• (bkz: problem of induction)

    yanlislama teorisi icindeki corroboration kavraminin da katkisiyla gocmus, bilim filozofu.

    bir teorinin ne kadar bilimsel oldugu, ne kadar yanlilanabilir olduguna baglidir. bu yanlislanabilirlik duzeyi de corroboration ile olculur. yanlislanabilirlikle tumevarim sorununun ustesinden gelmis gozukse de, corraboration olcutunun tanimlanmasi isin icine yine rasyonellik dolayisiyla bilimsel olcutu (bkz: demarcation) isin icine ad hoc kattigi icin sorun yaratmistir.

    (bkz: duhem quine thesis/3)

    hayati boyunca carnapla da atismis, logical positivismin en onemli insanlarindandir. bu bakimdan vienna circle dan cok da uzak degildir. asil tenkiti thomas kuhn ve kendi ogrencisi olan paul feyerabendden almistir.
  • tümevarım sorunu'na* eğilmiş, hatta bu sorunu çözdüğünü iddia etmiştir. ancak bu soruna dair ortaya koydukları david hume'un bir çeşit yeniden dile getirilişidir.

    “kestirimsel bilgi: tümevarım sorununa ilişkin çözümüm” başlıklı yazısının özetini yapmak gerekirse;

    tümevarıma ilişkin geleneksel felsefe sorunu, geleceğin (büyük oranda) geçmiş gibi olacağı inancının, yani tümevarımsal çıkarımın nasıl temellendirildiği sorunudur.
    kesin düzenlilikler (doğa yasaları, kuramlar) olduğuna ilişkin inancımız tümevarımda “sağduyu” sorununu oluşturur. (sağduyu: geçmişte yapılmış yinelenen gözlemlere dayanarak aynı şeylerin tekrar olacağına inanma.)
    hume, yinelenmiş durumlardan, deneyimimizin olmadığı diğer durumlara doğru uslamlamada bulunmakta, yineleme sayısı ne kadar çok olursa olsun, haklı olmadığımızı söyler. (mantıksal sorun) ancak bununla birlikte, yinelemelerle, ideaların çağrışım mekanizmasıyla koşullandığımız için deneyimini edinmediğimiz durumların, deneyimini edindiğimiz durumlara uyacağını bekliyor olduğumuzu ve bu “huy ya da alışkanlık” olmadan yaşamımızı sürdüremeyeceğimizi de ekler. (ruhbilimsel sorun)
    hume’un ‘inanç’ dediği türden öznel ya da ruhbilimsel terimleri popper nesnel terimlere çevirme yöntemini yeğler. [‘inanç’ yerine ‘önerme’ veya ‘açıklayıcı kuram’, ‘izlenim’ yerine ‘’gözlem önermesi’ veya ‘test önermesi’, ‘bir inancı temellendrime’ yerine ‘bir kuramın doğru olduğu savını temellendirme’ gibi.]
    popper, hume’un “yinelenmiş durumlardan deneyimi bizde bulunmayan (sonuçlar)a doğru bir akıl yürütmede bulunmakta haklı mıyız?” sorusunu yeni bir dile getirişle ortaya koyar:
    1) açıklayıcı bir evrensel kuramın doğru olduğu savı ‘deneysel gerçekler’ aracılığıyla doğruluğu varsayılarak haklı çıkarılabilir mi? (evet)
    2) ‘deneysel gerçekler’ açıklayıcı bir evrensel kuramın doğru ya da yanlış olduğu savı haklı çıkartılabilir mi? (evet, test önermelerinin doğruluğu sayıtlısı kimileyin açıklayıcı bir evrensel kuramın yanlış olduğu savını haklı çıkarmamıza olanak verir. bu sorun, çeşitli kuramlar arasında çeçim yapma sorunu, üçüncü yeniden dile getişi doğurur)
    3) böyle ‘deneysel gerçekler’ birbirleriyle çelişen evrensel kuramları, doğruluğu ya da yanlışlığına göre, bir diğerine yeğlemeyi haklı çıkarabilir mi? (evet. test önermelerimiz çekişen kuramların kimilerini çürütebilir; mademki doğru bir kuram arıyoruz (tümevarımcı tavır bunu yapıyor), yanlışlığı kanıtlanmamış olanı yeğleyeceğiz.)
    popper’ın birinci dile getirişe olumsuz yanıtı, kendi ifadesiyle, tüm yasalara ya da kuramlara varsayımsal ya da kestirimsel -sanrılar- olarak bakmalıyız şeklinde yorumlanmalı. ikinci dile getiriş, birincinin bir genellemesi ve üçüncü dile getiriş de ikincinin diğer bir dile getirilişidir.
    kuramcı, kimileri doğru olabileceği için çürütülmemiş kuramlarla ilgilenecektir. çürütülmemiş kuramı, çürütülmüş kuramın başarılarıyla başarısızlıklarını açıklıyor olması koşuluyla, çürütülmüş kurama yeğleyecektir. bu dışarıda bırakma yöntemiyle doğru bir kuram bulabiliriz; ama hiçbir durumda, doğru bile olsa, yöntem onun doğruluğunu ortaya koyamaz. çünkü olası doğru kuramların sayısı her zaman sınırsızdır.
    yeğleme kuramının, ‘daha olası’ varsayımları yeğlemeyle ilgisi yoktur. ‘daha iyi’ ya da ‘yeğlenebilir’ varsayım, daha çok, ‘daha fazla olası olmamaklılık’ taşıyan varsayım olacaktır.
    eski kuramın açıkladığı şeyi açıklaması genelse de yeni kuramı düzeltir; onun için eski kuramla gerçekten çelişir; eski kuramı içerir, ama yalnızca yaklaşık olarak. bu yönteme ‘eleştirel yöntem’ denebilir. bu bir deneme, yanlışları öne sürülmüş kuramları dışarıda bırakma, bunları düzenleyebileceğimiz en zorlu sınamalara teslim etme yöntemidir.
    tümevarıma ilişkin iki de kılgısal sorun vardır:
    1) ussal bir bakış açısından, kılgısal eylem için hangi kurama bel bağlamalıyız. (hiçbir kuramın doğru olacağı gösterilemeyeceğinden hiçbir kurama güvenemeyiz.)
    2) ussal bir bakış açısından, kılgısal eylem için hangi kuramı yeğlemeliyiz? (en iyi sınanmış kuramı) mademki seçmek zorundayız, en iyi sınanmış kuramı seçmek ussal olacaktır.
  • geleceğin tahmin edilemezliğinin, gelecekteki bilgi birikimimizin ne olacağını tahmin edemeyeceğimiz gerçeğinden kaynaklandığını ileri sürer.

    fakat bir ekleme yapalım. bu yaklaşıma göre gelecek ancak epistemolojik olarak belirsiz olamaz; aynı zamanda ontolojik olarak da belirsiz olmak zorundadır. çünkü gelecek yalnız epistemolojik olarak belirsizken ontolojik olarak belirli ise, bu iddia geçersiz demektir. meğer ki geleceğin bizatihi kendisi belirsiz değilken (kesinken), ancak bizim onu kavrayışımız belirsiz olsun-- bu artık bizim için yalnızca bir bilgi eksikliği sorunu olduğu anlamına gelir. durum böyleyken herbert simon'u keşfetmek bizim için pek de zor olmayacak ve dahası modern bilimin kaidesi olan "kesinliğin kesinliği"ne olan inancımız yerli yerinde duracak demektir falan filan.

    (bkz: kesinliğin kesinliği)
  • evrim teorisi karşıtları popper'ın 1974'te söylediklerinden alıntı yapmayı pek severler. "intellectual autobiography"'sinde popper der ki evrim teorisi bir totolojidir. darwinizm test edilebilir bilimsel bir teori değil, metafiziksel bir araştırma programıdır.

    bir bilim felsefecisi olarak popper'ın ağırlığı bir hayli fazladır. evrim teorisi karşıtları da savlarına büyük bir destek aldıklarını düşünerek alıntı yaparlar popper'dan. ancak 4 yıl sonra gelen şu açıklamayı görmezden gelirler, pek bahsetmek istemezler:

    "...influenced by what these authorities say, i have in the past described the [evolutionary] theory as "almost tautological", and i have tried to explain how the theory of natural selection could be untestable (as is a tautology) and yet of great scientific interest. my solution was that the doctrine of natural selection is a most successful metaphysical research programme. it raises detailed problems in many fields, and it tells us what we would expect of an acceptable solution of these problems.
    i still believe that natural selection works this way as a research programme. nevertheless, i have changed my mind about the testability and logical status of the theory of natural selection; and i am glad to have an opportunity to make a recantation. my recantation may, i hope, contribute a little to the understanding of the status of natural selection." (popper, 1978)
  • karl popper özellikle platon, hegel ve marx ile olan monolog' unda - çünkü hiçbir şekilde diyaloga girmeyi becerememiştir -çuvallamış ve kıta felsefesini anlamaktan çok uzak bir tutum sergilemiştir. idelojik algılaması nedeniyle, işin aslını astarını bilmeden sözgelimi hegel' i yayımcısının eklediği bir notla suçlayabilmekte ve suçlama yaparken ana kaynaklar yerine özetleri, ikinci el kaynakları kullanmayı tercih etmektedir. hegel ile ilgili yaptığı eleştirilerin sığlığını ve kullandığı kaynakların dökümünü, bir anlamda daha argümanlarına gelmeden, onları aldığı yerlerin güvenilmezliğini yani yaptığının tam bir çürütülüşünü walter kaufmann' dan dinlemek yerinde olacaktır.

    http://www.marxists.org/…ophy/works/us/kaufmann.htm
  • bilim felsefesi: kişisel bir bildiri adlı eserinde, freud'u, marksizm'i oldukça eleştirmiş. tarihin, sosyolojinin, psikolojinin bir bilimden çok bir felsefe olduğunu vurgulamış ve bunu çeşitli örneklerle savunmuş kişidir. bilimi, bilim yapan şeyleri şu şekilde söylemiştir:

    1) istediğimiz teoriyi doğrulamaksa, doğrulayıcı kanıtlar bulmakta bir güçlük yoktur
    2) bir kanıtı risk taşıyan bir ödeyenin sonucu ise, doğrulayıcı saymalıyız
    3) her "iyi" bir bilimsel teori yasaklamadır. bazı şeylerin olmasını yasaklar. bir teoriyi yasakladığı ölçüde iyi saymalıyız.
    4) düşünülebilen hiçbir olguyla reddemeyeceğimiz bir teori bilimsel değildir. reddedilemezlik, çoğu kez sanıldığı aksine, erdem değil bir kusurdur
    5) bir teoriyi test etme onu yanlışlamaya çalışmakla olanak kazanır
    6) eldeki teoriye yönelik gerçek bir yoklamanın sonucu olmadıkça hiçbir kanıtı doğrulayıcı saymamalıyız
    7) gerçekten test edilebilir kimi teorilerin yanlış oldukları anlaşıldıktan sonra da atılmadıklarını görüyoruz. bunların durumuna göre ya bazı ekvarsayımlarla pekiştirilerek ya da yeniden yorumlanarak reddi önlenir.

    kısacası karl popper'a göre şöyle diyebilirim: bir teorinin bilimsellik ölçütü onun yanlışlanabilirlik, reddedilebilirlik ya da test edilebilirlik niteliğindedir.
  • bu türden "bağlamsal ilişkiler" kurmaktan pek hazzetmesem de popper düşüncesindeki temel izleklerin onun kendi kimliğiyle kurduğu karmaşık ilişkiden bağımsız olmadığını söyleyeceğim. popper, kendi kimliğiyle kavgalı bir entelektüeldir. 1969'da "yahudi yıllığı"nın editöründen "hayatın her alanında yükselmiş yahudilerin tanıtıldığı kimdir kimdir" bölümünde yer alıp almak istemediğini soran bir mektup aldığında cevaben şöyle yazmıştır:

    "ben ırka inanmam. her türlü ırkçılık ya da milliyetçilikten nefret ederim. asla yahudi inancı taşımadım. yahudi kökenli olduğumu vurgulamış olsam da kendimi yahudi kabul etmiyorum. (...) her türlü milliyetçilik ve ırkçılık kötüdür, yahudi milliyetçiliği de istisna değildir."

    popper samimi midir? bence evet, samimidir. zira 1984'te israil'in araplara karşı uyguladığı sertlik yanlısı politikalar hakkında zehir zemberek eleştirilerde bulunurken, bu politikalar karşısında "kendi kökeninden utanç duyduğunu" da söylemiştir.

    kaynak: d. edmonds-j.edinow, wittgenstein's poker (türkçe baskı), s. 98-99.
hesabın var mı? giriş yap