• david bowie, pink floyd, eagles ilk etapta aklıma gelen isimlerdir.
    senelerdir bak abi şu süper, bak abi bu şahane diye dinlettikleri şarkılardan eserlerden, ürünlerden bir ya da ikisini beğenmişimdir.
    eşşek gibi de gayret göstermişimdir, "ben de sevebilirim sanırım iyi galba ama du bakalım" diyerek, neticede gün oldu bir baktım sevmiyorum, sevmedim, sevmeyeceğim(jötem, jöteme, jötemere)
    kusmak ve paylaşmak için de burası aklıma geldi.
    yazdım, pişmanım.
  • herkes sevmese de
    jazz, ve etnik müzik denen oluşumları da anlayamamış, dinlediğim heryerde ağzımdan köpükler saçıp, kulağımdan kan gelene kadar tahammül etmeye çalışmışımdır.
    "ne o evlat jazz sevmiyor musun?" aşağılayıcı yaklaşımına da bol bol maruz kalmışımdır.
    "amca çok uğraştım çok acı çektim üstüme gelme alaansen" desemde, asla elit olamadım, kaliteli olamadım, entellektüel olamadım, dinlemediğimden bu şahısları.
  • fatih terim ve hakan şükür bir galatasaray fan i olarak bana mutluluk yaşatmış olduğu halde, asla kendi komünitim içerisinde ki "herkes" ile aynı görüşü paylaşarak imparator falan diyememişimdir.ikisininde sıfatından, hareketlerinden, kişiliklerinden ve ilişkilerinden yiğrenmiş,tiskinmişimdir.
  • ramses serisi (bkz: kitap), sosis, ally mcbeal, mankenler, seker, degisik isimli kahve turleri (bkz: irish cream), kahvalti yapmak, oglene kadar uyumak, simpsons, bilgisayar oyunlari, insanlara icini dokup rahatlamak, converse, saatlerce alisveris yapmak, sabahtan aksama kadar havuz kenarinda oturmak, 5 yildizli tatil koyleri, raki, gozleme, whopper, birinin kisiye para yuzunden gururunu kiracak bir bicimde hizmet etmek zorunda kalmasi (ben yaptirmiyorum ama en guzel ornek olarak aklima pedikur yaptirma eylemi geldi) telefonda uzun sureler konusmak, kizlara yavsamak, dream theater, nezaket formaliteleri olan yerler, bayram ziyaretleri, asaletten odun vermeden yemek yemeye calismak, dugunler, ozel gunler, fal baktirmak-bakmak, cok fazla bakimli uzerinde cok ugrasilmis parlayan saclar, sari sac, cok zayif kiz, estetik kaygilar, prensipler, saglikli yasamak, gitar sololari, dans etmek, birinin dans etmesi icin israr etmek, birinin kisinin dans etmesi icin israr etmesi, led zeppelin, bagirmak, sevmedigi insanlarin kisiyi sevmesi, "niye benimle ilgilenmiyorsun?" sorusu, "biz eskiden boyle diildik" geyigi, teoman...
  • senelerdir her türlü "bugün farklı bişi yapalım" düsturlu aile yemeğinin destinasyonu olan kebapci'ya gidelim eğiliminden tiksindiğim halde, herkes, "heo eho kebapçıya gidiyoz ne güzel!" diye bağırıp, çığırır.
    yetmedi mi ulan! bir ömür boyu hep "aynı değişiklik" yapılır mı?
    bir ömür iskender, adana izot üçgeni arasında geçer mi?
  • çay.(plase kahve)
    "sabah çay içmedim mi kendime gelemiyorum oooooooohüüüüüürrrrrrrp" diye çay içen bir insan benim gözümde acınası insandır.bir 3.dünya ülkesinde yaşadığım ile, çevremde ki herkesin ince belli bardaktan çay içtiği gerçeği arasında ki bağı kurduğum günden beri çay içmeyen biriyim(sonuçta bi conclusion a ulaşmışım.).
    ama çaysız yaşayamayan, 10 adım atamayan gözünü açamayan, ve içmeyenlere zulüm yapan(babam) niceleri vardır.
  • kebapci bazli "farkli bişiler yapalım hanım" atraksiyonu dışında, önemli günlerde(ankaradan abim gelmiş, aile toplantısı) balık lokantasına gitmek gibi leş bir aktivite daha vardır.
    annemin deyimiyle "herkes balık diye ölüp ölüp diriliyor"sa da balık bence yenebilecek en berbat üründür.
    yerken size bakar, kokar, ele yağışır, dile bulaşır, dişe sırnaşır, iki gram et için bin türlü hokkabazlık yaptırır.neticede, doymadan tonla para harcanır ben de kenarda beyaz peynir ve sigara böreği ile geçiştirmeye çalışırım(zira bunlar zaruri yemeklerdir, gelmiyorum olmaz).
    balık yiyeni de önemli günde balık restoranına gitmeyi seveni de anlamam, herkes neden sever hiç anlamam.
  • raki'ya mesela, hic anlam veremiyorum ben. pis pis kokuyo, mide bulandiriyo. hele sevgili icmisse, ya burnumu tikiyorum da uyuyorum, ya da yastigimi yorganimi alip ayaklarimi yere surte surte, "buhu buhu" diye diye salondaki kanepeye yollaniyorum.

    bi de "rakı muhabbeti" diye birsey var. bazen keyifli olabiliyor ama genelde cok sikici. 156 saniyede bir "hadi beyler, icelim guzelleselim", "hani hatirlarmisin, bi sarki vardi..." gibi cumleler kuruluyo, herkes iciyo, sarhos oluyo, daha da kotusu bagira bagira sarki soyluyoo. ama tabii bu anlattigim, durumun ayik bir insan gozuyle gorunusu. ben de sarhossam eger boyle gorunmuyo tabii. yanlis anlasilma olmasin, ben raki icmiyorum, icemiyorum, baska baska seyler icip sarhos oluyorum, oyle katiliyorum cumbuse.
  • bira . hic bir zaman "of hoca bir soguk bira olsa $urda" demedim, diyemedim . icimden gelmedi . hic bir zaman cekici bir icecek olarak gorunmedi . corona merakim ye$ermedi . arkada$larim kendilerinden gecercesine icerlerken bende tik olmadi .

    might and magic serileri . gunlerini bu oyun(lar)a veren insanlar taniyorum ve bu insanlari anlayamiyorum . grafikleri $imdiye kadar gorduklerim arasinda en kotusu oluyor her yeni m&m'de neredeyse . "atmosferi var olm" gibi fikirler de one surulebilir ama, atmosfer de bir yere kadar, diyebiliyorum sadece .

    bar ortamlari . a$iri yuksek sesli muzik, insani bogan derecede igrenc sigara dumani ve alakasiz insanlarin bir arada bulundugu ortamlara da hic bir zaman sempatim olamadi . "haydin cilginca eglenelim, co$alim" $eklinde neden gidilir bu tur ortamlara hic anlayamadim . diger bir gidilme nedeni de kar$i cins mensuplariyla ciftle$me dansi yapilmasi ancak buna da gelemedim . bu da radikal badakizm oluyor heralde (bkz: ben farkliyim) . her zaman musait bir evde toplanip, istedigim muzigi dinleyip, istedigim insanlarla bir arada oturmak oldu hayalim .

    pokemon . buna diyecek bir$ey yok aslinda . biz zamaninda clementine izlerdik, les mondes engloutis izlerdik, thundercats izlerdik . $imdi cocuklar power rangers'larla ve bu dallamalarla takiliyorlar . pikachu'yu seciyorlar . allah sonlarini hayretsin .

    sigara .
  • sade gazoz
    hatta fruko marka
hesabın var mı? giriş yap