• zaten doğuya giden ticaret yollarına hakim osmanlı doğuya ulaşmak için batıya gidip okyanusu aşmaya gerek duymamıştır.

    osmanlı bir savaş makinesidir, bir de tarım yapar. tarım için elde toprağı bolken, dövülüp malına el konulacak bolca da görece zayıf komşusu varken okyanus ötesinde kolonileşmek niye?

    edit; bunu yazdığımda iki tür denyodan mesajla küfür yediğimi hatırlıyorum, biri yaptığımın osmanlı övgüsü olduğu sonucuna varıp ağzına geleni yazmıştı, savaş makinesini övgü kabul etti herhalde. öbürü de osmanlı torunuydu; imamoğlucusun, amerikancısın, pkkcısın, hdpcisin diye iftira atıp, sayıp sövmüştü. buradan çıkarın işte memleketteki soldan sağdan okuduğunu anlama kapasitesini.
  • tam hali; osmanlı imparatorluğu'nun amerika kıtasında kolonileşmeme nedenleri olan başlık.

    konunun enteresan olduğunu düşünüyorum. çünkü bu durum osmanlı'nın teknik yetersizliği ile açıklanacak bir konu değil. genel osmanlı vizyonundaki temel eksikliğe işaret eden bir konu. kristof kolomb amerika'ya 1492'de ulaşıyor. kanuni'nin 1520 -1566 arasındaki padişahlık döneminde hint deniz seferlerini biliyoruz. evet osmanlı gemilerinin okyanuslara dayanıklı gemiler olmadığı düşünülüyor. ama gözümüzün önünde ispanyollar hemen sonra hollandalılar ve ingilizler kolonileşirken amerika'ya gidilmemesi imar yaklaşımı ile ilgili bence. osmanlı anadolu'da bile olması gereken nüfus artışını sağlayacak şehirleşmeyi veya verimli toprak kullanımını sağlayamadı. dolayısı ile amerika kıtasında var olan şey ilgisini çekmedi, orada vergisini alabileceği bir devlet yoktu. orayı imar edip kalkındırıp üzerinden fayda sağlamak osmanlıya göre birşey değildi. bunu yapacak olsa kendi toprağında da yapardı. zaten avrupa ile yapısal olarak bu hazırcı yaklaşım anlamında bir fark yok mu?

    kabaca osmanlı'nın 1683 2. viyana kuşatmasına kadar kolonileşme fırsatı vardı. new york'un 1624'te hollandalılar tarafından ele geçirildiği , 1664'te ingilizlerin hollandalı'lardan geri aldığı düşünülürse osmanlı için yapılabilecek bir çok atılımın varlığı daha iyi anlaşılır. celal şengör'ün her fırsatta kanuni'nin vizyonunu eleştirmesi yanlış hatırlamıyorsam yine bu konu ile ilgili.
  • şöyle bir bilgi kalmış aklımda:

    kristof kolomb, zamanında osmanlı devleti’ne gelir ve padişaha çıkar.
    “bana gemiler veriniz, size yeni dünyalar keşfedeyim” der.

    dönemin padişahı ii. bayezid sadrazamlarına danışır. sadrazamları ise padişaha:
    “ahir zamanda yeni dünya mı olurmuş hünkarım” derler. ve teklif reddedilir.

    kaynak: murat bardakçı

    edit: kaynak eklendi.

    gelen mesajlar üzerine edit ii: kaynak gösterdiğim murat bardakçı’nın iddiada bulunduğu olayın maalesef kendi tarafından sunulan bir kaynağı da bulunmamaktadır. kendisi de duyum ve söylentiler üzerine bunu kaleme almıştır.

    ps: şahsi görüşüm; tarihin, geçerli somut delilleri olmadan tam olarak bilinemeyeceğidir. belki böyle bir olay hiç yaşanmadı veya yaşandı fakat farklı bir şekilde gelişip sonuçlandı. bilemeyiz.
    olay, en az yalan olabilme ihtimali kadar gerçeklik de barındırır. ta ki gerçeği veya yalanı ispatlanana kadar.
  • osmanlı'nın hint seferlerinin araştırılması durumunda hemen vakıf olunabilecek hadise. sen seferler için yetersiz coğrafya bilgisiyle koskoca piri reis'i harcayacak bir harekat yaparsan sonuçlarına katlanırsın.
  • tarihi kısmı bir kenara da, europa universalis 4'te tecrübe ettiğim kadarıyla hem teknik ve politik hem de coğrafi nedenlerle pek mümkün değil.

    komşularla falan uğraşmaktan zaman bulamadığınız gibi gereken gemiyi, ikmal hatlarını falan kurmak da çok teknik gerektiriyor. bir de ayrıca çok uzak lan.
  • ben bunu osmanlı'nın tercihlerine bağlıyordum. sonra baktım ki kolonileşebilenler hep okyanusun doğu kıyısındakiler. biraz coğrafi gibi geldi.

    barbaros hayrettin yine de istemiştir amerikalara gitmeyi, gidip ispanyollardan yerlileri kurtarmayı özellikle. ama gücü yetmemiştir. bu amaçla daha güçlü bir donanma istediği için kanuni'ye gitmiş, ama kanuni "boşfer ya, bizim malımız bize yeter" demiştir.

    ayrıca "kara devleti" olmamızla falan da alakası yoktur. biraz tarihleri kontrol ederseniz, o sıralar donanmamızın da güçlü olduğunu, haliç tersanesinin efsaneliğini, hobi olarak haçlı donanması batırdığımızı ve hatta batılıları coğrafi keşiflere itenin o sırada akdeniz'e de hakim olmamız ve ne denizden ne karadan düzgün ticaret yapamamaları olduğunu idrak edebilirsiniz. bizimle anlaşan ve bu yüzden rahat ticaret yapabilen venedikliler de uğraşmaz mesela yeni kıtayla neyin.

    barbaros değil başka adam zamanında olsa garip çıkarımlarınıza hak vereceğim ama adam farklı beyler. hele abisi oruç reis yaşasa, kanuni'nin ne gerek var'ını da dinlemezdi, jack sparrow gibi çalardı iki okyanus aşırı gemi ingilizlerden, iki sene sonra 50 gemi olurdu binali'nin hikayesindeki gibi.

    edit: biraz daha detay veresim geldi. oruç'la hızır kardeşler aslında cezayir'i alırken de kimseye sormuyorlar, o sırada osmanlı'da taht kavgaları, karışıklıklar var, uzak durmayı tercih ediyorlar. tunus'tan biraz medet umuyorlar, ama oranın sultanı da kaypak geliyor, en sonunda özgürce barut alabilmek için kendi devletlerini kuruyorlar.
    ispanyol kralı 5. carlos ya da tarihi kitaplarından bildiğimiz adıyla şarlken (şair burada charles quint demeye çalıştı), bu ikilinin başarılarını yakından takip ediyor ve yılanın başını küçükken ezmek istiyor. bunlar gidip bir kaleyi alınca, türkler aldı diye falan değil, sultan ya da kral olmayan, alt seviye insanlar hadlerine olmayan bir şey başardı diye çok sinir oluyor. nitekim arapların o kısmına bunu, şu kısmına başka bir şeyi vaat ediyor ve politik oyunlarla, desteğiyle, biraz da oğlu gibi gördüğü askerlerini bırakıp kaçmayı kendine yakıştırmadı diye oruç reis öldürülüyor.

    oruç ölünce hızır reis yalnız kalıyor ve boşluğunu bir kaç başka reis ve osmanlı sarayı'nı (kanuni artık tek güç olmuş, stabil ortam) kanka edinerek dolduruyor. o noktadan sonra da fazla sarayın izni dışında iş yapmıyor. yavaş yavaş emekliliğe geçiyor. tabi preveze deniz savaşı vs bu dönemde. yani emekli dedim diye 35 yaşında artık gol atamayan futbolcu gibi davranmayın, kalbinizi kırarım.

    teknik yetersizlik diyene de aldanmayın, o koca gövdeli gemileri yapmak ya da çalmak, hatta daha mantıklı yoldan bakarsak çalıp çakmalamak çok da zor olmazdı, mühendislik kabiliyetlerinin dışında değildi. yalnızca o tip gemiler akdeniz için hantal kalıyor ve bizimkiler büyük gövdeliler yerine küçük kadırgalara sahip olmanın avantajını tekrar tekrar yaşıyorlar. hatta preveze'de bizimkilerin toplarının menzili tüm haçlı donanmasındakinden fazla, bizim donanma vuruyor gol oluyor, onlarınki "kaleye" yaklaşamıyor bile. akdeniz'de o sırada gerekli olana sahipler, okyanusa çıkmaya tam karar verseler de onun gereğini yapardılar. istanbul merkezdekilerin kızıldeniz hezimetini bilmiyorum ama hayrettin'in zaferlerinin sadece iman gücünden ibaret olmadığını ve teknolojiye ne denli önem verdiğini, oturup işin teknik kısmına ne kadar çalıştığını hatıratlarında okudum.

    neyse, "ispanyollar izin vermezdi" teoriniz de pek haksız sayılmaz, izin vermeyişleri tam olarak bu. çıkardığımız efsanevi kaptanlara dünya'yı dar ediyorlar. yine de o sırada ispanyollarla başa çıkabilen de bir tek benim favori paşam. adam fransa'ya yardım ediyor şarlken'e karşı, tey tey.

    ileriki yüzyıllarda zaten değil atlantik, akdeniz ve hatta karadeniz'de bile totomuzu toparlayamadığımız sürece giriyoruz.
  • (bkz: ebussuud efendi)

    şimdi ne alaka diyenler olacak hemen açıklayayım. kanuni dönemi denmiş, evet o dönemde kolonileşme imkanı vardı ve osmanlı bunu yapabilecek güçteydi.

    ayrıca belirtelim diğer devletler gemi gemi altın taşırken osmanlı oturup izleyecek bir devlet değil. hele ki koyu katolik papacı ispanyollar söz konusuysa. öyle zaten toprağı vardı, tembeldi filan demek doğru olmaz pek

    ancak kanuni sultan süleyman osmanlı'ya hem altın çağını yaşatan hem de yıkımına neden olan fitneyi sokan padişahtır maalesef.

    kanuni öncesi osmanlı türk örfüne sahiptir. koltuk korkusu, hürrem oyunları, şehzadelerin öldürülmesi ve yine güçsüz kalan kanuni'nin dine tutunmak zorunda kalması sonucu ebussuud adlı bir şeyhülislam türemiştir.

    bu ebussuud denen yaratık, osmanlı'yı türk islam sentezi ve türk örflerinden koparacak fetvalar vermiş, selim'in korkaklığı ve etkisizliğinden faydalanıp osmanlı'yı tamamen arap islamı karanlığına gömmüştür.

    bildiğiniz fethullah gülen tipi bir adam bu yani. kafasına göre alakasız islamda yeri olmayan vampirlerle ilgili filan fetvaları bile var öyle diyelim.

    yani osmanlı o sıralar bambaşka bir karanlığın pençesine düşmüştü, bırakın koloniyi, o karanlık ki koskoca devleti 300 yılda içten içe yemiş ve tüketmiştir.

    maalesef türkiye cumhuriyeti'ni de yavaş yavaş tüketmektedir.

    şehzade mustafa padişah olsaydı tarih tamamen farklı yazılacaktı. mustafa, fatih sultan mehmet gibi aydınlıkçı bir çizgide diyebiliriz. maalesef olmamış

    edit: yazmadan önce dönemin osmanlı haritasına bakarsanız, rahatlıkla sefer yapabileceği berberi kıyısına sahip olduğunu, berberilerin de iyi birer denizci olduğunu anlayabilirsiniz. yapamaz diye bir durum kesinlikle yok. para da var, uygun alan da var, insan gücü de var

    ayrıca o dönem ispanya ile papaz olan ingiltere ile ittifak olma şansı da var. ingilizlerle hemen hemen hiç savaşmamış osmanlı. ayrıca ortak düşmanları da katolik hristiyan dünyası
  • osmanlı karadan sahra altına inememiş iken, okyanus aşırı sefer düzenlemesini nasıl bekliyorsunuz. kaldı ki bunun altyapısını kuracak kişileri ya sürgün etmiş yada idam etmiştir.
  • osmanlı'yı bu kadar da büyütmeyin gözünüzde. haraç düzeniyle yaşamını sürdürmüş, etkinliği ve yaptırım gücü kalmamış, son 300 yılında çok kötü yönetilmiş, çağ dışına itilmiş bir imparatorluktu. çünkü bilime ve her türlü gelişime düşmandı. sonuçta da yok olup gitti. ne bir ingiltere, ne bir ispanya, ne bir portekiz, ne bir fransa, ne bir hollanda olamadı hiçbir zaman; olması da mümkün değildi zaten. bugün osmanlı özlemi çekenler de büyük bir gaflet içindedirler. bu kişiler de tarihten ders alamayan, düşünemeyen kişilerdir. bunu artık idrak etmek gerekiyor.

    t: hiç şaşırtmayan nedenlerdir.
  • tesadüf mü bilmiyorum ama başlığın açıldığı vakitte izlediğim youtube videosu: why didn't the ottomans colonise the americas? . kaderin cilvesi mi yoksa google inc.'nin küçük bir hilesi mi?

    nedenlere gelecek olursak;
    -osmanlı'nın coğrafi konumu
    -hakim olduğu ticaret yolları
    -amerika'nın okyanus ötesi olması
    -osmanlı teknik açıdan geride kalması
    -osmanlı yöneticilerinin önceliklerinin arasında olmaması
    -devletler arası ilişkiler gibi birçok nedenler sıralanabilir.
hesabın var mı? giriş yap