• telefona gelen sesli mesajı dinlerken, telefonu kulağına götürdüğünde sesi hoparlöre vermemesi. (ufkum pek geniş olmadığından iki katına çıkınca da pek bir şey olmadı.)

    evet kalabalık ortamda dinleyemez, sonra da unuturdum ve arada kaynar giderdi. öğreneli uzun olmadı ve hayatımda çok şeyi değiştirdi. (şaka la şaka bi b.k olmadı. alışkanlık devam ediyor. yine evde bakarım deyip unutuyorum.*
  • vince carter ile t-mac’in kuzen olması.
  • yazının çok uzun olduğunu biliyorum ama cinsel hayatınızdaki bir çok soruna neden olan meretler olan bu mitleri (yanlış inanışlar) farkedip önlem alabilirseniz bir çok sorununuzun üstesinden gelebilirsiniz, partnerinizle ya da yardım alacağınız cinsel terapistinizle. haydi başlayalım.

    kadın-erkek rolleri ile ilgili yanlış inanışlar:

    erkekler duygularını belli etmemelidir:

    bu yanlış inanış erkeklerin hem ikili ilişkilerinde hem de cinsel yaşamlarında oldukça engelleyici bir rol oynamaktadır. "erkekler ağlamaz" miti duygularını açmak, isteklerini söylemek, özellikle de istemediklerini söylemek konusunda erkekleri engellemekte ve ilişki açısından sınırlayıcı olmaktadır.

    başka şeylerde olduğu gibi cinsellikte de başarıya ulaşmak son derece önemlidir:

    bu mit erkeklerin hedefe ve başarıya yönelik yetiştirilişleriyle birlikte etki ederek, cinsel hazzın paylaşımını bir performans konusuna dönüştürmektedir. başarı odaklı ve cinsel birleşme hedefine yönelik sevişme, cinsel iletişimin zengin paylaşımını sınırlamaktadır. erkekler kafalarında yaşattıkları jürinin önünde başarmaları gereken bir sınava çıkmış olduklarını varsaydıklarından kaygıları artmaktadır. olası bir "başarısızlık" erkeklikleriyle ilgili tasarımlarını ciddi ölçüde zedeleyebilmekte ve tesadüfi bir sorun kalıcı olabilmektedir. cinsel iletişimi başarılı olmak zorunda olduğu bir aktiviteye çeviren erkek, eşinin de cinsel hazzını azaltmaktadır. cinsel hazzı paylaşmak için değil de, bir şey başarmak derdinde olan biriyle birlikte olmak kadının da hazzını azaltmakta hatta engellemektedir.

    cinsel ilişki isteğini erkek belirtmelidir:

    bu inanış hem cinsel olarak aktif olmak isteyebilecek kadını engellemekte hem de cinsel olarak aktif davranan eşini yadırgayan erkeği etkilemektedir.

    erkekler cinsel ilişkiyi her zaman ister ve buna her zaman hazırdırlar:

    erkeklerin cinsel yaşamlarına bir yük getiren ve cinsel yaşamlarını çarpıtan bu yanlış inanış, erkeği cinsel ilişkiyi istemediği durumlarda zorlamakta, istese de istemese de cinsel ilişkiye girmeye çalışmaktadır. belki bundan daha önemli olarak kadın erkek ilişkilerini ve arkadaşlıklarını bozmaktadır. bu inanışla kadınlar kendilerine yakınlaşan her erkeğin her zaman cinsel ilişki talebiyle yakınlaştığını sanmakta, erkek de yakınlaştığı veya kendisine yakınlık gösteren her kadına cinsel istek duyması gerektiğini sanmaktadır.

    tüm fiziksel yakınlaşmalar sevişmeyle sonlanmalıdır:

    bu yanlış inanış erkeği daha çok etkilemekte ve yakınlık gösterilerini, cinsel ilişki istemediği durumlarda sıkıntıyla karşılamasına yol açmaktadır. öte yandan eşlerin birbirlerine sevgi, sıcaklık ifadesi olarak temaslarını sınırlamaktadır. eşinin sadece sevgi ifadesi ile sokulduğu durumda erkek bazen ikisi de istemediği halde cinsel ilişkiye geçmek zorunda hissetmektedir.

    cinsel ilişki arzusunu belli eden kadın hafif biridir:

    bu inanış kadınların cinsel yaşamlarını engellediği gibi, erkeğin de eşini yargılayıcı olmasına neden olmaktadır. erkek kafasındaki doğru-temiz-saf kadın tasarımına uymayan arzulu kadınla karşılaştığında ya yakın olunmayacak sadece sevişilecek kadın kategorisine sokarak rahatlamakta ya da ne yapacağını bilemez duruma düşmektedir. bu nedenle birçok evli erkek, eşinin cinsel ilgi ve arzusunu açıkça ifade etmesinden rahatsız olmaktadır.

    cinsel istekle ilgili yanlış inanışlar:

    erkekler her zaman cinsel istek duyarlar:

    özellikle başka kadınları da hatta her kadını arzulamanın erkekliğin doğası gereği olduğu inancı erkekleri doğal olarak istek duymadıkları durumlarda ya istek duyuyormuş gibi davranmaya ya da istek duymuyorlarsa kendilerinden kuşkulanmaya sevk etmektedir. bu inanış kadın-erkek arkadaşlıklarına da yansımakta ve kadın erkek arkadaşlığını olumsuz etkilemektedir.

    yaşlanma cinsel isteği tamamen ortadan kaldırır:

    bu özellikle kendisini yaşlı bulan insanların cinsel yaşamlarını engellemelerine yol açmaktadır. bu konudaki araştırmalar yaşlanmaya bağlı cinsel yaşamın sınırlanmasının biyolojik etkenler olduğu kadar kültürel faktörlerle de ilgili olduğunu göstermiştir. yaşlıların cinsel isteğini hoş karşılamayan toplumlarda insanlar yaşlanmayla cinsel yaşamlarını daha sıklıkla noktalamaktadırlar.

    menopoz cinsel isteği ortadan kaldırır:

    üreme ile sevişmeyi birbirine bağlayan kültürel gelenek menopoza giren kadının artık cinsel isteğinin de yersiz olduğunu bundan sonra cinsel isteğin ancak bir sorun olabileceğini telkin eder. menopozla kadının cinsel hayatının sona erdiğine inanan bir erkek eşiyle sevişme isteğini daha çekinerek dile getirmektedir. kadınlar açısından ise bu inanış cinsel isteklerini bastırmaya ya da cinsel arzularını ifade etmemeye yol açmaktadır.

    kadınların cinsel isteği azdır:

    cinsellik kadın için zevk verici değildir, görev olarak yapılır. bizim kültürümüzde kız çocuklarına yerleştirilen en sık yanlış inançlardan biridir. böyle yetiştirilen bir kadın kendi cinselliğinden utanmakta ve cinsel ilişki sırasında kendisini engellemektedir.

    cinsel ilişki sırasındaki davranışlarla ilgili yanlış inanışlar:

    sevişmek cinsel birleşme demektir:

    bu hedefe yönelik yetiştirilen erkekleri daha çok etkileyen bir inanıştır. böyle inanan bir erkek sevişmenin birleşme dışındaki yönlerini ihmal ederek hem cinsel yaşamın zevklerini sınırlamakta, hem de cinsel ilişkide yakınlık, sıcaklık gibi duygusal yönlere daha çok gereksinim duyan kadını hayal kırıklığına uğratarak cinsel ilişkiye katılımını ve zevk almasını engellemektedir.

    sevişmek cinsel organda sertleşmeyi gerektirir:

    sevişmeye başlamak için penisin sertleşmesi beklenir. oysa penisin sertleşmesi, cinsel istek duyulup bir cinsel etkinliğe girişildiğinde, cinsel uyarılma ile ortaya çıkar.

    iyi bir sevişme cinsel heyecanın sürekli tırmanması ve orgazmla sonlanması demektir:

    sevişirken dikkat ve konsantrasyonunu yitiren çift, kısa ve geçici de olsa da bu inanış sayesinde kolaylıkla cinsel ilişkiyi sürdürme isteğini yitirmektedir. oysa cinsel ilişki sırasında birçok insanda kısa ve geçici konsantrasyon azalmaları olabilmektedir ve sevişmeye devam edince geçer. keza her sevişmenin mutlaka orgazmla sonlanması gibi bir zorunluluk olmadığı gibi zaten neredeyse olanaksızdır.

    cinsel ilişkiyi erkek başlatmalı ve sürdürmelidir:

    cinsel rollerin kadını pasifize etmesiyle ilgili bir yanlış inanıştır. arzulu ve aktif kadından korkan ve tehlikeli bulan geleneksel toplum ve erkekler kadınları cinsel arzularını denetlemeye zorlamak için sayılamayacak kadar çok yanlış inanış geliştirmiş ve bunları yerleştirmeyi başarmıştır.

    uyarılmış erkek boşalmazsa zararlı olur:

    bu sevişmeyi cinsel birleşmeye yönelten ve kadını istemediği durumlarda da erkeği orgazma götürmekle görevlendiren yanlış bir inançtır. birçok kadın orgazm olamadığı halde sevişirken eşi orgazm olmazsa suçluluk ve yetersizlik hissetmektedir. yine kadınların çoğu orgazm olamadıklarında da gene sadece kendilerini suçlamakta ve yetersizlik hissetmektedirler.

    dikkat başka yere çekilirse erken boşalma önlenebilir:

    birçok erken boşalma vakası tedavi başvurusundan önce kendi kendine dikkatini sevişme sırasında dağıtmaya çalışarak boşalmayı kontrol etmeyi amaçlar. oysa böylesi yöntemler boşalmanın kontrolünü tümden yitirmeleri anlamına gelir. erkek böyle yaparak boşalmanın geldiğini fark edemez ve erteleyemez. aniden ve beklenmedik boşalmalar yaşarlar. ayrıca böyle yöntem kullanan erkeklerde cinsel ilişkiden alınan zevk azalır. cinsel terapide bunun tam aksine erkeğin cinsel heyecana konsantre olması sağlanmaya çalışılır. ancak böylelikle erkek boşalmanın geldiğini fark edip durdurabilir.

    ilk boşalmadan sonraki boşalmalarda erken boşalma sorunu olmaz:

    birçok erken boşalma vakası ikinci cinsel ilişkideki uyarılmanın düşük olacağı inancıyla ilk kez seviştiklerinde çabuk boşalmakta ikinci boşalmayı kontrol etmeye çalışmaktadır. bu yöntem sevişmenin süresini uzatabilir ancak, ikinci sevişmenin cinsel istek olmaksızın yapılması, cinsel uyarının tamamen mekanik temasa bırakılması gibi sakıncaları yanında boşalma kontrolünü sağlayıcı bir yararı yoktur. daha uzun sevişme sadece uyarılma döneminin uzaması ile mümkün olmaktadır ve çoğunlukla da bu sevişme sırasında sık sık konsantrasyon ve sertleşme kaybı yaşamaktadırlar.

    sevişme her zaman doğal ve kendiliğinden olmalıdır; sevişmek hakkında konuşmak düşünmek veya hayal kurmak onu bozar:

    sevişme sırasında çiftlerin birbirlerine ne hissettikleri ile ilgili geri bildirimde bulunmaları hem konsantrasyonlarını ve dolayısıyla cinsel hazzı arttırmakta hem de istemedikleri ve konsantrasyonlarını bozan temasları önlemelerini sağlamaktadır. ayrıca cinsel zevki ve yakınlığı arttırmak çiftlerin birbirlerinin fantezilerini kendi olanakları ölçüsünde yaşamalarını da sağlar. böylelikle çiftler kendi içlerinde sakladıkları ve cinsel yaşamlarına sokmadıkları arzularının ifade edilmesini ve yaşanmasını sağlayarak bunları cinsel yaşamlarının bir parçası haline getirme olanağına kavuşurlar.

    sevişmeyi başlatan kadın ahlaksızdır:

    bu da yukarıda belirtildiği gibi kadını pasifize eden yanlış inanışlardan biridir ve temelinde kadının cinsel olarak arzulu olmasının yaratacağı korkular yatar. bu oldukça eski dönemlerden kalma yanlış inanış belki bilinç düzeyinde aşılmış görünse de birçok erkek eşlerinin cinsel ilişki başlatmalarından rahatsız olmaktadırlar. özellikle kendine güvensiz ve aldatılma korkusu içindeki erkekler eşlerinin cinsel arzularının farkına varmaktan rahatsız olurlar. bu yanlış inanış sayesinde kadın sadece eşinin istediği zaman onu memnun etmek için ilişkiyi kabul etmeye kendini koşullandırır.

    her erkek her kadına nasıl zevk vereceğini bilmelidir:

    bu erkeklerin lehine gibi görünen bir yanlış inanıştır. öncelikle erkeğin sevişme biçimini ve tarzını sorgulamasına gerek kalmadığı mesajını veriyor olsa da, sorun olduğunda erkeğin kendi erkekliğini sorgulamasına ve durumun ağırlaşmasına götürür. eşinin yeterince zevk almadığını veya orgazm olmadığını öğrenen birçok erkek bu durumu çözümlenmesi gereken bir sorun olarak değil de kendi erkekliğinin yetersizliğinin bir kanıtı olarak değerlendirmektedir.

    sevişme ancak her iki tarafın birlikte orgazm olmasıyla güzeldir:

    bu yeni ve modern bir yanlış inanıştır. cinsel yaşamın daha rahat konuşuluyor olması ve kadınların da cinsel arzularının kabul edilmesinden sonraki dönemde biraz da cinsel araştırmacıların farkına varmadan katkıda bulunmalarıyla gelişmiş bu inanış çiftleri birlikte orgazm olmadıklarında eksiklik duygularına sevk etmektedir.

    eşler birbirlerini sevdikleri takdirde sevişmekten nasıl zevk alabileceklerini de bilirler:

    bu yanlış inanış sayesinde, sevişmekten yeterince zevk alamayan ya da veremeyen birçok kadın veya erkek hem kendilerinin eşlerini yeterince sevmediklerinden hem de eşlerinin kendilerini yeterince sevmediğinden kuşkulanmaktadırlar. oysa sevgi cinsel ilişki için iyi bir zemin olmakla birlikte yeterli bir şey değildir.

    cinsel ilişki içinde olan eşler içgüdüsel olarak diğer eşin ne düşündüğünü ve ne istediğini bilirler:

    cinsel yaşamın çeşitli aktif çabalarla daha da güzelleşebileceğini ve bu konuda çiftlerin yapabileceği şeyler olduğunu inkar eden bir varsayım üzerine kurulu bu yanlış inanış hem böyle katkılardan çiftlerin kendilerini mahrum bırakmasına hem de bir sorun yaşandığında gene kendilerinde bir eksiklik olduğu duygusuna yol açar.

    erkek veya kadın sevişmeye hayır diyemez:

    sevişmeyi reddetmek eşi reddetmek anlamına gelir ile cinsel sorunu olmayan bir kişi cinsel talebe hayır diyemez varsayımlarının bir bileşeni olan bu yanlış inanış birçok erkeğin ve kadının cinsel kimliklerine ve cinsel güçlerine halel gelmesin diye istemedikleri halde cinsel ilişkiye girmelerine neden olmaktadır. isteksizce veya çatışmalı olarak başlanan bir cinsel ilişki de doğal olarak haz verici olmamakta ya da hazzın kalitesinin düşmesine yol açmaktadır. bazen bu şekilde eşlerinin cinsel ilişki taleplerini istemedikleri halde sürekli kabul etmek durumunda hisseden kimseler, sırf bu yüzden cinsel arzularını ve hazlarını kaybederler.

    sevişmede neyin normal olduğuna ilişkin belirli ve kesin kurallar vardır:

    cinsel yaşamın olağanüstü renkliliği ve farklılığını sınırlayan bu yanlış inanış, birçok kişinin cinsel arzularını ve fantezilerini bastırmalarına ve ifade edememelerine yol açmaktadır. engellenmiş cinsel arzular yaşanan cinselliği engellemektei ya da alınan hazzın kalitesini düşürmektedir. oysa cinsel yaşamın özgürlüğü hem kişisel olgunlaşmanın, hem de cinsel hazzın önemli bir etmenidir. sevişmede tek kural iki tarafında onayının olması gereğidir.

    olgun kadın birleşmeyle orgazm olmalıdır:

    birçok kadın sadece cinsel birleşmeyle orgazm olamamaktadır. kadınlarda orgazm çoğunlukla klitorisin uyarılmasıyla mümkün olabilmektedir. klitorisi bir şekilde uyarmayan cinsel birleşme bir kadının orgazm olmasını sağlayamayabilir. ancak bu yanlış inanış cinsel birleşmeyle orgazm olmayan kadının kendisini eksik hissetmesine ve arayışa girmemesine yol açmaktadır.

    cinsel işlevlerle ilgili yanlış inanışlar:
    güçlü erkekler üst üste birkaç kez sevişebilirler:

    bazen bir erkek yeni evlenmiş ve cinsel sorunu var mı diye başvurduğunda yakınma olarak üç veya dört kez üst üste sevişemediğinden bahsedebilmektedir. pornografinin ve erkekler arasında böbürlenmelerin yarattığı bu yanlış inanış sonunda erkeklere dönmekte ve kendilerini yetersiz hissetmelerine yol açmaktadır.

    bir erkek ne kadar sık ve üst üste sevişebiliyorsa o kadar güçlüdür:

    cinsel yaşamı ve ilişkiyi sevişme sayısına indiren bu yanlış inanışın ardında kadınları sadece cinsel bir meta olarak algılayan ayırımcı anlayış yatmaktadır.

    bir kez cinsel sorun yaşanırsa bu tekrarlayacak demektir:

    özellikle hastalarımızın sahip olduğunu gördüğümüz bu yanlış inanış, cinsel sorunların uzamasına yol açmaktadır.

    cinsel anatomiyle ilgili yanlış inanışlar:

    erkek cinsel organının büyüklüğü oranında zevk verir:

    erkeklerin cinsel kimlikleriyle ilgili kuşkuları en çok penis boylarının yeterli olup olmaması ile ilgili kaygılarla kendini göstermektedir. danışma amacıyla başvuran genç erkeklerin en çok sordukları soru penisin normal olup olmadığıdır.

    penisin vajinaya girişi zordur:

    bu yanlış inanış en çok vajinismusu olan kadınlarda görülmektedir. kadın penisin vajinaya giremeyeceğine ilişkin bir inanca sahiptir. gösterilen her türlü kanıt ve yapılan açıklamalar işe yaramaz ancak verilen ödevlerle aşama aşama parmağını vajinaya sokmayı başaran kadın bundan sonra penisin de girebileceğine inanmaya başlar.

    ilk cinsel ilişki kadın için çok ızdırap vericidir. kadın için tehlikeli olabilir:

    cinsel ilişkinin kadınlar için katlanılması gereken bir görev olduğu inancının yerleştirilmesinin basamaklarından biri cinsel ilişkiyi zevk alınmayacak bir şey olarak sunmakla kalmayıp onu ızdırap verici olarak tanımlamayı gerektirir. özellikle somut ve gerçek bir acının yaşanacağı ilk cinsel ilişkideki ağrının abartılması bu inancın yerleştirilmesi için gereklidir.

    ilk cinsel ilişkide kan gelmezse kadın bakire değildir:

    ilk gece cinsel ilişkide kan gelmemesinin kadının bakire olmadığını gösterdiği inancı zaman zaman trajik olaylara neden olabilmektedir. kızlık zarı ince bir zardır ve ortası deliktir. üzerinde ince kılcal damarlar bulunur. ilk cinsel birleşmede anatomik yapıya göre esneyip genişler ya da ince kılcal damarların çatlaması sonucu kanar. yapılan araştırmalara göre kadınların yarıya yakın bir kısmında ilk cinsel birleşme sırasında kanama olmamaktadır. ayrıca, her bin kadından biri kızlık zarı olmadan doğmaktadır.

    sürtünme ile kızlık zarı bozulabilir:

    kızlık zarının hemen bozulabilen bir şey olarak yerleştirilmesi tedbirli olmayı arttıran ve cinsel yakınlık şöyle dursun onu çağrıştıracak olaylardan bile uzak durulması gerektiğini öğreten bir yanlış inanıştır.

    evlenmeden önce kızlık zarının bozulmaması için çok tedbirli olunmalıdır:

    kızlık zarının kutsallığını ve her an onu korumak gerektiğini yerleştirebilmek amacıyla geliştirilmiş izlenimi veren çok sayıda yanlış inanışlar bulunmaktadır. bunlar bisiklete binmek, ağaca çıkmak gibi kısmen ilgili şeyler olabileceği gibi bacaklarını açıp oturmak, elele tutuşmak gibi ilgisiz şeyler de olabilmektedir.

    mastürbasyon ile kızlık zarı bozulur:

    gençlerin sadece başkalarıyla cinsel yakınlık kurmalarını engellemek yeterli olmayabileceğinden cinsel arzularının farkına varmalarını engellemek ve özellikle orgazmın hazzını öğrenmeleri tehlikesini ortadan kaldırmak için geliştirilmiş bir grup inanışta mastürbasyonun tehlikeli ve zararlı olabileceğine aittir. kadın orgazmı daima klitoristen kaynaklanır. her kadın klitorisi doğrudan uygun şekilde ve yeterli süre uyardığında orgazm olur. bu uyarı kadının eliyle, çarşaf, yastık vs bir cisimle yapılabilir. sonuç olarak, dıştan sürtünme ile yapılan masturbasyonlarda kızlık zarı etkilenmez. ancak vajinaya cisim sokularak yapılan masturbasyon kızlık zarını yok edebilir

    hamile kalma ile ilgili yanlış inanışlar:

    öpüşme, dokunma gibi yakınlaşmalarla hamile kalınabilir:

    cinsel tedaviler için başvuran birçok hastalarda hamile kalmakla ilgili birçok yanlış inanışlara sahip oldukları gözlenmiştir. bunlar cinsel birleşme olmaksızın çeşitli cinsel yakınlıkların hamileliğe yol açabileceğine dair inanışlardır. bu gibi inanışların işlevleri gençleri evlenmeden önce cinsel yakınlıklara karşı "korumak" ve her türden cinsel yakınlığın tehlikeli olduğu inancını yerleştirmektir. ama insanlar cinsel yakınlığın her biçiminin tehlikeli olabileceğine inandıklarında cinsel yaşamlarında da rahat olamazlar.

    eşcinsellikle ilgili yanlış inanışlar:

    gey erkekler kadın olmak, lezbiyenler erkek olmak isterler:

    yanlış.eşcinsel yönelim bireyin cinsel duygu, istek ve davranışlarının kendi cinsine dönük olmasıdır, erkek eşcinsel için gey, kadın eşcinsel için lezbiyen ifadeleri kullanılmaktadır. cinsel yönelim karşı cinse dönük olduğunda heteroseksüellik, her iki cinse dönük olduğunda ise biseksüellik söz konusudur. bireyin eşcinsel olması biyolojik cinsiyetinden farklı bir cinsel kimliği (örneğin erkek eşcinselse kendini kadın gibi hissetmesine ve erkek olmaktan rahatsızlık duymasına) olmasına sebep olmaz.

    davranışlarına bakarak bir insanın gey, lezbiyen, biseksüel ya da trans olduğunu anlayabilirsiniz:

    bazen anlayabilirsiniz, bazen ise anlayamazsınız. genellikle sadece onları fark edebilirsiniz, o da eğer tanınmak isterlerse. gey, lezbiyen, biseksüel ve trans insanlar erkeksi (maskülen), kadınsı (feminen) ve androjenik davranışların herhangi birini ya da bunların karışımını gösteriyor olabilirler. cinsel rol ve davranışlar cinsel kimliğin bağımsız bir parçasıdır. bir insanın cinsel yönelimini etkilemez.

    ben hiç kendisini gey, lezbiyen, biseksüel, ya da transseksüel olarak tanımlayan birisini tanımıyorum:

    yanlış.cinsel yönelimini diğerlerinden gizlemeyen kimseyi tanımıyor olabilirsiniz, ama kesinlikle cinsel yönelimini diğerlerinden gizleyen birini tanıyorsunuzdur.

    gey ve biseksüel erkekler çocukları cinsel yönden istismar etmeye daha meyillidirler:

    yanlış.çocuk istismarcılarının %90’ı heteroseksüel erkeklerdir. çoğu kendi aile üyelerinden başlayarak hem kız hem erkek çocuklarını istismar eder. erkek çocuklarını hedef alan erkek pedofiller erişkin erkelerle romantik, sevgiye dayalı, duygusal ve cinsel ilişkilerle ilgilenmezler. çünkü onların arzu duydukları bir çeşit sapkınlıktır, eşcinsel yönelim değildir.

    eşcinsellerin çok fazla psikiyatrik sorunları vardır:

    yanlış. eşcinsel bireylerin heteroseksüellerle karşılaştırıldığında, birinci basamak sağlık hizmetlerine ruhsal sorunlarla daha sık başvurduğu, ruhsal bozukluklar, intihar ve madde kötüye kullanımı riskinin heteroseksüellerden yüksek olduğu çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir. fakat bu çalışmalar bu yüksek oranın nedenini eşcinsel olmakla değil kişilerin maruz kaldığı ayrımcılık ve baskı, sözel ve fiziksel şiddet, bulundukları bölgede hakim olan homofobik politika ve uygulamalar olduğunu göstermektedir. bu türden ayrımcı uygulamalara maruz kalmamış bireyler ve heteroseksüellerin karşılaştırıldığı çalışmada ruhsal hastalık ya da kişilik bozukluğu açısından iki grup arasında bir fark bulunmamıştır.

    eşcinsel bir ilişkide bir kişi erkek diğeri dişi rolündedir:

    yanlış. cinsel yönelimin kişinin cinsel rolüyle ilişkisi yoktur. gey, lezbiyen ve biseksüel insanlar heteroseksüel çiftlerle aynı sebeplerden ilişki yaşarlar: sevgi, cinsel çekim, arkadaşlık, ortak amaçlar veya idealler. heteroseksüel ilişkilerde de çiftler farklı cinsel rollere sahip olabilirler.

    aıds bir gey hastalığıdır:

    yanlış.aslında en hızlı büyüyen hıv pozitif toplumunu heteroseksüel kadınlar oluşturmaktadır.

    gey ve lezbiyenler zayıf sosyal ilişkilere sahiptirler:

    yanlış. çalışmalar gösteriyor ki, cinsel yönelimin bir insanın sosyal ilişkilerinin niteliğiyle hiçbir alakası yoktur. tek fark gey ve lezbiyen bireylerin aile üyelerinden çok, kendilerini daha rahat hissettikleri ve kabullenildikleri arkadaşlarına ve yapılandırılmış destek birimlerine güvenirler.

    gey, lezbiyen, biseksüeller cinsel yönelimleriyle ilgili şakaları kaldıramazlar:

    kim cinsel yönelimi hakkında şaka kaldırabilir? şakalara ve duyarsız sözlere maruz kalmamış bir kişi ,bunun cinsel yönelimini sorgulayan kişi üzerinde yaratacağı güçlü etkiyi fark edemeyebilir. bunun dışında tekrarlayan ayrımcı tutumlar ya da yaftalamalar o kişinin öz saygısını yıpratabilir.

    biseksüel bireyler ne istediklerini bilmiyorlar, onlarla seks yapmaya gönüllü olan herkesle ilişkiye girebilirler:

    bir insanın cinsel yöneliminin tek eşli olmasıyla ya da ne sıklıkla cinsel ilişki istemesiyle bir alakası yoktur. biseksüel insanların kafası karışık değildir ve cinsel yönelimleri onları bir seferde her iki cinsle de partner olmaya zorlamaz. onlar gerçekten hem erkeklere hem de kadınlara aşık olabilirler, partnerlerinin cinsiyeti onlar için bir sorun değildir. çoğu zaman biseksüelliği anlamayan gey, lezbiyen ve heteroseksuel bireylerden ayrımcılığa uğrarlar. pek çok insan cinsel yönelimi ve cinsel kimliğin karşıtlar (gey/heteroseksüel, maskülen/feminen, erkek/ kadın) üzerinden ortaya çıktığına inanır, ama bu doğru değildir. cinsel yönelim, bütün insan özellikleri gibi, değişmez bir bütün içinde ortaya çıkar, aynı saç renklerinin, zekanın, boyun, kilonun, yaratıcılığın farklı derecelerde olabileceği gibi…

    kaynak: tabi ki cetad.
  • barcelona'da bir akıl hastanesinin duvar yazısı :

    "ciddi derecede hasta olan bir topluma adapte olmak, sağlığın sembolü olamaz."
  • aramaya inandım, bulamadım.
    reçel, meyve suyu veya kavanozdaki gıdalarda kullanılan sitrik asit'in bildiğimiz limon tuzu olması. (limon içerisinde bol miktarda bulunan bu asit türü, dolayısı ile limonatanin özünü oluşturur ) ve halk arasında ay çok zararlı icinde sitrik asit varrr yemeyin sakin dediğimiz reçelleri gönül rahatlığı ile tüketebilecegimiz gerçeği . tabi yine bu gidalarda bulunan sekerin zararlarını yazmaya gerek görmüyorum.

    *edit budut/ yararlikartal uyardı. hazır gıdaları gönül rahatlığıyla yemememiz gerekiyor. okumam için yollamış olduğu linkte (zararlar.com) sitrik asitin şu şu şekilde sıralayabiliriz:

    1-sitrik asit cilt ile temas ettiğinde tahriş edici etkisi vardır.
    2-sitrik asidin toz olanları solunduğunda, solunum sisteminde ve mukoza da tahrişi neden olur.
    3-hassas ciltler ile temas ettiğinde alerjiye neden olur.
    4-göz ile temas ettiğinde çok ciddi zararlar verir. derhal bir sağlık kuruluşuna baş vurmak gerekmektedir.

    örneğin ben limon tuzunu bulaşık makinasında kullanıyorum. tıpkı deterjan gibi onu da zaten gözüme sokmuyorum, solumuyorum ve ellerimi sitrik asitle yikamiyorum. siz de yapmayin. uyarmış olalım.
  • ufkunuzu iki katına çıkarmaz belki ama neden bazı eşyaları, eserleri, yapıları diğerlerinden daha çok sevdiğinizi anlamanıza yardımcı olabilir.

    tate st ives galeri'deki bir kaide üzerinde bir heykel sergileniyor. yüzyıllardır heykel yapımında kullanılan beyaz cilalı mermerden yapılmış bu heykel üç mermer parçasının birleşiminden oluşuyor. heykel, 1936 yılında barbara hepworth tarafından yapılmış, adı da two segments and a sphere
    evet eğer linke tıkladıysanız heykelin iki kesit ve bir küreden oluştuğunu görebilirsiniz. sanatçı esere isim verme konusunda oldukça net davranmış. elbette bunun da bir anlamı var.
    isterseniz yazıya devam etmeden önce heykelin sizde nasıl bir duygu uyandırdığını düşünmek için bir süre bekleyin.

    tamam, bittiyse devam ediyorum.

    insanlar önce heykele bakıyor, sonra gidip adına bakıyor ama neyi ifade ettiğini pek anlamlandıramıyorlar. ilginç bir şekilde de bakmaktan kendilerini alıkoyamıyorlar. çünkü heykelde onları çeken ve hatta duygusallaştıran bir şey var.
    her an hareket edecekmiş gibi duran küre ve ona tamamen zıt bir durağanlık gösteren karpuz dilimi şeklindeki parça ne amaçla bir araya gelmiş olabilir ki?

    psikanalist eleştirmen adrian stokes, görünüşte çok basit gibi duran bu yapıtın insanlar üzerinde neden bu kadar güçlü bir etki bıraktığını çözümlemeye çalışıyor. yapılan çalışmanın sonucuna göre bu heykelin insanları etkilemesinin sebebi, insanların farkında olmadan bu heykeli bir aile resmi gibi görüyor olmaları.
    kürenin hareketliliği ve dolgun, yuvarlak formu, yerinde duramayan tombul yanaklı bir bebeği, küreyi taşıyan parçanın genişliği ve yayvanlığı ise sakin, hoşgörülü, kalçalı bir anneyi akla getiriyor.
    kısacası bu heykelde yaşamın ana unsurlarından birini görüyor insanlar. bir taş parçasında anne sevgisinin işlendiği bir hikaye yakalanabiliyor.

    bazı cansız nesneler vardır ki size diğerlerinden farklı bir anlam ifade eder. bazen bir bardak, bir kalem, hatta bir yazı fontu (helvetica dediğimde beni anlayanlar var aranızda, biliyorum) aslında başka bir şeydir sizin için. diğer her şeye göre ayrı bir değeri vardır. bunun sebebinin o beğendiğiniz nesnenin sahip olduğu formun, insanın ve/veya hayvanın en belirgin, en çekici özelliklerini çağrıştırması olduğunu biliyor muydunuz?
    durumun size özel kısmı ise sizin eksikliğinizi tamamlaması veya içinizdeki özlemi dindirmesi olabilir.

    bana sevdiğiniz binaları, objeleri, renkleri, dokuları söyleyin size kim olduğunuzu ya da olmak istediğinizi söyleyeyim. (böyle böyle dünyayı ele geçireceğim inşallah)

    kaynak: the architecture of happiness
  • türk hukukunda sözlü şekil şartına sahip twk sözleşme evliliktir. yani evet dediğinizde evlenmiş olursunuz imza attığınızda değil.
  • etnik ad olarak "yunan-lı" yanlıştır, "yunan" doğrudur diyenler, orijinal kaynaklara ve kaynak dillere baktığımızda yanılıyorlar.

    gerçek tam tersi;
    yunan, özgün kaynaklarda ülkenin, yarım adanın adıdır.
    yunan-istan: bu da yanlıştır. yunan zaten memleket ismi olduğu için "istan"ilavesi gereksizdir.
    dolayısıyla;
    yunanlı: yunan isimli yarım adada yaşayan insan demektir. "grek/elen/helen vb. halkın adı yunan değil yunani'dir, tükçe ifadesiyle yunan-lı..

    kaynak: prof.dr. süer eker-türkolog
  • ünlü cyborg'ler...

    yeteneklerini geliştirmek için insan vücuduna sibernetik cihazlar yerleştirme eylemine biohacking deniliyor. bu işlemi yaptıranlara da cyborg.

    neil harbisson: en ünlü cyborg'lardan birisi. kafasında karınca antenine benzer bir antenle dolaşıyor. ingiliz bir ressam olan neil harbisson aynı zamanda dünyanın ilk resmi cyborg'u olma ünvanını da elinde bulunduruyor. ayrıca yasak olmasına rağmen pasaport fotoğrafını kafasında anten olmak suretiyle çektirme iznini de almayı başarmış. harbisson renk körlüğünün nadir bir türü ile doğuyor. hastalığının adı akromatopsi. ve hayatı sadece siyah ve beyaz olarak algılıyabiliyor. o da bu soruna çözüm olarak kafasının arkasına bir anten yerleştiriyor. gözlerinin önünde duran ve bir kameraya bağlı olan anten, ışık dalgaları biçiminde olan renkleri, duyulabilir frekanslara çeviriyor. harbisson'un şu anda duyduğu renk spektrumu koyu kırmızı görünen pes notalar ile moru temsil eden tiz sesler aralığında değişiyor. ben renkleri görmüyorum onları duyuyorum diyen harbisson ihtiyacı olan insanlar içinde "cyborg foundation" ı kuruyor. piyano çalma konusunda da hayli yetenekli olan harbisson'un aşağıda renkleri dinliyorum dediği bir ted konuşması var:

    https://www.ted.com/…r/up-next?language=tr#t-201836

    stelarc: avustralyalı akademisyen. aynı zamanda bir performans sanatçısı. 10 yıllık bir sürecin sonucunda sol kolunda üçüncü bir kulak implantı ortaya çıkartmayı başarıyor. 2007 yılında vücuduna eklenen bu implant üç plastik cerrahla beraber yapılan bir çalışmanın ürünü. şu anda bu kulak hücrelerle uyumlu, kendi kan dolaşımı olan canlı bir organ olarak faaliyetini sürdürüyor. tabiki duyma yeteneği yok. ancak kulağa yerleştirilen küçük bir mikrofon sayesinde wi fi olan her yerde internet bağlantısı sağlanabiliyor.

    http://stelarc.org/?catid=20242

    moon ribas: kendisi bir performans sanatçısı. onun da sol koluna dünyada meydana gelen depremleri hissedebileceği özel bir cihaz yerleştiriliyor. bu cihaz özel yapım bir akıllı telefonla dünyadaki bütün jeolojik monitörlerle irtibat kurabilen bir cihaz. depremin büyüklüğüne göre ribas'ın kolu sarsılıyor. kolunda hissettiği sarsıntıları dans koreografilerine dönüştürerek sanatını icra ediyor. zihnimi değiştirmek için vücudumu değiştirdim diyen ribas, nepal'de meydana gelen 7.8'lik depremde çok sarsıldığını ve yataktan fırladığını söylüyor. sismik hareketlerin kendisi için ikinci bir kalp atışına dönüştüğünü söyleyen ribas'ın aşağıda sarsıntılarla beraber oluşturduğu bir koreografisi ve röportajı var:

    https://www.youtube.com/watch?v=a8o9isoglbc

    tim cannon: biohacking konusunda uzman olan grindhouse wetware'ın kurucularından tim cannon da 2013 yılında kendisini vücut sensörüyle donatan ilk kişi ünvanını elde etti. " circadia adı verilen bu vücut sensörü cildin altına yerleştirilmişti. ve cannon'un nabzını ve vücut ısısını düzenli bir şekilde akıllı telefonuna gönderiyordu. kablosuz şarj edilebilen ve cildin hemen altında led durum ışığı olan ve kolundaki dövmeyi de aydınlatabilen "circadia" bir süre sonra vücuttan çıkarıldı. tim cannon circadia ve diğer tüm implantların amacının evrimi hacklemek olduğunu söylüyor. çocukken en büyük hayalinin robot olmak olduğunu söyleyen tim cannon ayrıca sıradaki hedefini de yapay kalp üretmek olarak açıklıyor.

    https://m.youtube.com/watch?v=cliip1h3opw

    rich lee: kulak kepçesine, boynuna takılan bir elektro manyetik bobin sayesinde müzik dinlemesini ve telefonda konuşmasını sağlayan hoparlör taktırıyor. yarasalara benzer bir ekolokasyon duyusu elde etmek için implantlarını değiştirmeyi planlıyor. ayrıca şu anda vücudunun 5 ayrı bölgesinde daha implantlar var. özellikle kolunun ön kısmına taktırdığı ve vücut ısısını ölçen implantı da oldukça ilgi çekiyor. parmaklarındaki implantlarda ise mıknatıs özelliği var. şu anda üzerinde uğraştığı şey ise kasık implantı. söylediğine göre bu implantın amacı kasıklardan penise gönderilen titreşimle viagra etkisi yaratmakmış. implantın adını da lovetron 9000 koymuş.

    http://www.dailymail.co.uk/…plantable-vibrator.html

    rob spence: çocukken pompalı tüfekten çıkan saçmalar nedeniyle gözünü kaybediyor. yıllarca uğraştıktan sonra kendine biyonik bir göz geliştirmeyi başarıyor. bu göze " eyeborg" adı veriliyor. 24 saat kayıt yapma özelliğine sahip. ayrıca bu implant göz dünyanın tek wireless kamera özelliği olan gözü olarak da kayıtlara geçiyor. göz kırmızı bir led ışık saçıyor. bu da rob spence'in terminatör gibi görünmesine yol açıyor.

    https://m.youtube.com/watch?v=is2rb3dksge

    https://m.youtube.com/watch?v=cfcs-ycd-o4

    jerry jalava: kendisi bilgisayar programcısı. geçirdiği bir motosiklet kazası neticesinde sol işaret parmağını kaybediyor. ve yerine içinde bellek bulunan özel bir protez taktırıyor.

    https://m.youtube.com/watch?v=acvc6h7wyba

    kevin warwick: kendisi bir akademisyen. kaptan cyborg olarak biliniyor. koluna yerleştirilen ve sinirlere bağlanan bir çip sayesinde yaşadığı binayla arasında digital bir bağlantı kurabiliyor. mesela bürosundaki aletleri vücudundaki çipe komutlar vererek çalıştırabiliyor. kendisi bununla da sınırlı kalmamış insanların duygularına göre sinyaller gönderen başka çipler de yerleştirmiş. ayrıca felçliler için çip üretmekle de uğraşıyor. çalışmalarını anlattığı bir videosu:

    https://www.youtube.com/watch?v=rb_l7sy_ngi

    implant taktırmak genelde uzun araştırmalar gerektiren maliyetli bir süreç. yalnız bunu belli bir standarda oturtup seri şekilde üreten ve isteyen herkese ulaştırabilen firmalar da var. mesela cyborg nest. sağolsunlar herkesi düşünmüşler. ve bizler için de north sense adlı bir ürün geliştirmişler. vücuda kalıcı metal bar piercinglerle yerleştirilen north sense dünyanın manyetik algılama yeteneğini sağlıyor. yani türkçesi kibrit kutusu büyüklüğünde, usb ile şarj edilebilen ve kuzey yönüne baktığında titreşen küçük bir pusula oluyor kendileri. eğer vücudunuza monte ettirmezseniz elinize alıp bir pusula gibi de kullanabilirsiniz. tabi bu işin felsefesine aykırı bir durum. çünkü amaç aletin vücutla bütünleşmesi. vücudun herhangi bir yerine taktırılabiliyor.

    " north sense" in yani bio pusulanın şu anki satış fiyatı 425 dolar. ve dünyanın çeşitli yerlerinden insanlar bu çipi taktırabilmek için talepte bulunuyor. ürün 2016 yılında piyasaya çıktı. ürünün detaylarına ulaşmak için:

    https://cyborgnest.net/products/the-north-sense#

    ayrıca çipi taktıran kişinin yaptığı test de aşağıda. başarılı mı siz karar verin:

    https://m.youtube.com/watch?v=vbxiwhjrntq
hesabın var mı? giriş yap