• tbmm'de okunduğu için meclis tutanaklarına giren hakaretler. ismet inönü'ye de hakaretleri var. ikinci karısı bedriye'ye yazdığı mektubunda nihal atsız şöyle der;

    ''biz bu savaşta yenilirsek bunun en büyük iki mesulü birinci ve ikinci cumhurreisleridir. birincisi memlekete saçtığı ahlâksızlıkla, ikincisi korkaklığı ile buna sebebolacaklardır. birincisi on beş yıl cumhurreisliği ettiği halde orduyu imhal etti. inkılâp hastalığına uğramış bir çılgındı. etrafına ahlâksız insanları toplamış ve onların memleketi soymalarına göz yummuştur. ikincisi on beş yıldan birincinin mesuliyetlerine tamamen iştirak ettiği için suçludur. ve italya'dan korkacak kadar korkan bir adamdır. birincisi şuursuzdur. ikincisi ahmaktır. ikincisinin de müşterek vasfı hilekârlıklarıdır. millet 'meclisi diye topladıkları satılmışlar meclisi ile kendi riyasetlerine meşru bir şekil vermek istemiş-lerdir. fakat bunu dünyaya yutturuyoruz sanacak kadar gaflet göstermişlerdir. ben pek iyi bilirsin ki, cumhuriyet rejimi için en ufak rahatımı bile feda etmem...''

    https://www.tbmm.gov.tr/…/b062/mm__010040620066.pdf

    ayrıca orkun isimli türkçü dergide şöyle bir ifadesi var;

    ''türkiye cumhuriyeti 1950 mayısında kurulmuştur. ondan önceki 1923-1950 çağı gayrı meşru ve müstebit bir diktatörlük zamanıdır."

    bir diğer türkçü rıza nur atatürk'ün annesine iftira atan kişi, hatırlatmakta fayda var. şimdi biz atatürk'ün milliyetçilik anlayışıyla türkçü/turancıların milliyetçilik anlayışı farklı derken bunu kastediyoruz. atatürk de bunlardan hoşlanmazdı. türk ocakları'nı kapatıp chp'ye boşuna bağlamadı.
    turancıların demokrat parti ile sıkı fıkı olmaları, daha sonra türk islam senteziyle atatürk'ün cumhuriyet, laiklik ve milliyetçilik anlayışına zarar verme girişimleri boşuna değil. bugün atatürk'e yapılan saldırılar geri püskürtüldü ve halkın atatürk sevgisini yıkamayacaklarının farkına vardılar. bunun farkına varmayanlar da olabilir. onlarla mücadelemiz devam eder. şimdi atatürk'e saldıramayanların yeni hedefi ismet inönü.
    meral akşener de maalesef o yolda. erdoğan'ı milli şef üzerinde eleştirmesi aşağı yukarı bir fikir veriyor.
  • 3 mayıs nedeniyle sürekli sözlerini paylaşan, cumhuriyet ve atatürk sevdalısı geçinen cahil türkçülerin bilmediği hakaretlerdir.
  • (bkz: 99697843) numaralı entry ile ilgili olarak:
    söz konusu hakaretler davadan 20 yıl sonra değil 3 yıl sonra, yani 1947 yılında hasan ali yücel tarafından hazırlanan davam adlı kitapta gün yüzüne çıkıyor. hatta bunları ilk defa kendisi söylüyormuş gibi anlatmıyor, emniyette bulunan evraklardan celbini talep ediyor mahkemeden. söz konusu yücel davasının tarihi de 1947 olduğundan en geç tarih ırkçılık-turancılık davasından 3 yıl sonrası oluyor. atsız'ı savunmak için götten delil uydurmaya gerek yok.

    sağda solda atatürkçü-milliyetçi takılıp atsız güzellemesi yapan sığırlar da iyi okusun buraları. beğenmediğiniz chp diktası, ülke şartlarında en kötü işlemlerine rağmen ülkenin sahip olabileceği en iyi sistemdi. zamanla daha iyiye gidebilirdi ancak bir yandan islamcılar, bir yandan ırkçılar, bir yandan köy ağalarının "demokrasi isterük" serzenişleri bu gelişmeyi sağlayamadığından dikta şikayeti yerini daha iyi bir sistem yerine bizi bugünlere mahkum eden ileri demokrasiye bırakmıştır.

    yayında ve yapımda emeği geçen herkese en içten duygularımı şükranla bildiririm.
  • meczubun tekinin zırvalarıdır.

    atatürk, kendisine yol gösterici olarak bilimi seçmiştir. bu yüzden de batılın peşinde koşan bütün meczupların ortak düşmanıdır. bu meczuplar ister ırkçı hayaller (etnik kökencilik, kabilecilik vs.) peşinde koşsunlar ister dini (mezhepcilik, fedalizm vs.) ister ideolojik, bilim hepsinin saçmalıklarını gözler önüne serer. o yüzden de bilimden ve atatürk'ten nefret ederler.
  • atatürk'ün, türkçe güneş dil teorisi ile dalga geçmiştir, bu hakaretdir. atsızin bilgisiz cahil olduğunun yeterince göstergesidir.
  • sonradan uydurulmuş hakaretlerdir.

    mektup 1944 öncesine ait olmasına rağmen 1944 yargılamalarında böyle bir mektup yok ve mahkemede gündeme gelmiyor. fakat dönemin emniyet genel müdürü olan osman sabri adal, aradan 20 yıl geçtikten sonra 1962 yılında mecliste yaptığı bir konuşmada durduk yere böyle bir mektubu gündeme getiriyor. bir insanın eşine yazdığı özel mektubu meclis kürsüsünde ortalığa saçıyor. bu kişi başta atsız olmak üzere türkçülere yapılan işkencelerin sorumlularından biridir. mektup atatürk ve dönemine ilişkin eleştiriler içerse de, mektubun değiştirilmiş olduğu ve eklemeler yapıldığı anlaşılıyor.

    atsız’ın kardeşi nejdet sançar mektup hakkında şöyle diyor:

    “1944 davalarında çeşitli mektuplar okundu ve dosyalara girdi, neticede bunların hepsinden atsız tamamen beraat etti. ama bunların hiçbirisinde osman sabri adal’ın okuduğu metin yoktu. bu metin nereden çıkarıldı? büsbütün uyduruldu mu, yoksa muhtelif kimselerin şuna buna yazdığı çeşitli mektuplardan parçalar birbirine mi eklenerek böyle bir mektup yapıldı?” (altan deliorman, tanıdığım atsız, orkun yayınları, ilâveli 2. basım, istanbul, 2000, s. 198-201)

    nihal atsız, yeni istanbul gazetesi’ne açıklama yaparak mektup hakkında şöyle diyor:

    “bu mektup baştanbaşa yalan ve uydurmadır. 1945’te zevcim talebe müfettişi değildi ve almanya’da bulunmuyordu. ikimiz de istanbul’da hapishanede idik. osman sabri adal, o zaman emniyet umum müdürü idi. ırkçı-turancı sanıklara istanbul emniyet müdürlüğünde tabutluk işkenceleri yapılırken bu hadise meclis’e aksetmiş ve zamanın dâhiliye vekili, osman sabri adal’ı bu işin tahkikine memur etmişti. osman sabri adal, istanbul’a geldi, işkencelerin doğru olup olmadığını emniyet müdür muavini kâmuran çuhruh’dan sordu. halbuki, işkenceleri yaptıran kâmuran’ın kendisi idi ve tabii osman sabri adal da bunu pekâlâ biliyordu. doğru bir adam olsaydı bu işi işkenceyi yapana değil, işkenceye maruz kalanlara sorardı. bu hareketinden dolayı, sıkıyönetim mahkemesi’ndeki müdafaalarımızda ona şiddetle hücum ettik. elbette bu hücumların ağırlığının tesirini hâlâ hissediyor ki, durup dururken 20 yıl sonra, büsbütün başka bir mesele konuşulurken bunu ortaya koyuyor. böyle bir mektup varsa çıkarıp ortaya koysun. bir de şu var ki, hususi mektupları ele geçirmek dahi kanun bakımından suçtur. osman sabri adal, şecaat arz ederken yaptığı hırsızlığı anlatan çingene’nin durumuna düşmüştür. ve böylece, o devrin anayasası da ortaya çıkmıştır. osman sabri adal’a başsağlığı dilerim.” (yeni istanbul gazetesi, atsız, osman sabri’yi ispata dâvet ediyor, 05.03.1962, s. 1,5 - serkan akgöz, basında atsız, bozkurt yayınları, istanbul, 2016, s. 219)

    başlıkta atsız’la ilgili saçma sapan şeyler yazılmış. atsız ve atatürk konusunu şurada (bkz: #74157390) anlattık.
  • atatürk'e net bir şekilde düşmanlık beslemesede atsız cumhuriyet karşıtıydı ve kralcıydı.
hesabın var mı? giriş yap