• nasıl delirdim adlı albümde duyar duymaz tekrar tekrar dinlemelere doyamadığım parça. zaten seyyal taner'i de küçükken çok taktir ederdim. bir de şık latife parçası vardı ayşegül aldinç'in, ki o parça da bana aynı naciye gibi fahriye abla duygusu yaratırdı... sonra müslüm gürses'in aşk tesadüfleri sever albümünde sezen aksu ile müslüm gürses'in düeti, sebahat abla çıktı karşıma yanına mahallenin delikanlısı eşref abi'yi de alarak. yıllar geçiyordu ve zaman naciye'yi yaşlandırıyordu. lakin o hep mahallenin hep en ünlü kadını olarak yıllara meydan okudu, üstüne türlü türlü giysi diktiler, değişmedi... bu albümde de üzerine binbir türlü şey dikmiş olsalar da gözümde hala aynı, hala güzel... vaktinde, evimize gelen tombul teyzelerin yıllar geçtikçe iyice etlenen baldırları, popoları ve göbeklerine rağmen yine de hala körpe, gelinlik çağında bir genç kız edasıyla holde bir o yana bir bu yana kırıtarak narin bilekli ayaklarıyla parmak uçlarında yürüyüşleri gibi zarif ve alımlı...

    not: bir de farkettiniz mi bilmem, hande yener parçayı tam bir ayşegül aldinç havasında söylemiş. ki hande yener'in şarkıcılığını da beğenirim ben ama bunu bana albümden bağımsız olarak dinletseydiniz ve ayşegül aldinç bak neyi söylemiş deseydiniz aynen yerdim. (özellikle nakarat kısımlarına dikkat edin)

    ek: süreyya'yı da yabana atmamak lazım tabi... o da yan mahallenin kızı sonuçta
  • bu isme yazılmış en güzel şarkı için buyrun buradan yakın.
    (bkz: nadjia)
  • her şeyiyle yetersiz bi filmidi ne yazık ki. hele ki hikaye çok kötüydü. müzik desen niye öyle bi müzik vardı bilmiyorum. komedi filmi müziği gibi korku filmiyle alakasız bir şeyler. ne desem bilemiyorum. neyse ki derya alabora biraz toparlamayı başarmış en azından. hafta içine bu film için de ek seans konulmuş ama zaten bugünkü gösteriminde salonu film ekibi ve yönetmenin arkadaşları doldurduğu için açılmış herhalde o gösterim. filmden sonra hep yönetmenin tanıdığı kişiler bir şeyler sorup söyleşi havası yaratmaya çalıştı da normal izleyiciden pek ilgi görmedi, beğenen olmadı sanırım. yine de izleyin tabii isterseniz, siz bilirsiniz.
  • seksenlerin ortasinda seyyal taner söylemi$ti $arkiyi.. bestecisi de olcayto ahmet tugsuz.. öyleydi yani..
  • 82-83 yılı çıkışlı ilk versiyonunu çocukluğumdan bildiğim ve gıcık olduğum bir parçaydı. yengemin adı naciye olduğundan mıdır acep.. neyse parçaya geçen bir denkgeldim, aklım yerinden oynadı. gerçi akıl yok da arada bir geliyor, o da gitti amk..

    parçanın alt yapısı çok iyi.. basslar hatasız.. arkada orkestradan kemanlar geliyor ki bu dünya'da olsun ülkemizde olsun hafif müzikte, disko tarzında üflemelilerin ve kemanın son nefesini vermekte olduğu döneme denkgeliyor. çok değerlidir. sultan-ı yegah var bir de böyle son devrin sönen yıldızlarından..

    derken youtube'da bir klibini gördüm.
    https://www.youtube.com/watch?v=9kswg-ci5si

    klip bomba gibi olmuş. hani kült derler o da klişe oldu çoktan ama hakikaten öyle.. hatta duvardan kafa sallayan bıyıklı adamı giorgio moroder zannettim hopladım yerinden. nasıl olur diyerekten.. daha çok rahmetli özer şenay a daha çok benzediğini farkettim.. ve şimdi bir aydınlanma geldi aforizma yumurtlayacam.. eskiden müzikler güzel klipler berbattı.. şimdi klipler full eyçdi, müzikler berbat..
  • nasıl delirdim'de kendini belli eden şarkılardan. şarkının başarılı olması bir yana, bende hemen "orijinali nasıl acaba?" şeklinde bir merak uyandırmıştır. nerden bulup çıkarıldı ve böyle bir altyapıya oturtulup "olmuş" bir şarkı oluverdi bilemiyorum, ama "yeni" hande yener'in özeti gibi geliyor bu şarkı bana. modern bir elektronik altyapı üstüne (özellikle nakaratı çok güzel) tanıdık ezgiler, tanıdık bir şeyler.. altta dengindekilerden çok farklı bir müzik, üstünde de naa cii yeeee.. yani o 80lerin fakir ama gururlu havası ve elektronik, kusursuz bir tezat. ne diyelim, bizden bir aferini kapmayı başarıyor.
  • seyyal taner'in seyyal taner olduğu zamanlardan kalma bir şarkı. seyyal taner bir zamanlar seyyal taner miydi cidden?,bilmem, yine çocuktum, yine anılarımdaydı, o yüzden.

    koşuyolu kalp hastanesinin karşısındaki parkta (ki o zamanlar astım hastanesiydi), salıncakta sallanırken söylediğimi hatırlıyorum bu şarkıyı. evden kaçan naciye'ye içim burkulurdu çocuk yüreğimle.

    şimdi kavırlamışlar, çıstaklamışlar, salıncakta sallanan o çocuğun alacağı lezzet kalmamış gibi. yeni zevkleri, yeni tercihleri doyurur bir hali var şimdi.
  • bir seyyal taner parçası. sözleri ise şu şekilde :

    fakir bir ananın öksüz kızı
    dinmedi yıllarca içindeki sızı
    gün oldu ağladı
    gün oldu yalvardı
    tek düşü hayatta bir yıldız olmaktı

    düşünün bir kere! (naciye naciye)
    naciye sahnede! (naciye naciye)
    alkışlar içinde! (naciye naciye)
    hayranlar peşinde!
    naciyeee naciyeeeeeeeee

    bir gün gazetede bir köşede
    küçük bir ilan gördü döndü deliye
    yıldız olacaktı!
    paraya doyacaktı!
    kaçtı evden gitti verilen adrese!

    çık dediler sahneye!(naciye naciye)
    başla dansetmeye! (naciye naciye)
    şöhret kolay değil! (naciye naciye)
    dönüş yok geriye!
    naciyeeeeee naciyeeeeeeeeeeee

    kemanlar çalacak
    darbuka ritim tutacak
    dans bu dans bu!
    naciye yıldız olacak!
    herkes onu kıskanacak!
    şans bu şans bu!
    ooooohohohohooooooooo ohohooooooooooooooooooooooooooooo

    düşünün bir kere! (naciye naciye)
    naciye sahnede! (naciye naciye)
    alkışlar içinde! (naciye naciye)
    hayranlar peşinde!
    naciyeee naciyeeeeeeeee

    birden gerçek göründü gözüne.......
    artık çok geç naciye dönemez geriye geriye geriyeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee

    hala çıkar sahneye (naciye naciye)
    her gece danseteye (naciye naciye)
    mutlu gülümsüyor (naciye naciye)
    baktıkça geriye
    hala çıkar sahneye (naciye naciye)
    her gece danseteye (naciye naciye)
    mutlu gülümsüyor (ha hayyyt)
    baktıkça geriye
    naciyeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee naciyeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee
    şans bu!
  • (bkz: nâci)
    (bkz: müncî)
    (bkz: incâ) (bkz: inca/#9014613)
  • 1983 yılında eurovision'da bu parçayla yarışsaydık çok iyi olurdu diye bir ışık geldi bana. belki de eurovison tarihimizde o iki kez sıfır çekme hezimeti de olmayacaktı. şans işte..

    83'de naciye tahminim 10-15 civarı bir puan alabilecek parçaydı. hem o sene çetin alp'i opera ile sıfırdan kurtaracak hem de 87'de şarkım sevgi üstüne'nin sıfırı olmayacaktı. çünkü seyyal taner üç dört sene arayla türkiye'yi temsil etmek için seçilmezdi büyük ihtimalle. mfö üç sene arayla bu işi yaptı ama grup olmaları, daha avrupalı gibi durmaları gibi ince faktörler bunun istisna olduğu düşüncesini bende doğurdu.

    velhasıl tarihte olan şeyleri değiştiremeyiz ama kafa yorabiliriz.. keşke ingiltereye de iki sefer 8-0 yenilmemek mümkün olsaydı.. bir üç bir dört yesek şimdi en azından futbol mentalitemiz farklı olurdu..

    o seneye kadar inmişken bir de dünyayı kurtaran adam'a değinelim. keşke birkaç yerde yaptıkları filmin naked gun olayında olduğu gibi star wars'ı makaraya aldıklarını belirtselerdi.. 84'de bizim yerli seyirci video'ya takacak bir şey olsun da onun derdinde, nereden bilecek.. en çok ehehe cüneyt abi işte ne yapsa yeridir derdi..

    neyse bu kadar saçmalama yeter, ben şimdi aşağı mahalledeki arsada dut çubuğuyla su aramaya gidiyorum. kib. bye..
hesabın var mı? giriş yap