• 1939 yılında geçen filmde, londralı mürebbiye guinevere pettigrew'un yolu amerikalı aktris delysia lafosse ile kesişir ve olaylar gelişir. başrollerde frances mcdormand, amy adams, ciarán hinds ve lee pace var.
  • hmmm bi ben mi biliyorum bu filmi yaw! neyse, tam bir broadway müzikali tadında geçen sabun köpüğü gibi bir film bu. hepi topu 1 gün içinde olan olayları anlatmasına rağmen bazen o 1 günün insan hayatı için ne kadar önemli olduğunu anlamamızı sağlıyor. genelde amy adams'ın oynadığı filmler pozitif bi duygu veriyo insana. bizim turtacı* ned'i* böyle bir yapımda görmek de hoşuma gitti, adı duyulsun azcık çocuğun. kıyafet dalında da oscar adayı olursa şaşırmam. izlemekte fayda var.

    --- spoiler ---

    filmin sonu tam klişe bir son olsa da herkes için hala umut olduğunu gösteriyor. insan sevindirik oluyor.

    --- spoiler ---
  • izlemesi bittikten sonra tüm filmdeki olayların toplam 1.5 günde gerçekleştiğini hatırlayınca şöyle bir uzaklaşıyor, konsepte yabancılaşıyor insan. sanki bir 20-25 dakika kesilmiş gibi bu filmden, ama bir yandan 20-25 dakika eklenecek de bir tarafı yok.

    iyi film, hoş film şimdi de, frances mcdormand'ın oyunculuğu olmasa çekilir mi bilemedim... hoş ben kendisinin karakter oyunculuğuna asırlardır hayranım, pek objektif olamam bu konuda.
  • tüm klişeleriyle, kötü veya yoğun bir günün sonunda izlenip iyi vakit geçirilecek, büyük bir hızla da unutulacak filmlerden.
  • böyle filmlerden vurucu sözler, ne biliyim etkileyici diyalogları alıntılarlar ve ben deli olurum. neden bilmiyorum, üzerinde pek düşünmedim bunun. düşündüğüm kadarıyla bir sonuca da varamadım halihazırda. şimdi en çok kendimdem özür dileyerek bu kıyıda köşede kalmış filmden bir alıntı da ben yapacağım. hatta bütün filmi özetleyeceğim bir anda. güzel olacak.

    ...iyi, dayanıklı bir adam.
    o'na sıkıcı diyebilirsin, şüphesiz.
    beni ne zaman görse gülümserdi.
    bunun üstüne bile bir hayat kurardık...
  • catch me if you can den akılımıza yer eden amy adams filmde çok başarılı bir şekilde kararsız taze rolünü oynuyor.
    özellikle dönemin zevklerine, eşyalarına, giysilerine ilgi duyanlar için harika bir görsel hazine.
    detaylara inebilenler için öyle izleyip unutulacak bir film olmayacaktır.
  • "frances mcdormand varsa bu film seyredilir" diyenler hiç şaşırmayacak, zira kendisi her zaman olduğu gibi şahane, ama filmin geçtiği dönem, müzik, kıyafetler, mekanlar ve senaryo da sizi hiç hayalkırıklığına uğratmayacak.

    filmde ilk belirdiği sahnede amy adams'ı inanılmaz şekilde nicole kidman'a benzettim, filmin devamında da yer yer bu benzerlik dikkati çekmeye devam ediyordu. benziyor ama daha sevimlisi, daha sıcağı, daha capcanlısı gibi.

    koca bir filmin sadece 1 günü anlattığını ve izlerken bunu tamamen aklınızdan çıkardığınızı büyük ihtimal siz de bitince gülümseyerek hatırlayacaksınız.

    ingiltere'de geçen, bol bol ingiliz aksanı duymama fırsat veren filmleri kaçırmamaya özen gösteren benim, bu filmi bu kadar zaman seyretmemiş olmam kayıp olmuş.
  • otobüs yolculuğu sırasında izlediğim film. 2-3 farklı filme başlayıp sıkılarak bu filmi açtım. hiç duymamıştım bu filmi daha önce. ama filme başlamamla filmin beni sarması bir oldu. konusunu kısaca özetlemek gerekirse şu cümleyi söyleyebiliriz: bir insanın hayatı bir günde tamamen değişebilir. kendini seyrettiren, baş rol oyuncusu olan frances mcdormand'ın oyunculuğunu keşfetmemi sağlayan film.

    bu filmi bana izlettiren kamil koç firmasına da teşekkür ederim. ama sonra bu teşekkürümü geri alırım çünkü dönüş yolculuğunda her koltukta bulunan tv-film zımbırtısı bozuk olduğu için hiçbir şey izleyemedim, sinir oldum.
  • şu an cnbce'de oynayan film. acayip tatlı ve komik bir şeye benziyor.

    edit: öyleymiş hakkaten. pettigrew'un dönüşüm öncesi halini daha uzun süre görmek daha güzel olabilirmiş gerçi, makyaj yapıp elbise giyince 20 yaş yaşlandı kadın resmen.
hesabın var mı? giriş yap