• tanım: ayşe arman'ın bugünkü yazısında bahsi geçen devlet hastanesi doktorunun kurduğu cümle.
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22313236.asp

    bakın, "doktor" diyorum, hipokrat yemini etmiş, bu işin yıllarca eğitimini almış biri ediyor bu lafı, cahil, çirkef bir mahalle teyzesi değil. hem bu cümleyi duyuşumuz ilk değil, son da olmayacak. hep duyduk devlet hastanelerinde doğurmak için sancı çeken kadınlara hasta bakıcıların "bağır bağır, kocanın altında bağırırken iyiydi, değil mi" dediğini. bunlar bu ülkenin yıllardır gerçekleri.

    bu nasıl bir kindir, nasıl bir nefrettir, nasıl bir düşmanlıktır benim aklım almıyor artık. nedir bu kadınlardan istediğiniz sizin? kadın kocasıyla sevişse kabahat, sevişmese kabahat, doğursa kabahat, doğurmasa kabahat, ne istiyorsunuz ulan bu kadınlardan? geberelim mi hepimiz? yok ama olmaaz, biz geberirsek ulu önder tayyip bey'in dediği gibi, siz yüce sahiplerimiz, erkeklerimize kim bakacak? biz, siz istediğiniz zaman size kölelik edelim, istemediğiniz zaman gözünüze görünmeyelim, evimizde oturalım, size hizmet edelim, boy boy çocuklar doğuralım, sonra da siktir olup gidelim bu dünyadan, bunu istiyorlar. "kadın, kadınlığını bilsin, sesi çıkmasın, otursun kıçının üstünde" bütün olay bu.

    ellerinden gelse bugün dahi bizi diri diri toprağa gömüp taşlar ulan bunlar...

    edit: mahalle teyzeleri hakkında genelleme yaptığım düşünülmüş. kesinlikte kastım o değil. örnek olarak verilmiş bir teyze o.
    editt: link düzeltildi, uyarılar için teşekkürler....
  • bana şunu anımsatan cümledir;

    2-3 ay önce, birkaç gün süren çok kötü bir mide bulantısı çektim. arada kusturuyordu da, ama biraz hafifliyordu, bu yüzden basit bir üşütme olduğunu düşünüp geçer diye bekledim. 4 gün falan bu şekilde devam ettikten sonra, 4. günün akşamı çalışma için arkadaşlarıma gittiğimde, dayanılamayacak hale geldi, midemde değil çıkaracak bir şey, mide asidi bile kalmamıştı ve ben sürekli kusuyordum. sanki o an güçlü bir zehirle zehirlenmiş, ölecekmiş gibi kusuyordum yani.
    dayanamadılar, beni acile götürmek istediler. ege üniversitesi akşamın o saatinde bile çok kalabalıktı, acilin önü berbattı. şifa'nın aciline götürdüler. şifa diyorum bak, tekrarlıyorum, şifa.
    ben içim dışıma çıkmış, tansiyon yerlerde, gözüm kararmış bir şekilde orada bir şeyler yapmalarını beklerken, doktor geldi, "erkek" bir doktor, perdeyi kapattı ve bana şöyle sordu; "son zamanlarda uygunsuz bir ilişkin oldu mu?"

    bakın şimdi, benim annem babam da doktor. bir sürü abidik gubidik hikaye dinledim onlardan. bu yüzden şunu, "gebelik şüphesi var mı" şeklinde sormasını anlarım. ama uygunsuz ilişki nedir? sen mi yargılıyorsun insanları, o haldeyken böyle bir şey soruyorsun?? kaldı ki, senin orada sürünen, bir çözüm bekleyen birine böyle davranmaya ne hakkın var?
    neyse hadi gaftır dedim, "hayır!" diye cevap verdim, bana "emin misin?" diye sordu. "eminim tabii ki ne biçim soru bu!" dedim, ve şimdi doktorun verdiği cevabı yazıyorum, "öyle erkekli kızlı seni hastaneye getirdikleri için emin misin diye sordum!"

    he abi he, çalışma, tiyatro ayağına fuhuş yapıyoruz biz. sonra ben kusunca, maaile toplanıp hastaneye geldik. zaten arkadaşlarını hastaneye erkekli kızlı getiren herkes, birbirleriyle sevişiyor. peki ben ne diyeyim buna, ne cevap vereyim? o arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakayım ondan sonra?

    hastalıklı beyinler oldukça bu işler böyle yürüyecek. allah da hepsinin belasını versin.

    ha son olarak not; sebebi besin zehirlenmesiymiş.
  • yıllardır durmaksızın tekrarlanan hadise. 1977 yılında kardeşim doğrudan hadisenin içine doğmuştu misal; annem doğum sancısı çekerken kendisine bu cümleyi kuran doktor ve onun ağzını burnunu kıran babam sayesinde. cezası zinhar o an babamın uygun gördüğü değildir ama bu bir türkiye gerçeğidir ve yıllardır kadınlar bu muameleye maruz kalmaktadır.
  • doğum yapmak üzere devlet hastanesine giden ablamın, kadın hemşire tarafından başka doğum yapan bir kadına bağırarak söylendiğine şahit olduğu cümle.

    gerçi faydalı da oldu ablam kadına yapılan muamelenin korkusuna hemen doğurup çıktı, nasıl oldu biz bile anlamadık. yarım saatte verdiler yeğeni kucağımıza.

    ama bu aralar doğum yapana değil kürtaj yaptırana söylemek moda. hemşire ve doktor arkadaşlarımız da bu trende uymak için elinden geleni yapıyor anladığım kadarıyla. özellikle kadın olan sağlık personeli hem cinsine bu şekilde davranır, bu cümleyi etkili bir şekilde söyleyebilirse sağlık bakanlığı madalya takacakmış onlara.

    bu küçük tüyoyu da verdikten sonra "öbür dünya" aşkıyla yanıp tutuştukları için bu tarafta mazluma zulmü reva görenlere hayatta başarılar diliyorum.

    (bkz: muktedire yaranmak için mazluma abanmak)
  • aşırı derecede komik bir laf. ablaların başına vurmuş sevişememek belli ki, evli bir insanın kocasıyla sevişmesi bile batıyor gözüne. ulan evlilik nedir? iki insanın legal olarak sevişebilmesi için oluşturulmuş toplumsal bir kurum değil mi? evlilik dışı sevişince anamızı ağlatmıyor musunuz? al işte toplum onayıyla sevişmek için evlilik kurumuna girmiş bu insanlar, sana ne? kocamla sevişmeyeceğim de monopoly mi oynayacağız evde? şahsen ben olsam acı macı demem "vah canım yok mu seni becerecek gönül gözü kör bir adam?" diye lafı oturturum. taburcu olurken de bu ablalarıma birer vibratör hediye ederim. erkekler yeterince zehir zindan ediyor hayatı siz bari yapmayın hemcinsinize.
  • bir doktordan değil de, cahil bir kocakarıdan duysan bile cinin tepene çıkar. öyle densiz, öyle hadsiz bir söz. ama unuttukları bir şey var:

    o kişi benim kocamsa, ben onun altına yatmaktan gurur duyarım. onun altına yattığım için zevk alırım ve mutlu olurum. seksi sevginin bir tezahürü değil de aşağılama aracı olarak gören cahil zihniyetin anlamadığı da budur. sikilmeyi gurursuzluk, namussuzluk, sadece çocuk yapmak için gereken bir şey olarak gören zihniyet ölse bitse de kurtulsak. doya doya sevişsek.

    bir kadının kürtaj olmak zorunda kalması, cahil olduğu ve korunmayı bilmediği anlamına gelmez sevgili arkadaşlar. zor durumda olduğu anlamına gelir. ve zor durumda olması da aşağılanmasını gerektirmez. şahsen bana böyle bir laf söylense, keşke sen de kocanın altına yatsaydın da böyle densizlik etmeseydin derdim. sonra da muhtemelen doktora karşı hasta yakını değil, doğrudan hasta şiddeti diye haber olurduk gazetelere. saçını başını yolardım valla. ki ben zor sinirlenen bir insanımdır.

    olayın bir de cinsel aşağılama dışındaki, hadsiz yorum kısmı var. bel fıtığı olan anneme "kocanız sizi besliyo tabi, gün gün dolaşıp hamur işlerini götürüyorsunuz, sonra vücut taşımıyor" diyen bir doktor vardı. annem "benim eşim öleli 17 yıl oluyor" dediğinde ağzını balık gibi açmıştı. nasıl özür dileyeceğini şaşırmıştı. hiç unutamıyorum. insanlar her durumda bir yorum yapma gereği duyuyorlar. dillerini dişlerinin arkasında tutmayı becerebilseler, dünya çok daha yaşanabilir bir yere gelecek haberleri yok. doktorlarla da sınırlı değil bu. tüm insanlar için geçerli. ne zaman evleniyorsun diye soran amca, accık boğazını tut diyen teyze, ananızın babanızın parasını çarçur ediyorsunuz diyen öğretmen... hepsi azıcık dilini tutsa keşke. başkalarının hayatı hakkında yorum yapmamayı kültürümüze yerleştirdiğimiz gün dünya bambaşka olacak.
  • normal standartlarda bir sağlıkçının, tıp eğitimi almış, kendince kaliteli olduğuna inanan bir insanın ağzından çıkmasına inanamayacağımız söylem. sanki mahallenin yellozu kavga sırasında karşıdaki kadına söyler gibi. her neyse... normal standartlarda, devletten kalbur üstü muamele göremeyen vatandaşların yaşadığı bir ülke olduğumuz için garip değil.

    birkaç kere mecburiyetten şişli etfal, haseki ve cerrahpaşa hastanelerine acil gidip, kadın-doğum bölümlerinde tedavi olmaya çalışmak zorunda kalmış birisi olarak bu söylemin hafif bile kaldığını söylemem mümkün. bu kadar iğrenç ve bu kadar küçük düşürücü olaylar her gün, sürekli yaşanıyor devletin hastanelerinde.

    tabii benim tuzum kuru, her türlü lafın cevabını verip, aşağılamaya devam ederse buradan çıkınca avukatımla görüşeceğimi beyan ediyorum ve sonra standartlar yükseliyor. -ebilir misiniz?, rica etsem, pillikedi hanım" jargonuna dönüyor konuşmalar ama ya diğer kadınlar?
  • çocukluğumdan beri hastanelerin jinekoloji servisleriyle ilgili anlatılan olaylarda geçen çok ünlü bir cümledir. özellikle kadın jinekologların bu sözü kullandığı o kadar çok anlatıldı ki, jinekolojiyle igili bir sorunum olduğunda ne devlet hastanesine gidebildim ne de özel de olsa, kadın jinekoloğa. baba gibi bildiğim çok dürüst ve insaniyet sahibi bir doktorum var.

    hastanelerdeki bu sorunlar aşılamadı. buna bir çözüm getirilemedi. insanlar en çaresiz anlarında kendilerini teslim ettikleri hastanelerde hakarete uğradı. bireysel olarak elimden geleni yaptım. adım ve soyadımla, canlı bağlantılarda bu sorunu dile getirdim. sorun gördüğüm yeri telefonla aradım veya bizzat, başhekim ile görüştüm ya da il sağlık müdürlüğü'ne bildirdim. tabipler odası ile görüştüm. gereken yerde benzeri olaylarda tepkimi de ortaya koydum.

    bir ülkede sağlık sistemi, hasta refahı açısından olumlu gelişmeler göstermiyorsa, ilerlemiş sayılamaz. sağlık ve eğitim sistemi düzeldiğinde, o ülke olmuş demektir.
  • ulan yemin ederim bunu yanımda benle alakasız da olsa bir kadına birinin söylediğini duysam, allah ne verdiyse tüm gücümle ağzını yüzünü kırmak için dalardım. ne insafsız, ne onursuz, ne köpekmişsiniz be, bir de bunu söyleyen kadın, ne acımasız sözdür bu. ananız sizi doğurmamış, sıçmış bırakmış.

    allah utandırmasın, bir denk gelin de sıfatınıza nasıl sıçıyorum görün dalyaraklar. sonra haberlere çıkarım gerçi doktor döven barzo diye, ama napalım katlanacağız.
  • denk gelsem o doktorun agzini burnunu kirmamla sonuclanacak soz. gerci sonra hasta magduru oldum doktorlara siddet uygulaniyor geldi bana saldirdi der ben haksiz duruma duserim ama olsun yine de pisman olmam.
hesabın var mı? giriş yap