death
from mister goldfinger
pretty girl, beware of his heart of gold
this heart is cold
golden words he will pour in your ear
but his lies can't disguise what you fear
for a golden girl knows when he's kissed her
it's the kiss of death ...
from mister goldfinger
pretty girl, beware of his heart of gold
this heart is cold
he loves only gold
only gold
he loves gold
he loves only gold
only gold
he loves gold
--- spoiler --- -
bond kızları açısından en tepelerde, aksiyon ve gizem standardı açısından yerlerde olan bond filmi.
-
özellikle 90lardan sonraki her filmde görülen aston martin db5, debut'sünü burada yapmıştır.
-
önceki iki filme oranla daha az aksiyon içeren bond filmidir. bu üç filmden en yavaş tempolu olanı. james bond'un da pasif olduğu filmdir aynı zamanda. tabi ki daniel craig bond'larındaki kadar bir aksiyon beklemiyorum, neticede 60'larda çekilmiş goldfinger. ama bu denli durağan olduğunu düşünmemiştim. örneğin bir golf sekansı var ki süre olarak 20 dakikayı buluyor herhalde. temposu oldukça düşük, bir kaç aksiyon olmasa neredeyse aksiyonsuz bir film olacakmış. bunların üstüne kısa bir süre sonra bond'un gerçek kimliğinin ortaya çıkıp düşmanlarca alıkonulması ve finale dek pasif kalması şaşırttı. gerçi dr. no'da da esir düşüyor ve finalde düşmanın elinden kurtulup onların planını bozuyordu. fakat burada dr. no'dakinden daha pasif bir durumda. bunlara rağmen sıkıcı bir film değil. sıkmadan izlettirdi kendisini. neyse ki bond esprili halinden hiçbir şey kaybetmemiş. sözün özü yavaş tempolu olmasına rağmen izlenir. son kertede o silahlı çatışma sekansları da pek kötü çekilmiş yahu.
-
--- spoiler ---
ilk 2 bond filminin yönetmeni terence young'ın prodüktörlerle para konusunda anlaşamaması sonrasında, ilk kez kendisine teklif edilmiş olan dr. no filmini daha önce reddettiği için oldukça pişman olan yönetmen guy hamilton, bu film kendisine teklif edilince teklifi adeta atlayarak kabul etmiş ve filmi yönetmiştir. bu filmin bir diğer özelliği de ilk oscar ödülü kazanan bond filmi olmasıdır. 1965 yılında norman wanstall en iyi efekt dalında bu filmle oscar kazanmayı başarmıştır. ayrıca gişede çok büyük başarı kazanan bu 3. film, önceki iki filmin toplamından daha fazla gelir getirmiştir. birçok sinema eleştirmenine göre en iyi bond filmlerinden birisidir ve aynı zamanda bond filmi yapısının oturduğu filmdir. önceki iki filmde olmayan teknoloji kullanımı (ve buna bağlı olarak q'nun rolünün artması), bu filmde bond'un aston martin'ine eklenmiş özelliklerle ilk kez dikkat çekici bir biçimde yer almıştır.
--- spoiler --- -
goldfinger başlığını görünce birşeyler yazmadan geçemeyeceğim.
james bond serisi içinde en sevdiğim filmdir. özellikle hayranı olduğum shirley bassey'nin harika sesiyle başlar film. ayrıca şarkıda da geçen "golden girl" bölümü son derece etkileyicidir bana göre.
buradan buyurun:
golden girl
shirley bassey'nin 1964 yapımım goldfinger isimli de bir 45'lik plağı vardır. bu plağı eski işyerimde cumartesi günleri erkenden gelip, kimse yokken pikaba koyup eskitmişimdir. dual pikapta o kadar çok çalardı ki, saat 10'daki açılışa kadar tekrarlardı. filmdeki sahneler gözümün önünde, fıraçayı kovaya tekrar sokar, durular ve yerleri silmeye devam ederdim. o zamanlar "ofis boy"duk tabi. 22-23 yaşında bir üniversite öğrencisi, büyük bir mağazada elinde paspas, son ses "goldfinger" dinlerdim. bazen patron erken gelir beni öyle yakalardı. "hayırdır, ajan filan mısın sen?" derdi.
goldfinger'ı shirley bassey'den dinlerken, ne pazartesi günkü final umrumda olurdu ne de platonik aşık olduğum kız. o sırada kendimi filmin içinde olanları izleyen sıradan bir insan gibi hayal ederdim. -
aksiyon anlamında durağan olmasına rağmen tutarlı bir film olmuştur.
özellikle bond filmde gayet işin gırgırında eğlenceli bir halde.
tipik guy ritchie filmi. -
birde böyle birşey vardı (bkz: goldmember)
-
--- spoiler ---
bu filmle ilgili pek bilinmeyen bazı detaylar ise şöyledir; öncelikle bu film, ilk 2 filmin beklenenin üzerinde başarısının ardından tam bir ticari ürün mantığıyla hazırlanmış ve filmde kullanılan bazı ürünler de filmle aynı dönemde piyasaya sürülmüştür. örnek vermek gerekirse, filmde bond'un kullandığı ve bayağı fiyakalı gözüken aston martin db5 modeli arabanın oyuncakları da filmle beraber piyasaya sürülerek, 1964 yılının en çok satan oyuncağı haline gelmiştir. yine filmin en çok dikkat çeken unsurlarından olan altına bulanmış kadın figürü (shirley eaton canlandırıyor), o sene life dergisinin kapak fotoğrafı dahi olmuştur. ayrıca filmle aynı adı taşıyan ana soundtrack parçası dışında, filmde çalan john barry'nin into miami şarkısı da bayağı keyiflidir. son olarak filmdeki unutulmaz lazer sahnesi için; https://www.youtube.com/watch?v=doqwke0lggw
--- spoiler ---
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap