• ikinci dünya savaşı'nın nedense avrupa-rusya cephesi kadar ilgi görmeyen bölümü. halbuki tüm pasifik ve hint okyanusu'nun batı kıyıları olmak üzere 40 milyon kilometrekare bir alanda gerçekleşip avrupa cephesinin birkaç misli bir nüfusu etkilemiştir. kullanılan silah ve savaşların taktik/stratejik yönü açısından avrupa'dan geri kalmaz hatta birçok açıdan çok daha üst düzey bir savaştır.

    her zaman söylüyorum rusya'da tank sürmeylen yıldırım savaşı olmaz. irili ufaklı yüz binlerce adada her kara parçası için ayrı ayrı indirme-çıkarma yaparsan, böyle bir savaşın taktik/lojistik gereklerini karşılayabilirsen o zaman yaptığın şeye yıldırım savaşı diyebilirsin. ben rusya'yı elim cebimde gezerim anasını satayım!..

    belli başlı muharebeler;

    (bkz: pearl harbor baskını)
    (bkz: mercan denizi savaşı)
    (bkz: port moresby)
    (bkz: leyte körfezi savaşı)
    (bkz: midway savaşı)
    (bkz: doğu hint deniz akını)
    (bkz: ıwo jima muharebesi)
    (bkz: okinawa muharebesi)
    (bkz: tokyo bombardımanı)
    (bkz: hiroşima)
    (bkz: nagasaki)

    (khuzdul of krsanthi'nin hatırlatmasıyla eklenenler)

    (bkz: solomon adaları savaşı)
    (bkz: java denizi savaşı)
    (bkz: guadalcanal savaşı)
    (bkz: savo deniz muharebesi)

    imparatorluğun savaşta görev almış komutanlıklarından bazıları;

    (bkz: kwantung ordusu)
    (bkz: kido butai)
    (bkz: japon imparatorluk kara havacılık komutanlığı)
    (bkz: japon imparatorluk deniz havacılık komutanlığı)
    (bkz: homen kantai)

    bazı önemli askeri kişiler:

    (bkz: hideki tojo)
    (bkz: isoroku yamamoto)
    (bkz: takijiro onishi)
    (bkz: chuichi nagumo)
    (bkz: masaharu homma)
    (bkz: tomoyuki yamaşita)
    (bkz: takeo kurita)
    (bkz: tamon yamaguchi)
    (bkz: minoru genda)
    (bkz: mitsuo fuchida)

    japonların kullandığı uçaklardan popüler kültürde iz bırakmış olanları;

    (bkz: mitsubishi a6m zero)*
    (bkz: nakajima b5n kate)*
    (bkz: aichi d3a val)*
    (bkz: mitsubishi g4m betty)*

    japonların kullandığı tank ve zırhlı kara araçlarından bazıları;

    model 1 ho-ni*
    model 4 chi-to*
    model 95 ha-go*
    model 97 shinhoto chi-ha*
    (bkz: model 92 zırhlı savaş aracı)*

    tarihin gördüğü en büyük iki zırhlı;

    (bkz: ijn yamato)
    (bkz: ijn musashi)
  • aslında cephe kavramının ifade ettiğinden çok daha kompleks ve büyük bir savaş bölgesidir. ingilizcede bir karşılığı var (theatre) fakat türkçede savaş sahnesi diye bir kullanım pek yaygın değil. gerçekte birbirinden komuta açısından tamamen farklı üç cepheden oluşan bir savaş sahnesidir.

    * kwantung ordusu'nun yürütüğü çin cephesi ki buradaki askeri yığınak birkaç milyon japon askerine karşı 20 milyon gibi sayılara ulaşan guamündang çin'i askerini içerir. tamamen karasal unsurlarının kapıştığı bir cephedir.

    * güneydoğu asya adaları cephesi: toplamda hindistan'dan büyük bir kara yüzeyini oluşturan yüz binlerce adadan oluşan gerçek bir cehennem. her ada için ayrı indirme ve çıkarma harekatlarına girişilmesi gereken tankların üstünlüğünü hiçe indiren bir savaş alanı. adalara çıkmak ayrı dert çıktıktan sonra ikmal yapmak ayrı dert. ilerlemek için mutlak deniz ve hava üstünlüğüne ihtiyacınız var.

    üzerine çıkılan her adanın en elit birlikler için bile bir ölüm tuzağına dönüşmesi için birkaç saatin yeteceği bir yer. ikmal hatları defa kesilirse düşman gelsin de çarpışarak ölelim diye beklemekten başka çare yok..

    * pasifik deniz cephesi: 40 mıdır 60 mıdır ne kadarsa o kadar milyon kilometrekarelik dünyanın en büyük su kütlesinin üzerinde tamamen radarlara, gemilere ve uçaklara bağlı insanların değil teknolojinin savaştığı bir alan. öyle stalingrad'daki gibi gariban sibirya köylülerine yürü dediğinizde işi bitirebileceğiniz bir yer değil.
  • genellikle japon imparatorluğu ve abd arasında açılan cephedir. savaş gemileri, uçak gemiler, denizaltılar, savaş uçakları bu cephenin en belirgin savaş araçlarıydı. zorlu okyanusal koşullarda savaşmak kolay değil tabi. haa, sonucu ne mi oldu? (bkz: atom bombası) (bkz: nagazaki)(bkz: hiroşima)
  • savaşın başında japonların mümkün olduğunca ada işgal edelim, bu adaları geri çekilirken gerilla savaşı taktiği gibi kullanırız stratejisini çökerten hareket olan müttefiklerin atom bombası kullanımının zorunlu olduğunu nedenleri ile birlikte açıkladıkları cephedir. bununla birlikte şahsi görüşüm sivillerin üzerinde atom bombası gibi bir silahın kullanımının haklı nedeninin olamayacağı yönünde
  • dünyanın gördüğü en büyük savaşta açılan bir diğer cephe de pasifik cephesidir. mihver kuvvetleri ile nişanlanan japon kuvvetleri, bütün pasifik'e hakim olma emelleri ile seferler başlatır ve savaşın en kanlı boyutlarından birisi burada sahnelenir. hazırsak, başından sonuna pasifik cephesi;

    çin'de savaş*
    1931–32'de japonlar, mançurya'yı işgal etti ve etkisiz çin direncinin üstesinden geldikten sonra, japon kontrollü kukla devleti mançukuo'yu yarattı. ilerleyen yıllarda japonlar, askeri ve diplomatik baskılar ile çan kay şek başkanlığındaki çin milliyetçi hükümetine, shensi eyaletinde bulunan mao zedong liderliğindeki çin komünistlerine karşı bir savaş başlattırdı. bu arada japonlar, kuzey çin'e asker yığmaya başladılar ve bu da milliyetçiler ile komünistler tarafından gelecek yıllarda oluşacak olan birleşik bir direnişin fitilini ateşledi.

    japonya ve çin arasındaki aşırı düşmanlık, 7 temmuz 1937'de gerçekleşen marco polo köprüsü olayı'ndan sonra pekin'in eteklerinde çin ve japon birlikleri arasında ufak çaplı çatışmalar çıktığı zaman başladı. o bölgeden açık bir savaş çıktı ve temmuz ayı sonlarında japonlar, pekin-tientsin bölgesini ele geçirdi. bunun üzerine iki ülke arasında tam ölçekli düşmanlıklar başladı. japonlar, yangtze nehri'nin ağzına, şangay'ın yakınına indiler. japonlar kasım ayında şangay'ı ve çin'in o zamanki başkenti nankin'i aralık 1937'de ele geçirdi. bunun üzerine çan kay şek, hükümetini wu-han'daki han-k'ou'ya taşıdı. japonlar ayrıca güneyden ve batıya doğru pekin bölgesinden hopeh ve shansi eyaletlerine de akın düzenledi. 1938'de japonlar, kendilerini çin'in yeni merkezine götüren iddialı birkaç askeri harekat başlattı. nankin'den kuzeydoğuya ve batıya doğru ilerleyip suchow'u alarak wu-han şehirlerini işgal ettiler. milliyetçiler, hükümetlerini wu-han'ın yaklaşık 500 mil batısındaki szechwan eyaletindeki chungking'e taşımak zorunda kaldılar. japonlar ayrıca 1938'de güney çin'deki kantonları ve diğer birkaç kıyı kentini işgal etti.

    milliyetçi çin'in bu japon gelişmelerine karşı direnişi etkisizdi çünkü milliyetçi liderlik, güçlerini japonları kovmaktan ziyade gelecekteki olası bir komünist ayaklanmasına karşı mücadeleye ayırmakla daha fazla ilgileniyordu. buna karşılık komünistler, kuzey-orta çin'deki üslerinden, mançurya ve kuzey çin'deki japon birliklerine karşı giderek daha etkili bir gerilla savaşı başlattılar. japonların, devasa çin topraklarına ve kontrol ettikleri nüfusta tutunmalarını sürdürmek için çok sayıda birliğe ihtiyacı vardı. 1941'de japon ordusunu oluşturan 51 piyade tümeninden yaklaşık 750.000 kişilik 38 tanesi çin'e yerleşti.

    japon politikası*
    eylül 1939’da avrupa’da savaş başladığında japonlar, bir dizi başarılı savaşa rağmen çin’deki savaşı hala sona erdirememişti ve japon stratejistler gerilla savaşıyla başa çıkmak için hiçbir plan yapmamıştı. diğer taraftan sahadaki japon komutanlar, imparatorluk karargahındaki yüksek komutadan gelen emirleri genellikle göz ardı ettiler ve almaları emredilenden daha fazla çin toprağını işgal ettiler. bu nedenle japon ordusunun yarısı, hala büyük britanya ve fransa'ya karşı savaşan almanlara verilen yeni cephe açma taahhüdünün ve güneydoğu asya ile pasifik'teki japonya için daha geniş fetihler olasılığının neticesi çin'de düğümlenmişti. japonya’nın çin’deki askeri girişimleri, bu sebeple daha ciddi bir şekilde kısıtlandı.

    1940 yazında hollanda ve fransa'ya karşı kazanılan alman zaferleri, japon başbakanı fumimaro konoe'nin dikkatini, müttefiklerin kolonileri ile uzak doğu'daki ingiliz ve abd bölgelerine çekti. fransız doğu hintleri*, fransız çinhindi* ve ingilizlerin sahip olduğu malaya adaları, japonya'nın sanayi ekonomisi için gerekli olan hammaddeleri*** içermekte ve japonya bu bölgeleri ele geçirip bunları bünyesine dahil edebilirse imparatorluk kendisini ekonomik olarak, neredeyse kendi kendine yeterli kılabilir ve böylece pasifik okyanusunda hakim güç haline gelebilirdi. büyük britanya’nın tek başına avrupa’da mihver kuvvetlerinin gücüyle karşı karşıya kalması nedeniyle, japon stratejistlerin öncelikle abd’nin, japon toprak büyütme planlarına karşı olan muhalefetleriyle ilgili olduğunu hesaba katmaları gerekiyordu. japon birlikleri eylül 1940’ta kuzey çinhindi’ne girdiğinde (ağustos’ta fransa’nın vichy hükümetinden alınan bir anlaşmanın ardından), abd bir protesto başlattı. buna karşılık almanya ve italya, japonya'yı 27 eylül 1940 tarihli mihver paktı ile aralarına alıp uzakdoğu'daki lider güç olarak kabul ettiler. bu pakt, japon dışişleri bakanı yosuke matsuoka tarafından müzakere edilmişti. yosuke ayrıca 13 nisan 1941'de sscb ile tarafsızlık anlaşması imzaladı.

    2 temmuz 1941'de imparatorluk toplantısı, büyük britanya ve amerika birleşik devletleri ile savaş riski altında olsa bile, japonların ilerleyişini güney yönünde tutmaya karar verdi ve bu politika, yosuke matsuoka'nın iki hafta sonra görevinden alınmasına rağmen takip edildi. 26 temmuz'da vichy fransası ile yeni bir anlaşma yapılması üzerine, japon kuvvetleri güney çinhindi'deki üsleri işgal etmeye başladı.

    bu kez abd, abd’nin kontrolü altındaki japon varlıklarını dondurmakla kalmayıp, aynı zamanda japonya’ya petrol tedariğine ambargo uygulayarak şiddetle tepki gösterdi. alternatif bir petrol arzı için hollanda endonezyası ile müzakereler tatmin edici olmadığında, 6 eylül’deki yüksek konferans’ın ısrarı üzerine yapılan imparatorluk konferansı, birleşik devletler’le birkaç hafta içinde anlaşılmadıkça, abd ve büyük britanya’ya karşı savaşılması gerektiğine karar verdi.

    başbaşkan konoe’nın ekim 1941’in ortalarında müzakerelere gönderdiği general hideki tojo, umutsuz görüşmelerine devam etti. abd, japonya'nın kabul edemediği taleplerinin yerine getirilmesi konusunda ısrar etti:
    -üçlü paktın feshedilmesi (japonya'yı diplomatik olarak yalıtılmış bırakacaktı),
    -japon birliklerinin çin'den ve güneydoğu asya'dan çekilmesi (dört yıl süren açık bir taahhüt ile aşağılayıcı bir geri çekilme)
    -çin'deki rejim için açık kapı.

    abd dışişleri bakanı cordell hull, 26 kasım 1941’de japonlara, çin’i ve çinhindi’ini tahliye etmelerini ve çin’de çan kay şek dışında başka hiçbir çin rejimini tanımamalarını açıkça gerektiren bir not bıraktı. artık japonya için müzakerelerin devam etmesinin bir anlamı yoktu.

    amerika birleşik devletleri ile barış imkansız gibi göründüğü için japonya savaş planlarını harekete geçirdi; japonya şimdi sadece abd’ye karşı değil, aynı zamanda büyük britanya’ya ve hollanda doğu hint adaları'na (petrolü, jeopolitik düşünceler dışında bile japon şirketleri için elzem olan) karşı savaşacaktı, yani neredeyse bütün pasifiğe yayılacaktı.

    gelişen japon askeri stratejisi, pasifik okyanusu'na özgü coğrafyaya ve müttefik askeri varlığının o okyanustaki göreceli zayıflığı ile hazırlıksızlığına dayanıyordu. pasifik’in batı yarısı irili ufaklı birçok adaya sahipken, okyanusun doğu yarısı, hawaii adaları hariç olarak neredeyse kara alanlarından ve dolayısıyla kullanılabilir üslerden mahrumdu. hawaii'nin batısındaki tüm pasifik bölgesindeki ingiliz, fransız, amerikan ve hollanda askeri kuvvetleri, çoğu savaş tecrübesi olmayan ve farklı milletlerden olan yaklaşık 350.000 askerden oluşuyordu. pasifik'teki müttefik hava gücü de zayıftı ve çoğunlukla eski uçaklardan oluşuyordu. japonlar, çin'de pişmiş olan donanımlı ordularıyla, hedef kıldıkları pasifik adalarına mevcut üslerinden hızla koordine edilmiş saldırılar yapabilirlerse, müttefik kuvvetlerini ezebilir, tüm batı pasifik okyanusu ve güneydoğu asya'yı geçebilir, bu bölgelerin kaynaklarını kendi askeri-sanayi avantajları için geliştirebilirdi. saldırıları başarılı olursa japonlar, batıdaki burma'dan güneyindeki hollanda doğu hintleri'nin güneyine ve yeni gine'nin kuzeyine kadar uzanan, güneydoğusundaki gilbert ve marshall adalarına yayılan kuvvetli takviye edilmiş bir savunma alanı oluşturmayı planladı. japonlar, bu bölgeye karşı herhangi bir amerikan ve ingiliz karşı müdahalesinin savuşturulabileceğine, devamında da bu devletlerin sonunda barış için müzakere talep edeceklerine inanıyordu.

    1940’ın sonuna kadar japon stratejistler, uygulanacak yeni bir savaşın tek bir düşmana karşı olacağını varsaymıştı. 1941'de, ingilizlerin ve hollandalıların yanı sıra amerikalıların da hedefte olduğu ortaya çıktığında, birleşik filo komutanı efsane amiral isoroku yamamoto tarafından yeni ve cesur bir savaş planı hazırlandı.

    yamamoto'nun planı, aşağıdaki gemilerden oluşan donanmasının bütün gücünü içeren iki operasyon öngördü:
    10 savaş gemisi, 6 uçak gemisi, 4 tedarik gemisi, 18 ağır kruvazör, 20 hafif kruvazör, 112 destroyer, 65 denizaltı ve 2.274 savaş uçağı.

    6 uçak gemisinin, 2 savaş gemisinin, 3 kruvazörün ve 11 destroyerın tahsis edildiği ilk operasyon, hawaii adaları'ndaki pearl harbor'da bulunan abd'nin pasifik ana filosuna 7 aralık’ta planlanan sürpriz bir saldırıydı. japon donanması'nın geri kalan kısmı, orduyu güney harekatında destekleyecekti: 11 piyade tümeni ve 795 muharebe uçağının yardım ettiği yedi tank alayından oluşan ordu ikiye bölünecekti. biri formosa'dan filipinler'e, diğeri fransız çinhindi'den malaya yoluyla hainan adası'na gidecekti. iki ordu hollanda’nın hint adaları’nda birleşip 150 günlük bir seferin sonucu olarak java’nın ele geçirilmesini sağlayacaktı. bu esnada wake adası, guam, gilbert adaları, burma ve hong kong dışında, dış adalar da emniyet altına alınmalıydı.

    pearl harbor ve japonların genişlemesi*
    yamamoto’nun planı ile, amiral chuichi nagumo’nun komutasındaki uçak gemisi saldırı kuvveti, hawaii’nin 275 mil kuzeyindeki bir noktaya ulaşana kadar herhangi bir abd keşif kuvveti tarafından tespit edilmeden doğuya doğru yöneldi. 7 aralık 1941 pazar günü sabahın erken saatlerinde, pearl harbor’daki dev abd deniz üssüne iki dalga halinde, toplamda 360 uçak uçtu. o dönemde üs, 70 amerikan savaş gemisi ve yaklaşık 300 uçağı barındırıyordu. amerikalılar, ufuktaki japon uçaklarını görünce tamamen şaşkına döndü ve limandaki sekiz savaş gemisinin tümü vuruldu (altı tanesi tamir edildi ve hizmete geri döndü). üç kruvazör, üç destroyer, bir mayın temizleyici ve birçok diğer gemi hasar gördü. 180'den fazla uçak imha edildi ve neredeyse tümü hasar gördü. 2.330'dan fazla asker öldü ve 1.140'tan fazla kişi de yaralandı. japon kayıpları nispeten küçüktü. ancak japon saldırısı çok önemli bir açıdan başarısız oldu; pasifik filosunun üç uçak gemisi saldırı sırasında denizdeydi ve saldırıdan kurtuldular. bu gemiler abd’nin pasifik’teki yeni deniz savunmasının merkezi olacaktı. pearl harbor’ın kıyı tesisleri ve petrol depolama tesisleri de saldırıdan zarar almamıştı. japonlar tarafından habersiz yapılan pearl harbor saldırısı, amerikan halkını birleştirdi ve halkın savaşta amerikan tarafsızlığına olan desteğini çektirdi. 8 aralık'ta abd kongresi, yalnızca bir muhalif oyla japonya'ya savaş ilan etti.

    pearl harbor gününde formosa merkezli japon bombardıman uçakları, abd ordusu’nun filipinler’deki clark ve iba havaalanlarına saldırıp abd'nin uzak doğudaki uçaklarının yüzde 50’sinden fazlasını tahrip etmiş oldu. iki gün sonra yeni baskınlar cavite'ye yapıldı. cavite'deki baskında, filipinler'de olduğu gibi yalnızca abd uçakları değil donanma limanı da tahrip edildi. abd asya filosunun bir kısmı, kasım ayında çoktan güneye gitmişti. hava saldırılarına açık kalan büyük gemiler ve bombardıman uçakları, sonraki iki haftada java ve avustralya'daki üslerde emniyete alındı.

    japon kuvvetleri, 10 aralık'ta filipinler'deki luzon adasına çıkmaya başladı. geniş planın büyük bölümünü kapsayan ana saldırı, 22 aralık'ta manila'nın 100 mil kuzeyindeki lingayen körfezi'nde yapıldı. iki gün sonra manila'nın güneyinde büyük bir çıkarma gerçekleşti. manila 2 ocak 1942'de japonlara teslim oldu. o zamana kadar general douglas macarthur'un emri altındaki abd kuvvetleri, bataan yarımadası'nı (manila'daki körfezin karşısında) ve corregidor adası'nı (körfezde) tutmaya hazırdılar. bataan’a yapılan japon saldırısı başlangıçta durduruldu ancak takip eden sekiz haftada takviye edildi. macarthur’a 11 mart’ta avustralya’ya dönmesi emredildi ve bataan’ın savunması general jonathan m. wainwright’a bırakıldı. wainwright ve adamları 9 nisan'da teslim oldu; corregidor 5-6 mayıs gecesi düştü; güney filipinler ise üç gün sonra teslim oldu. macarthur, ünlü "i will come back" sözünü, bu dönüş esnasında söylemiştir.

    japon bombardıman uçakları, 8 aralık 1941'de hong kong’daki ingiliz hava gücünü halihazırda tahrip etmişti ve ingiliz-kanadalı savunucular, 25 aralık’ta kowloon yarımadası'ndaki (en yakın anakara) kara saldırıları sonucu teslim oldular. japonlar ayrıca 9 aralık'ta bangkok'u ve 16 aralık'ta en güney burma'daki victoria point'i işgal ettiler. 16 aralık'tan itibaren malaya'daki japon çıkarmaları hava saldırıları eşliğinde, küçük avustralya ve hindistan kuvvetlerini bozguna uğrattı. singapur’dan japon haberleşmesini kesmek için yola çıkan ingiliz savaş gemisi prince of wales ve repulse, 10 aralık’ta japon uçakları tarafından batırıldı. 1942 ocak ayının sonunda iki japon kuvveti, singapur adası hariç malaya'yı hava ve zırhlı destekle işgal etti. bu arada burma'da diğer japon birlikleri moulmein'i almıştı ve rangoon ile mandalay'a yaklaşıyordu.

    savaş bölgesinin doğusundaki japonlar, 8 aralık'ta wake adası'nı bombaladı, 11 aralık'ta ele geçirmeye çalıştı ve 23 aralık'ta savunmayı hızlı bir şekilde yararak çıkarma yaptı. guam ise 10 aralık'ta düşmüştü. savaşın ilk günlerinde gilbert adaları'nda makin ve tarawa'yı da işgal eden japonlar, 23 ocak'ta yeni britanya'nın stratejik üssü olan rabaul'a (şimdi papua yeni gine'nin parçası) başarıyla saldırdılar ve güneyi tehdit altına aldılar.

    malaya, sumatra, java ve avustralya'ya yaklaşımları savunmakla sorumlu olan archibald wavell'e bağlı abd-ingiliz-hollanda-avustralya* kuvvetleri, 15 ocak 1942’de faaliyete geçti ancak japonlar petrol zengini hollanda doğu hint adaları'nda ilerleme kaydetmeye çoktan başlamıştı. kuching'i*, brunei körfezi'ni*, jesselton'u*, borneo'nun kuzey kıyılarını, tarakan adası'ını ve celebes'i aldılar. devamında balikpapan ve kendari 24 ocak'ta, 4 şubat'ta amboina, 8 şubat'ta makasar şehri, 16 şubat'ta bandjarmasin, 18 şubat'ta bali ve 24 şubat 'ta timor işgal edildi.

    singapur'un düşüşü
    8 ve 9 şubat tarihlerinde singapur adasına üç japon tümeni çıkarma yaptı. 15 şubat'ta, korgeneral a.e. percival’in emrindeki 90.000 kişilik ingiliz, avustralya ve hint garnizonunu teslim olmaya zorladılar. singapur, pasifik'teki en büyük ingiliz üssü idi ve denize karşı olan güçlü savunması nedeniyle alınamaz olarak değerlendiriliyordu. japonlar, malay yarımadası'nda ilerleyerek ve ardından ingilizlerin karadan savunmasız bıraktığı üsse doğru saldırarak bir kolaylık elde etti. 13 şubat'ta japon paraşütçüler, sumatra'daki palembang'a amfibi bir saldırıyla senkronize bir şekilde indi.

    abdacom 25 şubat 1942'de çözüldüğü zaman, japonların fetih programını tamamlaması için artık sadece java kalmıştı. müttefikler’in japon işgal filosunu ele geçirme konusundaki umutsuz girişimleri, 27 şubat’ta yapılan yedi saatlik java deniz savaşı’nda sonuçsuz kaldı. japonlar 28 şubat'ta java'ya üç noktadan çıktılar ve sahil hatlarını hızla genişlettiler. 9 mart’ta java’daki 20.000 müttefik askeri teslim oldu. hint okyanusu'nda japonlar, 23 mart'ta andaman adaları'nı ele geçirdi ve ingiliz gemilerine yapılan bir dizi saldırıya başladı. abdacom’un başarısızlığından sonra, abd-ingiltere ortak genelkurmay başkanlığı, pasifik’i abd kurmaylarının emri altında birleştirdi. macarthur, hollanda doğu hint adaları, filipinler, avustralya, bismarck takımadaları ve solomon adalarını içeren güneybatı pasifik bölgesi'nin başkomutanı oldu. amiral chester w. nimitz de, neredeyse macarthur'da olmayan her bölgeyi kapsayan pasifik okyanusu bölgesinin komutanı oldu. görevleri, abd-avustralya ikmal hattını korumak, japonları pasifik içinde tutmak, kuzey amerika'nın savunmasını desteklemek ve büyük bir amfibi harekatına hazırlanmaktı.

    japonya’nın ilk emelleri java’nın zaptıyla gerçekleşti. askeri zaferlerine rağmen japonlar, müttefiklerin müzakere edilecek bir barış için hazır olduklarına dair hiçbir gösterge görmedi. aksine müttefiklerin bir karşı atak inşasında olduğu açıktı. abd pasifik filosu 1 şubat 1942'de marshall adaları'nı ve 23 şubat'ta wake adası'nı bombaladı. bu hamleler, rabaul'un 23 şubat'ta bombalanması ve müttefik askeri üslerinin kurulmasıyla birlikte japonların, avustralya’da ve güney pasifik’te müttefikler’in avustralya’yla olan iletişim hattını kesecek şekilde genişlemeye karar vermesini sağladı. yeni kaledonya, fiji adaları ve samoa'yı işgal etmeyi ve ayrıca doğu yeni gine'yi ele geçirmeyi planladıkları için avustralya'yı moresby limanı'nda kurulacak bir hava üssünden tehdit edeceklerdi. ayrıca kuzey pasifik'teki midway adası'nı ele geçirmeyi ve aleutianlara hava üsleri kurmayı planladılar. bu yeni program doğrultusunda, japon birlikleri yeni gine'de lae ve salamaua'yı, 1942 mart'ında solomon adaları'ndaki buka'yı, nisan'ın başlarında solomon ve admiralty adaları'ndaki bougainville'i işgal etti.

    müttefiklerin moralini yükseltecek olan 18 nisan 1942'deki 16 amerikan uçağının tokyo'ya düzenlediği, japon hükümetinin prestijindeki düşüşten başka fazla bir zarar veremeyen baskın değildi. asıl moral yükselten şey, abd istihbarat servislerinin, japonların port moresby ve tulagi'yi ele geçirme planlarını tespit etmesiydi. bu iki yer düşmüş olsaydı, japon uçakları mercan denizi'ne egemen olabilirdi. 3 mayıs 1942'deki saldırıda abd hava kuvvetleri, japonların tulagi'ye düzenlediği çıkarmaya müdahale ettiler. abd deniz kuvvetleri dolambaçlı yollarda japon gemilerine, rabaul'dan port moresby'ye kadar meydan okudu. 5 ve 6 mayıs'ta düşman filolar birbirlerini aradılar ve dört günlük mercan denizi savaşı başladı. 7 mayıs’ta japon uçak gemilerinden havalanan uçaklar, abd’li bir destroyerı ve bir petrol tankerini batırdı. abd uçakları da japon hafif uçak gemisi shoho'yu ve bir kruvazörü batırdı. ertesi gün, japon uçakları abd'nin lexington gemisini batırdı ve taşıyıcı yorktown' a ağır hasar verdi. buna karşılık büyük japon gemisi shokaku, aldığı hasarla kullanılamaz hale geldi. sonunda japonlar savaşta port moresby'ye karşı olan girişimlerinin terkedilmesi gerektiğini kabul edecek kadar çok uçak ve gemi kaybetmişti.

    mercan denizi savaşı'nın karışık sonuçlarına rağmen japonlar, midway adası'nı ele geçirme planlarını sürdürdüler. abd pasifik filosunun geri kalan gemileri ile deniz savaşına girmeye çalışan ve bir zafer elde etmek için kendi sayısal üstünlüklerine güvenen japonlar, 4 ağır ve 3 hafif uçak gemisi, 2 deniz uçağı gemisi, 11 savaş gemisi, 15 kruvazör, 44 avcı, 15 denizaltı ve çeşitli küçük gemilerle bir filo topladı. abd pasifik filosunda yalnızca üç ağır gemi, 8 kruvazör, 18 destroyer ve 19 denizaltı bulunmaktaydı. bu filoyu destekleyen 115 de uçak vardı. ancak amerikalılar, abd istihbarat servislerinin japon donanması’nın kodunu çözdüğü ve kilit radyo yayınlarını deşifre ettiği için japonların niyetlerini önceden bilmenin eşsiz avantajına sahipti. sonraki midway muharebesi'nde, midway adası'nı ele geçirmeyi hedefleyen japon gemileri, 3 haziran'da abd bombardıman uçaklarının hedeflerinden 500 mil uzaktayken saldırıya uğradı. bunun ardından gelen savaşta, midway merkezli abd bombardıman uçakları, japon ağır yük gemilerinin dördünü ve bir ağır kruvazörü batırdı. bu felaketin dehşeti içinde olan japonlar, 4-5 haziran gecesi geri çekilmeye başladı. abd’nin yorktown gemisi 6 haziran’da toprido ile batırılsa da, midway işgalden kurtulmuştu. aleutianlar'da japonlar hollanda limanı'nı etkili bir şekilde bombaladı ve 7 haziran'da attu ile kiska'yı işgal etti.

    midway muharebesi muhtemelen pasifik'teki savaşın dönüm noktasıydı, çünkü japonya en önemli deniz gücünün ve en iyi eğitimli pilotlarının çoğunu kaybetmişti. bundan böyle japonların ve müttefiklerin deniz kuvvetleri neredeyse eşitti. stratejik inisiyatifi kaybeden japonya, yeni kaledonya, fiji ve samoa'yı istila etme planlarını iptal etti.

    çin cephesi ve burma*
    japonya’nın batı müttefiklerine karşı savaşa girmesi çin’de de yankı buldu. çan kay şek'in 9 aralık 1941’deki hükümeti resmen yalnızca japonya’ya karşı değil, aynı zamanda askeri niyetten uzak olarak almanya ve italya’ya karşı savaş ilan etti. burma yolu, batı müttefiklerinin milliyetçi çin hükümetine malzeme gönderebilecekleri tek kara yoluydu ve 3 çin ordusu buraya sevk edildi. 3 ocak 1942'de çan kay şek, çin cephesi için yüksek müttefik komutanı olarak kabul edildi ve general joseph w. stilwell, genelkurmay başkanlığı görevine getirildi. bununla birlikte pearl harbor'dan sonraki ilk sekiz haftada çin’in en büyük başarısı, 15 ocak 1942’de ch'ang-sha’daki canton–han-k’ou demiryolunda uzun süredir devam eden japon hakimiyetini sonlandırılması oldu.

    bundan sonra çan kay şek ve stilwell, japonların burma'ya ilerlemesini bastırma çabalarında bulundu. 1942 mart ayının ortasına kadar, stilwell’in emrindeki iki çin ordusu burma sınırını geçmişti ancak ayın sonuna doğru rangoon ve mandalay arasında yer alan burma merkezindeki toungoo'yu savunan çin gücü, daha tecrübeli olan japonlar tarafından neredeyse yok edildi. burma'daki ingiliz ve hint birlikleri, düşmanın hem havada hem de yerdeki sayısal üstünlüğü yüzünden geri çekilmek zorunda kaldıklarından dolayı çok daha iyi durumdaydı. 29 nisan’da japonlar, burma yolu’nun güney terminali olan lashio’yu ele geçirdi. böylece çin’e giden tedarik hattını kesti ve müttefiklerin kuzey sınırını çevirdi. devam eden baskı altında, bir sonraki ay ingiliz ve hint güçleri kalewa'dan imphal'e* geri çekilirken, çinlilerin çoğu salween nehri boyunca çin'e çekildi. 1942'nin sonuna gelindiğinde tüm burma japonların elindeydi, çin etkili bir şekilde izole edildi ve hindistan, burma'dan bir japon işgali tehlikesine maruz kaldı.

    18 nisan’da tokyo’ya saldıran abd bombardıman uçaklarının çin hava limanlarından kalkmasından itibaren, japonlar bu hava limanlarını ele geçirmek için güçlü bir saldırı başlattı. temmuz ayının sonunda amaçlarına ulaşmışlardı.

    müttefiklerin ilk kararlı başarıları
    solomonlar, papua, madagaskar, aleutianlar ve burma*
    abd genelkurmayı 2 temmuz 1942'de, yeni britanya, yeni irlanda, solomonlar ve doğu yeni gine bölgesini yeniden ele geçirmek için üç aşamada sınırlı saldırı emri verdi: birincisi, tulagi ve santa cruz adaları’nın ele geçirilmesi;
    ikincisi, orta ve kuzey solomonlar ile yeni gine'nin kuzeydoğu kıyılarının işgali;
    üçüncüsü, rabaul ve bismarck denizi'ndeki diğer noktaların ele geçirilmesi.

    6 temmuz'da japonlar, güney solomon adalarından biri olan guadalcanal'a birliklerini yerleştirdi ve bir hava üssü kurmaya başladı. japonların güneydoğuya ilerlemesinden korkan müttefik yüksek komutanlığı, düşmanı yerinden etmek ve daha sonra japonya’nın cephedeki ana üssü rabaul’a doğru ilerlemek için bir üs elde etmek amacıyla bölgeye girdi. abd'nin 1. deniz tümeni 7 ağustos'ta karaya çıktı, guadalcanal’ın hava limanına, tulagi’nin limanına ve komşu adalara ilerleyerek, 8 ağustos’taki şafakta pasifik savaşının ilk büyük müttefik taarruzunu başlattı. 8–9 ağustos gecesi guadalcanal’ı tutmaya çalışan japon kruvazörleri ve destroyerları, dört müttefik kruvazörünü batırdı. japonların ise bir kruvazörü battı. 23-25 ağustos'ta, doğu solomon adaları savaşı'nda japonlar hafif bir uçak gemisini, bir destroyerı ve bir denizaltıyı kaybetti ve müttefiklere ait bir kruvazör ile bir deniz uçağına ağır hasar verdi. 31 ağustos'ta bir başka abd gemisi devre dışı bırakıldı ve 15 eylül'de japon denizaltıları, amerikan gemisi wasp'ı batırdı, bir savaş gemisine de ağır hasar verdi. bu arada, 6.000'den fazla takviye japon askeri, guadalcanal garnizonlarını güçlendirdi ve japonlar, 20-21 ağustos tarihlerinde ve 12–14 eylül tarihlerinde sahildeki abd filosuna saldırdı. 18 eylül’de abd takviyeleri de geldi ve ekim ayının ortalarında, 23.000 abd askerine karşı yaklaşık 22.000 japon vardı. esperance ve santa cruz adaları’nın deniz savaşları'da iki japon kruvazörü ve iki destroyer battı ve üç savaş gemisi ile iki destroyer hasar aldı. buna karşılık, bir amerikan savaş gemisi ve iki destroyer battı, altı diğer müttefik gemisi ağır hasar aldı.

    ekim ayının sonunda müttefiklerin gücü daha da takviye edildi. japonlara karşı güçlendirme konusundaki bir başka girişim, 13-15 kasım’da guadalcanal deniz savaşı'na yol açtı. japonların iki savaş gemisi, üç destroyerı, bir kruvazörü, iki denizaltısı ve on bir transport gemisine karşılık müttefikler sekiz kruvazör, iki uçak gemisi ve on dört destroyer kaybetti, bir savaş gemisi ile bir kruvazör de hasar gördü. 12.500 kişilik kuvvetten sadece 4.000 japon askeri, ekipmansız olarak alana ulaşmayı başardı ve 30 kasım'da, tassafaronga muharebesi'nde daha fazla asker indirmeye çalışan sekiz japon destroyerı, bir üyesini kaybetti ve bir tanesi de hasar aldı. buna karşılık abd de bir gemi kaybetti, üç destroyerı da ağır hasar aldı.

    5 ocak 1943’te, guadalcanal’ın 44.000 kişilik müttefik garnizonu, 22.500 japon’a karşıydı. japonlar pozisyonlarından çekilmeye karar verdiler. şubat başlarında 12.000 asker, cesur destroyer çalışmalarında başarıyla taşındı. japon ordusuna guadalcanal seferi pahalıya mal olmuştu. toplam kayıpları 24.000'den fazlaydı. müttefikler ise yaklaşık 1.600 kayıp verdi ve 4.250 kişi yaralandı*. 21 şubat'ta abd ordusu, rabaul'daki ilerlemeleri desteklemek için russell adaları'nı işgal etmeye başladı.

    müttefikler doğu yeni gine’nin güvenliğini sağlama planlarını uygulamadan önce, japonlar 24 temmuz 1942’de port moresby’ye ulaşmak amacıyla papua’nın kuzey kıyısındaki gona’ya indiler. kuzeydeki gelişmiş japon kuvveti avustralya muhalefetine rağmen, eylül ortasına kadar port moresby'den 32 mil ötede kendisine bir sırt bulmuştu. ancak gona'ya ve yakındaki buna'ya kadar tükendiler. burada 18 kasım'a kadar 7.500 japon toplandı. ertesi gün abd kuvveti onlara saldırdı. her iki taraf daha sonra güçlendirildi ancak avustralyalılar 9 aralık'ta gona'yı ve 14 aralık'ta amerikalılar buna köyünü aldı. ardından 2 ocak 1943'te abd radyoları müttefiklerin, sanananda'yı ve papua'daki tüm japon direnişlerini sona erdirdiğini duyurdu.

    guadalcanal ve papua'nın geri alınması, japonların güneye ilerlemesini durdurdu ve avustralya ile yeni zelanda'yla iletişim artık güvendeydi. papua'da japonlar yaklaşık 12 bin ölü ve 350 esir bıraktı. müttefik kayıpları 3.300 ölü ve 5.500 yaralıydı. müttefik hava kuvvetleri, japon ana hatlarına müdahale ederken ve müttefik ordu takviyelerini taşırken özellikle önemli bir rol oynamıştı.

    guadalcanal'ı kaybeden japonya, daha da kötüleşen umutlarla savunmaya geçti. yeni gine'deki lae-salamaua pozisyonunu, rabaul üssünden güçlendirmeye yönelik son çabası bir felaketti. bismarck denizi muharebesinde, 2-4 mart 1943'te japonlar dört destroyer ve sekiz savaş gemisi kaybetti ve takviye edilecek olan 7.000 askerin yalnızca 1000'i hedeflerine ulaştı. 25 mart'ta japon ordusu ve deniz kuvvetleri yüksek emirleri, yeni gine'de kalan japon konumlarının savunulmasına öncelik verdi. solomon adaları'na ikincil önem verildi ve stratejik noktaların savunulması ile mümkün olan her yerde karşı saldırıların güçlendirilmesi politikasına karar verdi. fakat sonraki üç hafta içinde müttefikler, yeni gine'deki kendi konumlarını geliştirdiler ve japon müdahalesi hava saldırılarıyla sınırlandı. dahası nisan ayının bitiminden önce, japon donanması bir felaketle yüz yüze kaldı: japon savaş çabasının yol gösterici dehası yamamoto, mart ayının sonunda rabaul'daki kuvvetleri komuta etmek için bougainville'e giderken bir amerikan hava pususu sonucu* 18 nisan'da öldürüldü.

    müttefiklerin japonya'ya karşı savaşındaki gelişmeler, güneybatı pasifik bölgesinin dışında da gerçekleşti. 1942 yazında ingiliz kuvvetleri vichy fransası'na ait madagaskar'ı işgal etti. eylül 1942'de yenilenmiş bir ingiliz saldırısı tekrar adaya saldırdı ve 5 kasım’da saldırı olumlu olarak sonuçlandı. 8 ocak 1943’te, özgür fransa yönetimi madagaskar'da göreve başladı. bu arada kuzey pasifik’te, abd japonları aleutian adaları'ndan kovmaya karar vermişti. ağustos 1942’de adak’a kuvvetler koyarak, sonraki ay adak’tan kiska ve attu’ya ve ocak ayında da amchitka’dan hava saldırılarına başladılar. sonunda abd askerleri kiska'yı geçip 11 mayıs 1943'te attu'yu işgal etti. üç hafta süren savaşta adanın 2.300 savunucusunun çoğu öldü. japonlar daha sonra kiska'yı tahliye etti. bundan sonra aleutian’daki üsler, müttefik’lerin kuril adaları’nı bombalamasına yardımcı oldu.

    burma*
    burma cephesinde müttefikler, japonları o ülkenin işgalinden çıkarmak için çok az şey yapabileceklerini gördüler. tuğgeneral orde wingate’in, hava kaynaklı ikmale bağlı olan çin-hint kuvveti, şubat 1943’te chindwin nehri’nden geçti, mandalay ve myitkyina arasındaki demiryolunda japon hattını kesmekte başarılı oldular. ancak bu kuvvet kısa sürede kendilerini elverişsiz arazilerde ve büyük bir kuşatma tehlikesi altında buldular. bu yüzden hindistan'a geri döndüler.

    bununla birlikte mayıs 1943'te, müttefikler güneydoğu asya için komuta sistemlerini yeniden düzenlediler. amiral lord louis mountbatten, güney doğu asya yüksek komutanlığına atandı ve stilwell, mountbatten’a yardımcı olarak atandı. stilwell aynı zamanda çan kay şek'in genelkurmay başkanlığını da yapmaktaydı. bu arada burma'ya yönelik ingiliz-hindistan kuvvetleri, stilwell'in operasyonel kontrolünü üstlendiği korgeneral william slim'e bağlı 14. orduyu oluşturdu. kısa süre sonra, hindistan’a baş komutan olarak wavell'in yerine claude auchinleck atandı.

    güney ve güneybatı pasifik*
    1943 martında washington'da düzenlenen bir askeri konferans, pasifikte japonlara karşı bazı karşı saldırıların geliştirilmesini gerektiren yeni bir operasyon programı hazırladı. büyük japon deniz üssü rabaul'daki tehdidin, bu bölgenin ele geçirilememesi halinde çevrelenerek azaltılması, macarthur için birincil amaçtı.
    22 haziran ve 30 haziran 1943 arasında, iki abd kuvveti woodlark ve kiriwina adaları'nı istila etti. buradan kalkan uçaklar sadece mercan denizi'ne değil, rabaul ve solomonlar'a da yaklaşabilirdi. aynı zamanda, abd ve avustralya birimleri, yeni gine sahili boyunca buna, lae ve salamaua'ya doğru ilerlerken, diğer avustralya kuvvetleri eş zamanlı olarak wau'dan ilerledi ve 29–30 haziran gecesi abd kuvvetleri, aynı pozisyonlara karşı daha fazla ilerleme sağlamak için nassau koyu'nu bir üs olarak güvence altına aldı.

    bununla birlikte, solomonlar'daki new georgia'ya ve rendova'ya yapılan abd çıkarmaları, müttefikleri japonlarla güçlü bir şekilde karşı karşıya getirdi. 5-16 temmuz arasında kula körfezi ve kolombangara savaşlarında müttefikler bir kruvazör ile iki destroyer kaybetti ve üç kruvazör de hasar aldı. japonlar, bir kruvazör ve iki destroyerı kaybettikleri halde önemli takviyelerle bu kayıpları telafi ettiler. bu savaş sadece yeni georgia adalar grubunu müttefikler için güvence altına almıştı. müttefikler 15 ağustos'ta faaliyetlerine vella lavella adasına genişlemek için başladı. 7 ekim'de japonların vella lavella'nın tahliyesiyle sona eren mücadelenin son iki ayında, japonlar bir müttefik destroyerını batırdı ve iki tanesi de kullanılmaz hale getirdi ancak altı destroyer kaybettiler. solomon adaları’nı koruma girişimlerinde amerikalılar 1150 ölü ve 4.100 yaralı, japonlar da 10.000 ölü vermişti.

    bu arada 17-18 ağustos'ta abd uçakları wewak'ta japon üslerine saldırdı ve orada 200'den fazla uçağı imha etti. 4 eylül’de, lae’ye avustralya’nın bir birliği ve ertesi gün abd paraşütçüleri nadzab’a indi. salamaua 12 eylül'de, 16 eylül'de lae ve lae'nin arkasındaki huon yarımadası, finschhafen de 2 ekim'de düştü. 30 eylül 1943'te japonlar, yeni bir politika kararı verdi: batı yeni gine ve carolineler, son savunma hattı olarak her ne pahasına olursa olsun her saldırıya karşı korunacak ve karşı üs olarak kullanılacaktı.

    pasifik'teki savaş*
    japonya'yı uygun şekilde istila etmeleri gerekebileceğini düşünerek müttefikler, 1943 ortalarında yeni planlar yaptılar. ana saldırının güneyden, filipinler ve mikronezya'dan olması gerektiğine karar verildi. filipinler’in işgali, jaonlara mariana’ya çekilme olasılığını sunmayacaktı. bu aynı zamanda japonlara denizde dezavantaj olacaktı ve müttefikler işgalden önce japon anakarasına yapılacak olan ağır hava saldırıları için üs kazanacaktı.

    filipinler'e yaklaşım için rabaul'un kuşatılmasının tamamlanması bir ön şarttı. bu nedenle solomon adaları ve bismarck takımadaları'ndaki japon tehdidi etkisiz hale getirildi. bununla birlikte orta pasifik'te mikronezya üzerinden ilerlemeye büyük önem verildi. bu arada birleşik devletler kuvvetleri, aldıkları her adaya bir bir uçuş pisti inşa ediyordu.

    rabaul kuşatması
    müttefik hamleleri rabaul'daki büyük japon garnizonunu izole etmek için karadan ve havadan ilerledi. rabaul'un kara tarafının çevrilmesi, treasury adaları'nın yeni zelanda birlikleri tarafından alınmasıyla ekim-kasım 1943'te başladı ve buna 1 kasım'da bougainville'in batısındaki imparatoriçe augusta körfezine bir abd çıkarması eşlik etti. abd’nin takviyeleri daha sonra aralık’ta iki destroyer ve yaklaşık 6.000 asker kaybı ile, japon karşı saldırılarını püskürttü. bougainville'deki japon garnizonundan geriye kalanlar savaşın sonuna kadar teslim olmamakla birlikte artık savaşabilecek durumda değildi.

    rabaul’a yaklaşmaya devam eden abd birlikleri, 15 aralık’ta yeni britanya’nın güneybatı kıyısındaki arawe’ye çıktılar. bu hamle japonların dikkatini 26 aralık’ta büyük bir inişin yapıldığı kuzeybatı kıyısındaki cape gloucester’dan uzaklaştırdı. gloucester burnu'ndaki uçak pisti alındı ve savunma hatları kuruldu. rabaul'un ortasındaki talasea, mart 1944'te düştü. batı yeni britanya'nın fethi, müttefiklerin bu ada ile yeni gine arasındaki vitiaz ve dampier boğazlarının kontrolünü sağladı.

    müttefikler, ele geçirdikleri her adaya hava üsleri kurarak, japonların yapabilecekleri batıya dönük herhangi bir hareketi sistematik olarak engelledi. yeni zelanda birlikleri, 15 şubat'ta yeni gine'nin güneydoğusundaki yeşil adaları aldı, abd kuvvetleri 29 şubat'ta amiral adaları'ndaki los negros'u istila etti ve 9 mart'ta manus'u ele geçirdi. 20 mart'taki emirau adaları'nın düşmesiyle birlikte, müttefikler rabaul ve kavieng'e karşı yürüttükleri kuvvetle kuşatmayı uygulamalı olarak tamaladı.

    batı yeni gine
    filipinler'e doğru kuzeye ilerlemeden önce müttefikler, japonların elinde tuttuğu batı yeni gine'yi almak zorunda kaldılar. abd birlikleri 2 ocak 1944'te huon yarımadası'ndaki saidor'u aldı ve orada bir hava üssü kurdu. avustralyalılar 16 ocak’ta saidor’un doğusundaki sio’yı aldılar. ardından 5 mart’ta saidor’un batısındaki mindiri’ye takviye edildiler ve bogadjim, madang ile alexishafen’i de aldılar.

    hansa körfezi'nin geçilmesi ile japonların geri çekildiği wewak'a ve hollandia'ya 22 nisan 1944'te müttefikler iki eşzamanlı çıkarma yaptı. dört gün içinde oradaki hava alanları da ele geçirildi ve sonraki aylarda hollandia, güneybatı pasifik bölgesi için ana üs ve komuta merkezine dönüştürüldü. müttefikler ayrıca, hollandia'nın doğusundaki sahil şeridinde yer alan aitape'i aldı ve temmuz-ağustos aylarında toplam 200.000'den fazla japon kuvvetine karşı saldırılara dayandı. hollandia'nın batısındaki geelvink koyu'na girişi koruyan biak adacığı, 27 mayıs 1944'te abd birlikleri tarafından işgal edildi ancak japon savunması ağustos ayının başlarına kadar sürdü. her ne kadar batı yeni gine, ağustos 1944’te müttefikler’e aynı şekilde düşse de, wewak’taki japon garnizonu 10 mayıs 1945’e kadar direnmeye devam etti.

    merkez pasifik
    abd genelkurmayı 1944 ortasına kadar batı pasifik'te formosa'ya kadar büyük bir saldırı öngörmese de, 1943’te orta pasifik’te japonların ana kuvvetlerinden uzak yerlere sınırlı bir saldırı başlatmaya karar verdi. buna göre, nimitz’in merkez pasifik kuvvetleri 23 kasım 1943’te gilberts’i istila etti, makin rahatça düştü ancak tarawa’daki kuvvetli japon savunması abd deniz kuvvetleri’ne 1000 ölü ve 2.300 yaralı zayiatı verdirdi. gilberts'teki japon kayıpları yaklaşık 8 bin 500 askerdi.

    müttefik kuvvetleri tarafından bastırılan japonlar, müttefiklerin japon genişletilmiş tedarik hatlarını zorlaması üzerine gilberts'ten vazgeçmek zorunda kaldılar ve marshalllar'ı yeni savunma hattı olarak seçtiler. nimitz, ilk saldırı için seçtiği kwajalein atoll'u, abd piyadelerinin 31 ocak 1944'te karaya çıkması için ön bombardımanlara maruz bıraktı ve abd kuvvetleri 17 şubat'ta enewetak'a geçti.

    marshall adaları'na yapılan çıkarmalara destek olarak 17 şubat 1944’te abd filosu, 300 uçak ve 200.000 ton ticari gemiyi imha ettikleri caroline adaları’nda bulunan truk’taki japon üssüne karşı bir dizi gündüz ve gece saldırılarına başladı. bundan böyle müttefikler, tehlike arz etmeyen truk'u güvenle görmezden gelebilirdi.

    müttefikler'in 500'den fazla gemiye ve 125.000 askere ihtiyaç duydukları bir sonraki hedefi, enewetak'ten 1.000 mil ve pearl harbor'dan 3.500 mil uzakta olan mariana adaları'ydı. bu tehdide karşı truk’taki yıkımdan sonra, japonlar aceleyle a harekatı isimli yeni bir savunma planı hazırladılar. bu plan, ellerinde kalan 1.055 kara tabanlı uçak ile mariana, carolineler ve batı yeni gine’de 450 uçaklı dokuz uçak gemisi içeren bir deniz kuvvetinin belirleyici müdahalesiydi. ancak 1944 baharında, japon hava gücü daha da azaldı ve daha da önemlisi 31 mart'ta planın yöneticisi olan amiral mineichi koga (yamamoto’nun halefi) ve personeli bir hava felaketinde öldü. 15 haziran'da abd deniz kuvvetleri birliği, mariana'daki saipan adası'nda karaya çıktığında 30.000 japon savunucusu öylesine sert bir şekilde saldırdı ki, müttefikleri deniz kuvvetlerini güçlendirmek için bir takviye gerektiği fikrine itti. japonlar, diğer küçük adalarda olduğu gibi aynı savunma taktiklerini kullanarak, kendilerini amerikan topçu ve deniz bombardımanından koruma sağlayan yeraltı sığınaklarına çektiler. buna rağmen japon savunucuları yavaş yavaş daha küçük ceplere sıkıştırıldı ve 7 temmuz'da intihar denebilecek bir karşı saldırı yaptılar.

    saipan'ın kaybı japonya için o kadar büyük felaketti ki, haberler tokyo'da ilan edildiğinde tojo hideki ve ekibinin tamamı istifa etti. japon yüksek komutasındaki realistler, mariana'ın kaybı savaşın nihai kaybıdır, diye düşündüler ancak kimse bunu söylemeye cesaret edemedi. tojo’nun kabinesi yerine yenilenen canlılıkla mücadeleyi sürdürme sözü veren general koiso kuniaki’nin kabinesi atandı.

    hava kuvvetleri saipan'ın fethine “pasifik'teki savaşın dönüm noktası” der çünkü birleşik devletlerin japonya'yı bombalama amacıyla geliştirilen büyük b-29 bombardıman uçakları için orada hava üsleri kurmalarını sağlamıştır. 100 adet b-29'un ilk uçuşu 24 kasım 1944'te saipan'dan başladı ve 1942'den bu yana japonya'nın başkentine yapılan ilk bombalama saldırısı olarak tokyo'yu bombaladı.

    japonlar hala saipan’a karşı direnirken, amiral ozawa jisabur'un emri altındaki japon filosu, amiral raymond a. spruance'ın emri altındaki abd 5. filosuna meydan okumak için a harekatı'na uygun olarak filipinlere ve doğu hint bölgesine yaklaştı. birleşik devletler'in 15 uçak gemisine karşı sadece dokuz uçak gemisi olan ozawa, açıkça deniz gücünde yetersizdi ancak guam, rota ve yap'taki karadan kalkan uçaklardan gelecek yardımlara güveniyordu. mariana'nın batısında cereyan eden filipinler denizi savaşı olarak bilinen karşılaşmaya savaşın en büyük gemi savaşı denildi. ozawa, spruance’ın gemilerine karşı dört dalga halinde 430 uçak gönderdiğinde savaş başladı. sonuç japonlar için bir felaketti. abd havacıları 300'den fazla uçak düşürdüler ve iki gemiyi batırdılar. japon filosu okinawa'ya doğru kuzeye çekilirken neredeyse 100 uçak daha kaybetti. amerika birleşik devletleri ise yaklaşık 130 uçak kaybetti. japon pilotlarının aceleci ve eksik eğitimi ile uçaklarının yetersiz zırhla kaplanması, saipan'ın düşüşünden daha stratejik bir öneme sahip olan bu savaşın hava muharebesinde belirleyici faktörleriydi. nimitz’in güçleri daha sonra mariana’daki diğer büyük adaları işgal edecekti. 21 temmuz’da guam ve 24 temmuz’da mariana geneli, öldürülen ya da yakalanan 46.000 japona mal oldu.

    burma cephesi ve çin*
    1943–44 dönemi, hem japonların hem de müttefiklerin güneydoğu asya'daki saldırılarıyla çözüldü. japon tarafında, korgeneral kawabe masakazu, merkezdeki chindwin nehri boyunca, imph thel ovasını işgal etmek ve doğu assam'da sağlam bir savunma hattı kurmak için büyük bir japon ilerlemesi planladı. müttefikler de burma'ya bir dizi saldırı planladılar. stilwell’in ncac güçleri*, üç çin bölümü ve merrill’in marauderları(abd’nin wingdit’de eğittiği çinhintliler) mogaung ve myitkyina’ya karşı ilerleyecekti; slim’in 14. ordusu ve güneydoğu yönündeki xv. kolordu arakan'a ve iv. kolordu doğuya doğru chindwin'e ilerleyecekti. japonlar bölgeye ingiliz kuvvetlerinden daha hakim olduklarından, slim birliklerin yaklaşmakta olan seferde saldırıya karşı durmasını sağlamak için tecrit edilmiş olsalar bile, yeni bir taktik formüle etti. dur emri ile havadan gelen ikmalleri kuvvetin bir bölümü alacak ve japon saldırganlara karşı savunma için de yedek birliklere güveneceklerdi.

    burma cephesinin güney kanadında kasım 1943'te başlatılan xv. kolordu'nun arakan operasyonu, 1944 ocak ayının sonuna kadar hedeflerinin çoğuna ulaşmıştı. japon karşı saldırısı bir hint bölümünü ve diğerinin bir bölümünü çevrelediğinde, slim'in yeni taktiği oyuna sokuldu ve japonlar kendilerini çevreleyen hintliler ve ek güçler arasında ezildiler.

    japonlar chindwin boyunca assam'a çekilirken arakan’daki çatışmalar sona erdiğinde, slim'in eline müttefiklerin uçak ve tanklardaki üstünlüğünden faydalanabileceği bir fırsat geçti. japonlar imphal'e yaklaşıp kohima'yı kuşatmayı başardılar ancak bu kasabaları koruyan ingiliz kuvvetleri, güvenli olan arakan cephesinden alınmış olan birkaç hint tümeni ile güçlendirildi. hava desteğiyle slim'in güçlendirilmiş kuvvetleri 1944 mayıs ortalarında, japonların son cesur çabalarını içeren, 1944 mayıs'ının ortasındaki japonları uzak bir bölgeye itme şansını bulana kadar birçok japon saldırısına karşı imphal'i savundu. 22 haziran’a kadar 14. ordu, japon tehdidini assam’a yönlendirdi ve burma’ya girme girişimini kazandı. imphal-kohima muharebesi, ingiliz ve hint kuvvetlerine 17.587 zayiat verdirdi(12.600'ü imphal'de), japon kuvvetlerine ise 30.500 ölü ( 8.400'ü hastalıktan) ve 30.000 yaralıya mal oldu.

    burma cephesinin kuzeyindeki stilwell’in güçleri, imphal-kohima’nın güneyindeki krizden önce mogaung ve myitkyina’ya yaklaşıyordu. chindit operasyonu, 24 mart 1944’te orde wingate’in bir hava kazasında öldüğü zaman çok ilerlemişti. bu arada çan kay şek, abd’nin 12 mayıs 1944’te hava desteği ile salween nehri’nden batıya yunnan ordusu’nun 12 birliğini hayet myitkyina, bhamo ve lashio yönünde geçirmeye başladı. myitkyina havaalanı stilwell'in kuvvetleri ile merrill'in marauderları tarafından 17 mayıs'ta, mogaung 26 haziran'da çinliler tarafından, son olarak da myitkyina 3 ağustos'ta stilwell'in çin kuvvetleri tarafından ele geçirildi.

    çin’de 27 mayıs’ta başlayan ch'ang-sha’a yapılan bir japon saldırısı, pekin-han-k'ou demiryolunun kuzey-güney hattının uzamasının yanı sıra birçok abd havaalanının da bombalanmasına neden oldu. bu havaalanları, amerikalıların çin'deki japonları bombaladıkları ve japonya'nın anakarasını bombalamayı planladıkları üslerdendi.

    filipinler ve borneo*
    27-28 temmuz 1944'te franklin delano roosevelt, macarthur’un pasifik cephesindeki bir sonraki hedefin filipin takımadaları olması gerektiği yönündeki savını onayladı. filipinler’e yönelik ilk adımlar, 1944 eylül'ünün ortalarında atıldı. macarthur’ın yeni gine’den gelen ordusu, filipinler’in en güneyindeki mindanao’ya doğrudan yol olan moluccas’ın en kuzeyindeki adacıklarından morotai’yi ele geçirdi ve nimitz palau adaları’ndaki birlikleriyle desteğe geldi.

    eylül ortasına kadar amerikalılar, japon kuvvetlerinin yalnızca mindanao'da değil, surigao boğazı'nın kuzeyindeki daha küçük ada olan leyte'de de beklenmedik şekilde zayıf olduğunu keşfetmişti. bu bilgiyle mindanao'yu atlamaya ve filipinler'e, direkt leyte'ye saldırmaya başladılar. 17-18 ekim 1944'te amerikan kuvvetleri, leyte körfezi'nde açık deniz adacıklarını ele geçirdi ve 20 ekim'de leyte'nin doğu sahiline dört tümen çıkardılar.

    leyte'ye yönelik tehdit, japonların yakın zamanda oluşturdukları sho-go planlarını* yürürlüğe koymalarının bir işaretiydi. müttefikler bir sonraki istila girişimlerinde hava saldırılarıyla karşı karşıya kaldılar. japon deniz ve hava kuvvetleri leyte savaşı'nda, 212 uçağı olan amiral ozawa'nın emri altındaki dört geminin japon sularından güneye doğru ilerleyip, abd uçak gemilerini batıracağını umuyordu. aynı zamanda, singapur'dan bir japon deniz gücü brunei körfezi'ne yelken açacaktı ve kuzeyden leyte körfezi'nde birleşecek olan iki gruba ayrılacaktı. güneybatıdan amiral kurita takeo'nun emri altındaki daha güçlü grup, filipin adaları arasındaki bölgeye san bernardino boğazı yoluyla girecekti. diğeri, amiral nishimura teiji'nin emri altında surigao boğazı'ndan geçecekti.

    kurita’nın filosu (beş savaş gemisi, 12 kruvazör, 15 imha edici), 23 ekim’de palawan’ın dışına çıktıktan sonra, ağır kruvazörlerinin ikisini abd’nin denizaltı saldırısında kaybetti. japonya’nın en güçlü savaş gemilerinden biri olan musashi ertesi gün hava saldırısı sonucu battı. bununla birlikte 25 ekim'de kurita, san bernardino boğazı’nın önünü açamamıştı çünkü 3. filo komutanı amiral william halsey jr., asıl gücünü ozawa’nın kuzeye doğru giden filosuna yöneltti. kurita'nın leyte körfezi'ne doğru giderken karşılaştığı üç abd askeri gemisi ağır hasar gördü. bu arada, nishimura'nın filosu (iki savaş gemisi, bir ağır kruvazör, dört avcı) surigao boğazı'na giderken leyte körfezi girişinde 25 ekim'in erken saatlerinde abd 7. filosu tarafından hızla yok edildi. kurita sonuçta leyte körfezi'ndeki buluşmasından döndü ve savaşın en büyük deniz çatışmasındaki japon yenilgisi, ozawa’nın halsey’e verdiği kayıplarla sonuçlandı. dört uçak gemisinin tümü, hafif bir kruvazör ve iki destroyer batmıştı. japon donanması’nın leyte körfezi savaşı’nda ortaya çıkan sho-go taktiği sadece japonlara ciddi sonuçlar doğurmakla kalmadı, aynı zamanda abd için de ciddi kayıplarla sonuçlandı. savaş, japon deniz kuvvetlerini iyice düşük bir güce indirgedi ve abd'nin filipinleri işgaline yol açtı.

    bununla birlikte körfezdeki yenilgi, japonların leyte'nin batı kıyısına takviye çıkarma yapmasını engellemedi. abd kuvvetleri öyle inatçıydı ki ormoc 10 aralık 1944’te düşmüştü ama 25 aralık'tan önce tüm leyte'nin kontrolünün ele geçirilemeyeceği iddia edilmişti. ancak hala yapılması gereken bazı şeyler vardı. leyte savunması japonlara 75.000 askere mal olmuştu.

    leyte'nin alınmasından sonra abd 15 aralık’ta, luzon’un hemen güneyindeki adaların en büyüğü olan mindoro’ya çıkarma yaptı, kamikaze kontratakları bu saldırıları daha maliyetli hale getirdi. amerikalılar 9 ocak 1945'te filipinler'in en önemli adası olan luzon'un batı sahilindeki lingayen körfezi'ne çıkarak japonlara baskın yapmaya devam edeceklerdi. bölgedeki japon komutanı korgeneral tomoyuki yamashita, kazanma umuduyla üç dağlık bölgede (batı, kuzeybatı ve orta ovalar'ın doğusundaki) doğal bir savunma ile düşman kuvvetlerini mümkün olduğu kadar içeriye çekmeyi seçti.

    manila da japonlar tarafından şiddetle savundu. bununla birlikte bir abd ordusu, merkez ovaları üzerindeki lingayen'den yaklaşıyordu; bataan yarımadası'nın kuzey ucundaki subic körfezi'ne 29 ocak 1945'te dinalupihan'daki eski kolordu ile temas kurmak için ikinci bir kolordu kuruldu. birlikler 31 ocak'ta manila körfezi'nin güneyinde, nasugbu'ya amfibi bir çıkarma yaptı. daha sonra manila kuşatması sırasında 15 şubat'ta, bataan yarımadası'nın güney ucunun işgali ve corregidor'un alınmasıyla bölge temizlendi. 3 mart'ta manila amerikalılara teslim oldu.

    luzon'da japon direnişi dağlarda devam etti ve manila'nın doğusunda 1945 yılının haziran ayının ortasına kadar sürdü. bu arada mindanao da aynı şekilde devam etti. 10 mart 1945'te güneybatı yarımadası'ndaki zamboanga'da bir abd birliği kuruldu ve bir kolordu 17 nisan'da adanın merkezini işgal etmeye başladı.

    filipinler’deki abd seferinin son aşaması, borneo’ya yapılan avustralya kuvvetlerinin saldırısıyla geldi. kuzeydoğu kıyılarındaki tarakan adası 1 mayıs'ta işgal edildi, kuzeybatı kıyısındaki brunei 10 haziran'da işgal edildi ve tarakan'ın güneyinin doğu kıyısında bulunan balikpapan, 1 temmuz'da saldırıya uğradı. daha sonra balikpapan çevresindeki japon savunmasının yıkılması, japonya'yı güney borneo'nun petrol kaynaklarından mahrum etti.

    burma ve çin*
    çan kay şek'in, yetenekli ama yıpratıcı stilwell’in değişmesi talebi 1944 ekim’inde gerçekleşti ve güneydoğu asya’daki müttefiklerin yeniden düzenlenmesi gerçekleşti. korgeneral daniel isom sultan stilwell’in yerini alırken, general a.c. wedemeyer çin cephesindeki abd kuvvetlerinin komutanı oldu ve mountbatten’ın komutası altındaki kara kuvvetlerinin komutanı sir oliver leese oldu.

    burma cephesinin kuzey kanadında, ncac tarafından güneye doğru myitkyina'dan irrawaddy nehri'ne doğru üç yönlü bir harekat, stilwell tarafından planlanmıştı. sultan'ın emri altına alınan üç harekat ilk önce yalnızca kısmen başarılı oldu. ilk kuvvet aralık ayında indaw ve katha'yı aldı ve slim'in ingiliz 14. ordusu ile bir kavşak sağladı. ikinci kuvvet merkez nehrin karşısındaki shwegu'ya ulaştı fakat bhamo'yu almasına rağmen, wan-ting'in 60 mil batısında durduruldu. bunun üzerine sultan, hem kyaukme'ye karşı, hem mandalay'ın kuzeydoğusundaki burma yolunda, hem de wan-ting'e karşı daha ileriye doğru gitmeye karar verdi. tehdit edilen japonlar, sultan’ın birliklerinin derhal işgal ettiği wan-t’ing’ten geri döndü. wan-t’ing'den, k’un-ming’e burma yolu’nun ticaret konvoyları 18 ocak 1945’te tekrar başladı.

    bu arada burma merkezi için slim, imphal'deki zaferinden sonra sittaung ve kalewa'daki chindwin nehri'nin geçitlerini hemen ele geçirmeli ve mandalay'a doğru güneye ilerlemeliydi. bu hamle gerçekten de chindwin'in geçişlerini etkiledi ancak aralık 1944'ün ortasında japonların her durumda irrawaddy'nin sol yakasına tamamen çekileceğini gördü. bunun üzerine planını değiştirdi. hedefi, irrawaddy'nin doğusundaki meiktila olmalıydı. burası güneydeki mandalay ile rangoon arasındaki japon iletişiminin hayati bir merkeziydi. yeni niyetini gizlemek için, mandalay’a yönelmiş olan ordulardan birinin doğu yönündeki ilerlemesine devam etmesine izin verdi, ancak diğer ordular gizlice chindwin-irrawaddy hattının güneyinde bulunan pakokku’ya, 300 mil güneye dolambaçlı bir yoldan geçti. mandalay'ın her iki tarafındaki kolordular tarafından irrawaddy'nin geçilmesi japonların dikkatini dağıtırken, bir kolordu 3 mart 1945'te meiktila'yı aldı ve sert karşı saldırılara karşı da şehri savundu. mandalay 10 gün sonra düştü ve bütün bölge ayın sonuna kadar 14. ordu’nun kontrolü altına girdi. sefer sona erdiğinde iki japon ordusu savaş güçlerinin üçte birini kaybetmişti.

    burma'nin başkenti rangoon'u ele geçirmek slim'e kaldı. kuzeyden iki yol boyunca rangoon'da müttefik kara kuvvetleri ilerledi. irrawaddy'nin doğusundaki sittang vadisi'ne inen bir kolordu pegu'yu, nehirden aşağıya doğru hareket ederken de prome'yi de aldı. küçük bir kombine operasyon gerçekleştirildi ve ertesi gün rangoon'un merkezine iniş yapan hintli bir tümen, tam da muson yağmurları yağmaya başladığında şehri muhalefetsiz aldı. burma'nın alınması, rangoon'un düşmesi ile esas olarak tamamlandı.

    potsdam
    ikinci dünya savaşı sırasında müttefikler arası konferans, 17 temmuz - 2 ağustos 1945 tarihleri arasında yıkılmış berlin'in dışındaki potsdam banliyösünde yapıldı. sovyet rusya, abd ve ingilizlerin katıldığı hükümet başkanları ve dışişleri bakanları sırasıyla stalin ile molotov, başkan harry s. truman* ile james f. byrnes ve 27 haziran ingiliz seçimleri öncesi winston churchill ile anthony eden, sonrasında ise clement attle ile ernest bevin'dir.

    konferansta japonya'ya yönelik operasyonlar tartışıldı ve abd'de bir atom bombasının başarılı bir şekilde test edildiği stalin'e ilk kez iletildi. sovyetler'in japonya’ya karşı savaşa girmesi beklenirken, 26 temmuz’da japonya’yı kayıtsız şartsız teslim etmeye ve savaş suçlularının kovuşturulmasının yanı sıra japonya’nın askeri işgaline ve bölgeye yayılmayı öngören, japon halkının köleleştirilmeyeceğini veya ulusun yıkılmayacağını içeren bir açıklama yapıldı.

    japon savaşının sonu*
    filipinler için savaş halen devam ederken abd kuvvetleri, nihai hedefleri olan japon ana karasına doğru ilerlemekte büyük adımlar atıyordu. elbette hava bombardımanı, japonya'nın en güneyindeki kyushu'da çıkarmalara başlayacak olan japonya'nın öngörülen istilasının ön şartıydı.

    iwo jima ve tokyo'nun bombalanması
    abd güçlerinin mariana adaları'nda sağlam bir şekilde kurulmuş olmasıyla, general curtis e. lemay komutasındaki b-29'ların japonya'yı uzun vadeli bombalaması, 1944 ve 1945'in son ayları boyunca devam etti. mariana adaları tokyo’ya, b-29’lar için bile uzun bir uçuş mesafesindeydi. bu nedenle stratejik planlamacılar dikkatlerini, japonya'nın yarısına kadar uzanabilecekleri bonin adaları'ndaki küçük volkanik iwo jima adasına sabitlediler. eğer iwo jima'daki japon üssü elimine edilebilirse, ada abd'nin devasa bombardıman uçakları için bir üs olarak çok değerli olacaktı.

    japonlar ise iwo jima'yı tutmaya kararlıydı. diğer pasifik adalarında yaptıkları gibi, orada doğal mağaraları ve engebeli araziyi mümkün olan en iyi şekilde kullanmak için yeraltı savunması oluşturdular. korgeneral kuribayashi tadamichi komutasındaki japon savunma askerlerinin sayısı 20 binden fazlaydı.

    iwo jima günden güne, karaya çıkmadan önce deniz silahları, roketler ve napalm bombaları kullanan hava saldırıları nedeniyle yoğun bombardımanlara maruz kaldı. ancak sonuçlar beklentilerin çok gerisindeydi. japonlar o kadar iyi korunmuşlardı ki hiçbir konvansiyonel bombalama onları yok edemezdi. abd deniz kuvvetleri, 19 şubat 1945'te iwo jima'ya çıktı ve sert bir direnişle karşılaştı. bu arada havadaki kamikaze karşı saldırıları, bismarck denizi'nde bir gemiyi batırdı ve diğer gemilere hasar verdi. abd bayrağı 23 şubat'ta suribachi dağı'na çekilmiş olsa da, ada 16 mart'a kadar güvence altına alınamamıştı. sonraki beş ayda yüzlerce b-29 uçağı adaya inmeyi başardı.

    bu arada, japonya'nın mariana'daki üslerinden bombalanması için yeni bir taktik bulundu. sanayi merkezlerine çok fazla zarar vermeyen gün ışığında yüksek irtifa görevlerinin yerine, geceleri napalm bombası kullanmayı denendi. ilki 9-10 mart 1945 gecesi tokyo'ya karşı, kent binalarının yaklaşık yüzde 25'ini (çoğu ahşap ve alçıdan yapılmış) yıktı, 80.000'den fazla kişiyi öldürdü ve 1.000.000 kişinin evsiz kalmasına neden oldu. bu sonuç japonya’nın kara birlikleri tarafından büyük bir istila olmadan yenilebileceğini ve nagoya, osaka, kobe, yokohama ve toyama gibi büyük şehirlere benzer bombalama saldırıları düzenlenebileceğini gösterdi. japonya tam anlamıyla savaşmadan yalnızca bombalanıyordu.

    okinawa
    istila planları hemen harekete geçmedi. tayvan'dan kuzeydoğuya uzanan ryukyu adaları'nın en büyüğü olan okinawa, yalnızca 350 mil uzaklıktaki asıl hedef olan kyushu'ya sıçramak için en son basamak taşı olarak kabul edildi. bu nedenle ekim 1944’te bir dizi hava saldırısına maruz kalmış ve 1945 mart’ında, yüzlerce japon uçağını tahrip eden bir saldırıya uğramıştı. ancak adada, korgeneral ushijima mitsuru komutasında hala en az 75.000 japon askeri vardı. okinawa'nın işgali, pasifik savaşında amerikalılar tarafından gerçekleştirilen en büyük amfibi operasyondu.

    nimitz'in genel emri altında, amiral raymond spruance'ın fiili çıkarmalardan sorumlu olduğu ve general simon bolivar buckner jr. ile kara kuvvetlerini komuta ettiği operasyon, okinawa'nın 15 mil batısındaki kerama adacıklarının işgali ile 26 mart 1945'te başladı. beş gün sonra keise-jima'ya bir çıkarma yapıldı ve bu nedenle topçu ateşi okinawa'nın üzerine getirildi. daha sonra 1 nisan'da, okinawa’nın batı sahilinin ortasına uzanan yaklaşık 60.000 abd askeri, yakındaki iki hava limanını ele geçirdi ve adanın dar belini kesmek için ilerledi. koiso’nun tokyo’daki hükümeti 5 nisan’da istifa etti ve aynı gün abd’ye karşı olan saldırı anlaşmasının yenilenmesini reddettiği bildirildi.

    japonlar tarafından okinawa'da ilk büyük karşı saldırı 6 nisan'da başladı. japonlar yalnızca 355 kamikaze uçağını değil, aynı zamanda dünyanın en büyük savaş gemisi olan yamato'yu (72.000 ton ve 18.1 inç'lik ateş gücü) da bir dış sefer için yeterli yakıt ve yeterli hava desteği olmadan intihar görevine gönderdi. japonlar hayallerinde yamato'nun, müttefik filosunu kamikaze saldırılarıyla zayıflattıktan sonra bitireceğini umuyordu. gerçekte ise yamato, defalarca bombalar ile torpidolar tarafından vuruldu ve 7 nisan'da battı. bu savaşta ayrıca kamikaze tarzının kurbanı olan abd destroyerı abele, 12 nisan'da okinawa'dan kalkan yeni bir japon uçağı tarafından intihar saldırısı ile vuruldu. bu uçağa müttefikler japoncada ahmak anlamına gelen baka* adını taktılar. uçak, içine yerleştirilen patlayıcılarla tıka basa doldurulduktan sonra, pilot tarafından karşılıklı imhaları için seçilen hedefe yönlendirilmekteydi ve okinawa'da müttefikler bu tarz ile büyük zayiatlar verdi.

    abd'nin okinawa'yı işgal eden kara kuvvetleri sahillerde çok az muhalefet gördü çünkü ushijima ana direnişini merkezde, düşmanın donanma silahlarının menzili dışında yapmaya karar vermişti. adanın güney yarısında süren bu direnç acı bir şekilde 21 haziran'a kadar sürdü ve ushijima ertesi gün intihar etti. okinawa çıkarması 2 temmuz’da resmen sona ermişti. abd birlikleri için okinawa, 1942’deki guadalcanal’dan bu yana en uzun ve en kanlı pasifik harekatı olarak tarihe geçti. adanın alınması, amerikalılara 12 bin ölü ve 36 bin yaralıya, japonlara ise 100.000'i aşan ölüye mal oldu.

    3 nisan 1945'te, okinawa'ya yapılan ilk çıkarmadan iki gün sonra, pasifik'teki abd komutanlığı yeniden düzenlendi. macarthur bundan böyle tüm ordu birimlerinin komutanı ve ayrıca japonya işgali için abd deniz kuvvetlerinin operasyonel kontrolünün başında olacaktı ve nimitz, tüm donanma birimlerinin komutasına yerleştirildi.

    hiroşima ve nagazaki
    temmuz 1945 boyunca japon anakaraları, honshu'daki tokyo'nun kuzeyinden hokkaido kıyılarına kadar olan enlemlerinden, sanki bir işgal başlayacakmış gibi bombalandı. aslında amerikalılar, potsdam'da stalin'e söyledikleri gibi çok daha kötü bir şeyin peşindeydi.

    1939'da amerika birleşik devletleri'ndeki fizikçiler nükleer fisyon olasılığını gösteren almanya'daki deneyleri öğrendiler ve potansiyel enerjinin daha önce benzeri görülmemiş bir patlayıcı silahla salınabileceğini anladılar. 2 ağustos 1939'da albert einstein roosevelt’i, nazi almanyası'nın başka bir devlete atom bombası atma tehlikesine karşı uyarmıştı. bunun üzerine abd bilimsel araştırma ve geliştirme bürosu* haziran 1941'de kuruldu ve bir atom bombası geliştirmek için manhattan projesi 'ni savaş departmanı ile ortak olarak üstlendi. dört yıl süren yoğun ve sürekli araştırma-geliştirme çabalarının ardından, 16 temmuz 1945'te new mexico'daki alamogordo yakınlarında bir çölde, 15.000 ton tnt'ye eşdeğer patlayıcı güç üreten bir bomba denendi. böylece atom bombası doğmuş oldu. roosevelt'in ölümünden sonraki yeni abd başkanı harry s. truman, bu canavar silahın japonya'yı, japonların anavatanlarının işgalinden daha az maliyetli bir şekilde yenmek için kullanılabileceğini hesapladı. japonya’nın, müttefiklerin potsdam deklarasyonu’na verdiği tatmin edici olmayan yanıt, sonucu belirledi. 6 ağustos 1945'te, özel donanımlı bir b-29'la mariana'daki tinian adası'ndan taşınan bir atom bombası, honshu'nun güney ucundaki hiroşima'ya atıldı. ısı ve patlama, yakın çevresindeki her şeyi toz haline getirdi. neredeyse 4,4 mil kareyi yakan ateşler üretti ve hemen 70.000 kişiyi öldürdü (ölü sayısı yıl sonuna kadar 100.000'i geçti). 9 ağustos’ta nagazaki’ye atılan ikinci bir bomba 35-40 bin kişiyi öldürdü, yine bu sayı kadar insan yaralandı ve 1,8 mil kare harap oldu.

    japonların teslimiyeti
    hiroşima’nın yıkıldığına dair haberler tokyo’da daha yavaş anlaşıldı. japon hükümetinin pek çok üyesi, yeni müttefik silahının gücünü nagasaki saldırısından sonrasına kadar idrak edemedi. bu arada 8 ağustos'ta sovyetler, japonya'ya karşı savaş ilan etti. bu gelişmelerin birleşimi, hükümetteki ölçekleri, ilkbahardan beri müzakere edilecek bir barışı savunan bir grup lehine çevirdi. 10 ağustos'ta japon hükümeti, imparator hirohito'nun egemen bir yönetici olarak konumunun tartışmaya açık olmayacağına dair bir anlayışla potsdam deklarasyonunun teslim koşullarını kabul eden bir bildiri yayınladı. cevaplarına göre müttefikler japonya’ya, imparatorun egemen statüsünün korunmasını, yalnızca yüksek komutanlarının direktiflerine tabi olmalarını istediklerini iletti. japonya bu şartı 14 ağustos'ta kabul etti ve imparator hirohito, halkını teslim olma kararını kabul etmeye çağırdı. yine de bu yutmak için acı bir haptı ve japonların düşünülemez olarak kabul ettikleri yenilgiyi kabul etmeye ikna etmek için her türlü çaba gösterildi. imparatorun mesajını şahsen çin ve kore'deki uzak japon ordusu kuvvetlerine ulaştırmak ve böylece şoku hafifletmek için japon imparatorluk hanedanı prensleri bile gönderildi. teslimiyeti kabul etmeyenlerden birisi, yeni başbakan amiral suzuki kantaro'ya başarısız bir suikast düzenledi ancak 2 eylül’e kadar resmi teslim törenleri gerçekleştiğinde japonlar nispeten yumuşatılmıştı.

    truman, macarthur’u müttefik güçlerinin japonya’nın tokyo körfezi’nde, abd amiral gemisi missouri’de yapılan resmi teslimiyetini kabul etmek için en yüksek komutanı olarak atadı. ilk önce belgeyi imzalayan imparator hirohito ve sonra da hükümeti adına japon dışişleri bakanı shigemitsu mamoru oldu. imparatorluk genel merkezi adına general umezu yoshijiro tarafından da tören takip edildi. belge daha sonra macarthur, nimitz ve diğer müttefik güçlerin temsilcileri tarafından imzalandı. japonya ayrıca, 9 eylül 1945’te nankin’de çin’le ayrı bir teslim töreni yaptı. bu son resmi teslim ile ikinci dünya savaşı sona erdi.

    etkileri
    ikinci dünya savaşı’nın yıkımı, zaten aşırı nüfus, ekonomik olarak gelişememe, yarım asırlık savaş, siyasi ayrılık ve huzursuzluktan muzdarip olan çin'e bulaşmıştı. japon kuvvetleri tarafından işgal edilen bölge, avrupa'daki mihver kuvvetlerinin işgal ettiği bölgeye kabaca denkti ve işgal süresi daha uzundu. japonların işgal edemediği çin'in
    diğer bölgesi, 1942'nin başlarında burma'nın fethinden sonra dış dünyadan neredeyse izole edildi ve ekonomisi sürekli çöküşün eşiğinde kaldı. her iki bölgede de kıtlıklar, salgınlar ve sivil huzursuzluk vardı. birçok tarım alanı sular altında kaldı ve milyonlarca mülteci defalarca evlerinden kaçtı. şehirler, kasabalar ve köyler havadan bombalandı ve ordular tarafından tahrip edildi. başlangıçta zaten fakir olan ulaştırma sistemi tamamen bozuldu. çin'deki sınırlı sayıda hastane ve sağlık kurumunun çoğu tahrip edildi veya yıkıldı.

    hindistan'da kıtlık tekrarlandı ve müttefik askeri otoritelerin üzerine yüklediği yük ile hindistan ekonomisi ciddi bir şekilde gerildi. filipinler, 1944-45 yıllarında üç yıl japon işgali ve sömürüsünden ve amerikalılar tarafından adaların fethinden kaynaklanan yıkımdan acı çekti. manila'daki liman geri çekilen japonlar tarafından tahrip edildi ve şehrin birçok kısmı bombardımanla yıkıldı.

    japonya'ya yapılan abd stratejik bombardımanı, almanya'daki ile kıyaslanabilecek düzeyde şehir merkezlerine hasar verdi. toplamda, 66 japon kentinin yerleşim bölgelerinin yüzde 40'ı tahrip edildi ve japonya'nın bütün kentsel nüfusunun yaklaşık yüzde 30'u evlerini ve mülklerinin çoğunu kaybetti. hiroşima ve nagazaki, atom bombası ile radyasyondan kaynaklanan tuhaf ve kalıcı hasara uğradı.
  • (bkz: #84740778)
  • bir imparatorluğun çöküşü, insanları için hiçbir zaman iyi koşulları beraberinde getirmez ve kötü bir şöhret yapan japonya'nın ikinci dünya savaşı'nın sonunda karşılaştığı durum da bu konuda bir istisna değildir.

    ikinci dünya savaşı'nın pasifik sahnesini detaylı olarak iki üstteki entry'de yazmıştım. şimdi, savaşın sonunda japonya'da olanları detaylı olarak ekleyelim:

    savaşın gidişatı japonya'nın aleyhine döndüğünde, imparatorluk donanması ile hava kuvvetleri tükenmiş haldeyken ve amerikan filosu hızla yaklaşırken, japonlar giderek daha acımasız bir tabloyla karşı karşıya kaldılar. savaşın sonlarına doğru japon halkına ve askerlerine imparatorları için boşuna bir çabayla direnmeleri ve ölmeleri emredilmişti. ikinci dünya savaşı sırasında japonya'da iç cephe katı ve kasvetliydi, savaşın sonuna doğru ise giderek daha kaotik ve çaresiz bir hal aldı.

    müttefik birlikler için ana hedef, kayıtsız şartsız teslim olmayı reddeden bir ulustan kayıtsız şartsız teslimiyet almaktı ama japon halkı için imparator her şeyden önemliydi. müttefikler başlangıçta neredeyse bütün japon halkının öldürüleceği büyük bir çıkarma harekatı olan operation downfall'ı planladılar ama kendi yaşayacakları insan ile kaynak kaybı ve japon kaybının yüksek olacağı sebebiyle bundan vazgeçildi. japonya kayıtsız şartsız teslim olmayı kabul etmeden önce, büyük bir stratejik bombardımanın, iki atom bombasının ve milyonlarca sovyet askerinin pasifik sahnesine dahil olması gerekmişti. general douglas macarthur önderliğindeki amerikan ordusu, pasifikteki zaferlerden sonra tokyo limanına vardığında, karşılarında savaş yüzünden tamamen mahvolmuş bir ülke buldular.

    birleşik devletler ordusu ada ada ele geçirip japon ana karalarına yaklaşırken, japon halkına hükümet tarafından işgalci amerikan askerlerinin yağma ve tecavüz gibi saldırganlıklarda bulunacakları söylendi. japon askerlerinin nankin işgali sırasındaki ve sovyet askerlerinin mançurya işgali'nde mukden'deki üç günlük tecavüz ve yağması sırasındaki davranışları göz önüne alındığında, böyle bir senaryo çok da zor bir ihtimal değildi. trajik bir şekilde, bu inanç birçok japon sivili, müttefik kuvvetler tarafından ele geçirilmektense intihar etmeye sürükledi.

    okinawa muharebesi sırasındaki olaylar bu inancın boyutunu göstermektedir. amerikan askerleri adaya geldiğinde, siviller günlerdir adanın mağaralarında saklanıyordu. bir mağaradan bambu mızraklarla çıkıp amerikan askerlerine hücum eden iki çocuk vurularak öldürüldü. amerikan birlikleri daha sonra sivilleri mağaradan çıkarmaya çalıştı, sivillere ne şekilde iyi ve saygılı davranılacağını açıklayan japonca broşürleri mağaraya attı ancak mağaradaki insanlar bunun yanıltıcı propaganda olduğundan korkuyorlardı.

    raporlara göre haru uechi adında 18 yaşındaki bir kız, "öldür beni anne, yalvarırım bana tecavüz etmelerine izin verme!" demişti. annesi mecbur olduğunu düşünerek kızını öldürdü ve ardından mağarada toplu intihar başladı. ebeveynler önce çocuklarını öldürdü, sonra kendilerini. toplu intihara katılanlara ait olan bazı kemikler, bu küçük mağaradaki korkunun acımasız bir hatırlatıcısı olarak bugüne kadar hala orada durmaktadır.

    saipan muharebesi, savaşın en büyük toplu intiharlarından birine tanıklık etti. yüzlerce japon sivil, bu küçük pasifik adasının kuzeyindeki marpi point kayalıklarından ölüme atladı. bazıları ise kendilerini el bombalarıyla havaya uçurdu. yaklaşık 1.000 sivil adada intihar etmişti.

    shinsho kuniyoshi isimli bir genç ise saipan'daki toplu intihardan kurtulmuştu. ailesi, tartışma sonrasında intiharı tercih eden yaklaşık 70 kişilik bir gruba katılmıştı. buradaki japonlar, sevdikleriyle birlikte intihar etmek amacıyla kendilerine verilen el bombalarını kullandılar, ancak patlamalar hepsini öldürecek kadar şiddetli değildi. shinsho da dahil olmak üzere patlamadan etkilenmeyenler, falezlerden atlamak için denize doğru yöneldiler. shinsho, yaşadığını gördükten sonra oğlunu yalnız bırakmamak için intihar etmekten vazgeçen babasıyla birlikte atlamadı ve sağ kurtuldular.

    shinsho kuniyoshi, kurtulduktan sonra the japan times'a şu açıklamayı yaptı: "savaş, mutlu hayatları parçalayan bir canavardır."

    müttefiklerin stratejik bombardımanı, japonya'da atom bombalarından daha fazla ölüm ve yıkıma neden olmuştur. mart 1945'teki bir baskın sırasında, 300'den fazla b-29 superfortress bombardıman uçağı, tokyo'nun sanayi merkezlerine her biri iki ton ağırlığında olan binlerce napalm bombası attı. ortaya çıkan yangın fırtınası şehrin 25 km²'den fazlasını tahrip etti.

    fabrikalara bitişik işçi sınıfı mahallelerine sıçrayan yangınların sebep olduğu can ve mal kaybı çok büyüktü. bombaların yarattığı ateş fırtınasının ilk altı saatinde 100.000'den fazla japon sivil öldü. sadece o ayda, üç tane daha bu tür napalm bombardımanı baskını gerçekleşti. düzgün hava saldırısı sığınaklarının yokluğunda, japon siviller bahçelerinde ve parklarda kazılmış yetersiz çukurlarda saklandılar.

    imparatorluk ordusu ise, japonya'nın asyalı komşularını batılı güçlerden kurtardığı anlatısını halka sunmaya devam etti. yerli halklara japon işgalciler tarafından yapılan muamele çok farklı bir tablo çizse de, hükümetin bu propagandayı yaymasını engellemedi:

    "şu anda mançurya'daki bütün uluslar gücünü ve azmini birleştirmeye başladı. japonya ve çin bir ittifak oluşturdu. filipinler ve burma bağımsız hale geldi. tayland genişledi. cava, malaya ve diğer bölgeler de önemli görevlerle çalışmak için bir araya gelecekler. hindistan da ingilizleri topraklarından kovdu. bundan sonra bütün büyük doğu asya ülkelerini birbirine dost hale getireceğiz."

    6 ağustos 1945'te enola gay isimli b-29 superfortress uçağı, ölümcül kargosunu hiroşima'nın tepesinden gökyüzüne bıraktı. little boy olarak adlandırılan atom bombası şehri dümdüz etti ve anında 70.000 kişiyi öldürdü. yine de japonlar teslim olmadı. üç gün sonra, fat man isimli ikinci bir bomba nagazaki'ye atıldı ve anında 40.000 kişi öldü. sonraki aylarda 100.000 kişi daha radyasyon zehirlenmesinden öldü. sonuç olarak hiroşima nüfusunun üçte birinden fazlası atom bombası sonucunda öldü.

    hiroşima'daki binaların yaklaşık %63'ü bomba ile tahrip edildi ve geride kalanın %92'si hasarlı veya işe yaramaz kabul edilerek yıkıldı. nagazaki neredeyse tamamen dümdüz olmuştu; patlamadan etkilenmeyen binalar da yangında yok oldu.

    halk arasında banzai hücumu olarak anılan taarruzlar, japon askerlerinin cephaneleri bittiğinde veya yakın bir yenilgiyle karşı karşıya kaldıklarında yapılırdı. amerikan birlikleri, 1943'te aleut adaları'ndaki bin mil savaşı sırasında ilk kez banzai saldırısıyla karşı karşıya kaldı. attu adası'nda bulunan çicagov limanı'ndaki japon askerleri, amerikan siperlerine banzai hücumuna kalktılar, uyuyan askerleri süngülediler. hattı geçemediklerinde ise intihar ettiler. askerler, “tenno haika! banzai! (çok yaşa imparator! on bin çağ boyunca!)", diyerek toplu halde hücum ederlerdi.

    savaşın sonu yaklaşırken ve japon askeri liderleri her şeyin kaybedildiğini anladıkça, japon anakarasındaki siviller, bir amerikan işgali durumunda ölümüne savaşmak üzere eğitildiler. gönüllü mücadele birlikleri olarak adlandırılan bu sivil kolordu, japon anavatanını korumak için son bir müdafaa hattı olarak 1945 yılının mart ayında oluşturuldu. başlangıçta birlikler destek rollerde kullanılacaktı ve 12 yaşın üzerindeki kadın ve erkeklerden oluşacaktı. ancak gruplar 15-60 yaşları arasındaki erkeklerden ve 17 ile 40 yaşları arasındaki kadınlardan oluşacak şekilde muharebe birimleri olarak yeniden düzenlendi. çoğu sadece kılıç veya bambu mızraklarla silahlanmıştı.

    ikinci dünya savaşı sırasında japon askeri düşüncesinde (ve buşido samuray yasasına uygun olarak) teslim olmak diye bir şey yoktu. bu nedenle, 1945'te japon halkı arasında, imparator hirohito'nun 100 milyona intihar emri vereceğine dair meşru korkular oluştu. böyle bir toplu intihar, japon kadercilik estetiğine ve ölümün onuruna uygun olarak "paramparça olan mücevherler gibi bir ölüm" adıyla tanımlanmıştır.

    hirohito, japonya'nın teslim olduğunu ilan eden ünlü jewel radyo duyurusu'nu* yaptığında, intihar mı yoksa teslimiyet mi emredeceği açıklamadan önce belirsizdi. akira kurosawa'nın son filmi madadayo'daki bir sahne, yayıma giden anları ve japonya'da hissedilen endişeyi çok iyi bir şekilde anlatmıştır.

    yüzbaşı motoharu okamura, japon pilotlarını tek yönlü intihar görevlerine gönderme fikrini ortaya atmasıyla tanınır, ancak özel taarruz kuvvetini* oluşturan koramiral takijiro onishi idi. birlikteki pilotlar, 1274 ve 1281'de japonya'yı işgal etmeye çalışırken moğol donanmasını yok eden fırtınalara atıfta bulunan ve "ilahi rüzgar" anlamına gelen kamikaze lakabını aldılar.

    ilk görevleri, 1944 sonbaharında, japonya'nın teslim olmasından bir yıldan kısa bir süre önce gerçekleşti ve leyte körfezi muharebesi sırasında 23 pilottan oluşan bir grubu içeriyordu. kamikaze yöntemi en çok, iki uçak gemisini etkisiz hale getirdikleri ve birkaç muhrip batırdıkları okinawa muharebesi sırasında aktif olmuştu. toplamda yaklaşık 3.000 kamikaze saldırısı gerçekleşti, 368 gemiye hasar verildi ve bunların 34'ü battı. şaşırtıcı bir şekilde, kamikaze saldırılarının sadece %14'ü hedeflerini vurmayı başarmıştı.

    atom bombasının nagazaki'ye atıldığı gün, sovyetler birliği, çin'deki japon kukla devleti mançukuo'yu işgal etti. japonya'nın kwantung ordusu, 1.5 milyon asker, 3.704 tank, 1.852 obüs, 85.819 araç ve 3.721 uçaktan oluşan 89 tümenlik sovyet kuvvetleri tarafından tamamen elimine edildi. nispeten, tüm kwantung ordusu, tamamı yeni sovyet donanımı tarafından geride bırakılan yaklaşık 700.000 askere, 1.215 zırhlı araca, 6.700 ağır silaha ve 1.800 uçağa sahipti.

    15 ağustos'ta imparator teslim olduğunu açıkladığında, kwantung ordusu askerlerinin çoğu emri ya anlamadı ya da inanmayı reddetti. ateşkes, 18 ağustos'a kadar orduya düzgün bir şekilde tebliğ edilmedi. süren çatışmalar sırasında 21.000 japon askeri öldürüldü ve yaklaşık 600.000 esir alındı. sovyetler tarafından ele geçirilen savaş esirlerinin yalnızca yarısı japonya'ya dönmek üzere hayatta kalabilecekti.

    imparator hirohito, radyo yayımı aracılığıyla japonya'nın teslim olduğunu duyurduğunda, ilk kez kendisi veya herhangi bir japon imparator, sıradan insanlara hitap ediyordu ve bir japon imparatorunun sesini doğrudan yaymak için kitle iletişim araçlarını ilk kez kullanıyordu. japonlar imparatorun dünyadaki bir tanrı olduğuna inandıkları için bu çok büyük bir olaydı.

    hirohito'nun açıklamasının içeriği radikaldi ve japon toplumunun yapısını sonsuza dek değiştirerek ülkeyi tepeden tırnağa otoriter bir devletten modern bir sosyal devlete dönüştürmekten bahsetmişti. imparator, japonya'nın "tüm ulusların ortak refah ve mutluluğunun yanı sıra tebaamızın güvenliği ve refahı için çaba göstermeyi" hedeflediğini söylemişti.

    duyuru, iddia edildiği gibi büyük bir kafa karışıklığına neden olmuştu. yayım doğrudan bir kaynaktan yapılmıyordu, önceden kaydedilmiş bir fonografın oldukça kötü ses kalitesiyle çalınmış haliydi. hirohito bu konuşmayı resmi japonca ile yapmış ve konuşmasında asla "teslim olmak" kelimesini kullanmamıştı. halk da doğal olarak ne dediğini tam olarak anlamadı ve bütün bunlar bir araya geldiğinde büyük bir kafa karışıklığı kaçınılmazdı.

    ancak, duyuru yapıldığında japonya'da bulunan fransız gazeteci robert guillain'e göre, kafa karışıklığı söylentileri abartıydı. yayım, hirohito'nun, herhangi birinin bu noktayı kaçırması durumunda japonya'nın teslim olduğunu duyurduğuna dair ek bir açıklama içeriyordu. guillain'e göre japon sivillerin çoğu konuşmayı şaşkınlık içinde dinlemiş ve birkaç saatliğine bu durumu özel ve sessizce sindirmek için evlerine dönmüştü.

    kamikaze tarafından kullanılan başlıca araçlardan biri olan ohka, esasen pilot güdümlü bir füze olan tek kişilik bir uçaktı. adı "kiraz çiçeği" anlamına gelir ve pilotunu öldürmek için tasarlanmış tek uçaktır. uçağın burnu patlayıcılarla doluydu ve pilot uçağı müttefik gemilerine çarpmaya çalışırdı. ohka, 1945'e kadar savaşta kullanılmadı ve kaçınılmaz yenilginin yaklaştığı zamana kadar çok sayıda düşman askerini öldürmek ve olabildiğince çok müttefik gemisini yok etmek için umutsuz bir önlemdi.

    ohka'nın tahrik sistemi kısa menzilli bir roketti, bu da hedefine ağır bombardıman uçakları tarafından taşınması gerektiği anlamına geliyordu. bu, ohka'nın ölümcül kusuruydu; çoğu abd filosuna varamadan önce vuruldu.

    japonya ayrıca insanlı torpido da kullandı. kaiten olarak adlandırılan intihar torpidoları, silahı hedefe yönlendiren bir asker ile birlikte fırlatılırdı. kaiten başlangıçta bir kaçış kapağıyla tasarlanmıştı ancak daha sonra bu özellik kullanılmadığı için kaldırıldı, japonlar ölüme gitmekten korkmuyorlardı. bir kişi kaiten'e girdiğinde kaderi düğümlenirdi.

    savaşın sonunda, o ana kadar yapılmış en büyük savaş gemisi bile son bir intihar görevine gönderiliyordu. 6 nisan 1945'te ijn yamato, okinawa muharebesi'ne katılmak için küçük bir refakatçiyle birlikte, tokyo'daki limandan ayrıldı. sadece oraya ulaşması için yetecek kadar yakıt verilmişti. aldığı emir; gemi ağır hasarlı hale gelene kadar savaşacak, ardından sığ yerlerde batırılacak ve müttefik filosunu uzun menzilli silahlarıyla bombalamaya devam edecekti.

    ancak yamato asla okinawa'ya ulaşmadı. yolda beş ağır ve dört hafif uçak gemisinin bulunduğu abd donanmasının 58. deniz gücü tarafından durduruldu. bu gemilerden 227 uçak yamato'yu batırmak için kalkış yaptı. çarpışma ile geçen bir günün ardından ve bomba ile torpidolardan birkaç doğrudan isabet sonrasında, yamato battı. beraberinde 3.000 mürettebatı da götürdü.

    japon ordusundaki üst düzey rütbelerin çoğu ölümüne bir savaşta ısrar ederken, nisan 1945'te, savaşı sona erdirme misyonuyla kantaro suzuki liderliğindeki yeni hükümet japonya'da göreve başladı. şifreli irtibatlar, bu yetkililerin teslim şartlarını müzakere etmek için bir yol aradıklarını ve sovyetler birliği, tarafsız portekiz ve tarafsız isveç'i olası aracılar olarak kullanmayı düşündüklerini gösterir. abd dışişleri bakanlığı, bu noktaya kadar imparator hirohito'nun barış çabasında bir rol bile üstlenmediğine inanıyordu.

    abd koşulsuz teslimiyet konusunda ısrarcıydı. ana anlaşmazlık noktası, japonların imparatoru korumadaki ısrarı gibi görünüyordu. imparatorun savaş suçlusu olarak yargılanıp idam edileceğinden korktular. japonya nihayet kayıtsız şartsız teslim olmayı kabul ettiğinde, imparator birkaç karmaşık nedenden ötürü ne yargılandı ne de idam edildi.

    yaygın olarak akciğerleri etkileyen bir bakteriyel enfeksiyon olan tüberküloz, japonya'da ülkenin ilk sanayileşmeye başladığı 1895'ten ikinci dünya savaşı'na kadar büyük bir sorundu. hastalığa yakalanmak halk arasında bir ölüm cezası olarak görülüyordu ve etkilenenler genellikle en son aşamalara doğru bir sanatoryuma kabul ediliyordu. aileler hastalıklı akrabalarını saklamaya çalışıyordu ve bu da hastalığın yayılmasına katkıda bulunuyordu.

    savaştan sonra, müttefik işgalciler tarafından ilaç ve daha iyi tedavi yöntemleri uygulamaya konulduğunda, hastalık oranları düştü. 1948'de streptomisinin piyasaya sürülmesi, japonya'da hastalığın tedavisi için bir dönüm noktası oldu.

    japonların savaş esirlerine sadece kötü davrandığını söylemek yetersiz kalır. savaş esirlerinin çoğu, keyfi nedenlere dayanan değişik yöntemlerle infaz edilmişti. kalanlar da ormandaki ağaçlardan meyve çalmak gibi küçük nedenler yüzünden, sadist hayal gücüne bağlı yollarla işkence görmüştü. burma demiryolu yapımı, esirleri ölümüne çalıştırılmak için japon ordusuna bolca fırsat sağladı. bataan ölüm yürüyüşü de binlerce insanın canını aldı. denizlerde savaş esiri taşıyan japon nakliye gemileri müttefiklerce tespit edilemedi ve müttefik saldırıları sonucunda en az 10.000 savaş esiri öldü.

    muamele o kadar kötüydü ki, müttefik komutanlığı bunun doğru olduğuna inanamadı. savaşın sonunda japonlar tükenip erzak eksikliği çekerken, savaş esirlerinin salınması ya da öldürülmesi konusunda emin olamadıklarında durum çok daha kötü hale geldi. başlangıçta müttefik kurmaylar arasındaki düşünce, yalnızca birkaç gaddar komutanın bu tür muamele sergilediğiydi. burma ve filipinler'de önemli sayıda savaş esirinin kurtarıldığı 1945 yılına kadar vahşetin gerçek boyutu asla anlaşılmadı ve nankin'de olanlar bunun zirvesiydi. japonlar, en az almanlar kadar vahşete neden olmuştu. pasifikteki savaşın sonunda, avrupa'daki nürnberg mahkemeleri'ne benzer olarak uzak doğu uluslararası askeri ceza mahkemesi kuruldu ve savaş suçluları yargılandı.
hesabın var mı? giriş yap