• albümün en arka sayfasında aşağıdaki yazının bulunduğu yunus özyavuz albümü

    inşa ettiğim binanın çimentosu kelâm,
    yolun başından beri bana sorarlar "ey fakir buraya kadar nasıl dayandın?"
    derim ki; çimento taşıyarak.
    çevre sâkin amma velakin zorludur yol boyu ne olacak halin?
    derim ki ; allah (c.c) zoru bilmemi istemedikçe ne bilirim meşakkat. bildirmek isterse de etime kemiğime görev verir.
    her yola bir son koymuştur öyle ya da böyle bir son göreceğim.
    ey fakir, silahin var mi ?
    derim ki; evet, benim silahım dokununca aci vermeyen sözdür.
    ya fakir neler dersin, canavardan korur mu söz, bıçak olmadan çıkar mı göz ?
    derim ki; göz çıkarmak istedikçe bir parmak da yeter, bıçakla işi olan kalemimin ucudur, benim canavarım gaflettir.
    ey garip fakir yolun açık olsun...
    hadi selametle... bu fakir yoluna devam eder, görelim mevlâ ne eyler... ne eylerse güzel eyler vesselam.
    kötü insanlari tanima senesi. 365 günlük ağıt konuk eyler kağıt. rüzgarla uçuşur sözüm, nereden varacağı belli mi olur ?...
    anlatmak istediklerimin toplamı düşündüklerinin bir eksiği olabilir. icra etmeye gayret gösterdiklerim
    beklentilerinden bir mil ötede olabilir. hepimiz aynı güzergâhtan gidiyoruz meçhule. bir gün anlattıklarımı sahipleneceksin.
    geçtiğin diyarları sen de hatırlayacaksın. sago sadece hatırlar.
    her zamanki pesimist kötü adam bu. olabildiğince kendimim. kendi gibi olan herkesin en büyük sırdaşlarındanım
    ben ağlamaktan utanmayanım, pişmanlık tövbesiyle ruhunu rahatlatanım. benim yolumun üzeri dolunay, güneşi görmeyeli yıllar oldu.
    ağustos güneşi gerçektir peki ya ocak ayazı ? insanlar mevsimler gibidir derler. 4 mevsim bestelere konu olmuş.
    bazısı yaz hiç bitmeyecek sanıyor bazısının güneşi görünce gözleri kamaşıyor yabancılıktan... vuslat nerde ?
    dayanmak gerek. kaf kef kaldığı yerden devam eder, şarkı bittiği yerden başlar, nokta konduğu yerden uzaklaşır.
    şarkılar birer insan gibidir, yıllar geçtikçe hüzünlenir, vakit gelince ağlarlar.
    yargılar birer cellat gibidir ille de giyotinim ille de giyatinim derler. her göz altın aramasaydı çinko madenin şâhı olurdu.
    ben altın dediklerinde aşağı bakamıyorum, onlar altın dendiğinde "hani nerededir" diyerek her bir tarafa bakınıyorlar.
    ben aynı şeyleri anlattıkça beni daha çok sevenleri görüyorum. gördüklerime inanmam gerek
    hüsranımla komşu olduğumdan beri beş çaylarında dolunayı izliyoruz. komşu komşunun külüne muhtaç...
    tanıklarımı cansızlardan seçtim, sanıklarımsa canlılardan bir demet. bir tanığım var biri dilim biri kalemim.
    biri üç öteki beş harftir... üç-beş anlatırlar.
    maneviyat benim sarayım, hizmet edenim dua, askerlerim kelimeler, hüner süsüm. şimdi anlayabildin mi tüm bunlar benim iç yüzüm.
    sana "rab" dediğimde korkma, o senin de rabbın., kıldan ince kılıçtan keskin bir geçit bizi bekler, düşersen yanarsın, kendini tart.
    o terazide ne kavun tartılır ne karpuz.
    bebek karında. onun için orası dünya. ne çok da seviyor orayı. yiyor içiyor...
    ahiret o göbeğin terkidir işte. dışarıdaki kocaman evren nere... o bir katrecik göbek nere...
    bu yolda yürümemiz için emir verildi. herkes tek başınadır denildi. emir yüce makamdan ulaştı.
    bakıyorum da bazıları buna şaştı. bizler dünyaya yemeye, içmeye gelmedik. bunu hatırlaman benim gibi onlarca seneni alabilir.
    bu sahibinin sesidir. sana senin sahibini hatırlatmak için verdiğim çaba değil nafile... bir-iki kişi de olsa aramıza katılır genişler bu kafile.
    rabbim fazl-u keremiyle içimi ısıtıyor elhamdürillah. kalbi donmuşlara çöz diyor manen.
    ne mutlu ısınana, ne mutlu çözülene, ne mutlu ruhunu yeterince doyuran fakire. sen ister kabullen ister reddet sonumuz yakın mesafe.
    bal saçan dudaklar da benim acı kelamlarla yakan kor da benim.
    yol yakınken çıkış bul... bir çıkar yol bulamayacağın gün de gelecek. ölüm allah'ın emri ankebut'ta belli.
    biri rabbine "ben de yaratırım demiş". rab " yarat bakalım" demiş. o biri elini toprağa daldırmış, rab şöyle demiş:
    "dur bakalım, kendi toprağınla yap!..."
    benim bahsettiğim bu derinlik hiçbir denizde yok, henüz kavuşmak yakındır. bir kulaç daha atve karaya var.
    bu beyabanın kumu olmayı çok iş sanma, senden yığınla var demektir. olabiliyorsan onun yağmuru ol!...
    ne vesvasın yakınında kal ne de meleğin uzağında. kalbin hüzünlü olsun.
    eğlenenleri ve eğlence düşkünlerini kendi meyhanelerinde bırak. bir bardak içindeki renkli suya teslim olanların sahibi hannastır.
    yaşlı çocuk sago tebessümü dost bildi, yaşamadıkça karalamadı.
    el herkeste var ama onun sahibinden el olmuşlar. üçüncü şahidim elimdir. kalp hakimdir.
    sen beni iyice dinle. dinleki bir çıkar yolbulasın...
    adım yunus... sagopa onun kahramanı.
    hadi selametle... bu fakir yoluna devam eder, görelim mevlâ ne eyler... ne eylerse güzel eyler vesselam

    (bkz: copy paste degil alin teri)
  • albümün ismi taşıyan parçanın sözleri :

    yunus temmuz başı yol sonunda elde çiçekle bekler
    sensiz geçen her gün için kapıma çelenk gönder
    kahır bu adamı yere devirdi kulaklarım sağır
    hoş sesinle bana bağır hafiflesin yüküm ağır

    gözüm ağladıkça gamzelerim gülmemekte
    ruhum yıpranmadıkça kalemim hareket etmemekte
    nefesle inşa ettiğim sözüm kulaklarına borçtur
    şeytan güvendiklerimi gömdü lan ne iştir

    ne olur üzme kendini güneş habercisi geceler
    zorlasam da çıkmamakta ağızdan o kolay heceler
    hiç bilmediğim bir yerde en çok bildiklerimleyim
    onları silmek isteyenlere karşı muhaberelerdeyim

    benim kitap arkadaşım muhabbeti yarım kalır
    zaman sanığım olsa şimdi idam ederim adı kalır
    senden korkum olmasa kurşun kafama ellerim hediye alır
    anlaman zor ya neyse ahım gider vahım kalır

    kötü insanları tanıma senesi can çekişmekte adımın beş hanesi
    yaşamdan soğumamın çoktur bahanesi
    günden güne yırtılmakta kalbimin on iki perdesi
    korkutur cesaretimi iradesizlik sillesi

    bak dayandım olmadı çek silahımı vur elim belime varmıyor affet
    bugünüme kusrum var dostum canıma mı kastın var
    kim hekimse hakimim olsun tek duvara tek kafa depremim olsun
    sus yaralama şansın var sago kaç firara hakkın var

    benim gerçekleğimin ölümsüzlüğü yaşatmakta hüznümü
    kendimi kendime hediye ederek kutladım son doğum günümü
    inanmasan da geçer sayılı zaman nöbet vaktin dolacak aslan
    sabrın tadı ki acıda olsa da tatlıdır ya meyvan

    bakacağın tek yönünüm doğru rotayı izler gözüm
    rüzgara emanet sözüm hasretlerle yandım gönlüm
    yalnızlığım kalbime zulüm korkutmakta her an ölüm
    ben bir pembe diziyim her günüm bir bölüm

    dişlerimden gardiyanlar hislerimden çağlayanlar
    kirlerimden bataklıklar kemiklerimden korkuluklar
    parmaklarımdan sivri bıçaklar yaratıp savundum kalemi
    sırra açmak cinayetti bir kilo altın sükunetti

    toprakla aramda ki mesafe kadar hayat değil uzun
    adiler yoluma tuzak kursun geri teper her efsun
    yunusun gözleri kara bulutlarla dolsun
    yok elinde sabırdan öte bir kozu yunusun

    bak dayandım olmadı çek silahımı vur elim belime varmıyor affet
    bugünüme kusrum var dostum canıma mı kastın var
    kim hekimse hakimim olsun tek duvara tek kafa depremim olsun
    sus yaralama şansın var sago kaç firara hakkın var
  • türün pek hakimi değilim onun için şahsi oynayacağım.

    batuhan karadeniz mode on

    albüm bazında düşünürsek dinlediğim en iyi rap albümü bu. çok güzel rap şarkılar dinledim daha önce. mesela bence en güzel rap şarkılarından birisi ceza ve sagopa kajmer'e ait olan neyim var ki şarkısıdır. sıralama yapsam ikiye saian'ın al sevgilim anne ol bununla ve ceza'nın annem'e şarkılarını koyarım. üçüncü sıraya da yine sagopa kajmer'den baytar'ı yerleştirdim mi benim işim tamam olur.

    ama bu kits albümü komple bi forvet gibi. beyaban var, kötü insanları tanıma senesi var, gölge haramileri var, bir kulaç daha atsam karadayım var. ne ararsan var işte. tek tek düşününce biraz zayıf gibi geliyor insana ama tüm şarkılar bir araya gelince voltron gibi oluyor.

    batuhan karadeniz mode off

    bu albümde tek bir şey eksik o da baytar şarkısı. aslında tam bu albüme gidecek cinsten bir şarkıymış.
  • deli gibi karamsar, deli gibi arabesk bir sagopa kajmer albümü. dinlemeye başladığın anda seni içine çekip dünyayla bağını koparmana neden oluyor.
  • yılışık iltifatlar ihtiva eden paçavra aşk şarkılarını yerle bir eden yapım;

    "kahır bu adamı yere devirdi kulaklarım sağır,
    'hoş sesinle bana bağır' hafiflesin yüküm ağır!"

    sevdiceğe daha ne kadar bağlı olunabilir ki..
  • sagopa kajmer'in başyapıt albümlerinden biridir. açtım baştan sona dinliyorum ve tüm şarkılar birbirleriyle o kadar bağıntılı ki sanki bir kitabın sayfaları gibiler. yıllar geçse de efsununu kaybetmeyen bir albüm yapmış sago.
  • insanların ezbere konuştuğu bir bpg gerçeği var, ben de çok severim fakat kits sagopanın bana göre gerçekten de zirve albümüdür. bpg albümünü gerçekten belki de milletin gazıyla konuşanların söylediğinden çok daha fazla seven biriyim fakat kits, sagopa'nın gerçekten başka bir seviyeye atladığı albümdür.

    yaşla mı alakalı bilmiyorum ama müzikal anlamda da lirikal anlamda da sanki yapabileceği en iyi ne varsa her şeyi bu albüme boğmuş gibi hissediyorum. hissiyatım nostaljik de olabilir ama 13 senedir bu albüm benim ister inanın ister inanmayın hayatımın iyi/kötü pek çok önemli noktasına eşlik etmiştir. odamın ve gecenin karanlığında herkesten sakladığım gözyaşlarıma şahittir (bkz: ben hüsrana komşuyum). hayattan en ümidi kestiğim anlarımda en yakın dosttan, ailemden bile çok destekçimdir (bkz: bir kulaç daha atsam karadayım). en arabesk moda bağladığımda her ortamda eşlikçimdir (bkz: beyaban).

    2021 senesinde kalkıp yeni dinleyecek birine ne ifade eder hiçbir fikrim yok ama benim için gerçekten hislerimi yazıya dökmenin zor olduğu bir eser bu. abim gibi sevdiğim yunus'un da dediği gibi, onun bahsettiği bu derinlik hiçbir denizde yok. bu albümün tarif edemediğim mistik bir havası var. gerçekten sanırım en doğru kelime mistik. bunun sebebi sago'nun o dönemki tasavvufla doğrudan ilişkili halleri midir yoksa oryantal sample'lar mıdır gerçekten bilmiyorum, müzik alimi değilim. ama bu albümden önce de sonra da bu 'mistik' hava sanki hiç var olmadı. budala bir fanboy gibi takip ederim senelerdir ve belki de (bkz: avutsun bahaneler) şarkısı bu albümle eşdeğer hüzne gark eder beni fakat gerçekten bu albümün hissiyatı bambaşka.

    gecenin bu vakti biram ve sigaramla derinlik sarhoşluğunda vurgun yolcuyken bir şeyler karalamak istedim. var ol sago, iyi ki en karanlık anlarımın yoldaşısın uzun senelerdir.

    albümün en mistik şarkısı olarak gördüğüm tek başınalığın yolcusu'ndan bir alıntıyla entry'imi bitirmek isterim.

    "seferdeyim; üzerimde bulutlar, altımda uçan halı
    bırak umudun yeniden doğsun, her yeni gün seni neden boğsun?"

    "bu gece uykunda göreceğin farklı rüyalar var
    yarın sabahki kalkışında vereceğin yepyeni bir karar
    kendime hatırlatıp sonra unutturduğum hatıralar
    atacakları bol çamur, batacağım çok batak var
    hoşuma gitmedi hayata kattıkları bu sert aroma
    düzelebilmek için başvurduğum her tedavinin sonu koma"
  • eğer zamanında, düşüncelerinizle bu şarkıyı dinlemiş ve anılarınızda barındırmış iseniz, yıllar sonra açıp dinlediğinizde; o günden bugüne dek yaşadığınız her şeyi bir film şeridi gibi geçişine şahit olacaksınız. fakat, yıl olmuş 2020 halen dinlemedim diyorsanız, buyurun dinleyin, aynı film şeridini yine göreceksiniz.

    işte böyle bir şarkı bu, ilk defa dinleyecek de olsanız, defalarca dinleseniz de hep aynı etki. hiçbir şey kaybetmiyor. kaybeden yalnızca sizsiniz ki, bu şarkının tesiri altında anılarınızda yaşamaya çalışıyorsunuz.

    bu şarkının ardına bir de “bir kulaç daha atsam karadayım” açarsanız, şimdiden size anılarınızda, düşüncelerinizde, iç çekişlerinizde kolaylıklar dilerim, kolaylığa ihtiyaç duyacaksınız.
hesabın var mı? giriş yap