• dünyanın en şanssız, ya da isterseniz en şanslı diyebileceğiniz insanının hikayesi ufkunuza katkı yapacak emin olun.

    frane selak

    hikayemizin kahramanı 1929 doğumlu ve 87 yaşında hırvat bir müzik öğretmeni olan frane selak

    https://www.youtube.com/watch?v=gt9d-rt2zwc

    1962 yılında kahramanımız saraybosna'dan dubrovnik'e giden bir trene bindi. bu yolcuğun, onu tüm dünyaya tanıtacak olaylar zincirinin ilk halkası olduğundan habersizdi. selak'ı taşıyan tren raydan çıktı ve donmuş nehre devrildi. kazada 17 yolcu hayatını kaybederken, selak kıyıya kadar yüzerek kurtuldu. selak kazayı sadece kırık bir kol ve çiziklerle atlatmıştı.

    olaydan bir yıl sonra, selak uçakla zagreb'den rijeka'ya yolculuk etmek için uçağa bindi. gökyüzünde bir anda uçağın kapısı açıldı. hava sirkülasyonu bazı yolcuları dışarı çekti. uçaktan fırlayanlar arasında selak da vardı.

    uçak birkaç dakika sonra yere çakıldı ve 19 kişiye mezar oldu. ancak selak gözlerini açtığında hastanedeydi. şansı yaver gitmiş bir saman yığınının üzerine düşmüştü. onu orada bulup hastaneye kaldırmışlardı. bu kazayı da sadece ufak sıyrıklarla atlattı.

    1966 yılında selak'ın bindiği otobüs yoldan çıktı ve bir nehre uçtu. kazada dört kişi öldü. selak ise hafif yaralı olarak kurtuldu.

    1970 yılında selak otomobiliyle yolculuk ederken araç birden alev aldı. selak çabucak aracı durdurup kendini dışarı attı. bundan hemen sonra da araç havaya uçtu.

    1973 yılında bozuk bir benzin pompasından, selak'ın otomobilinin motoruna benzin akıttı. araç aniden alev aldı. selak bu kazadan da kurtuldu ancak saçlarının büyük bir kısmı yandı.

    1995 yılında, zagreb'de frane selak'a bir otobüs çarptı. selak bu kazayı da ufak sıyrıklarla atlattı.

    1996 yılında aracıyla bir dağ yolunda seyreden selak; döndüğü virajın ardından, bir kamyonun üzerine doğru geldiğini gördü. refleksle aracını yolun dışına yöneltti. araç yoldan çıkıp uçurumdan yuvarlanırken, selak araçtan atladı ve bir ağaca tutundu... aşağı baktığında; yaklaşık 90 metre aşağıda aracının patladığını gördü.

    selak artık kimilerine göre şansı, kimilerine göre ise şanssızlığı konusunda dünya çapında üne sahip olmuştu.

    2003 yılında selak, hayatında ilk kez piyango bileti aldı. büyük ikramiye olan, 1 milyon dolardan fazla para kazandı. talihsiz talihli kazandığı parayı iade etti sonradan.

    5 evlilik yapan selak, önceki evliliklerini başına gelen asıl felaketler olarka tanımlıyor

    selak hayat hikayesini anlatırken; "buna iki şekilde bakabilirsiniz" diyor. "ya dünyanın en şanssız insanıyım, ya da en şanslısı. ben ikincisinin doğru olduğuna inanıyorum."

    2004 yılında doritos, avustralya'da bir tv reklamında oynatmak üzere selak'a teklif götürdü. başta teklifi kabul eden selak, daha sonra fikrini değiştirdi... sidney'e uçakla gitmeyi reddetti. selak bu kararın sebebini; "şansımı test etmek istemiyorum" diyerek açıkladı!...

    kaynaklar :
    https://en.wikipedia.org/wiki/frane_selak
    http://viralscape.com/…-world-luckiest-unlucky-man/
    http://www.wisdompills.com/…-worlds-unluckiest-man/
    http://www.telegraph.co.uk/…is-lottery-fortune.html
    http://www.lottoexposed.com/…lay-about-frane-selak/
    http://www.hurriyet.com.tr/…-sansli-insani-29132661
  • --- spoiler ---
    tel tokanin dogru takilmasi icin tirtikli kismin altta kalmasi gerektigi
    --- spoiler ---
  • malumunuz cok sayida calisani olan, kurumsal kimlikli firmalar kendi sayfalarinda is ilanlari yayinladiklarinda bu pozisyonlara cok sayida basvuru yapiliyor. yüksek basvuran sayisi sebebiyle basvurunuz gerekli mercilere ulasana kadar farkli sayi ve cesitte filtrelemeden geciyor. bu filtreleme esnasinda pozisyon icin cok da önemli olmayabilecek ancak aranan özelliklerde yazan bir programlama dili, yabanci dil ya da herhangi bir baska özellik yüzünden, pozisyona uygun olsaniz bile otomatikmen basvurunuz elenebiliyor.

    iste bu yüzden bu tarz ortamlara yapilan basvurularda cogu kisi belgelerine beyaz karakterlerle, görünmeyecek sekilde allah ne verdiyse yaziyor. bunun sonucu olarak da basvuru ön elemeleri kolayca gecerek basvuru ile ilgilenen kisislerin eline ulasiyor.

    bundan sonrasi yetkili mercinin kararina kaliyor tabii ki, ancak bu yöntemle talihsiz bir sekilde genel filtreleme sonucu elenme ihtimali ortadan kalkiyor.
  • nefes almak, akıl sağlığının temelidir çünkü beynimize ve diğer bütün hayati organlarımıza yaşamak için ihtiyaç duydukları oksijeni sağlar. nefes almak aynı zamanda, metabolizmadaki toksinleri atmamıza da yarar. derin nefes almanın yüzlerce farklı tekniği vardır ama "dört adım" metodu en basit ve en etkili olanıdır:

    1- dörde kadar sayarak yavaşça nefes alın.
    2- nefesinizi tutup dörde kadar sayın.
    3- dörde kadar sayarak, dudaklarınızı büzüp yavaşça nefesinizi verin.
    4- nefes almadan bekleyerek dörde kadar sayın.
    5- iki kez normal nefes alın.
    6- tekrar birinci adımdan başlayın.

    eğer gerçekten sinirliyseniz, şunu deneyin: dilinizi, ön dişlerinizin hemen arkasına, damağınıza yaslayın.beşe kadar sayarak, yavaşça burnunuzdan nefes alın.nefesinizi tutarak yediye kadar sayın.nefesinizi yavaşça verirken sekize kadar sayın. nefes aldıkça inip kalkmasını hissetmek için elinizi karnınıza koyun.

    kaynak: cep terapisi / therese j. borchard
  • iki dirhem bir çekirdek sözünün kökenidir.

    keçiboynuzu çekirdeği, dünyanın neresinde olursa olsun aynı ağırlıktadır. bu çekirdeğin arapça söylenişinin "karat" olduğunu öğrendim bugün. her yerde aynı ağırlıkta olan bu çekirdek altın ve pırlanta gibi değerli taşların ağırlıklarının ölçümünde kullanılmış ve 1 karat ağırlığı ölçü birimi olarak kabul edilmiş.

    1 dirhem ise 16 çekirdeğe eşittir. 33 karat ağırlıkta olan osmanlı altını da 2 dirhem bir çekirdek etmektedir. bu nedenle eskiler, altın gibi parlak anlamında 2 dirhem bir çekirdek derlermiş.

    bugün bu hikayeyi dinledim, çok hoşuma gitti.
  • birisine sarıldıktan 20 saniye kadar sonra salgılanan oksitosin hormonu, sarıldığımız kişiye daha fazla güvenmemizi sağlıyormuş. sarılmak bu sebeple öpüşmekten, sevişmekten, birlikte uyumaktan çok daha güçlü, daha rahatlatıcı, daha romantik, en çok özlenen ve akılda kalan sevgi göstergesiymiş. kavuşmalarda ve vedalarda en çok uygulanması da bundanmış.
  • uçaklar, havaalanları, havayolları ve havacılıkla ilgili akla gelebilecek her şey, özellikle son 15-20 yıldır birçok insanın hayatında daha fazla yer etmeye başlamıştır. peki bununla ilgili çok kimsenin bilmediği ama çok da merak ettiği bir takım bilgileri paylaşalım:

    - dünyanın en eski havayolu firması, 1919 yılında kurulan hollanda menşeili klm'dir. ilk uçuşunu amsterdam-londra arasında yapmıştır.

    - boeing 747-8'in tüm elektrik kapasitesini kullanarak, aynı anda 480.000 adet 32 inç tv'yi çalıştırabilirsiniz.

    - tüm dünyadaki havayollarının yıllık geliri, yaklaşık 640 milyar dolardır.

    - suudi arabistan'ın dammam şehrindeki havaalanının toplam yüzölçümü, bahreyn'in yüzölçümünden daha büyüktür.

    - uçaklardaki her bir oksijen maskesi, sadece 15 dakika oksijen verebilir.

    - dünyanın büyük havayolu firmaları, kaptan pilot ve yardımcı pilotun aynı yemekleri yemesine izin vermez. uçuş güvenliğinin olası bir mide vb. rahatsızlık sebebiyle tehlikeye atılmaması asıl sebeptir.

    - uçağın kuyruk bölgesinde oturanların kazadan sağ kurtulma şansı %40 daha fazladır.

    - uçak kazasında ölme ihtimali 11 milyonda 1 iken, trafik kazasında ölme ihtimali 5000'de 1'dir.

    - pilotların çalışma saatleri hesaplanırken, sadece uçağın havada olduğu süre dikkate alınır.

    - new york'taki jfk havaalanı'nın bir önceki adı idlewild havaalanı'dır. (türkçesi işe yaramaz, ıssız)

    - lufthansa havayolları, yıllık 10 tonun üzerinde havyar satın alır.

    - ilk online check'in hizmeti 1999'da alaska havayolları tarafından sunulmuştu.

    - ilk business-class hizmeti ise 1979 yılında avustralya menşeili qantas havayolları tarafından verildi.

    - halihazırda dünya üzerinde bilet alarak gidilebilecek en uzun mesafe auckland-dubai arasıdır.

    - istatistiklere göre her 2 pilottan 1'i en az bir defa seyir esnasındayken uyuyakalmıştır.

    - uçak kazalarının %80'i, kalkıştan sonraki ilk 3 dakikada ve inişten önceki 8 dakika içinde olmuştur.

    - dünyada her gün yaklaşık 200.000 uçak kalkar ve iner.

    - uçak yolcularının sadece %25'i first class ücretinin tamamını öder. geri kalanlar ise upgrade, loyalty programlarından yararlanır ya da o havayollarının bir çalışanıdır.

    - 2003 yılında angola'daki bir havaalanından boeing 727 çalındı. bugüne dek bulunamadı.

    - seyir esnasındaki acil durumlarda geçilen "mayday" kelimesinin aslı fransızca maidez'dir. "bana yardım et" anlamına gelir.

    - uçuş 8 saatten uzun ise uçakta 3 pilot, 12 saatten uzun ise 4 pilot bulunmalıdır.

    - 3 saatlik bir uçuşta yaklaşık her yolcunun su kaybı yaklaşık 1,5 litredir.

    - dubai havaalanı'ndaki duty-free mağazası, 2013 yılını 1,8 milyar dolar ciroyla kapatarak tüm dünyada rekor kırmıştır.

    - uçaktaki tuvaletlerin kilitleri dışarıdan açılabilir.

    - pist zemini ıslak olduğunda inişler genellikle sert yapılır.

    - çok fazla sarsılmak istemiyorsanız, koltuğunuzu uçağın kanadına yakın bir yerden almaya çalışın.
  • 9 kasım 2016 trump'ın abd başkanı olması olmasının ardından çin'de yasak şehir'i ziyaretimiz sırasında çinli bir arkadaşımın anlattığı çin efsanesi aklıma geldi. günün anlam ve önemine binayen sizlerle paylaşayım.

    pekin'de bulunan yasak şehir'in avlusunda kocaman kazanlar var.
    bu kazanların bir kısmı bronz kazan bazıları da bakır. bu kazanların hikayesi şöyleymiş; imparatorluk kahinleri bir gün imparatorun huzuruna çıkarak, çin'i çok büyük bir felaketin beklediğini söylerler. kahinlere göre 7 gün ve 7 gece boyunca bardaktan boşalırcasına yağmur yağacak, nehirlere taşacak, pek çok köy ve kent sular altında kalacak, hayvanlar telef olacak. fakat kahinlere göre asıl felaket bu tufandan sonra başlayacaktır bunun nedeni ise söz konusu felaketlere neden olacak olan yağmurun suyundan içen herkes delirecektir. kahinleri dinleyen imparator paniğe kapılır ve önlemler almaya başlar. sarayın sarnıçlarına su depolatır, yeni kuyular açtırır ve bütün sarnıç ve kuyuları yağacak yağmur suları ile temas etmemesi için mühürletir. ne kadar kap, kacak, testi vs varsa hepsini felaket öncesi sular ile doldurtur ve suları depolayacak yer kalmayınca da sarayın avlusuna büyük büyük kazanlar döktürür çünkü bu kazanları koyacak başka yer kalmamıştır.

    günler geçer ve felaketi başlatacak olan tufanın ilk damlaları çin'in üzerine düşmeye başlar. gerçekten de yedi gün yedi gece aralıksız yağmur yağar ve tıpkı kahinlerin dediği gibi pek çok yeri sel basar. sarayda yaşayanlar depolarda bulunan eski sulardan içerler ve hayatlarına normal bir şekilde devam etmektedirler. kısa süre içerisinde sarayın dışında bulunan bütün halk içtiği sular yüzünden delirmiştir. aylar sonra sarayın su stoğu azalmaya başlayınca imparator saray halkının depo ve kazanlardan su içmesini yasaklar. artık kazanları sadece kendisi kullanmaya başlamıştır. kısa süre içerisinde bütün hanedan, haremağaları, görevliler, generaller, danışmanlar saray ile irtibatı olan herkes delirmiştir. imparator bu duruma daha fazla dayanamaz çünkü insanların davranışlarına bir anlam vermez, dünya yaşanmaz hale gelmiştir. en sonunda gider ve bir akarsudan su içer. artık imparatorda delirmiştir. rivayet edilir ki o günden sonra bütün dünya çıldırmış bir haldedir fakat herkes deli olduğu için kimse bu durumun farkında değildir.

    işte çin efsanesi böyle sevgili suserlar. ne zaman bir toplumun, cemaatin veya grubun hareketlerine anlam veremesem bu efsaneyi anımsar ve gülümserim. ama ne olursa olsun yağmur sonrası suları en çok bizim atalarımız içmiş gibi, her gün bir abukluk her gün bir olaylar silsilesi. uzaktan bakınca baya eğlenceli bir ülkeyiz.
  • 1900'lü yılların fransa'sında uygulanan idamlarda, idam mangasındaki askerlerin tüfeklerinden rastgele birine kurusıkı konması, hangi tüfek olduğunu askerlerin bilmemesi gerektiği, çünkü bu şekilde askerlerin ölümcül merminin kendi tüfeklerinden çıkmamış olabileceği düşüncesiyle avunabilmelerinin sağlanması.
hesabın var mı? giriş yap