• oyun ortamında bile kendilerine eziyet etmek isteyen mazoşist bünyeler tarafından bıkmadan usanmadan oynanan pes modu.
    genellikle gerçek hayatta o kupanın hayalini dahi kurmakta zorlanan takımlarla oyuna başlanmaktadır. çünkü zaten siz hangi takımı alırsanız alın size standart bir takım verilir. ve öyle bir takımdır ki bu, insanın rüyalarına girer, içini sıkar, hayata küstürür. neresinden tutsanız elinizde kalır. hani takımınız olur gol yollarında etkilidir ama defansta çok açık veriyordur veya kaleciniz çok sağlamdır ancak gol atmak sizin için bir işkencedir. işte bu takımda böyle bir şeyden bahsetmek mümkün değil. bir takım nasıl hiçbir şey yapamaza en güzel örnektir elinizdeki.
    işte deli gönül başlar bu takımı adam edicem gazıyla. ilk maç ikinci maç derken bırakın kazanmayı gol dahi atamazsınız. 4 - 1 lik malubiyetler suratınızda hafif bir tebessüme sebebiyet verir. içten içe ulan şu transfer dönemi bir gelse de topa vurabilen bir adam alsam diye geçirirsiniz. ara transferde takıma büyük umutlarla kazandırılan oyuncunuza (ki genelde forvet olur) "ya arkadaşım allahın adını verdim bak yakaladın mı at şu golü" emri verirsiniz. ilk bir iki hafta hakikaten de abiye pele muamelesi yapılır ve ayağına topu verdikten sonra modern futboldan son derece uzak bir şekilde rakip kaleye grrrrooooaaaah nidalarıyla ilerlenir. daha sonra tek bir transferin yeterli olmayacağı, madem forvet aldık bu adamı topla son noktada buluşturmak gerek fikri kafadan geçmeye başlar. bu noktada artık kişi puan almaya başlar. yakaldığınız kontra ataklarda son topu iyi kullanır golünüzü atarsınız. işte o an sizden mutlusu yoktur. çünkü o ana kadar attığınız goller rakibin götüne başına çarparak giren abuk goller iken artık sizin takımınız bir atak yapmış ve golle sonuçlandırmıştır. bu dakikadan sonra rakip hemen hemen pek fark etmez. takım coşkuyu yakalamış gelene gidene bir iki gol atmaya başlamıştır. çok gol yemediğiniz maçlardan puan çıkartırsınız. ve bu noktadan sonra artık takıma birer ikişer oyuncu alımı başlar. ve takım bir süre sonra all-star havasına bürünür. bu noktadan sonra genellikle oyuna yeni bir takımla tekrar başlanır çünkü artık galibiyetler eski tadı vermemeye başlamıştır.
    böyledir işte bizim mastır ligimiz. insanı önce delirten sonra mutlu edendir. atsan atılmaz satsan satılmazdır. severiz kendisini.
  • henüz 2000'li yıllarında başında, daha ps2 bile yokken psx başında saatlerimizi, günlerimizi, haftalarımızı ve aylarımızı heba etmiş pes mod'u. bir arkadaşımla beraber oynardık aynı takımda. en başlarda iki kişinin bir takımı yönetebilmesi adına hiçbirşey sergileyemesek de zaman geçtikçe ciddi bir şekilde takım olmaya başlamıştık. genelde yavaş ve şut çekemeyen adamlardan kurulu kadromuz bizi deli eder, orta sahanın ortasına koyduğumuz burchet abimizin arasıra uzak mesafeden attığı isabetli şutlara, minanda şerefsizinin atacağı kıytırık çalımlara muhtaç olurduk.

    yanlış hatırlamıyorsam 26 puan karşılığında ilk aldığımız adam jarni id. hızlı koşardı, güzel şut çekerdi taa 30-35 metreden. soldan kaptırıp giderdi de, baltaoğlu balta forvetimizin kafasına topu çarptırarak gol bile atardı. zamanla fukara tavuğu gibi tek tek yumurtlayan takımımız puanlar almaya, hatta aynı maçta 2 gol bile atmaya başlardık. zar zor biriktilen puanlarla transfer yapmaya çalışır, önce forvete, sonra da defansın göbeğine bir adam alırdık. orta saha için burchet'e güven sonsuz tabi. o sarı kafasıyla afacan gibi koşturup dururdu emektar kaptan. takımdan asla gönderilmeyecek bir sembol isimdi bizim için.

    bir üst lige çıkma mücadelesine girişmek ise en keyiflisiydi. artık biraz kendimize güvenimiz gelmiş, önümüze geleni yenemesek de en azından gider yaptığımız, hatta frikik golleri ile galibiyetlere koştuğumuz dönemlerdi. gaza gelmiş her türk evladı gibi abuk subuk paslar, prekazi'yi gölgede bırakacak mesafelerden çekilen anlamsız şutlar ve rakibin tokat gibi verdiği karşılıklar... aklımız başımıza geldikten sonra attığımız "hadi abi şimdi başlıyoruz" yalanlarına karışan çay kaşığının şakırtısı, sıcak çaydan alınan ilk tedirgin yudumun höpürtüsü ve edilen küfürler. o kadar havalanıp şımardıktan sonra hezimetle biten maçlar, kaçan şampiyonluklar.

    master league dışında öyle hatıralar bıraktı ki bizde bu oyun, türkiye'yi seçip o güçsüz haliyle en zor seviyede kupa aldığımız andaki tadı herhalde ne yapsam yakalayamam. arasıra takılan cd okuyucu sayesinde donan görüntü sonrasında olacakları düşünmek bile heyecan verirdi o dönem.

    cd takılması sonrası dediysek boru değil... türkiye ile oynuyoruz, rakibimizi hatırlamıyorum ama ispanya olabilir. kadro ogünlü, abdullahlı, arifli kadro... ne bok yesek şansımız yok. üstelik takımın en iyisi hakan şükür sakatlanmış. top bende, abdullah ile soldan soldan yarıyorum rakip defansı. bir yandan da arkadaşıma abi ön direğe koş diyorum. rakip sağ bek yetişti yetişecek. son çizgiye gelmeden yapıyorum ortayı. arif yakın direk ve penaltı noktası arasında bir yerde topa yükseliyor ve tam vurduğu anda görüntü donuyor. biz koltuktan yarı kalkmış şekilde bekliyoruz. o 10 saniye dünyanın sonu gibi. zira dakika neredeyse 90, maç berabere. gol olursa finaldeyiz. 10 saniye sonunda oyun yeniden akmaya başlıyor. arif kafayı yapıştırıyor ve top kalecinin üstünden ağlarda... zannetmiyorum ki dünyada böyle bi sevinç olsun. oradaki haklı ve gerçek sevinç görülmeye değerdi.

    şimdi de oynuyorum pes, hatta master league'de beşiktaş ile bile oynayabiliyoruz artık. ama tabii ki o eski keyifi vermiyor. herzamanki gibi yaşlandığımdan dem vuracağım belki ama ya dünya eskisi gibi eğlenceli bir yer değil, ya da benim gerçekten içim geçmiş. bilemiyorum.
  • gelen oyuncu isimlerinden bazıları şöyle oluyor bu modda oyuna başlandığında:

    (bkz: ivanov) (bkz: kelsen) (bkz: zamenhof) (bkz: valeny) (bkz: stremer) (bkz: edingson) (bkz: iouga) (bkz: nacco) (bkz: dulic) (bkz: celnili) (bkz: minanda) (bkz: espimas) (bkz: ximelez) (bkz: burchet) (bkz: castolo) (bkz: barota) (bkz: harty) (bkz: ngonga)
  • (bkz: minanda), (bkz: castolo)
  • neresinden tutsanız elinizde kalacak bir takımla başlama mecburiyeti son donem winning eleven serilerinde kaldırılmıştır. artık master league'e başlarken istediğiniz takımın mevcut güncel kadrosuyla da oynayabilirsiniz.

    yine de aldığınız takımın güncel kadrosu ile değil master league standart kadrosuyla, forvette bir baroja orta sahada bir miranda ile oynamanın tadı farklıdır tabi. baroja kaçırdıkça, miranda top kaptırdıkça küfür dağarcığınız gelişir.
  • ml'deki bazı genç yetenekler:

    (bkz: gambino) - smf diyor. sarı kafa bir oğlan. hızı ve şutları çok iyi. 4-3-3 sistemde lw olarak oynatmalı.
    (bkz: schwarz) - luca toni ve adriano karışımı dev forvet. ml içinde bulabileceğiniz en iyi cf.
    (bkz: shaw) - bu da smf olarak geçiyor ama amf olarak da iyi işler yapiyor. alex gibi kısa, dazlak, sol ayaklı ve güzel paslar atıyor.
    (bkz: orellano) - cf diyor ama bir cf için hayli cılız. en iyi kanatta görev yapıyor yine. hızlı ve atik.
    (bkz: forestieri) - bu ve orellano çok benzer özellikte oyuncular. forestieri dribbling ve paslar konusunda biraz daha iyi.
    (bkz: bos) - oyunun beckenbauer'i. ne anlatayım ki daha.
    (bkz: palmieri) - bu da baresi'si
    (bkz: rowland) başka bir cılız cf. amf olarak daha iyi iş yapıyor. top tekniği ve pasları süper.
    (bkz: chapi) - bizim buralarda dolanan jaba'nın birkaç gömlek üstü. agility konusunda messi ile yarışıyor. iki forvetle oynuyorsanız ufak-hızlı forvet kontenjanından kafadan oynar.
    (bkz: bradley) - lampard
    (bkz: guimaraes) - müthiş hızlı ve dayanıklı sağ bek. yıllarca bırakın orda, oynasın.

    eğer yanlış anlamadıysam bunların hepsi uydurmasyon oyuncular ama her transfer döneminde, ikişer üçer newcomer olarak düşüyorlar. 17 yaşındayken alıp iki üç sene oynattığınız taktirde dehşet seviyelere çıkıyor yetenekleri. pes 2008 içinde de vardı. bir aksililk olmazsa pes 2010 içinde de izleyeceğiz bunları. bir taraftan güzel, sempatik geliyor adamlar artık size; diğer taraftan da pek surpriz unsuru kalmaması buruyor. gönül istiyor ki her transfer döneminde tek tek araştıralım oyuncuları. veya en azından yetenekleri ve gelişimleri random gelsin. birkaç tane balon transfer de yapalım.
  • orijinal master league kadrosuyla başladığınızda takımınız rakip oyuncuların rüzgârından yere düşen, topu yarım saatte kontrol edemeyen, kaleyi bulan şut çekemeyen, iki adım ötedeki arkadaşına pas atamayan, faul yapmadan top alamayan, topu ayağından slow motion tadında çıkaran, atak yaparken defansta kalan defans yaparken ileriye çıkan oyunculardan oluşur. işte bu takımla en zor seviyede oynarsanız san marino teknik direktörünün maç sırasında neler hissettiğini anlamış olursunuz.
  • sayesinde kendimi ziya doğan gibi hissettiğim.

    en son italyan ligi'nden atalanta'yı alarak başladım. hemen her zaman yaptığım gibi 2. transfer teklifinde orta sahaya tolchotrzyn'i transfer ettim. tolchotrzyn'ın yanına da dmf olarak lee catermole favorim. smf olarak da pjanic transferi takımı coşturuyor. en son juventus pjanic'e 78 milyon teklif etti, bir sonraki teklif üst sınır 99 milyon'u görecektir tahminim.

    neyse "mastır ligi" bir süre oynayınca, aldığınız takım yenilmez hale geliyor zaten. scout ekibini ve paf takımı level 5 yapıp, azıcık para harcayınca, alt yapıdan her sene 15-16 yaşında puanı en az 85-90 olan bir genç yetenek geliyor. onların yanına da her yıl scout ekibinin gelecekte potansiyel gördüğü 2-3 oyuncu alınca yetiyor.

    yalnız transferlerde sözleşmeleri 5 sene yapmakta yarar var. japon kardeşlerim vicdansız yapmış adamları. 2 yıllık sözleşmeyle 300.000 euro'ya boğaz tokluğuna oynarken adamlar, sözleşmeleri bitince yenilemek için, 10.000.000 istemeye başlıyorlar. o yüzden transfer ettikten sonra, ilk sözleşmelerde ücretleri 100.000 arttırıyorum ve 5 yıllık teklif ediyorum. hem satarken de daha rahat oluyor. 3 milyon euro'nun üstü ücret alan futbolcuyu kimse almak istemiyor.

    bu arada kadroyu genç tutmakta da yarar var. yaş 30 olduğunda futbolcuların performans puanları düşmeye başlıyor. ben de o noktaya gelince satıyorum zaten. bazı genç oyuncular da gelişimini erken sonlandırıyor. üzerine koymadan devam etmeye başlıyorlar. onlara da kapıyı gösteriyorum. bir kaç yılın sonunda da satılan futbolcularla bütçe acayip büyüyor.

    velhasılı ilk bir iki yıl nispeten zor geçse de, sonraki yıllarda kadro genişliyor ve güçleniyor. gerçek hayatın barcelona'sından, real madrid'inden daha güçlü bir takıma kavuşuyorsunuz. yalnız altyapıdan gelen 16 yaşındaki davide succi'nin 95 puanının olması, ilk senesinde şampiyonlar ligi, kupa ve lig gol kralı olmasını geçtim, adamı kimsenin transfer etmek istememesi gibi tuhaflıklar var oyunda. onları da görmezden gelirsen, eğleniyorsun işte. hele bir oyuncunun 104 puanının olması, ilk kez görüldüğünde dumur edici oluyor.
  • konami ekibinin yıllardan beri süregelen ince bir esprisine de konu olmuş olan pes güzelliğidir.

    şöyle ki master league'de yukarıda da belirtildiği üzere size dandik bir kadro verilir. uydurma isimlerden oluşan bir kadrodur bu. ama bu oyuncuların önemli bir kısmı aslında winning eleven döneminden beri olan oyunculardır.

    mesela çoğumuzun minanda diye bildiği adam iss pro evo döneminde miranda'ydı. hatta şu an adını minandinho yaparak iyice geyiğe vurmuş japon abiler.

    castolo'nun adı yamulmuyorsam castelo idi eskiden. bir ara castilo oldu.

    barojo, barota oldu falan.

    böyle de ilginç bir olaydır.
  • (bkz: playstation one) versiyonunu bile hatırladığım oyun. o kadar ama o kadar basitti ki bu playstation one versiyonu. kazandığınız puanları biriktiriyor ve bunlarla istediğiniz oyuncular satın alabiliyordunuz. oyuncuların reddetme gibi bir ihtimalleri yoktu. iki üç sezon içersinde yeryüzünde bulunan bütün iyi futbolcuları takıma doldurabilirdiniz.
hesabın var mı? giriş yap