• türkçeye hayrettir doğrusu nadiren karşılaştığımız bir şekilde birebir "ben, robot" diye çevrilmiş film. ben dikkat çeksin diye "şerefsiz robotlar" "robottan dost olmaz" şeklinde çevirmelerle karşılaşacağımızı düşünüyordum açıkçası.
  • isaac asimov, dönemin bilim kurgu dergilerinde yayınlanmakta olan ve robotları kötü olarak lanse eden hikayelerden baymıştır. tam bu dönemde; astounding science fiction dergisinin 1938 yılı aralık sayısında lester del rey isimli bir yazar tarafından yazılan, helen o'loy isimli bir hikayede ilk kez bir robotun sempatik olarak okuyucuya betimlendiğini görerek acaip bir mutluluk duygusuna kapılır, kendisinin de sempatik ve iyi huylu robot hikayeleri yazması gerektiğini düşünmeye başlar. amazing stories isimli bir başka bilim kurgu dergisinin 1939 yılı ocak sayısında ise, eando binder tarafından kaleme alınan i, robot isimli bir hikaye yayınlanır, bunu da okumuş olan asimov, bir robot hikayesi yazmak konusunda artık iyiden iyiye gaza gelmiştir.

    10 mayıs 1939'da ilk robot hikayesine başlayan asimov, bu hikayesini ancak iki hafta sonra bitirebilir ve hikaye çocuk bakıcısı bir robotu konu almaktadır. astounding science fiction dergisiyle yayınlanması için temasa geçen asimov, hikayenin helen o'loy'a çok benzediği gerekçesiyle red cevabı alır.daha sonrasında bu hikaye, super-science stories dergisinin, 1940 yılı eylül sayısında strange playfellow başlığı altında yayınlanır.

    bu noktadan sonra asimov, parça parça robot hikayeleri yazmaya devam eder;

    - reason - astounding science fiction - nisan 1941
    - liar - astounding science fiction - mayıs 1941

    23 aralık 1940 yılında ise astounding science fiction dergisi editörü olan john campbell ile muhabbet ederlerken three laws of robotics olayını geliştirirler hep birlikte *

    hemen arkasından, asimov, bu kanunları irdeleyecek nitelikte bir hikaye olarak kaleme aldığını belirttiği runaround'u yazar. mart 1942'de astounding science fiction'da yayınlanır. bu hikayede, robotics kelimesi dünya tarihinde ilk kez kullanılmıştır. gelen gazla birlikte asimov şu şekilde devam etmiştir;

    - escape (paradoxial escape ismiyle yayınlamıştır) - astounding science fiction - şubat 1944
    - evidence - astounding science fiction - ağustos 1945
    - the evitable conflict - astounding science fiction - eylül 1946

    1950'de empire serisine başlayan asimov, 8 haziran 1950'de gnome press'ten gelen teklifle, o ana kadar yazmış olduğu tüm robot hikayelerini tek bir kitapta birleştirmeye başlar. kitabı, mind and iron başlığıyla yayın evine vermiştir. daha önce başka bir eserde kullanıldığı için ne kadar karşı çıksa da editörün baskılarıyla kitabın isminin "mind and iron" yerine "i,robot" olmasına razı olur.

    yazmış olduğu hikayeler, okuyucuya mantıklı gelmesi için yeniden sıralanmıştır.

    kaynak: the caves of steel - introduction - isaac asimov - nyc
  • beklenmedik anlarda yüzde ufak tebessümler oluşturabilen film.

    --- spoiler ---

    will smith ölüm nedenini sorguladığı kişinin evine girer gecenin bir yarısı. sahnede bir kedi belirir. o kedi kaç gündür o evdedir, hiç mi acıkmamıştır bilinmez. kedi yalnızlıktan ilgiye muhtaç hale gelmiştir ve will smith e sürtünür durur.

    bu esnada will abinin dudaklarının arasından dökülenler:

    - sen bir kedisin, ben bir zenciyim, ve tekrar üzülmek istemiyorum.

    --- spoiler ---
  • korsan cd piyasasında ay robotu ismi ile yer almış filmdir.
  • çogu elestiriyi haketmeyen film

    --- spoiler ---
    3 kural yanlis mı anlasilmis?
    kitapta belirtirim ki basrolde ne bir polis ne bir robot vardi, kitaptaki basrol 3 kuraldaydi. o kadar açilmis ve o kadar açiklanmis bir 3 kuraldi ki bu, okuyucu okuyucu 3 kurala hayran kalıyordu. ama simdi karsimizda bir film var. ve basrolde 3 kuraldan ziyade bir will smith'imiz ve repçi esprileri var. peki 3 kural nerede?
    3 kuralin filmin basinda mantigini kullanan robottan, insanlarin bütün asagilama ve fiziksel darbelerine karsin sesini çikarmayan robotlarda oldugu kesin.
    peki evrim den sonra asimovun 3 kurali ne olmus? evrim saçmalığı neden bu kadar yanlış vurgulanmış?
    evrim ile karl marx in ögretisi bana inanilmaz paralel geldi. filmde robotlarin dünyanin yönetimini devralmasi durumunda kuracaklari rejimin direk komunizm olacagini tekrar farkettim. zaten marx da bunu söylüyor, hatta o da buna evrim diyor. ona göre tipki burjuvazinin yönetimi feodaliteden devralmasi gibi komunizm'in yönetimi burjuvazi'den devralması söz konusu, haralde biraz tanıdık. tabi ki karşımızda bir amerikan filmi var, amerika, kapitalizm'in dünyadaki şubesi. bu filmden marx'in fikirlerine destek olup da robotların rejimine evet demesini beklememiz anlamsız olur. ayrıca filmimizin amerikan filmi olduğu gerçeğini bir kenara bırakalım, yine izleyiciyi tatmin etmek uğruna robotlara hayır dememiz gerekmez mi. robotlara onların haksız olduğunu söylememiz, ve özgür iradeye sahip olduğumuzu söylememiz... ama filmde bir konuşma geçti ki viki ile sonny arasında, robotların tekliflerinin haklılığını vurguluyordu, işte o an filme epey bir hayran kaldım.

    viki-tartışmasız haklı oldußumu görmüyor musun.
    sonny-evet haklısın, ama böyle olmaması gerekir.

    yani zaten kabul etmişiz ailecek robotların haklı olduğunu. robotlar insanlara asla vahşet uygulamadı, robotlar sadece devrim için uğraştılar ve hedefleri yönetimi ele geçirip insanların birbirleriyle savaşmayacakları ve kardeşçe yaşayacakları bir düzen kurmaktı. onlara karşı gelmeyen kimseye saldırmadıkları gibi onlara saldiranları da öldürmemek için her türlü alternatifi denediler. (en ölümcül tehtid olan will smith dışında, ama will smith olayında robotların kaza geçiriyorsunuz deyip saldırması bir mantıksızlıktı.) yönetimde harika bir yere geleceklerdi, ve dünya daha güzel bir yer olacaktı.peki biz ne dedik, hayır dedik. elimizin tersiyle itip, hayır özgür irade dedik. dünyayı atom bombalarıyla patlatıp irak'taki çocukları aç bırakacaksak bile hayır dedik. işte bu tartışma filmde harika yansıtılmış. çok kısa bir aralıkta, çok kısa diyaloglarla, ama robotların teklifinin gayet tutarlı ve yerinde olduğunu aktaracak kadar.
    peki neden psikoloğumuz tartışma yapmadı, direk ilaç kullandı?
    bir ütopya'nın imkansız oldußu kanıtlanabilir mi sizce?
    bence hayır. teoride kapitalizm kadar komünizm de gerçekçidir, ve komünizm'in de yaşamaya şansı vardır. ancak denendikten sonra birininden biri diğerine göre üstünlük sağlayabilir. (kim bilir robotlar belki de rejimi ele geçirdikten 2 yıl sonra insanlara geri verecekti, ya da insanlar bir yerden sonra savaşa ve kavgaya ihtiyaç duymayacaktı.) bu durumda değil hiçbir hollywood filminde, hiçbir kitapta ya da belgeselde görmediğimiz bir şekilde filmde 5 dakikada psikolog kardeşimiz konuşmayla viki'yi yenecek miydi, komik olmayalım.
    peki ikinci rönesansla benzerlik yok mu?
    ikinci rönesansla i robot'un başrol oyuncuları farklı oldußu gibi, amaç ve işleyişleri de çok farklı. hatta konuları da farklı. sr ezilmekten dert yanan robotların isyanını anlatıyor, sr de evrimin amacı robotların mutluluğu. ama irobot'ta isyan söz konusu değil, söz konusu olan çok farklı bir biçimde darbe. ha ikisinde de robotlar var o ayrı.
    sonuç olarak imho, filmdeki mantık örgüsü kusursuz, ayrıca 3 kural ve evrim çok iyi yansıtılmış. ayrıca türünün ilk filmi denecek kadar olmasa da gayet özgün. yalnız kitapla tarz olarak bariz farklar var. ama unutmamalıyız ki başroller değişmiş
    --- spoiler ---

    ayrıyetten kocaman bir imho
  • i, robot . kisa hikayelerden olu$an isaac asimov $aheseri . ilk robot psikiyatristi dr susan calvin'in ya$adigi veya dolayli olarak tecrube ettigi olaylarin bir roportaj yoluyla aciga cikmasi . hikayelerin hepsi birer klasik .

    "then you don't remember a world without robots."

    (bkz: three laws of robotics)
    (bkz: the alan parsons project)
  • star tv'nin bu akşam yayınladığı ve gazetelere "robottan dost olmaz!" yazısıyla reklam verdiği film. işte türkiyede bilim kurguya verilen değer falan diye tatava yapmıycam. aksine şahane memlekette yaşıyoruz ulan. ayrıca asimov'un o antik götüne koyim.
  • türkiye'de üç farklı yayınevinden üç farklı isimle basılmış isaac asimov kitabı. ilk olarak 1976 yılında milliyet yayınları tarafından "robotlar" adıyla piyasaya sürülmüştür. ardından 1983 tarihinde deniz kitaplar yayınevi "ben robot mekanik adam devri" ve altın kitaplar da 1992 yılında "ben robot" adıyla kitabı bir kez daha raflarla buluşturmuştur. ikinci baskıları yapılmamış olan bu kitapları bulmak epeyce zordur. sahaf sahaf dolaşmayı gerektirebilir.

    kitapta birbirinden ilgi çekici pek çok kısa öykü bulunur. bu öyküler genel olarak "abd robot ve makine adamlar" şirketi ile bu şirketin bünyesinde üretilmiş olan robotların ekseninde cereyan eder. asimov evreninin en önemli karakterlerinden dr. susan calvin ile bir nevi ayrılmaz ikiliye dönüşmüş olan gregory powell ve michael donovan öykülerin odağındaki isimlerdir. robot serisi'nden önce okunursa tadından yenmez. zira söz konusu seride bu kitaba pek çok gönderme vardır.

    ayrıca, arzlıların ilk yıldızlararası yolculuğu nasıl başardıklarının öyküsü ile ilk insansı robot olduğu tahmin edilen stephen byerley'in ilginç hayat hikayesi de bu kitapta anlatılır.
  • --- spoiler ---
    tüm-robot-sen'e bağlı devrimci genç robotların kapitalizme karşı verdikleri onurlu möcadeleyi anlatıyor.
    (bkz: yeni nesil robotlar rahatsız)
    --- spoiler ---
  • susan calvin'in ustalikla cozdugu, 3 robot yasasinin ne kadar temel dogrulukta oldugunun kaniti, matematiksel güzellik ve basitlikte, denklem gibi hikayeler iceren kitap.
hesabın var mı? giriş yap