• iki gün önce "lars von trier sinemasındaki ahlâkî çelişkiler" başlıklı bir makale yazmış bir insan olarak patates sıçarak beklediğim filmdir.
  • kumardan bir ton infazı olan, en büyük korkusu götünün resmininden billboard yapılması olan ganyotçu - check;

    kaskoda bir numara, üstelik bir yıl da ücretsiz servisiyle gönüllere taht kuran, yediği içtiği kendisi olsun filmde varlığı yeten şengüller otomotiv'in şahini - check;

    illegal kumarhane işinde her daim tanıdığı olan, her adını anana yüz dolar veren ancak eşşeğin büzzüğünü gören, vergi levhasından nefret eden tayfun- check;

    yüzünde rahman olsa on numara namaz kılacak potansiyele sahip, cuma cuma mübarek yerde milletle tartışmaması gerektiğini öğrenemeyen, antibiyotik bağımlısı ham delikanlı- check;

    emlak aleminin bir numarası, ne kadar kinci olduğunu en iyi tayfun'un bildiği, adı ölüm soyadı bomba olan, kulağındaki küpeyi görüp concon falan sanmayın, fikirtepe'nin gülü olan özgür - check;

    dolapdere doğumlu, bitirim aleminin bir numarası, bir haftada sıradan bir evi las vegas'a çevirebilecek, kumar makinalarının imalatçısı hatta distribütörü, dağda taşta şıkır şıkır yürüyen, aslında bu dünyadan olmayan sabri abi- check;

    arkasına sığındığı nedim abi sayesinde köşeyi dönen, şale'yi kullanmaktan çekinmeyip kadın bedenini sömüren, mekanlarda mevzuyu açarak orta yolu buluyoruz ayağı yapan mertay kardeş - check;

    ve mevzuya doğru uyandıysam, nedim abi, antalya kaşlı dayı da check. gelgelelim kapalıçarşıda çalışan tencere imalatçası arkadaşı olan, taylanda gidip üzerine işetip geri dönen lavuk gibi sado mazo arkadaş çevresine sahip abimizle, iki gündür dükkana z raporu alamayan emrullah abimiz yok gibi. inşallah semte yeni gelecek arkadaşlar bu abilerimizi aratmaz da biz de mantara bağlamayız. napalım, biz de mındar yiyemiyoruz yani.

    vuslat vakti geldi artık, bugün düğün günüdür ey ümmet-i muhammet! beklentinizi düşürmeyin sakın, on numara beş yıldız bir film olacak, başlığa gelip daşak geçenlere de söyleyecek tek laf var, kıçınıza onsekizlik inşaat çivisini sokmadan başlığı terkedin lan. zorla mı izletiyolar da amk gelip bayağı komedi, sıradan falan diye olayın ciddiyetini kavramadan entry giriyosunuz. bakın güzel kardeşim, olayın ciddiyetini kavrayın, semtin çocukları geliyor resmen evinize, bu da benden size bir abi tavsiyesi.

    fazla lakırdı yaptık, son söz, seviyoruz seni kolpaçino, cansın sen, can!
  • ganyotçu, şengüller otomotiv, sabri abi, tayfun olmazsa olmaz. ama ikinci filmde göremediğimiz tencere imalatçısı arkadaşı olan, kapalıçarşıdaki abimizle z raporu alamayan piç oktay abimizi de görmek isteriz filmde.
  • ilk film 10 üzerinden 8 desek, ikincisi 7 bu film ise ne yazık ki 3 veya 4 olmuş.
    filmin içeriğini, senaryosunu, diyaloglarını geçtim, sahne geçişlerinde, müziklerinde bile bariz bir amatörlük vardı.
    ayrıca kahramanımız özgürün filmdeki enerjisi çok düşüktü. sanki filmde zorla oynatmışlar gibi bir havası vardı. aksanı bile farklıydı bu filmde.
    kötü karaktere aşırı zaman ayrılmış, ilk filmdeki kötülere ayrılan süre tam kıvamındaydı mesela.
    umarım 4. filmi henüz çekmemişlerdir. filmin sonunun açık olması büyük avantaj. naçizane tavsiyem ellerindeki senaryoyu çöpe atsınlar, otursun yenisini yazsınlar.

    ayrıca şafak abime küçük bir tüyo vereyim: hollywood usulü bir beginning filmi çeksin. (x-men origins, spiderman beginning hesabı)
    ekrem abinin kumar macerası, özgürün burcuyla tanışması, tayfunun kekleri çalması, özgürün tayfunla tanışıp arkadaş olması filan. baya malzeme var orda. iyi yazılırsa efsane bir film yapılabilir.
    not: ekstra karakterler eklemek şart tabi ki, aynı kadro olmaz.
  • izlemeden yorum yapmakla haksızlık edeceğimi biliyorum o yüzden peşinen özür dilerim. lakin yorumlardan ve tanıtımlardan anladığım kadarıyla durum şu: senaristler kolpaçino'nun neden sevildiğini yanlış anlamışlar. biz kolpaçino 1'deki bitirimliği çok ama çok sevdik. oysa ikinci ve özellikle de 3. filmde tamamiyle lümpenlik ve ağzı bozuk varoş kültürü üzerine oynanmış.

    bitirimlik şehrin arka mahallesidir. yırtma derdindeki tayfundur. kuyumcunun tayland'a sex için giden tencere imalatçısı arkadaşıdır. ana kadrodaki kimsenin beline silah yoktu ilk filmde. galoşları ayakkabıya geçirip biz fikirtepe çocuğuyuz bitirimliği yapıp itişip kakışıyorlardı en fazla.

    lümpenlik ise modernleşememiş taşranın yozlaşısıdır. vururuz, keseriz boş beleşliğidir. belinden silahla dolaşmaktır.

    yani beyler 2 alengirli küfür etmekle olmuyo bu işler, mesele küfür değil "uyandırayım" dedim.
  • ben de baştan yazayım. şafak sezer'i sevmiyorum. bir programa katılsa seyretmem, yan odaya konuk gelse, dur bakayım demem ama kolpaçino serisinde dönen muhabbete hastayım.

    seyrettikten sonra gelen yorum: ilk iki filmin yanından geçmiyor. tam bir hayal kırıklığı.
  • son zamanlarda aldığım en güzel haber bu filmin martta vizyona girecek olması. klasikleşmiş yeşilçam komedi filmlerini saymazsam eğer ( tosun paşa, süt kardeşler, hababam sınıfı, kibar feyzo, orta dönem kemal sunal filmlerini de ayrı tutuyorum,* korkusuz korkak, yedi bela hüsnü vs ) haliyle son dönem komedi filmleri kalıyormuş geriye. bana göre en komik yerli yapım kolpaçino serileridir.

    cem yılmaz'ın yakalamaya çalıştığı sokak ağzının en dip noktalarında geziniyor bu filmler. cem yılmaz zeki, cem yılmaz cin gibi. ama şafak sezer'in yakaladığı o undurgrand sokak diline ulaşamıyor maalesef. tek başına ganyotçu örneği bile aslında yeterli bir figür. eminim şafak sezer'in, cem yılmaz'dan daha komik olduğunu iddia ettiğimi düşünen birileri olacak. işte ben onların kulaklarına tüküreyim. ben onu mu dedim ibiş?? tamam sakinim şu an. şunu diyorum. şafak sezer'in mahalle ağzı mizahı komiktir, cem yılmaz'ın göndermeli/mesajlı entelektüel mizahından. yav şimdi yine biri çıkacak şafak sezer, akp, gezi, bülülü diyecek. silcem galiba bu yazıyı. vazgeçtim devam ediyorum. cem yılmaz'ın amacı mahalle ağzı mizahı mı yapmak sanki? diyen biri olabilir. bak ona ibiş demem. ne cevap veririm bilmiyorum. biliyorum aslında şu an onu açıklamaya üşendim.

    bu filme gülmeyenleri anlayabilirim. muhtemelen 90'ların sonlarında doğmuşlardır. bunu liseli bunlar diye hor görerek söylemiyorum. büyük şehirlerde, 80'lerin sonu, 90'ların başındaki, köşe başı abilerine denk gelmedikleri içindir. o mahalle ağzını, sokak dilini anlayamadıkları içindir. bir nevi jenerasyon farkı galiba. akranım olup gülmeyeni de anlarım. onlar da büyük olasılıkla site çocuklarıdır. evet. böyle hani kıvırcık saçlı lakers şortlu. heh işte bunlar onlar. köşe başı abisinin bira/sigara almaya gönderdiği bir çocukluk yaşamış biri bu filme güler arkadaş. başka açıklaması olamaz. akranımsanız ve dediğim şekilde büyümediyseniz bu filme gülmek zorundasınız! lami cimi yok. işte o kadar!!

    filmi izlemeden de böyle bol keseden salladım inşallah mortlamam. gerçi bu filmde suat özkan, ahmet yılmaz falan yok diye biliyorum senaryo ekibinde. şafak sezer ortamlarda ben yazdım falan diye caka satıyordu bu abilerin ismini söylemeyerek. erkan petekkaya var bu seride. bunu da niye söyledim bilmiyorum. teknik bilgi olsun diye evet. başkaaa, bitti. benim söyleyeceklerim bu kadar. film de tırt çıkarsa silerim bu yazıyı olur biter. ulan ben mi kurtaracam sinema sektörünü be, banane!!
  • benim de beklentilerimi karşılamadı.ilk 2'den aşağıda bence.en fazla 2-3 tane keyifli sahne sayablirim.

    ----spoiler----

    bir kere adam fazlalığı var.hapishanedeki ağa karakterine bu film özelinde gerek var mıydı? imam karakteri fazla yer tutmamış mı? sabri abinin yanında takılan kel güneydoğulu adam? bunlara gerçekten gerek var mıydı tayfun? gülen oldu mu bu adamlara merak ediyorum.filmde boş yere şişkinlik yaratmış bu adamlar.herkes oynasın siktir et kafası bu.3 dakikalık skeçlerle karakter komedisi üzerinden parçık pönçük iş yapmışsınız.

    bak daha sayarım; özgür'ün eski karısının boksör kocası girdi geri kayboldu.mertan'ın sekreterinin sevgilisi girdi filme mertan'ı dövdü falan bitti orda.

    bu karakterlerin başlangıçlarını atmışlar orda kalmış.bu adamların mevzularını zorlamadan bir yerde kesiştirebilsen güzel birşeyler çıkardı.basit tiplemeler çıkıyor bir görünüyorlar sonra yok oluyorlar.

    tabi filmin ucu açık bırakıldığını söyleyelim ama bu film tamamen yarı yolda kalmış karakterler/olaylardan oluşuyor.bütünlük olmayınca keyif azalmış.yeni karakterler komik değil.ben yine ganyotçu,şahin ve sabri abimize güldüm.

    bunun dışında ilk 2 filme benzer sahneler çekilmiş.işemeli sıçmalı ayin sahnesi tuttu diye arka arkaya 2 defa yapmışlar.ganyotçu ve özgür'ün arabadaki sahneleri,sırrı'nın mekanı-başkan'ın mekanı,sabri abinin kafasına sopa geldiğinde sahne geçişleri...

    başkan karakterine geçeyim.erkan petekkaya'nın oynadığını öğrenince sevinmiştim.ağır abi rolü için mükemmel bir tercih demiştim.fragmandaki ''isminizi bağışlar mısınız? '' kısmını görünce beklentim daha da artmıştı ama yok.sırrı abi gibi düz,psikopat bir mafya yapmayalım karakter derinliği yaratalım demişler de adamlarıyla muhabbetleri falan olmamış.bana komik gelmedi açıkçası.

    bakın kolpaçino'nun fenomen olmasının sebebi birinci filmdir.birinci film de ne var:

    -film sabri-özgür çatışması üzerine kurulu.arabulucu,tansiyonu düşürmeye çalışan tayfun var.yan rollerde ganyotçu ve şahin de doğallıklarıyla katkı veriyor.

    -karakterler ve olaylar daha mantıklı bir şekilde birbirine bağlanıyor.film karakter komedisini abartmadan,metin üzerinden düzenli bir şekilde ilerliyordu.olay örgüsü keyifli olunca film; karakterlerin replikleri,tepkilerinden şahsi özelliklerinden beslenebiliyordu.keyif katlanıyordu.

    -mafya tiplemeleri çok karikatürize değildi.özellikle kumar sahneleri müthişti.gerçekçilikleri iyiydi.

    bu filmde hiçbiri yok maalesef. doğru düzgün bir karakter çatışması ve ondan beslenen bir mizah yok, olay örgüsü de zayıf.ufak skeçler ve karakterlerin üzerine fazla abanılmış bir film bu.olay örgüsü yetersiz olunca durum komedisi de azalıyor doğal olarak.

    kolpaçino'nun neden tuttuğunun tahlili eksik yapılmış.sevilme sebebi sadece karakterler ve replikler değildi. çok umurlarında mıdır ayrı bir konu.parayı vuralım diye yapmışlar.ilk 2 filmden daha fazla gişe yapacağı kesin.kolpaçino vizyondan kalktıktan sonra fenomenleşen bir film oldu.

    fragman filmi olmuş bu.fragman daha komik ciddiyim,film çok dağınık.düğüm kısmında tıkanmış.

    şafak sezer ya ilk filmdeki senaryo ekibiyle tekrar çalışacak ya da yeni birilerini bulacak.tek başına yazmasına gerek yok.dünyanın en ünlü yönetmenleri dahi filmleri için onlarca profesyonel yazar ekipleriyle çalışıyor.tek başıma ben yazarım,semt muhabbeti işte aga diye devam ederse en fazla 4.filmden de ekmek yer bir daha da dar bir kitle dışında kimse sinemaya gitmez.çünkü yaptığın şey sadece replik yazmak değil,suç komedisi yapıyorsun.kolpaçino guy ritchie filmlerine basar dedik.ilk film gerçekten basar ama bu film hiç bi şeye basamaz.
  • galerici şahin'in gelinlik giyip 'kaş'lı dayının önünde "tak tak tiki tak tak tiki tak" diye oynayışı bile yarıyor.
    ve tabi ganyotçu'nun "abi arabaya bin burası teşkilat, bunlar bizi ağır sikerler, kurban oliyim arabaya bin!" repliği.

    varın gerisini siz düşünün*
  • izleyenlerden bir arkadaş filmle ilgili şunu söylemişti:

    "valla, sabri abi'yi, şahini, tayfunu, ganyotçuyu izlemeye diye gittik. erkan petekkaya'nın nutuklarını dinledik geldik."

    adamın her akşam starda kanald de dizileri oynuyor, ama sabri abi'nin ekibi öyle mi, insan bir replik hareket bir şeyler bekliyor, o umutla gidiyor filme. demek ki ilk ikisine göre zayıf bir iş olmuş anlaşılan..
hesabın var mı? giriş yap