• ek temizlik, derleme toplama gerektirmediginden nedense daha cok kalabalik ailelerde varolmu$ oda ce$idi.. bazi evlerde bu odalardaki koltuk ve kanepeler tozlanmamalari icin bir ortu ile ortulurdu, misafir gelince alelacele toparlanirlardi..

    ortada evdeki cocugun ya$ina gore ici cukulata dolu veya bo$ olan gumu$ gondollar, kenarda bir yerde semaver, sigara moduna gore deri kaplama masif cakmaklar gormek mumkundu.. gunumuzde salon ile kayna$mi$tir..
  • bazı evlerde hala bulunan, son derece gereksiz oda. evdeki en güzel eşyalar bu odaya koyulur ve misafir geldii günler dışında hiç kullanılmaz. zaten öyle her misafir de orda oturtulmaz.seyrek gelenler alınır bu odaya.ilginçtir.
    güzelim koltuk takımları orda boş boş durup modası geçerken, ev sahipleri ordan daha küçük olan başka bi odada geçirirler günlerini. ne anlamı vardır ki güzel güzel eşyalar alıp onları bi odaya tıkmanın ve misafir gelmedii sürece onları kullanmamanın.
  • evdeki misafir odasından çok misafirliğe gidilen ve içeri buyur edildiğimiz misafir odaları ilginçti aslında.
    ev sahibesinin almanya'daki erkek kardeşi tarafından getirilmiş bavyera porseleni biblolar, o yıllarda şönil henüz icad olmadığından kadife ile kaplanmış genellikle toz pembe, bir üçlü, bir ikili kanepe, iki de tekli koltuktan mütevellit oturma grubu, iki yan sehpa bir de orta sehpası ile şenlendirilmiş, televizyonun ortasına yerleştirildiği ve tüm duvarı kaplayan kütüphane ile gümüşlük arası bir oluşum, mutlaka ama mutlaka sallantılı bir avize, kristal olması tercih sebebi.
    ev sahibi teyze peynirli poğaça, patatesli börek, mercimek köftesi, elmalı pasta ve irmik tatlısından oluşan misafir menüsünü orta sehpaya dizer, herkes kendisine verilen beyaz kumaş, bazen dantel anglez peçeteleri kucağına serer, pasta börek faslına başlardı.
    anneannem bana hep, "kıpırdanmadan yanımda otur" derdi ama, bir punduna getirip kadınlar yemeye dalmışken o kütüphane ile gümüşlük arası oluşumu bir güzel didiklerdim ben. tüm biblolara bakar, bütün dantellerin aynı yön*e serilip serilmediğini kontrol eder, ona göre evin sahibesine "tertipli" ya da "dağınık" derdim, kendimce. obsesif kompulsif kişiliğimin temelleri misafir odası denen o ayrıntı yığınlarında atıldı herhalde.
    pencere önünde çiçekler olurdu bir de, yapraklarının tozu alınmış kauçuklar, paşa kılıçları... her evde vardı, misafir odası varken.
  • eve kapanmış, sosyal yaşamı olmayan mutsuz anneleri, koltuk ve eşya çeşitliliği veya kalitesi ile mutlu eden odaları. çocukluğumuzun cıslarının kabesi.*
  • turkiye de zaten kesinlikle cok genis ve islevsel olmayan konutlarin nasil buyuk bir atil kapasite ile kullanildiklarinin gunluk hayattaki en buyuk kaniti olan
    mekansal anlamda kaynaklarin verimsiz kullaniminin bizzat turk orta ve alt siniflari tarafindan cok basarili bir sekilde gosterildigi hepimizin yakin cevresinde mutlaka bir ornegi olan komik numunelik oda turu
    (bkz: dantel ortu)
  • evin kuzey kutbudur. soba kullanilan evlerde bu oda hic kullanilmadigindan kapisi hep kapalidir,misafirlige gittiginiz anda kapisi acilir buyur edilirsiniz, belli belirsiz birde naftalinimsi bir koku gelir danteller, bufe icinde suslu puslu ciciler, bardaklar, bufe uzerinde uzeri dantelli birde semaver bulunur, ev sahibinin evlilik resmide vardir semaverin yakinlarinda bi yerde butun bunlari incelerken ayak parmaklarindan yukari dogru donmaya basladiginizi hissedersiniz, disler trampet calar, omzunuza acilen bi hirka getirilir, yurdum insaninin misafir perverligidir butun bu guzelliklerin size sunulmasi.
  • adı itibariyle ev ahalisi tarafından pek fazla kullanılmayan odadır bu......
  • yurdum insanının hayata bakışını özetleyen odadır misafir odası. hayatını "elalem ne der?" sorusu çevresinde şekillendirmiş türk halkı, azimaanım'ın evini beğenmesini, 3 oda evi 3 oda olarak kullanmaya tercih ediyor olabilir. sonuçta clinton'ın geçeceği yolları yıkıp, baştan inşa eden bir millet değil miyiz?
  • (bkz: oturma odası)
    (bkz: ev)
hesabın var mı? giriş yap