• ne zaman ağyardan medet umsam "tam düşerken tutunduğum tuğlayı kendime rab bellemeyeceğim" aklıma gelir.

    medet ummak aşağı yukarı böyle bir şeydir.
  • oldacı senir, bu sefer de saçlarından medet umdu. uzun, dalgalı, gür ve güzel kokan saçlarını kestirirse, kendine yük olan sıkıntıları gidecek diye düşündü. kendince bir çıkış yolu buldu aslında. nasıl görüneceğini hiç hesaba katmadı. mühim olan içerisiydi. nasıl hissedeceği, kesilen her bir tutamla yerlere saçılan dertleriyle nasıl rahatlayacağıydı. çünkü iyi hissettiğinde zaten iyi görünüyordu.

    saçlar kısacık artık. yükler de bir nebze azalmış. umut hep devam ediyor, alışmak zamanla.
  • seleften birisi dedi ki:

    "kulun kuldan istemesi, boğulan birisinin diğer bir boğulan birisinden imdat istemesi gibidir."
  • (bkz: medet)
  • (bkz: ummak)
  • psikolojik olarak rahatlatır. hiç medet ummadan olaylar karşısında dayanmak daha zor olacağından medet ummak iyidir. ayrıca medet umulan nesneden karşılık gelmezse o nesneye veryansın edilir ve böylece acı biraz daha hafifler.
  • yardım istemek’ten çok daha fazla derinlik barındıran söz öbeği. kötü bir durumu, hali düzeltmek için başvurulan son çare. biz yine “yardım et” deriz ama yaptığımız şey medet ummaktır. gururumuza halel getirmemeyi bir kenara bırakarak arada yapmamız gerekir. böylelikle bize değer verdiğini söyleyen insanların hangisinin gerçek hangisinin yalan olduğunu anlayabiliriz.
  • aç kapıyı bezirganbaşı oyunu sayesinde hala osmanlıyız belki. karagöz hacivat sayesinde de öyle. müttefiğimizle düşmancasına vuruşuruz, iç çatışmaya gireriz ya. yedi kiremit veya misket oyununda söylediğimiz 'ortada kuyu var, yandan geç'. karadelik, kadınsı güç kolektif bilinci. ana sahibe, karanlığa ve ondan medet ummaya işaret ediyor.
  • (bkz: bel bağlamak)
  • medet ummak, hep bir beklenti içinde hayatını şekillendirmektir. ancak insan insana ne zararına ne yararına kendi istemediği sürece hiçbir şey yapamaz. ne yaparsan kendine yaparsın:

    biri seni çok mu mutlu ediyor; sen mutlu olmak istediğin içindir.

    biri yaralarına iyi mi gelmiyor; sen acıyor diye dokundurtmadığın içindir.

    biri seni üzdü mü; sen müsaade ettiğin içindir.

    biri sana yalan mı söyledi; sen kulaklarını tıkadığın içindir.

    biri seni umursamıyor, yokmuşsun gibi mi davranıyor; sen görünmez olmayı seçtiğin içindir.

    asıl mesele, başkalarını düşünmeden, birilerinden medet ummadan kendin için yaşamak.
hesabın var mı? giriş yap