• biz onu mezarımıza kapanıp ağlasın diye sevmedik. anarşik ruhlu, tatlı bir serseri oluşunu sevdik.
  • sevdikleri onların arkasından ağlasın, hatta ölsün isteyenlerin sevemeyeceği hayvan.

    (bkz: sen sevme ulan ayı)
  • 20 gün önce şunları yazmışım:

    (bkz: #53337869)

    beş gündür anne balkonda boş gözlerle bakıp oturuyordu. yavrusunu aranıyordum ama göremiyordum. bu sabah hanımı görünce sordum, nerede acaba diye. kaybolmuş. anne de yemeden içmeden kesilmiş, öylece oturuyormuş orada.

    "daha önce bir anne, park etmiş arabanın altına yavrusunu getirmişti. adam bir hafta sonra arabasını alacak oldu. allahtan oradaydım, hemen uyardım. yavru kaçtıktan sonra gitti, başına bir şey gelmedi şükür. ama 3 gün sonra bir baktım, bu kez kaçamamış. annesi iki gün o arabanın yanında oturdu kaldı. bir sabah baktım, o da aynı yerde ezilmiş. bana sorarsanız yavrusunun arkasından intihar etti dayanamayıp..."

    herhalde yavru öldü ve biz görmedik. annenin haline bakılırsa, onun da pek yaşayası yok. akşam yerinde değildi zaten.

    oooof of...
  • en sevdigim ve kendimi ozdeslestirdigim hayvandir. kediciler ve kopekciler turemis yine bu baslik altinda yapmayin allah askina hepsi hayvan hepsi savunmasiz. sevin kardesim hepsini
  • bazen insanın kısmetidir, kısmetini açandır. benim kedim kısmet de öyle bir kedidir mesela.

    kısmet ile karşılaşmamız 21 haziran pazar sabahı, bir babalar günü'ne denk gelmişti. sabah işten eve dönerken evin yakınında iki köpeğin köşede bir şeyle uğraştığını fark etmiştim. oyun oynuyorlardır diye düşünürken aslında hepi topu 1 kilo çeken, çok çok 2 aylık bu kediciği ısırmaya, belki de parçalamaya çalıştıklarını görünce aklım çıkmıştı. o ise bir köşeye pısmış, belli ki kaçmaktan yorulmuştu. doğru düzgün tıslayamıyordu bile.

    köpekleri korkutup kaçırdıktan sonra yanına vardığımda yaralanmıştır diye ödüm kopuyordu ancak burnundaki ufak bir çizik dışında hiçbir şeyi yoktu bu yavrucuğun. sadece faltaşı gibi açılmış gözleri, tir tir titreyen cılız vücudu ve neredeyse atışı dışardan duyulacak bir kalbi vardı. ben yanına fazla yaklaştırmaz kaçar diye umarken o an mucizevi bir şey oldu, kaçmak yerine kucağıma tırmanıp kafasını gömecek yer aradı. o güne kadar sokak kedilerine elimden geldiğince yemek ve su vererek yaşam desteği sağlayan, ancak evde bakmanın sorumluluğundan hep uzak duran ben, bu ufaklığı oracakta bırakamayacağımı anlamıştım. kedi kucağımda evin yolunu tutarken guruldamaları çoktan başlamış, tişörtümü, kolumu yalamaya başlamıştı bile. cılızdı, üstü başı kir içindeydi, pireleri kirli beyaz tüylerinin arasından seçilebiliyordu.

    eve girince ılık bir banyo ile kirlerinden ve pirelerinden kurtulur diye düşünüp hemen banyoya götürdüm onu. geniş bir kaba ılık suyu doldururken başına gelecekleri hisseden kısmet artık viyaklamaya, kendini bir an önce banyodan kurtarmanın derdine düşmüştü. sabunlu ılık suya girdiği gibi üstündeki pireler ortaya çıkmaya, kendilerini kurtarmaya başlamışlardı bile. ancak kısmet efendi birçok soydaşı gibi sudan nefret ediyordu ve gerek kendini kurtarma çabaları, gerek de kolumda çizdiği çizgiler sayesinde kendini doğru dürüst yıkatmamayı başarmıştı. sonrasında üşümesin diye tüylerini 1-2 havluyla kurulayabildiğim kadar kurulayıp, üstünde kalan pireleri ve kirleriyle birlikte odama götürdüm.

    odada bir yandan ilk yemeğini (yoğurt ve tavuk haşlama) kıtlıktan çıkmışçasına yerken arada sokak alışkanlığı olan kafasını yemekten kaldırıp etrafı kolaçan etmeyi de ihmal etmiyordu. yemeği bittiğinde kucağıma zıpladı, teşekkür edercesine süründü, gurul gurul sesler çıkardı, ellerimi yaladı. 2 aylık kedi hareketleriyle resmen, "artık kaçış yok, bana babalık yapacaksın ulan!" diyordu. yumuşak yün bir örtüyü genişçe bir kaba koyup ona çabucak bir yatak hazırlamıştım, artık uyku vakti gelmişti.

    ben işten geldiğim ve kendimi bu hengamenin içinde bulduğumdan, o ise canını köpeklerden kurtarıp, sonrasında ilk banyosundan kaçtığı ve yemeğini de yediği için iyice mayışmıştık. yatağıma yattığımda sanki gelecek günlerin haberini veren bir şey oldu; kedicik yerinden kalktı, geldi koynuma yerleşip uyuyuverdi. o an ne kirleri ne pireleri, hiçbir şey önemli değildi, sadece onun huzurlu uyumasıydı önemli olan. takip eden günlerde de hep ya koynuma ya da ayak ucuma kıvrılıp yattı.

    https://instagram.com/p/4mge7ipj0a

    o uyurken benim uykum kaçmış, bundan sonra ne yapacağımı düşünüyordum. evde kediyle ilgili hiçbir şey yoktu, ne mama ne kap. doğru düzgün uyuyamadan, en yakın veterinerin yolunu tutmuştum bile. dönüşte bir elimde kedi kumu ve kum kabı, diğer elimdeyse taşıma çantası ve kuru mama paketi vardı. üstelik ertesi güne ilk aşılarının randevusunu bile almıştım.
    ilk gününü çoğunlukla uyuyarak geçirdi oğlum kısmet. ara ara kalktı, kuru mamasından tırtıkladı, ilk kakasını bizi hiç uğraştırmadan direkt kumuna giderek yaptı, kendini temizledi, bolca da kaşındı.

    ikinci günümüzde sabahtan veterinerdeydik. ilk parazit aşısını vurulan ve ense damlası damlatılan kısmet eve geldiğinde biraz mamasından yedikten sonra sızıp kalmıştı. o günkü uyku süresini bir daha asla geçememiştir sanırım. 8-9 saat boyunca yerinden kalkmadan, tedirgin eden bir uykudaydı. 2 kere veterineri aramıştım endişeden, ikinci aramada adamın ses tonundaki bıkkınlık kolayca anlaşılıyordu.

    https://instagram.com/p/4sh6isvj8l

    ilerleyen günlerde kısmet kendini öyle bir toparladı ki herhalde kendisi bile şaşmıştır. bir günde önce pirelerinden kurtuldu, sonraki günlerde de tüyleri gürleşti ve uzadı. mütemadiyen de büyüdü kerata. 50 günü aşan birlikteliğimizde 1.2 kilodan 3 kiloya ulaştı. o şimdi yaklaşık 4,5 aylık, oyun delisi bir kedi. ton balığına ve yaş mamasına bayılıyor, yüzünü ekşite ekşite yoğurt yiyor, fil gibi su içiyor, uzun güzellik uykularına yatıyor.

    https://instagram.com/p/46tfufpj9z

    gel zaman git zaman kedi kısmet evin bir ferdi haline geldi. evin kapısı her açıldığında istisnasız geleni karşılaması, evden biri çıkarken ayakkabıları bağlatmaması ve paçalara yapışması, biz uyurken uyuması, karşısına geçip dertleştiğinde kulaklarını dört açıp dinlemesi, temizliğini asla ihmal etmemesi ve bunlar gibi daha birçok özelliğiyle ev ahalisinde tam anlamıyla bağımlılık yarattı. guruldamaları da cabası.

    https://instagram.com/p/5fwsvtvj_p

    bu uzun entryinin başında da ifade ettiğim gibi, bu kedi bana resmen kısmetiyle geldi. geldiği günden beri monoton hayatımı değiştirdi, kısmetimi açtı, bana adeta yaşama sevinci aşıladı. bu iki aylık dönemde işlerim açıldı, sağlığımı düzeltmek için adımlar attım, yakın bir zamanda da müthiş bir insanla tanıştım. ufacık kediye bu kadar anlam yüklemek belki çocukça gelir, ama kısmet'ten önce ve sonra olarak rahatlıkla ikiye ayrılıyor benim hayatım. varsın bütün pay bu yaramazın olsun.

    iyi ki varsın lan vik vik!

    https://instagram.com/p/6p9yfopj6b
  • esenler metro duragi'nin yanindan gecerken yavru bir kedi dikkatimi cekti. biraz sevmek icin yanina gittigimde oldugunu dusundurten bir durumla karsilastim. gidip baktigimda kafasini kaldirip 2 sn miyavladi, kafasi tekrar dustu. ınanin hayatimda bu kadar kotu durumda bir kedi gormemistim. kosup gittim sut ve su aldim hemen. geldi biraz icti sonra tekrar oldugu yere yigildi. o arada annesini ararken bir kedi daha buldum. bu gercekten oluden farksizdi ama cok sukur o da yasiyordu. kostum en yakindaki marketten salam aldim, minik minik dograyip onlerine koydum. toplanti saatim de yaklasmisti ama onlari bu halde birakip gidemezdim. ınanin en fazla 10 12 saat daha yasarlardi o da en fazla.

    hemen esenler belediyesi beyaz masa'yi aradim. oradan bana veterinerlik bolumu'nun telefonunu verdiler. hemen aradim, hizlica o bolgeye geleceklerini soylediler. toplanti saatimi biraz gecmistim. yavrucagizlari birakip toplantiya gittim.

    donuste hala oradaydilar ve de durumlari iyiden iyiye kotulesmisti. ayni birimi tekrar aradim, dun de geldiklerini fakat kedileri bulamadiklarini soylediler. onlara orada bekleyecegimi belirttim, biraz da hizli olmalarini rica ettim. 10 dakika gecmeden gelip aldilar. buyuyunceye kadar bakiyorlasmis. sonra da buyukce bir kafese koyuyorlarmis fakat kafes kedilerin giris cikisina izin veren bir yapidaymis. disaridaki kediler bile aciktiklarinda mamalarini yiyip sonra gidiyorlarmis.

    kisaca lutfen disarida kotu durumda bir hayvan gorurseniz o ilceye ait beyaz masayi ya da belediyenin veterinerlik bolumu'nu arayin. kendi gozlerimle gordum gelip yardimci oluyorlar. 5 dakika size hicbir sey kaybettirmez ama belki bir can kurtarirsiniz.
  • geçenlerde bir tane ailemize kattık. erkek, sarman... sağda solda gördüğümüz, kedilerle içli dışlı olan ablalardan birinden sokaktan kurtarılma olarak aldık. 2 aylık denmişti bize, pek inandırıcı gelmese de inandık. öncesinde tüm alışverişleri vs yapıldı. parazit tedavisi vardı söylendiğine göre. iş-güç vs dolayyısıyla anca 1 hafta sonra tavsiye edilen veterinere götürdük.

    (veterineri çok ilgili , bilgili, çevrede iyi yorumları olan hayvan sevgileri aşmış, paragöz olmayan, tüccar mantığı taşımayan karı-koca. yer beylikdüzü. iyi ve makul vet. arayan olursa iletişim bilgilerini yollayabilirim.)

    tabi ki şoka uğradık. kedicik en fazla 30- 40 günlük çıktı. aşırı zayıf olması anneden erken ayrıldığını paraazitlerle mücadelesi olduğunu gösteriyordu. tartıldı inanamadım. sözlük eleman 400 gr. düşünüyorumda ilahi güce bak. 400 gr. tüm organlar, deri kemik vs. hepi topu 400 gr. o kadar zayıftı ki tüm kaburgalar elle sayılıyor, ön ve arka bacak kemikleri bariz meydanda. omurga desen diken gibi batıyor ele. gözleri henüz daha mavi, dönmemiş tam olarak bal rengine. süt dişleri alttaki caninlerin rasındakiler yeni çıkıyor felan filan. tabi bunları sonradan yabancı kaynaklardan örendim. malum türkçe kaynak saçma salak alakasız şeylerle dolu.

    hep o şişman sevimli kedi yavrularının hayalini kurarken; aynı evdeki papağanımı aldığımda ki hisse kapılıp şu mazlumu kurtar bu hayattan sevap işle diyen o sese ve sürekli kurtaralım bunu diyen eşime yenik düşüp almıştım. papağan da böyle zayıf yara bere bit pire içindeydi. 250 gr felandı en fazla. jakoya göre ölüm sınırı gibi birşey.

    neyse veteriner ablası kontrol etti baya bi.. iskeletini, bademcikleri dişleri.. b vitamin kopleks verdi. tekrar parazit hapı yutturdu. bonacibo kitten i ilk kez kötülemeyen bi vet. vardı karşımda ama daha güzelini yaptı bilgilendirdi. bebek olduğu için rc baby. verdi. piyasayla aynı fiyata neredeyse. kızcağızın sürekli kafasını şişirdim ya bu kustu, şişmanlar mı, vs vs diye. çok halsiz diye. o da beraber uzun yıllarınız olacak vs dedi biraz rahatladım.

    evimize geldiğinden beri önümüzdeki cumartesi 3. haftası olacak. gözler halen mavilik var yalnız artık bal rengi kısımlar fazla gibi. adı da tormund. hani şu game of thrones daki yabani herif kızıl sakallı..

    cumartesi aşıları başlıyor hayırlısıyla. bu arada tormunda bariz kilo aldı 3 hafta içinde. evde tartı var ama hassas değil. merak içindeyiz. kaburgaları görünmüyor artık dışardan. elle yoklayınca halen hissediliyor. büyüdü de. boy kafa vs. acayip zeki. çok ta sakin. o kadar sakin ki veterinerleri bile şaşırdı hem erkek hem sarman ama bu kadar uslu diye.

    yei yeni kendine geldi kedi bu aq oynamaz mı iple vs. bu bebek oynamıyordu taa ki 3,4 güne kadar.

    enteresan hayvan. bu kadar bilmezdim. hep denilen o kapıların dibinde acı acı miiiiv miiiiivvv diye miyavlaması gerçekten ilginç. istediğin kadar masraf yap yatak vs al. kendi canı nerde isterse orda yatıyor dingil. sabah 5 gibi yatak odasına gelip yatağa çıkıyor sokuluyor mırr mırrrr.. bu bile değiyor herşeye.

    jako'm da alıştı varlığına artık kabartma, vs yok gördüğünde. serbest bırakıyorum da kedi salondayke malesef. yiyecek kediciği o derece sinirleniyor arasıra. stres yapmadı allahtan.

    tormund çok akıllı dedim ya. 2 saatte masaya çıkmamayı, mutfağa girmemeyi, jako ya yaklaşmamayı öğrendi. disiplinli. asla çiğnemiyor kuralları.

    öff amma uzamış.. bana bu kadar uzun yazı yazdıran bu kediciğin türdaşlarını, niyeti olan ama bi türlü cesaret edemeyen varsa sahiplenmelerini tavsiye ediyorum. terapi gibi. iş stresi vs bırakmıyor insanda uğraştıkça bu hayvanla. ama lütfen sokaktan saiplenin.

    unutmadan edit: jako şimdi 700 gr biraz üstü. küçük bi tavuk gibi oldu. ekimde 7. senemizi dolduracağız birlikte..
  • 4 entari yukarıda bahsetmiştim yeni ailemize kattığımız sarmandan. tormund nam-ı değer. yaptığımız tüm sağlam diyete rağmen kedi kilo almıyordu malesef. hatta aşıya götürdük malesef yine aşı yapmadı vet ablası. nedeni halen çok zayıf olması. sürekli devam eden ishali de cabası. bu sefer kakasını inceledi, ve antibiyotik şurup verdi. kedicik de malesef kurt türü parazitler vardı ve ayıklandı temizlendi fakat bu seferkiler ince bağırsakta yaşayan amip türü parazitler, bakteriler. o yaşta annen terketsin, anne sütü hiç içme, her türlü parazit böcek kap, sonra kaderimiz birleşsin.

    anında düzeldi kakası.. acayip açıldı iştahı.. neşesi hareketliliğine ayak uyduramıyoruz şimdilik.

    sözün özü: her türlü zora, umutsuzluğa rağmen hayata pençeleriyle sıkı sıkı tutunan eşsiz hayvan. fazlası var azı yok...
  • benim küçük pisi-wheelim, benim küçük jelibonum, benim küçük lolipopum, pisişiğim, meybonum, mırnavım, minnavım şeklinde sevdiğim tüy yumakları. patilerini öpmeyi ve ısırmayı çok seviyorum. juliet 7-8 aylık sıpa gibi olduğu için onunkileri ısırıyorum, şımarıklığına miyavlayıp o da benim elimi ve burnumu ısırıyor. romeo daha 2 aylık olduğu için kıyamıyorum onunkileri çok az ısırıyorum. haftada 2 kere falan.

    ilk 2 hafta birbirlerine alışamasalar da kavga edip pati atsalar daşimdi çok iyi arkadaş oldular. özellikle juliet romeo'nun üstüne atlayıp sarılmayı ısırmayı yalamayı pati atmayı çok seviyor. bazen çıkardıkları seslerden korkup ayırıyorum ya da juliet'e "yapma" diye bağırıyorum, bırakıyor ya da patiisni gevşetiyor. romeo daha küçük olduğu için bir yerine zarar gelmesinden korkuyorum.

    bir kaç kez juliet'le de uyudum. yatağımın kenardan atlayabileceği sağ tarafında yatıyor. yastığımın yanında 1 karış boşluk var oraya kurulduğu için ezme ihtimalim yok ama yine de orada güvende hissediyor kendini. sola geçiremedim ne yaptımsa. romeo ise biraz daha farklı. saçlarımın üstüne yatmayı biraz da içine dolanmayı seviyor. omuzlarımdan aşağı uzun saçlarım olduğu için anne sıcaklığı hissediyor demek ki. itinayla koynumda ve saçlarımın içinde yatırıyorum minnaklarımı efeem.

    2 hafta sonra edirne'ye ailemin yanına gideceğim için onlara 5 aylık geçici yuva arıyorum. 2. dönemde döndüğümde geri alacağım. bursa'da da olur ama o zaman çok özlerim mırnavlarımı. yine de bu sıcakta yol gidip gelmemiş olacakları için iyi olur. ilgilenebilecekler varsa yeşillendirsin. mama kum ve aşı masraflarını ben karşılayacağım. yeter ki iyi bakın yavrularıma. ikisi çok iyi anlaştığı için ayıramıyorum maalesef. öyle ki birini odama alıp öbürünü dışarıda bıraksam kapının altından pati uzatıyorlar birbirlerine. ayrı duramıyorlar. kedi severler geçici göreve! =)
hesabın var mı? giriş yap