• sevgili yapmakla ilgili bişey yazında ufkumuzu birazda o tarafta genişleyelim.
  • sevgili yapmakla ilgili bişey yazında ufkumuzu birazda o tarafta genişletelim ufkumuzu.
  • albert einstein'in atatürk'e yazdığı mektup.

    1930’lu yıllarda, henüz ikinci dünya savaşı başlamamışken, nazi zulmünden kaçan onlarca akademisyen, sanatçı, bilim insanı ve farklı uzmanlıklara sahip binlerce tanınmış ismin, ülkemize göçmen olarak kabul edildiği dönemde albert einstein bizzat atatürk'e şu mektubu yazmıştır:

    ekselansları,

    ose dünya birliği’nin şeref başkanı olarak, almanya’dan 40 profesör ve doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. sözü edilen kişiler, almanya’da yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler. çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler. ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından seçilmişlerdir. bu bilimciler, bir yıl müddetle, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler. bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etme cüretini buluyorum.

    ekselanslarının sadık hizmetkârı olmaktan şeref duyan,”

    prof. albert einstein
  • bir insan ortalama 70 80 yıl yaşar ve bunun 35 40 yılını (toplam) uyuyarak geçirir.
  • kişilik bozukluğu olan biriyle ilişki yaşamak neden hatalıdır?
    (bkz: psikolojisi bozuk sevgili/@karanlikruya)

    psikolojik açıdan inceledik:
    (bkz: erkekler neye aşık olur/#119160749)

    sevgilinin geçmişi önemsiz midir?
    (bkz: sevgilinin geçmişini kurcalamak/@karanlikruya)
  • dünya'nın en sadık canlısı divane kuşudur.

    eğer dişisi ölürse erkek olan taş yiyerek intihar eder.

    "aşkından divaneye döndüm" sözü de buradan gelir.
  • apple marka çalışmaları sebebiyle film,dizi, reklam gibi yapımlarda kötü karakterin apple markalı bir ürün kullanmasına izin vermiyormuş. bu politikayı özellikle bizim yüz kızartıcı dediğimiz suçlarda katii şekilde elde bırakmıyormuş. şöyle ki bir yapımcı jobs'a dönerek "sanane be keltoş, ben parasını verdim bu telefonun istediğim gibi kullanırım. istersem dinamit kor patlatırım" diyebilir mi? elbette ücretini ödemiş bir kullanıcı bunu yapar. ancak telefonda yada bilgisayarda görünen logo yani marka tescili bu tarz durumlar için avukat ordusuyla koruma altında. avukatlar ordusu da elma simgesini göstererek çağrışım yapıyor, rakip firma ve ticari kaygı diyerek seni tazminata boğabilir.
    yani bir filmde apple kullanan en son küçük 8 yaşındaki kızlarla teksas' da evin verandasında evcilik oynayan bir adam görürseniz ve o adam filmde tecavüzle suçlanırsa bilin ki masum. çünkü apple kullanıyor.
    öyle aileyle, kız arkadşınızla otururken hemen bu bilgiyi satmayın, havanız olsun.
    bu bilgi benim ufkumu 2 noktadan arttırdı.
    1- işte sağda solda hava atabilirim. ne kadar entel kız, aaa kezbo değil, uff canını yediğim bunu nasıl öğrenmiş desinler arkamdan.
    2- pr çalışmasının büyüklüğü. yani öyle bir marketing yapıyorsun ki bambaşka koca bir sektör senin marketinginden, çalışan ordundan korkuyor ve kullanamıyor. piyasaya hakimiyettir bu. ek olarak reklamın iyisi kötüsü değil de markanı devamlı prestij yaratıcı, yüksek rütbeli ürün, işine gelen alsın kıvamına öyle bir getirdin ki senden çok daha iyi özellikli cihazlar dahi yanında ikinci sınıf kalıyor. bu tarz yaptığın çalışmalar uzun vadede hem satış rakamını hem de müşteri portföyünü inanılmaz etkiliyor ve sen aslında gereksiz önlemlerine, saçma sapan uygulamalarına rağmen bir "dev" oluyorsun.
    ürünlerinden, saçma politikalarından yılmama rağmen hakikaten bu bilgi benim firmaya olan saygımı arttırdı.
  • 1937 yılında japonya'nın büyük bir gazla 2. dünya savaşına giriyor 1945 yılında japonya’ya atılan 2 atom bombası sonrası japonya teslim oluyor ve sonrasında yaşananlar;

    *douglas macarthur, japonlara demokratik bir anayasa yaptırdı. 1947'de yürürlüğe giren anayasaya göre, japonya sonsuza dek savaştan, yani ordudan vazgeçiyordu. imparator yalnızca devletin simgesi oluyordu, herhangi bir siyasal yetkisi yoktu.

    *7 ocak 1989'da imparator hirohito öldü, yerine akihito geçti. akihito'nun iki oğlu soylu olmayan kızlarla evlendiler.

    *japon ekonomisine egemen olan sekiz büyük kuruluş (zaibatsular/ eski büyük feodal ailelerin sanayiciye dönüşmüş biçimleriydi) dağıtıldı. japonya'nın hayat düzeyi 1930-1934'teki dizeye gerileyecekti.

    *soğuk savaş'ın başlaması, komünistlerin çin'i ele geçirmesi sonucu. abd japonya'nın iktisadi gelişmesini kösteklemekten vazgeçti. zaibatsu'ların yakasını bıraktı. "saldırgan ulusçu” diye her kesimden tasfiye edilen 1,5 milyon kişiden 100 binden fazlası kamu hayatına geri döndüler.

    *1951'de san fransisco'da japonya ile 48 ülke arasında barış antlaşması imzalandı. japonya ilhak etmiş olduğu ülkelerden vazgeçti, tazminat ödemedi, yeniden silahlanmasına izin verildi.

    *1951'de abd ile imzalanan karşılıklı güvenlik antlaşması abd'ye japonya'da süresiz asker bulundurma hakkı tanıyordu.

    bundan sonra "japon iktisadi mucizesi”ne tanık oluyoruz.

    *50'lerin ortasından başlayarak 20 yıl boyunca yılda ortalama %10 büyüyerek önce dünyanın üçüncü, daha sonra da ikinci büyük ekonomisi oldu.

    *söz konusu mucizenin gerçekleşmesinde eğitim sisteminin yaygınlığı ve niteliği, japon işçisinin çalışkanlığı, kanaatkârlığı, tutumluluğu, kore savaşı'nda amerikan ordusunun gereksinimlerini japonya'dan sağlaması, askeri harcamaları olmaması ve başbakan şigeru yoşida'nın belirlediği siyasalar rol oynadı.

    *japon sanayiini dokumadan demir-çelik, petrokimya, gemi yapımcılığına kaydırdı.

    *1970 osaka dünya sergisi, 1964 tokyo olimpiyatları japonya'nın dünyadaki yerini perçinliyordu.

    *japonya'nın bu parlak gidişi arap-israil savaşı yüzünden oluşan 1973-1974 petrol şokuyla ağır bir sarsıntı geçirdi. japonya enerji gereksinimlerinin %80'ini ithalatla karşılıyordu, bunun da %80'i ortadoğu kaynaklıydı. sonuç iflaslar, %25 enflasyon, işsizlik, iktisadi küçülme oldu.

    *fakat japonlar sanayide ar-geye önem vererek, ağır sanayiden katma değeri yüksek ürünlere (elektronik aygıtlar, robotlar) yöneldiler. bölgesel eşitsizliklerini giderdiler, dış yatırımları çoğalttılar (bugün japon otomobillerinin 2/3'u ülke dışında üretiliyor). 1976'dan başlayarak yılda ortalama %5'lik bir büyüme hızı tutturdular.

    *2. dünya savaşı'ndan bu yana onca yıl geçmiş olmasına karşın japonya abd'nin uydusu olarak kaldı. uyduluk kültür alanında bile görülüyor. dünyada bir yaygınlık kazanamamış olan, abd'nin kendine özgü beyzbol oyunu japonya'da tuttu. beyzbol deyince şimdi abd ve japonya akla geliyor.

    *abd japonya'nın kendisine yaptığı ihracat hacminden rahatsız olunca, 1985'te japon parası yen'in değerlenmesini istedi. japonlar buna uymak zorunluluğunu hissettiler. azalan ihracata karşılık iç tüketimi özendirecek önlemler aldılar. ama japon ekonomisinin dengesi giderek bozuldu.

    *1989 sonunda tokyo borsasının çökmesiyle, 1990'larda bunalım baş gösterdi. japonya'da görülmemiş şey: işten çıkarmalar başladı. oysa bir japon bir işe girince ömrünün sonuna kadar o işte kalmayı beklerdi. borsalarda, taşınmazlarda büyük düşüşler yaşandı.

    *1994'te abd kendisiyle japonya arasındaki büyük ticaret açığını azaltmak için japon pazarına daha fazla girmek istedi. japonya önce direndiyse sonradan razı oldu. böylece sigortacılık, cam, telekomünikasyon, tıbbi malzeme alanları dış rekabete açıldı. 1998 asya bunalımı süregiden bunalımı daha da şiddetlendirdi.

    *japonya'nın siyasetinde göze çarpan bir nokta, sosyal demokrat (sosyalist) bir partinin varlığına rağmen, seçimleri 1947'den itibaren, başta liberal demokrat parti olmak üzere, hep tutucu partilerin kazanmasıydı. oysa bu partinin adamları birçok kez yolsuzluk rezaletleri yüzünden çekilmek zorunda kaldılar, hatta mahkemelere düştüler. türkiye'ye benzeyen bir durum var demek ki. bizde de 1950'den başlayarak sağcı, tutucu partiler bugüne dek her zaman tbmm'deki sandalyelerin çoğunluğuna sahip oldular.

    acaba japonya ve türkiye'deki bu durumun ortak paydası var mı? şu olabilir: her iki ülkede, özellikle japonya'da maddi modernleşme alanında birçok gelişmeye karşın ideolojik hegemonyasını sürdüren bir feodalizm söz konusudur. olasılıkla, ortalama japon'un kafasında imparatorla liberal demokrat parti özdeşleşiyor ve zihniyet bakımından feodal olduğu için, o partiye oy veriyor olabilir. oysa sosyal demokratlar (sosyalistler) belki de imparatora ya da imparatorluğa daha az saygılı (belki düpedüz saygısız) görüldükleri için seçimleri kazanamıyorlar.

    *1993'te iktisadi bunalımın had aşamada olduğu sırada liberal demokrat parti iktidarı yitirdi, ama 1996'da yine iktidardaydı.

    *japonya'da 1945'ten sonra kadın-erkek eşitliği hukuken sağlanmış olsa da uygulamada bu eşitliğin bulunmadığını gösteren pek çok işaret var. kadınların erkekler denli eğitilmiş olmaları da davranışları fazla etkileyemiyor. japonya denli gelişmiş olmayan türkiye'de de böyle olduğunu görüyoruz. bunlar eğitim, teknoloji ve maddi gelişmelere karşın feodalizmin zihniyet, davranış biçimleri olarak canlılığını koruyabildiğinin göstergesidir. oysa japonya'da okuryazarlık %99'dur. çoğunluk, en az 12 yıl eğitim görür.

    2020 yılında japonya:
    *nüfusu 126 milyon (dünya'da 11.) ve her sene yılda 276 bin kişi azalıyor.
    *nüfusun %98'i japon.
    *dünyanın en büyük 4. ekonomisi (5,5 trilyon dolar)
    *kişi başına düşen geliri yılda 43 bin dolar (dünya'da 28.)
    *yetişkin bezi satışının bebek bezi satışından fazla olduğu ilk ülke.

    bonus: 1937-1945 yılları arasında 2. dünya savaşı sebebiyle 3 milyon kişi hayatını kaybediyor. 1945 yılındaki nüfusu 71 milyon.

    kaynak;
    *sina akşin / kısa 20. yüzyıl tarihi kitabı
    *vikipedi
  • 12.02.2021
    bugünün tarihi tersten de aynı. bu elzem bilgiyi kaçırmanızı istemedim.
  • (bkz: #119422262) debe’ye giren büyük resimle ufkum ikiye katlanmadı. sen fransa’nın enerji ihtiyacını karşılayacağı ham maddeye ulaşmasının önüne engel koy, (subaylarına eğitim verip, askeri aklına yön vermek suretiyle) fransa karşılık olarak kargo gemini korsanlara kaçırtsın. gerçekten epey caydırıcıymış.
hesabın var mı? giriş yap