• bir klavsende değişik şiddetlerde (ve bunun doğal sonucu olarak değişik uzunluklarda) notalar elde etmeyi şöyle başarırlardı zamanında:

    bir çalgıda her biri telleri farklı şiddette çeken iki-üç klavye bulundurarak. (j s bach'ın ünlü goldberg varyasyonlarının bir kısmı 2 klavyeli klavsen için yazılmıştır mesela)

    yine her biri farklı bir şiddette çalmaya yarayan pedalların aracılığıyla. tellerden ve/veya telleri çeken mekanizmadan birkaç set bulunurdu ve basılan pedalla bu setler değiştirilerek başka şiddette, perdede (oktav değiştirmeye de yarardı bazen) veya renkte (teli başka bir noktasından çekerek mesela) çalınabilirdi.

    (pedallardan önce bu işe yarayan ama elle kullanılan kontroller de vardı -sadece çalmazken ayarlanabileceği için bütün bir pasajı aynı ayarda çalmak gibi bir zorunluluk oluyordu. ayrıca bu pedalların klavyenin altında duran ve dizle dokunulan şekli de mevcuttu, ki bu da dışardan görünmediği için takır tukur pedal basan ayaklardan daha tercih edilebilir bir şeydi.)

    bir de -daha seyrek olarak, yine sesin daha yüksek çıkması için çalgının kapağını hafifçe kaldıran (bu ilkel hâli) veya tellerin üstündeki jaluzi gibi döşenmiş tahta kısmı açan pedallar da bulunurdu.

    tabii bunların hiç biri parmağın dokunuşuna duyarlı nüansa izin vermezdi. birkaç değişik şiddet ayarından ibaretti, arası deresi yoktu.
  • türkiye'de bırakın sıfırını ikinci elini bile bulamadığınız enstrümandır. zaten çok nişe ve icra edenin olmadığı ülkede normal olduğunu düşünüyorum. kuğu müzikte olanın fiyatı da çok belli zaten. onun dışında almak isterseniz ingiltere ve almanya'da ikinci ellerine gayet uygun fiyata bulabiliyorsunuz. mesela bir ingiliz yapımı ikinci el temiz bir double klavseni £5000-10000 civarında bulabilirsiniz. fransız double olanları ise genelde £30.000 civarı ve üstüdür. ayrıca ingiltere'de bu pahalı enstrümanları aylık 200-300 pound gibi rakamlara kiralayabilirsiniz. hem barok işlemeleri ve resimli olan bu klavsenlerin sesleri de eşsiz oluyor. örnek olarak ingiliz yapımı olan john morley klavsenleri sade olur. bunların sade olmasının sebebi ise italyan klavsen yapımcıların zamanında ingiltere'ye gidip ingilizlere öğrettiğinden onlardan gelme bir kültürdür.

    eğer süslü ve boyanmış klavsen istiyorsanız fransız ve flaman klavsenleri tercih edebilirsiniz.

    bach ve handel gibi bestekarlar zamanında org eserlerini pedallı klavsenlerde yazmıştır. bu pedallı klavsenler ise aynı org gibi pedalları olup aynı aralıklarda sahip olabiliyor, böylelikle org eserlerini icra edip yazılabilir hale getiriyordu çünkü zamanında orgu çalıştırmak için sürekli borulardan hava akışını sağlayıp icra etmek gerekirdi ve bunu yapan meslek edinmiş insanlar vardı, yani orgu çalmak insan eliyle olan bir şey olduğu için beste yazmak uzun bir süreçti. o yüzden pedallı klavsen gibi enstrümanlar icat edilmiştir. normal bir klavsen 100-150 kilo olabiliyorken pedallı klavsenlerin kilosu 300-400 kiloya kadar çıkabiliyor.

    pedallı klavsen ne kadar da işe yarayan bir enstrüman olsa da büyük bestekarların favori enstrümanı her zaman (bkz: klavikord) olmuştur.

    ayrıca türkiye'de bana klavsen çaldırtmak isteyen gönüllü kişiler beni yeşillendirebilir, barok müzik ve enstrümanları hakkında derin ve keyifli sohbetler yapabiliriz.
  • ortaokulda bir okuma parçamız vardı:

    elemanın teki misafirliğe gider. evde antika bir klavsen vardır. eleman klavsenin başına geçer ve jazz çalar. sonra klavsen bozulur. ev sahibi de der ki:

    - al kırdın kırdın! anasını siktin klavsenin!

    böyle saçma sapan metinlerle çocukların kalplerine korku sokmamalıyız.

    klavsenle ragtime

    boogie woogie

    charleston

    ve daha modern caz parça:

    blue rondo a la turk

    dave brubeck mini hatırlatması:

    blue rondo a la turk
  • piyano'ya benzeyen, ancak sesi daha metalik olan tu$lu bir enstruman. mozart'in unlu turk marsi klavsen icin bestelenmi$tir aslen.
  • fransiz ekolünden yetisenlerin klavsen, alman ekolünden yetisenlerin cembalo olarak adlandirdiklari, piyanonun bir önceki asamalarindan tuslu bir çalgi. piyanoda ses küçük, mikro çekiçlerin tellere vurmasi ile olusurken, bunda tuslara bagli mizraplar telleri çeker. bach'in bestelerini hep üzerinde yaptigi enstrümandir.
  • piyanonun arkaik bicimi olarak dusunup ikinci sinif calgi muamelesi yapilamayacak kadar ozgun, yeri doldurulamayacak, ve doldurulmamis bir calgi. cogu insani belki hakli olarak kil eden "sert" tinisi daha az sentimental, daha cok fonksiyoneldir denilebilir, (en azindan ben dedim oldu,) nitekim bu tini armoniyi oylesine saglam tesis eder, coksesliligi oylesine guzelce netlestirir ki, yerine sevemem, yo hayir.
    lakin piyanonun atalarini arayacaksak oncelikle bir klavikorda sormakta fayda vardir.
  • klavsende nüans yapılamaz ve notalar hep aynı uzunluktadır. bach çalarken hep özlemini duyduğum alet.
    bi de tori amos arada çalar, biterim.
  • beethoven dinlenemese bile babalar gibi handel dinlenen enstrüman.

    insanı o 1600'lerin 1700'lerin barok ortamlarına götüren dehşetengiz bir sesi vardır saatlerce çalsalar dinlemekten bıkmam ben bu mereti, hep gözümün önüne yemyeşil ağaçların, mis gibi çimenlerin, çiçeklerle bezenmiş çalıların çevrelediği bilmemkaç dönümlük bir arazi üzerindeki bir italyan şatosunu (ingiltere de olur, o da iş görür) getirir, o dakka geçerim kendimden, mahalledeki bütün ağır abileri toplayıp iki büyük tekirdağ devirmeyi (yavaş devir) ister gönlüm hehey.
  • piano gibi çalınan yalnız sanki "çoklu tellere vuruluyormuş" hissi veren bi enstruman... daha çok kiliselerde bulunur, tınısı, piano- baglama karışımıdır, isternirse steel guitar- elektrik piano karışımı da denebilir, olur.
  • piyanodan farki sudur;
    piyano, tellere cekiclerin vurmasiyla ses cikarirken,
    klavsen, mizrap*larin telleri cekmesiyle ses cikarir.
    ama calinma sekli ikisinde de aynidir.
hesabın var mı? giriş yap