• durumu olmayanlar icin özet; icgudulerimiz. ölümlü hayvanlar olmamız

    --- durumu olanlar için genisletilmis basim ---

    bir suredir hayvan belgesellerine sardim.
    tek esliligine ve babanın kuluçkaya yatıp annenin avlanmaya gitmesine bayildigimiz penguenlerde mesela şöyle bisey var;
    yumurtadan çıkıp avdan donen annenin altına giren yavru, velev ki annesinin altından çıkıp kaybolursa, diğer anneler onu yiyor.
    çünkü besin.

    guguk kuşları kendi yumurtalarını bazen gidip başka dişilerin yuvalarına yumurtluyor. boylece yavrunun yumurtadan çıktıktan sonraki tüm bakımını, başka bir kuşa ihale etmiş oluyor.
    guguk kuşu yavrularının ise şöyle bir pisliği var, yumurtadan çıkar çıkmaz ilk olarak yaptıkları (içgüdüsel) şey, yuvadaki diğer yumurtaları ve/veya yavruları ittirerek yuvadan atıp telef etmek.
    çünkü-> tüm besin ona kalmalı.

    "kötülük" dediğimiz şey, aslında çok temelde hayatta kalmayla; ya da hayatta kal(a)mamaya dair duyulan içgüdüsel bir korkuyla alakalı belki de...

    doğada iyi kötü yok. vahşi bir hayatta kalma mücadelesi var. ve kesinlikle zayıf olanın kaybettiği bir mücadele bu...

    adalet, vicdan, erdem filan hep bizlerin icadı ve bizlerin meselesi... ama gene de geldiğimiz noktada; en azından toplumsal bazda ayni yere çıkıyoruz hayvanlarla,

    güçlü olan, kurnaz olan kazanıyor. ve kazanırken tıpkı hayvanlar gibi, "ne yapıyorum ben?' gibi bir muhasebeye girmiyor bununla ilgili....

    bireyleri değil toplumları kastediyorum...

    suç oranlarının düşük, eğitim ve refah oranlarının yüksek; toplumsal hayatin en üst seviyede barışçıl olduğu toplumlara bakıp "iste onlar da kazanmış ama hiç de kötü fitratli değiller" gibi düşünülebilir.

    ama o ülkelerin istisnasız hepsi emperyalist ülkeler olagelmiştir. ve hayatta kalmak adına ellerini kirletirlerken, (bireysel değil, kurumsal olarak) kendi toplumlarına değil, 3. dünya ülkelerine ya da azınlıklara uygulamışlardır sistematik sömürüyü ve vahşeti.
    birkac yuzyil once, amerika kıtasına ilk beyaz irk insani ayak bastığında yaklaşık 70 milyon kızılderili yaşıyormuş kıtada. su an 2 milyon imiş nüfusları. bilmem katliamın boyutunu tahayyül edebildiniz mi misal...
    ya da yakin zamana bakarsak; çok demokrat, çok medeni, müthiş duyarlı, insan haklari bayraktarı bir belçika'nin, bir fransa'nin, ruanda soykırımı'nı nasıl kreative ve finanse ettiğini, bm eliyle ingiltere ve amerika tarafından, 3 ayda 1 milyon insanin katline nasıl göz yumuldugunu okuyabilirsiniz iki tıkla ulasacaginiz her kaynakta...
    hah al, bosna savaşı var... hadi gitmeyelim afrikaya...

    zibil gibi örnek var daha... dizayn edilmiş islami devrimler var, hükümet ya da kontra eliyle yaptırılan katliamlar, var oğlu var...

    ...

    öte yandan bugün karşımızda duran tüm ilerleme sistematiği, aslında temelde o lanet ettiğimiz şey üzerine kuruludur zaten,
    savaş sanayii...

    teknolojik/bilimsel gelişimin her zaman ilk ve en önemli müşterisi, alıcısı, talep ve finanse edeni savaş sanayii olmuştur.

    vahşice değil mi? birbirimizi öldürebilmek/sömürebilmek adına daha komplike sistemler icadederken bunların yan faydalarindan ortaya çıkan ürünlere teknolojik ve bilimsel gelişme diyoruz.
    ve bu güce sahip toplumlar hakkında pozitif yorumlar yapiyor, ardındaki yapıyı bildiğimiz halde görmezden geliyoruz misal...
    konforun dibini vadeden ultra teknolojik arabalarimizla, erdemli insanlar olarak yolculuk ediyoruz. ahlaklı, iyi, adil insanlar olarak görüyor kendini herkes.
    ama o arabanın bugün o kadar gelişkin bir mühendisliğe sahip olabilmesinin sebebi 2. dünya savaşı mesela.
    yakıt desen, petrolün siyahini bordoya çevirebilecek kadar ortadoğulu kanı var yakitlarimizda...

    gibi gibi yani...
    hasılı, insanlar da birbirine kötülük yapar, toplumlar da... güçlü olan güçsüzü her zaman ezer.
    çünkü hayvanız.

    işte, çünkü içgüdü. ölümlü olduğumuzun içgüdüsel bilgisi...

    bu da değişmez. ne olursa olsun dünyada sömürü, zulüm, (yani bi manada) "kötülük" bitmez. iyilik asla kazanamaz bu koşullar altında.

    termodinagin 2. yasasıyla da gayet uyumlu olan bu sosyolojik vaziyetin, farazi bir evrende değiştiğini hayal etsek mesela,
    bu evreni ancak ölümün olmadığı bir dünya olarak tahayyül edebilirdim sanırım.
    ya da tekamülün esas ve aleni olduğu bir yaşam formu mesela...
    ancak ölüme dair o içgüdüsel bilgiden azade kalabilirsek, belki bir ihtimal yaşama ve soyu sürdürme hırsının bizde kreative ettiği o saf kötülüğü yenebiliriz...
    o da belki...

    kolektif bilinçdışımızı nasıl temizleriz, orası meçhul.
    malum, icgudulerimizle arasında yumurta-tavuk ilişkisi var bunların...

    zor işler.
    --- spoiler ---
  • sigmund freud'a göre her insan içinde bir ölüm arzusu taşır. ancak bu arzuyu yerini getiremediği için başkalarına saldırarak ölüm arzusunun yönünü değiştirir. freud bu yönelimin taa bebeklikte ısırma gibi davranışlarla başladığını söylüyor. ilerleyen aylarda da başka bebeklerin saçını çekme şeklinde devam ediyor. en sonunda da insanlar arasındaki büyük anlaşmazlıkları ve kötülükleri doğuruyor.

    (bkz: psikanalitik yaklaşım)
  • net bir şekilde, doğrudan veya dolaylı olarak 'kendilerine iyilik yapmak'tır. işin asıl eğlenceli kısmı şu ki birbirlerine iyilik yapma sebepleri de aynı.
    (bkz: ahlak yok etik yalan)
  • hayatlarındaki boşluk duygusu kötülük ile doldurmaya çalışıp kendilerini tatmin etme arzusu mesela. bundan haz alan ve yaşam motivasyonu haline getiren insanlar var. nedensiz yere zehirlerini saçmaktan çekilmiyorlar.
  • bencillik ve cehaletin bileşimi... çünkü bazen bencillik nedeniyle yapılanlar yapanın aleyhine oluyor (bkz: prisoner's dilemma) (bkz: tragedy of the commons). cahil olmayan, bencil de olsa yapmaz o yüzden bunları. ama temelde neden bencillik tabi. sizin ben bencil genlerinize...
  • kıskanç olmalarıdır.
    nankör olmalarıdır.
    ikiyüzlü olmalarıdır.
    sinsi olmalarıdır.
    ezik olmalarıdır.
    yalnız olmalarıdır.
    merhametsiz olmalarıdır.
    vicdansız olmalarıdır.
    empatiden yoksun olmalarıdır.
    allahın cezası olmalarıdır.
    beyinsiz olmalarıdır.
    güce tapıyor olmalarıdır.
    bunların hepsini oldukları halde insan olmamalarıdır.

    kötülük yaparak, bir insanın canını yakarak mutlu olduklarını sandıkları için huy edinmişlerdir. aslında asla mutlu olamayacaklar, asla gerçekten gülemeyecekler, asla bir insan tarafından saf sevgi ile sevilmenin ne demek olduğunu bilemeyecekler.

    yanacaklar. kıvılcım olmadan, ateş olmadan içine içine yanacaklar ve o ateş onları yok edecek, kül edecek.

    dünya iyilikle dönüyor, dünya iyi insanlarla dönüyor. unutmayın bunu...
  • kötülük yapmaktan daha öte bugun yigenimin gözlerinde gordum
    veket daha 18 aylik cocuk hinlik ve kotuluk yapmadan once gozlerinde degisik bir parilti oluyor
    bugun uyuyan kedinin kuyruguna bilerek ve isterek basti
    ve bunu 18 aylik bebek yapti
    suan kafamda deli sorular
    resmen hayati sorguluyorum
    daha 1 ay once dunyadan bir haber bakiniyor ve bebegini bulamadigi icin agliyordu bu cocuk
  • (bkz: kıskançlık)
  • bir başkasının da ona kötülük yapmasıdır. kötülüğün kaynağına inmek lazım. bir kısır döngüdür gidiyor amına.
  • bencilliktir ve herkes bencildir. doğru soru "insanları birbirine kötülük yapmaktan alikoyan nedir" olmalı. birlikte yaşama zorunlulugu ve "ya ben de bir gun bu duruma dusersem" endisesi sonucunda olusan sosyal normlar olmasaydı daha bile kötü olurduk.

    kölelik daha yüz yıl önce yasaklanmış, siz hala insanın kötülüğünü istisna zannedin.
hesabın var mı? giriş yap