• inanılmaz derecede zengin ve duygulu bir film. stefan zweig' ın kısa öyküsünden uyarlanan film; dönemin batı toplumunu ve kadın, erkek rolleri arasındaki dengesizliği ele alış biçimiyle de öne çıkıyor. gene dönemin ruhuna uygun olarak da, imkansız aşk idealleştiriliyor. sonuç olarak 1948 yılında yaratılmasına ve eski moda bir melodram olmasına rağmen, zamana direnmekte hiç güçlük çekmeyen hakiki bir başyapıt ortaya çıkıyor. max ophüls gerçekten çok büyük yönetmen.
  • bazı şeyler hiç degişmiyor. film tatlı, fontaine oldukça güzel. benim gibi katıksız bir odunu bile üzdü. buraya da not düşmüş olayım, uzun süre böyle bir şey izlemeyecegim, duyumsattıklarına teşekkür etmek adına.

    --- spoiler ---

    2 hafta. sadece 2 hafta.

    --- spoiler ---
  • ilk olarak 1947 yilinda max ophuls tarafindan stefan zweig'in bir kisa oykusunden esinlenerek cekilen film...
  • bu filmi izlerken ne kadar duygusuz olduğumu anladım. hiçbir şey katmadı, üzmedi. çok sıktı ve bunalttı. yalnızca bir konuda kendimi teyitledim; kimse kimseyi bu kadar sevmemeli. "çok" demiyorum çünkü kadının sevgisinin "çok" u yoktu, çok olan tarafı obsesyondu.
  • turk sinemasina siyah gelinlik olarak uyarlanmistir.
  • lisa berndle gibi bir oruspu ve stefan brand gibi bir oruspu çocuğu barındıran filmdir.
  • pek beğenmedim filmi açıkçası. kitaptaki obsesif hâl pek yansıtılamamış. teferruat katalım derken kitaptan uzaklaşılmış.
  • usta yönetmen max ophüls'ün yönettiği, joan fontaine'in başrolünü üstlendiği klasik film. genelde aşk üzerine kurulu filmlerden fazla etkilenmiyorum (duygusuz herifin tekiyim!!), ama bu filmden bir hayli etkilendim. film bitince ertuğrul özkök gibi bir kadeh şarap doldurmak istedim ama ne yazık ki şarabım yoktu. filme dönelim en iyisi. joan fontaine tek başına filmi alıp götürüyor. filme çok şey kattığı su götürmez bir gerçek. karakterin fakir haline de, zengin (sınıf atlamış) haline de başarıyla hayat vermiş kendisi. her daim platonik takılmış, aşkına karşılık bulamamış lisa rolünde yürekleri paramparça ediyor joan fontaine. parçalamasa da etkiliyor işte. üzülüyoruz kendisine. şimdiden belirtmeliyim ki her ne kadar yetenekli bir aktris olsa da melanie laurent'in işi zor. joan fontaine'in yarattığı etkiyi yaratabilecek mi acaba? bunu filmin yeniden çevrimi yapıldığında göreceğiz. laurent'i de lisa rolünde izlemek güzel olacak ama şu bir gerçek ki fontaine'in aurası laurent'te yok.

    howard koch'ın aynı adlı uzun hikayesinden uyarlanmış film. fakir bir kız iken apartmanlarına taşınan ünlü bir piyaniste gönlünü kaptırır lisa. ama ne o zaman, ne de yıllar geçtikten sonra bu piyanistin ilgisini çekmeyi başarır. ne zaman ki sınıf atlar, o zaman piyanistin ilgisini çeker. ama piyanist hiçbir zaman lisa'yı (aynı apartmanı paylaştığı lisa'yı) hatırlamaz. lisa da yavaş yavaş gerçeğin farkına varır: piyanistin tek amacı onunla zaman geçirmektir. kullanıp atacaktır onu diğerlerine yaptığı gibi.

    etkileyici bir filmdi.
  • harika oyunculuklarla süslenmiş, "düşmüş" bir kadın ve çapkın bir erkeğin dokunaklı hikayesini anlatan çok güzel bir film. louis jourdan'ın gerçekten piyano çalabiliyor olması ise güzel filmin sadece bir ekstrası.
    daha geniş bir yazı için, şuradan
  • hollywood'un en dokunaklı filmlerinden birisi.yönetmenin o kendine has estetik anlayışıyla birlikte çok naif bir hikaye.joan fontaine bu filmde kusursuz şekilde duyguyu yansıtmayı başarıyor.açıkçası filmin yeşilçam'a epey ilham verdiğini düşünüyorum o açıdan üzerinden epey beslenilen bir film aynı chaplin filmleri gibi.
hesabın var mı? giriş yap