• on beş yaşındayım o zaman. spor ayakkabının bağcıklarını bağlamıyorum. kuzenle geziniyoruz ne kadar çok bakan var aman da aman ne popülerim diyorum. meğer samsun dili edebiyatında 1988 jargonu: ayakkabı bağı açık olan kişinin sevgilim yok demesiymiş.
    saat sormak, mendil atmayla başlayan iletişim(!) tarihimizin son yüzyıldaki versiyonu olabilir.
  • var olduğuna inanmakta güçlük çektiğim ama varsa da hak verdiğim kızdır. çünkü türkiye'de yeterince yaşarsanız normalde biri anlatsa şaşıracağınız muhabbet açma tekniklerinin, taciz yöntemlerinin birçoğuna denk gelirsiniz. bunlar da başarılı olmak adına, olabildiğine doğal yöntemler seçilerek yapılır ki; buna maruz kalıp tepki veren kızlara "yhaa bunların da hep kafası 'benü sikecüüleer" haa, öhöhöhö" denilebilsin. hiçbir fikriniz yok değil mi? türkiye'de yaşayan kadınların senelerce ne tür tacizlere maruz kaldığından, hayatta kalmak, bunları yaşamamak adına sanki zombielerle dolu bir yerde onları nasıl atlatacağı ya da görmezden geleceği konusunda nasıl uzmanlaştığından çünkü buna nasıl mecbur kaldığından yana hiçbir fikriniz yok değil mi? dışarıda hep üniversite mezunu, zararsız diye tabir edilebilecek erkekler yok. istanbul tam bir sapık cenneti ve bu sapıklar her yerdeler. bu saatle ilgili konuya da değineyim şimdi:

    şu an sene 2018, akıllı telefonu ya da cep telefonu olmayan insan kaldı mı memlekette? bir erkeğin madem saatle o kadar işi var, bir kol saatini 10 liradan 1.000.000 liraya kadar satın alabilir. hadi telefon bozulmuş olsun, adamın da kol saati olmasın. bu herif hakikaten saati merak eden ve birine sarkma ya da tanışma amacı olmayan biriyse bunu hayli hayli bir erkeğe de sorabilir. fakat şöyle örneklere denk gelince "saatim yok" deyip hızla uzaklaşma yoluna da gidebiliyorsunuz:

    sene 2012, istiklal'de yürüyorum, arkadaşımla buluşacağım. tipi normal ama pek de güvenilir gelmeyen bir herif bir sağımdan, bir solumdan yürüyor sürekli. bu kısım biraz kısa sürdü, sonra yaklaştı ve bana saati sordu. söyledim. sonra hiçbir şey demeden hızlanarak yürümeye başladım. arkamdan duyduğum cümle şuydu: "şşşhhh pek hoşsun haa..." şimdi bu ne ya? neden? hadi ben yine şanslıydım, takip etmedi. sonuçta kalabalık bir ortam, zaten 15 metre sonra bir erkek arkadaşımla buluştum ama bu ne sapıkça bir şey ya? avare avare dolanan bir herifin derdinin saat olmadığını görebiliyorsun zaten. buna benzer birkaç kez daha saatin sorulduğu oldu ama en iğrenci buydu benim gözümde. ben de "sevgilim var" demek yerine "saatim yok" diyorum artık. bazı dangalaklar "telefonun da mı yok?" diyor bazen. "var, gel de götüne sokayım" diyemiyorsun tabii. olası olayları önlemek adına sessizce ve hızlanarak yürüyüp uzaklaşıyorsun. kutsal ignore, kural bu. eskiden başı dik, herkesle göz hizasında yürüyen ben, yıllar geçtikçe önüme bakarak yürümeye başladım.

    olayları değerlendirirken zaman ve mekan kavramını hep değerlendirin. bir avrupa ülkesinde yaşasak bir erkeğin bir kadına saati sorması çok çok normal. hiçbir sıkıntı yok burada. fakat sene 2018, yer türkiye. bu tür "saat sorma" bahanesiyle sözlü tacizlere maruz kalan kadınlara da biraz anlayışlı olun. gerçekten nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsunuz. tek başınıza olduğunuzda sürekli tetiktesiniz ve bu garip olaylar sonucunda bazı kadınlar da garip yollara başvurabiliyor. toplumdaki sapık ve azgın kitleyi elemine etmediğimiz sürece de bunlar olmaya ve sonuçlar doğurmaya devam edecek. ne yazık ki...
  • açıklama ve konuşma tarzına bağlı olarak verilen cevap ile mavi ekranın değişebileceği diyalog.

    -özür dilerim sınava geç kaldım sanırım, saati öğrenebilir miyim?
    +tabi ki... 10:23
    -bu saatten sonra manitamsın!
    mavi ekran.
  • sevgilisi olmasaydı aynı soruya evlenmeden olmaz diyecek kızdır.
  • o dediğin şey bölgeye göre değişiyor.

    mesela anadolu bölgesinde saat sormak '' seninle akrep ve yelkovan olalım mı '' anlamına geldiği için, kız seni doğal olarak reddetmiş olabilir.

    okumuş cahil seni!
  • saati söylemiş kadındır. geç olduğunu daha erken gelmesi gerektiğini söylemiştir.
  • sunu akla getirmiştir... ama ben bakireyim
    80 de cekilmiş desek 40 senedir beyin aynı kalmıs...
  • 'taciz iftirası' ihtimalini hesap etmeksizin bu devirde bir kadının yanından bile geçene şaşıran biri olarak; saat sorabilme cesareti gösterebilmiş arkadaşa yine de ucuz yırttığını hatırlatma ihtiyacı hissettiğim absürt olay.
  • medeniyetin beşiği kırıkkalede bi beyefendi saat kaç diye sordu,söyledim sonra tanışabilir miyiz dedi.kadınlara böyle kafayı yedirip sonra kezban diyorsunuz.saat sormak oldukça normal bir olay tabiki ama bu sorudan sonra gelecek cümleyi, benim başıma geldiği gibi, eminim birçok hemcinsim de yaşamıştır.
hesabın var mı? giriş yap