• "türkiye'de hastanelerdeki yoğun bakım bulunamaması sorunu"

    aslında tam başlık bu olmalıydı.

    trafik kazası geçirecek, beyin kanaması planınız varsa, tümör ileusu ile acil ameliyata alınacaksanız, kalp krizi geçirip entübe olacaksanız veya kurşunlanacaksanız; öncelikle hiç çekinmeden hastaneleri arayıp yoğun bakım yatağınızı kendinize ayırtmanız gerekmekte.

    resüsitasyon odalarında entübe halde bekleyen nöroloji hastaları ve kardiyoloji hastaları için durum çok sıkıntılıdır. zamanın değerli olduğu basit tıkanmış tümör hastalarının anestezinin yoğun bakım istemesi nedeni ile ameliyat için beklemesi çıldırtıcıdır. kaybedilen vakit rezeksiyon ve ostomi(karın duvarına barsak ağızlaştırmaları) ile eşdeğerdir.

    ateşli silah yaralanmasında hemen masaya attığınız hastanın ameliyat sonrası bu hastayı nereye yatıracağız yahu sorunu ile karşı karşıya kalması acıdır.

    bu sorunu hastalar ve yakınları sadece başlarına gelince fark ederler.

    yoğun bakım yatağı olmadığı için ambulans ile hastane hastane gezmek zorunda kalmak travmatiktir.

    bu sorun cerrahi ve dahili branştaki sağlık çalışanları için önemli bir zaman kaybı ile eşdeğerdir. yatak aramak ile nöbet ve zaman geçer. (kalp damar yoğun bakıma baktın mı?, dahili yoğun bakıma bir daha bakın, anestezi de yer açılacakmıymış? cerrahi yoğun bakım sorumlusunu bir daha arayın vb) (112'ye faks çektin mi?)

    şimdi bu durum eğitim ve araştırma, üniversite ve devlet hastanelerinin en önemli sorunudur. bir çok özel hastane de yoğun bakım yatakları boş olabilmektedir. yani ödeyemeyeceksen hastanı oraya yatıramazsın. yoğun bakım ücretleri de özelliklerinden dolayı yüksektir. bkz

    bu başlığı görür görmez endikasyon dışı hastalar yoğun bakıma yatırılıyor, her hastadan yoğun bakım isteniyor, ölecek hastayı ölmeye bırakmak yerine yoğun bakıma alıp yaşatıyorsunuz diyecek bazı açıdan haklı sağlık profesyonelleri elbette olacak. ama geriatrik yani ileri yaş grubundaki hastaların cerrahi işlemleri, kardiyak krizler, nörolojik hastalıklar ve kazalar devam ettiği sürece mesele hastayı serviste takip etmemek değil yoğun bakım sorunu olmaması olarak karşımıza çıkacak.

    http://www.radikal.com.tr/…oryogun-bakim-a-1177630/

    http://www.haberturk.com/…-yatak-bulunamayinca-oldu
  • istanbul'da özellikle sonbahar kış aylarında daha da yoğunlaşan sorundur. gencecik bir status epileptikus vakasını 8 kişi ybü yatağı araken 4 saat boyunca ağlaya ağlaya ambulamak zorunda kalabilirsiniz. nöbet boyunca aslında ybü'de takip edilmesi gereken miyastenik krizin yanına sandalye çekip yüreğiniz ağzınızda sabahlayabilirsiniz.
    daha fazla dillendirilmesi gereken sorundur.
  • yoğun bakımların, yoğun bakıma yatırılması gerekmeyen hastalarla doldurulması ve gerçek yoğun bakım hastalarına en başta bu nedenle yer bulunamaması durumudur. bu konuda ciddi standartların getirilmesi ve yoğun bakımların denetlenmesi şarttır. servis hastasını yoğun bakıma yatırana, sen bunu buraya neden yatırdın diye sorulmadıkça bu sıkıntı çözülmez.

    üstüne cemaatle mücadele derken yoğun bakımı olan hastaneleri kapattılar, o illerde sıkıntı en az 2 katına çıktı. cemaat-akp savaşı olayla hiç ilgisiz hastaları bile hayati tehlike oluşturacak seviyede etkiler oldu. siz kendi aranızda ne bok yiyorsanız yiyin de, bari bu işle alakasız insanları hayatları pahasına etkilemeyin.

    bir de üstüne yerel siyasiler olaya müdahil her daim. birisi bu hasta yoğun bakıma yatmalı dedi mi alttan girer üstten çıkar bir yatak ayarlar, hastayı yatırır. kurumlar siyasi baskı altında oldukça ağır durumdaki hastaların ihtiyaç duydukları tedaviye kavuşmasına imkan yoktur.

    gariban, telefonla arayıp iş bitiren siyasetçi yakını olmayan gerçek yoğun bakım hastaları da saatlerce yer boşalmasını riskli ve yetersiz ortamlarda beklemeye mecbur bırakılır. saatler sonra onlar için yoğun bakımda yer bulunmasının da bazen bir anlamı kalmaz. beyaz çarşafı üstüne örter morga doğru götürürler. hasta yer bulamayanın ilk gördüğü hekim olduğunu sanıp ona saldırır, kavga eder, dava açar. bu işin asıl sorumluları sebep oldukları durumdan vicdani sorumluluk duymadığı gibi, karşılarına çıkıp hesap soran da olmaz.
  • oncelikli olarak neden yogun bakima bu kadar ihtiyac oldugunu sorgulamak gereken durumdur.

    hatirlamak istemiyorum ama, annem ölüm doseginde yatarken 3 yogun bakim degistirdi. bu kadar hasta halde yogun bakim da yer olmadigindan oradan oraya dolasan hastalari zaten kaybediyoruz. buna ragmen halen dolu....

    komik baska bir sey de, devlet anneme bir mektup gondermisdi...

    mektupda, bu kadar cok mr, rontgen, ulturasona girmeyin zararli diyordu. evet cok zararliydi ama bu annemin tercihi degildi ki, nasil bir mantik anlamis degilim.

    devlet hastanelerinde doktorlar hastanin yuzune bakmadan bir cok tahlil, rapor vs istiyorlar, bunlari yapan hastalar da daha hizli bagisiklik sistemini öldürüyor, yanlis tedaviler vs.

    sonuc olarak bizleri devlet ve hastane yonetimleri öldürüyor.

    bunun yaninda uretim tesislerinin dogaya yaydigi zehirler ve buna göz yuman devlet yetkilileridir.

    yazik ki insan sadece kendini dusunuyor, bunlarin bir sekilde hesabi verilmeli, ve ibret olacak sekilde insanlar ogrenmeli,

    resmen cinayetler isleniyor ama insanlar ceplerini kanli paralarla dolduruyor. umarim hesabi vardir.
  • insana "n'olur ex olursa haber verin" diye istanbul'un tüm yoğun bakımlarına cep numarasını bıraktıran sorundur. akbabaya döndüm sonunda, vay halimize.
  • yeni mezun olması muhtemel ve değil tıbbi eğitimi, sahip olduğu insani değerlere dair sıkıntıları olan bir hemşireyi linç etmenin yanında önemsemeyen mesele.

    kolay mı lincin verdiği zevk hiç bir şey de yok.

    peki yoğun bakım denince aklınıza ne geliyor?

    benim aklıma sadece sürekli yoğun bakım sırası bekleyen ve ameliyat olamayan elektif(acil olmayan) hastalar, acil servislerde yoğun bakım yataklarının boşalmasını bekleyen acil şartlarda ameliyat olacak hastalar ve acil serviste hiç uygun olmayan koşullarda entübe halde takip edilmek zorunda kalınan hastalar geliyor.

    türkiye'nin deprem, terör saldırısı ve afet vb dışındaki doğal zaman diliminde bile yoğun bakım yatağı yetersizliği sorunu çıldırtıcı bir duruma gelmişken bir hemşireye yönelik linç tepkisi en hafif tabirle bataklıktaki sinek ile uğraşmaya benziyor.

    siz veya yakınınız umarım acil serviste yoğun bakım yatağı boşalsın diye beklemek zorunda kalmazsınız, ilinizdeki tüm hastanelere 112 faks çekmek zorunda kalmaz. komşu ile ambulans ile nakledilmek zorunda kalmazsınız. paranız varsa size mutlaka boş olan özel hastane yoğun bakımları teklif edilecek. paranız varsa demiş miydim? özel hastanenin ilgili müdahaleyi yapabilecek ekibi ve donanımının olup olmaması ayrı mesele.

    hemşire mi vurun ona, haklısınız; diğer yoğun bakım yatağı yetersizliği meselesi karmaşık.
  • aslında -en azından- nüfusu yoğun olan büyük illere; mesela, 200 yataklı erişkin ve pediatrik+yenidoğan yoğun bakımı olan, 100 yataklı yanık merkezi olan hastaneler açılsa güzel olur.. hastane dediysem bu konunun uzmanları dışında diğer branş hekimleri çok fazla olmayacak.. sadece konsültasyon için bulunacaklar.. dal hastanesi konseptinde olacak; tıpkı siyami ersek gibi, zeynep kamil gibi vb.. olay kesinlikle devlet tekelinde olacak ve çalışan personele güzel bir hayat standardı sunacak kadar iyi maaşlar verilecek.. işte o zaman "yoğun bakımda yer olmaması" sorunsalı biraz hafifler..
    çok mu hayalperestim acaba??
  • gerçekten çok büyük sıkıntıdır 112 den gelen hastayı yer olmadığı için yolda ölebileceğini bilerek başka hastaneye gönderme kararı da hekim için çok ağırdır ama elinden de birşey gelmemektedir.
  • sadece yoğun bakım yatağı değil, genel olarak hastanelerde yasta yatağı sayısı da yetersiz.

    oecd verilerine göre türkiye'de her 1000 kişiye 2,7 hasta yatağı düşüyor. bu alanda oecd ortalaması ise 4,7. örnek olsun diye başka ülkelere bakarsak da mesela belçika'da 6,2; şili'de 2,1; japonya'da 13,2.

    kaynak
  • "koronavirüs enfeksiyonundan kaç kişinin öleceğini belirleyen asıl unsur yoğun bakım sürecidir. türkiye içerisinde salgın olma durumunda hangi hastanelerin, hangi yoğun bakımların kullanılacağı hazırlık planlarında olmalıdır. bakanlığın referans hastanelerdeki alt yapıyı, sağlık çalışanı sayılarını, yoğun bakım yatak sayılarını şimdiden belirlemesi ve denetlemesi gerekmektedir. vaka çıktıktan ve artmaya başladıktan sonra bunları düzenlemek zordur. "link
hesabın var mı? giriş yap