hapishane ve okul arasındaki benzerlikler
-
(bkz: michel foucault)
-
ikisine de zorla gidilir; isteyerek değil.
-
efrim menuck, bu benzerliği şöyle dile getirip bir de ekleme yapar horses in the sky'da.
"and our schools look like prisons,
and our prisons look like malls"* -
-
istanbul üniversitesi beyazıt kampüsünü incelersek eğer şu benzerliklerle karşılaşırız:
kapıdaki sıkı teftiş ve bazı günler istanbul üniversiteli olup da başka kampüsten olanları bile almama talimatı almış zavallı güvenlikçiler (bkz: gardiyan)
başka üniversitelerden gelen misafirlerin kapıdan geçme ihtimalinin yok denecek kadar az olması
yemek almak için beklenen sıra ve çok uzun zaman öncesine kadar geçerli olan jeton atma sistemi -
(bkz: adalet meslek lisesi)
-
olmayan benzerlikler. sistemin kurumlari deyip kestirip atilamayacagi gibi birisi en azindan maddi ozgurluk saglarken digeri maddi, manevi ozgurluklerin tutsak edildigi bir tecrithanedir. bunun icin kurulmustur.
-
(bkz: total kurumlar)
-
ben okulu daha çok askerliğe benzetirim. askerde farkettim ki bazı hocalarımız bize askeri disiplin uygulamış. bu sebepten askerlikte (aslında tartışmaya açıktır) çok zorlanmadım.
görebildiğim kadarıyla hapishanede resmi (devlet) tahakküm yoktu. ulan daha nasıl olsun, adam seni dört duvarın arasına tıkmış diyebilirsinz, haklısınız. demek istediğim tıkar ama ötesine karışmaz; içeride daha ziyade koğuş arkadaşları arasındaki tahakküm (gayrı resmi) vardır. uzun kalmadığım için yanılıyor da olabilirim.
askerliğe dair bir gözlem; üniversite(ye) kadar okumuşlar emirlere uymaya ilkokul mezunlarından daha yatkın, daha kolay uyum sağlıyorlar. gözlerimi kaparım, emirlere uyarım yaklaşımı daha yaygın. -
ikisinde de yemek yenir
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap