• liserjik asit dietilamid, kısaca lsd, albert hofmanna göre ruhun ilacı, argoda ise asit adıyla anılan yarısentetik psikoaktif bir halüsinojendir.

    hofmann, 1943’te lsd’yi sentezlerken kazara parmak ucuna bulaşıp kanına nüfus ettiği zamanları anlatıyor;

    “hafif bir baş dönmesiyle birlikte belirgin bir huzursuzluk, son derece uyarılmış hayal gücüyle karakterize edilmiş tatsız olmayan bir sarhoşluğa daldım. gözlerim kapalıyken bir rüyadaymış gibi hissettim. gün ışığını son derece rahatsız edici buldum. fantastik resimlerin akışını, yoğun olan olağanüstü şekilleri ve renklerin sürekli değişen oyununu kesintisiz algıladım. iki saat sonra ise bu durum gözden kayboldu.”

    bunun yanı sıra akabinde psychedelic edebiyat ve psychedelic sanat, 20.yüzyılda lsd ve akrabası maddelerin etkisiyle doğmuştur. başlatılan pek çok akım da ( hippie , rasta , new age ) barıştan yanadır.

    etkilerinden en belirgini tamamen sinestezik oluşu. dünyayı kavrayış biçimin, algınla bir kedinin yumakla oynayışı misali oynanması, renklerin kokusu, kokuların renkleri; her şeyin birbirine müthiş bir ahenkle katıştığı; huzuru huzur, hüznü hüzün gibi yaşadığınız bir dünya lsd.

    fakat bu dünyaya ayak basmak isteyenler çok kaygan bir zeminde ilerleyeceklerinin bilincinde olmak "zorunda". hurafelerle denenecek, geçiştirilecek bir madde değil. şakaya gelmez.

    bir arkadaş öyle dedi.
  • ayakta ruya gormeye yarayan sentetik madde. (bkz: sağımızda maddeler solumuzda kappeler)
  • soğuk savaş döneminde, cia in ajanları bülbül gibi öttürdüğü hede.
  • varoluş, algı, hayat ve boyut konusunda kafayı çokça yoran bir insan olarak ölmeden bir gün mutlaka denemeyi arzuladığım hede.
  • halüsinojenik etkilerinden ötürü en merak ettiğim uyuşturucu maddedir.

    "alkol ve sigara bizi uyuştursun yeter, gerisi sakat" mantığındayım dır lakin yine de bu madde hakkında çıkan belgeselleri, overdose triplerini, makaleleri araştırmayı-izlemeyi seviyorum.

    kontrollü olarak sende deneyeceğiz diye çağırsalar zart zurt firmasından, koşarım galiba. bir kez.

    flashback yaşanıyor demeler, ruh haline göre ve hayal gücüne göre 6 saatlik bir trip demeler. uçan eşyalar, geçmişle şimdinin iç içe girmesi. zaman algısından kopuş vs vs.

    asla kullanmayacak insan bile, beynindeki o değişimi yaşamak istiyor.
  • labrinth, sia ve diplo'nun kurduğu grup.
    şu ana kadar teklileri:genius, audio, thunderclouds ve mountains.
    eğlenceli bir birliktelik olmuş.
  • ölümcül ve bağımlılık yapan deil fakat şiddetle tavsiye edilmemektedir.
  • deneyimleyenlerin aktardıklarına göre etki ettiği andan itibaren simetrik ve geometrik şekiller ile birlikte baktığınız hareketsiz nesnenin (ağaç,yaprak vs) milimetrik yer değiştirdiğinizi görürsünüz. kişiden kişiye değişen bilinçaltı aktiviteleri sayesinde etkileri değişiklik gösterse de kullanıcıları arasında ortak bir dili mevcuttur. psikolojik durumu iyi görülmeyen bünyelere tavsiye edilmez. öncesi ve sonrası var derler.
  • tarih: 15 ağustos 1951
    olay yeri: pont-saint esprit köyü, fransa
    olay: köyde yaşayan 300 kişinin bir anda delirip, halüsinasyonlar görmeye başlaması.
    suç aracı: ekmek

    fransa'da küçük bir köy olan pont-saint esprit, 15 ağustos 1951 günü tarihi bir olaya uyandı.
    o gün sanki herkes aklını yitirmiş gibiydi. bazıları halüsinasyonlar görüp akıl almaz hareketler yaparken bazıları sadece mide bulantısından, baş ağrısından ve günlerce süren uyuyamama probleminden şikayet ediyordu. fakat şu bir gerçekti ki herkeste bir anormallik vardı.
    bazı köylüler ejderha gördüklerini iddia ediyorlar, bazıları yılanların kendilerine saldırdığını söylüyordu. o dönem 11 yaşında olan charles granjhon evinden çıkıp büyük annesini boğmaya çalışıyor, bir işçi olan gabriel validire ise kendisinin öldüğünü iddia ediyordu.
    validire'ye göre hem kendisinin hem de arkadaşının kafası bakırdan yapılmıştı ve karınlarını yılanlar yemişti.
    bir başka kadın ise kaplanların kendisini yediğini iddia ediyordu. köy tam bir tımarhaneye dönmüştü. yaşanan bu akıl almaz olaylar artınca yetkililer ve doktorlar olayı araştırmaya başladılar. 250'den fazla kişi takip altına alındı ve 50 kişi kontrol edilemediğinden akıl hastanesine yatırıldı.
    akıl hastanesine yatırılanlar orada da boş durmadı, kalbinin yerinden çıktığını iddia edip yerine koyulmasını talep edenler bile vardı. hatta olaylardan 8 gün sonra akıl hastanesindeki bir kadın çığlıklarla kendisini 2. kattan aşağı attı ve düştükten sonra koşmaya başladı. kendisinin bir uçak olduğunu iddia ediyordu.
    olayları araştıran dr. gabbai, dr. lisbonne ve dr. pourquier makalesinde şu ifadelere yer verdi:

    "olayın bir başlangıç noktası herkes bir fırından dağıtılan ekmekleri yedikten sonra bir hallere giriyordu. ekmekten yenilen miktar ise insanların akli dengesini belirleyen etken oluyordu. az yiyenlerde 6 ile 48 saat arasında mide bulantısı, kuvvetli baş ağrısı, uyuyamama gibi semptomlar görünüyordu. çok yiyenler ise kontrol altına alınamıyordu. az şekilde etkilenenlerde insomnia(uyuyamama) geçtiği zaman hastalığın da geçtiğini anlıyorduk fakat ciddi boyutta olanlar hatta ölümcül boyutta olanlar da vardı. bunlar 10-12 gün sonra delirmeye başlayabilenlerdi. tüm köy zehirlenmişti ve bazı insanlar deliyordu. buna neden olan ise bizce ekmeğin içerisine karıştırılan ergottu" olay neticesinde 50 kişi akıl hastası oldu, 7 kişi ise öldü. olayın sorumlusu olarak ise fırıncı roch briand gösteriliyordu. herşey o lanetli ekmeklerden sonra ortaya çıkmıştı.

    yapılan araştırmalar gösterdi ki fırıncı ekmeklerin arasına lsd'nin ana maddesi olan ergot mantarını karıştırmıştı. bilindiği üzere lsd dünyadaki en güçlü halüsinojen etkenidir. fakat yine de olayın sırrını ergot çözmemişti. çünkü akıllarda hala "ergot mantarı ekmeğin içine karıştırılsa bile işlenmemiş halde bu kadar güçlü etki yaratabilir mi? gibi sorular vardı. bu da ortaya belki de direk lsd'nin ekmeklere karıştırılmış olabileceği teorisini ortaya çıkardı.
    köyün bir anda delirmesinin üzerinden birkaç yıl geçmişti ama araştırmalar sonlanmamıştı. bu süreçte birçok teori ortaya çıkarıldı. en güçlü teorilerden birisi ise şuydu: "tüm köy cıa 'in mk-ultra adını verdiği zihin kontrol çalışmalarına kobay olmuştu. soğuk savaş döneminde zihin kontrolü konusunda oldukça fazla önem veren cıa, "lsd zihin kontrolünü sağlayabilir mi?" sorusuna cevap aramak için onlarca çalışma yapmıştı. bu da cıa'in fırıncıya talimatı verip farklı miktarlardaki lsd'nin insan zihni üzerindeki etkisini analiz etmesini sağlamış olabilirdi.
    örneğin cıa'in bir zihin kontrolü deneyinde frank olson adlı kobaya yüksek oranda lsd verilmişti ve bunun sonucunda frank olson bilincini kaybetmişti. daha sonra da olson kaldığı otelin 13. katından atlayarak intihar etti. öte yandan ilerleyen dönemlerde ilaç firmasıyla bir cıa ajanı arasında geçen görüşmenin notları elde edildi. notlarda kasabadaki toplu delirmenin tek nedeninin lsd olduğu belirtiliyordu.
    işin ilginç kısmı ise o dönemde avrupa'da lsd üretebilen tek ilaç firması köye 100 km uzaklıkta bulunuyordu. öte yandan bu ilaç firmasıyla cıa'in mk-ultra deneylerinde birlikte çalıştığı da biliniyordu.

    lsd, öyle bir uyuşturucu ki, etkisi damlalarla ölçülür. dünyada en etkili halüsinojen olan lsd'nin 297 miligramı bir file enjekte edilmiş ve fil saniyeler içerisinde ölmüştü. aynı şekilde çok daha düşük miktarları ise insanı öldürebilir veya aklını kaybetmesine sebebiyet verebilir.
    hala aydınlanmamış olan bu olay hakkındaki en güçlü teori ise cıa'in tüm köyü kobay olarak kullanarak farklı lsd miktarlarının insan zihnini nasıl etkilediğini görüp, lsd'nin insan zihnini kontrol edip edemeyeceğini keşfetmek. ama hiçbir teori hala kanıtlanmış değil
  • kamu spotu gibi entry yazmış arkadaş. kullanınca böyle oluyorsunuz işte. kullanmamanız gereken uyuşturucu. ya da 1 kere kullanabilirsiniz. ama 1 kere.
hesabın var mı? giriş yap