• le corbusier'de bir sikkoluk olduğunu kabul etmemiz gerekiyor arkadaşlar.

    1- güya tarihsel dokuya saygılı corbusier:

    1948 başında türkiye'den bir yüksek mimara vediği röportajda, hayatının en büyük hatasından bahseden corbusier, erken cumhuriyet döneminde istanbul'un yeninden imar edilmesi konusunda eskiye dokunulmaması ve modern bir müdahalede bulunulmaması konusunda atatürk'e verdiği tavsiye nedeniyle ihaleyi kaybettiğini ve bunun hayatının en büyük hatası olduğunu söylemiş:
    «eğer hayatımın en büyük gafı ve en büyük taktik hatası atatürk'e yazdığım mektup olmasa idi, bugün büyük rakibim prost yerine güzel istanbul şehrinin imarile ben uğraşacaktım. bu mektupta, inkılâp yapmış bir milletin en büyük inkılâpçısına istanbulu eski hali ile asırların tozu toprağı ile bırakmasını tavsiye ediyordum. ne büyük hata ettiğimi sonradan anladım."

    ulan halbuki ne hatası! bırak hatayı bununla övünmen gerekir. tarihsel dokuya saygılı mimarım, benim yerime ihaleyi alan ve atatürk'ün davetiyle gelen henri prost gibi tophane, sultanahmet, taksim meydanı, saraçhane, unkapanı allah ne verdiyse acımadan yıktırmadım [yıkımların listesi için (bkz: #22697670)] diyeceğine ihaleyi alamadığına hayıflanıyor herif!

    2- tarihsel doku zerre umrunda olmayan corbusier:

    1930'larda istanbul'un tarihsel dokusunu gözetir bir havaları olan corbusier'in 1925'te sunduğu plan voisin kapsamında tarihi paris'i tıpkı prost'un istanbul'a yaptığı gibi dümdüz edip toki benzeri yüksek katlı beton binalar taahhüt etmiş ama neyse ki şehir meclisindeki aklı selim sahibi kişilerce bu plan reddedilmiş.

    bugün ayılıp bayıldığımız corbusier, proust gibi modernist mimarların, esasında ekmeğinin peşinde ihale kovalayan herifler olduğu, parismiş romaymış istanbulmuş ankaraymış bunların pek de umrunda olmadığı;
    - 1850'lerde tarihi paris'i oyum oyum oyan georges haussmanngörsel,
    - 1930'larda tarihi roma'yı kazmasıyla parçalayan il piccone risanatore (majesteleri kazma) lakaplı benito mussolini'yi görsel,
    - 1950'lerde tarihi istanbul'u (prost'tan kalanları) dümdüz eden adnan menderes'i görsel,
    - ve 2000'lerde ankara'yı otobana çevirip yıktırdığı tarihi eserler önünde gülerek poz veren melih gökçek'i görsel*
    birbirine bağlayan görünmez bir hat olduğunu görmemiz gerekiyor!
  • türk mimarlarları ve mimarisi ile ilgili ne düşünüldüğü sorulduğunda 'mekanı tam olarak kavrayabilen iki mimar var dünyada,biri mimar sinan biri de ben işte' cevabını veren şahsiyet..
  • araba tasarimcilarinin kendine hayran olmasindan once, gemilere, arabalara ve ucaklara hayran kaldigi icin, onlara methiyeler duzdugu, mimarinin boyle olmasi gerektigine ikna etmeye calistigi vers une architecture'i yazmistir.

    cumhuriyetin ilk yillarinda istanbul plani yarismalari ve henri prost'un kismi uygulanan planindan once, teklifinin verildigi ilk mimardir. ataturk'e "aman istanbula'a dokumayin benim hayalimdeki bahce-sehir'in ilhamini ben ordan aldim." mahiyetinde bir mektup yazinca sutlanmistir. 1950lerde bir roportaj'da bahsi gecen mektubun hayatinin hatasi oldugunu, ne buyuk bir isi kacirdigi sonradan anladigini itiraf etmistir.

    urbanisme'de istanbul'un neden muhtesem oldugunu anlatir: sokak tarafindan kentsel, ozel tarafindan dogal ve evcil. ote yandan, uygulama bakimindan istanbul ucuz kurtulmus denilebilir. (bkz: chandigarh)
  • üstünkörü anlatmak gerekirse le corbusier'nin ütopik bir şehir yapılandırma planı vardı:

    binalar büyük sütunlarla yerin birçok metre üstüne inşa edilir, binalara ulaşım asansörlerle gerçekleşir. binaların altında kalan kısma yeşil yeşil parklar yapılır ya da olan doğal güzellikler elde tutulur. böylece yerin güzelliği ve ferahlığı sağlanmış olup, doya doya doğada gezip tozabiliriz.
    ayrıca binaların çatıları açık olacağından(bu zaten kendisinin getirdiği yeniliklerden biridir), çatılara yine yeşil ortamlar, gerektiğinde okul(havadar), havuz(güneşli), tenis kortu gibi şeyler kurulması en iyi seçim olacaktır.
    araba trafiği yer altından yapılıp(gerekli havalandırma sistemi ile), yüzeye çıkmak yine asansörlerle gerçekleşecektir.

    bu ütopik planlamadan da anlaşılacağı gibi le corbusier asansörü büyük bir teknik ilerleme olarak görmüş ve bunu en ileri düzeyde(fonksiyonel) kullanmak istemişti.

    bir de le corbusier'nin aslında mimarlık eğitimi almadığını, isviçrede bir saatçide(meydan saatleri olsa gerek) aldığı formasyonla buralara gelmiş bir şahıs olduğunu da söylemeden olmaz. yani resmi olarak mimar olmadan asrın en büyük mimarı olmayı başarmış bir insan, alaylı mimar, fikir adamı.
  • milliyet 10 sene once falan bu adamin tasarladigi bir köyün kartondan maketini vermisti, peri bacalarina, mantar basina kukuletalara benzer binalar yaparken kartondan kure yapilamayacigini kesfetmistim... (bkz: gazetelerin verdigi karton maketler)
  • "ya bakın biz böyle kafamıza göre sağa sola ev yapıyoruz. etrafını çitle çeviriyor evin önünde bahçeler oluşturuyoruz. tamam ben yaptım, sen yaptın, o da yaptı. ama olmazki herkes yaparsa dünyanın hali ne olur. arazi kalmaz lan. biz bunları böyle araziye yaymayalım. gelin canlar bir olalım ve evlerimizi üst üste yapalım. bakın o zaman hem birbirimize daha yakın oluruz, daha sıcak iletişimimiz olur. ben aşağı sepet sallarım sen yukarı seslenirsin. aramızda sıcacık bir şeyler canlanır. hem boş kalan araziye de parklar, tiyatrolar, kafeler yaparız. çıkar oralarda piyasa yaparız. nasıl fikir?" demiş bir insandır.

    ortamdakiler de "evet lan biz niye düşünemedik" diye fikre katıldıklarını belirtmişler ve böyle yüksek yüksek evlerin inşası bu amcanın iyi niyetli fikrinden yola çıkılarak inşa edilmeye başlanmış. filmin sonu malum. binalar büyüdükçe ilişkiler küçülmüş, hatta o kadar küçülmüş ki tekrar eskiye dönmek isteyenler şehrin kıyısında müstakil binalar inşa etmeye başlamışlar günümüzde.

    son olarak bu amcanın fikri aslında o kadar da orijinal değil. bu amcanın atası imhotep. bunun gibi mimar. ama tarihteki ilk mimar. bu imhotep de bir gün bunun gibi durup etrafındakilere demiş ki "abi ya bak biz bu mastabaları tek tek koyuyoruz ya böyle, çok yer kaplıyor. bu gidişle mısır'da yer kalmayacak. bunları üst üste koyalım. hem şekilli olur hem de en üste gelene kadar biraz biraz küçültürüz malzemeden de kısmış oluruz. nasıl fikir?" imhotep'in nasıl fikir dediği kişi kankası firavun da "fikir güzel ama sevmedim öyle herkesinki gibi olmasını. bana özel olsun. sittir et gerisini. yap bir kıyak kanka" demiş ve imhotep de üst üste dizdiği mastabalarla günümüz piramitlerinin atası kademeli piramiti inşa etmiş.

    dur bitmedi. ben de dedim ki "ya biz bu entryleri böyle tek tek koyuyoruz ya çok yer kaplıyor. gel üst üste koyalım kademeli bkz olsun" oldu da. imhotep, le corbusier ve oztokyolu'dan oluşan mükemmel bir üçlü çalışmaya imza attık.
  • asil adi charles edouart jeanneret olan ressam ve mimardir.her$eyi siniflandirmaya pek mearkli olan bu degerli mimara gore insanlar makine konutlar ise oturma makineleridir.
  • ev icinde yasanan bir makinedir diyen muhendislige ve makinelere hayran modernist mimar.
    "5 points toward new architecture" basligi altinda modernizmin 5 prensibinin yaraticisi. bunlar soyledir:
    1.yeryuzunun butunlugu adina pilotisler uzerinde yukseltilmis binalar(raised on pilotis)
    2.teras cati kullanimi(roof terrace)
    3.yatay pecere seritleri (ribbon wondows)
    4.her tur kullanima elverisli serbest plan (free plan)
    5.uzerinde ozgurce oynayabileceginiz serbest cephe (free facade)

    soyle de bir filmini yapmislar: http://vimeo.com/74918994
  • oscar niemeyer'i anlatan bir kitapta, giriş paragrafında mimarların peygamberi ilân edilen, bizi ronchamp'da bekleyen isim.
  • gotik mimariyi begenmeyen; onu, "bir kadinin sapkasindaki tuy gibidir, guzel olanina az rastlanir" diye tanimlayan 20. yy mimari.
hesabın var mı? giriş yap