• dönemin emniyet müdürü olan daha sonra da adalet partisi dışişleri bakanlığı yapan ihsan sabri çağlayangil seyid rıza'nın idamını anılarında şöyle anlatmaktadır; "meydan doluşmuşçasına, boşluğa şöyle seslendi: ‘evladı kerbalayıh. bı hatıyh. ayıptır, zulümdür, cinayettir’, dedi. benim tüylerim diken diken oldu. bu yaşlı adam rap-rap yürüdü. çingene'yi itti. ipi boynuna geçirdi. sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını yaptı." (anılarım, syf.51-52)
  • 5 eylul 1937 yılında hukumet yetkilileri tarafından ateşkes talebi ile görüsmeye cagrılmış, bu suretle kendisine tuzak kurularak tutuklanmış ve kaşla göz arasında 18 kasım'da idam edilmistir.. cenazesi de yakılmıştır..
    tutuklanmasının ardından seyit rıza'nın sarfettiği hükümete be şeref ü zeker sözleri kürtlerin belleklerinden silinmeyecektir..
  • idam olaylarının bir an önce kararlaştırılıp infaz edilmesi için ankara’dan özel olarak görevlendirilen dışişleri eski bakanlarından ihsan sabri çağlayangilin anılarından :

    yıl 1937. şükrü sökmensüer, atatürk döneminin ünlü emniyet genel müdürlerinden birgün beni çagirdi

    -"atatürk diyarbakirda, singeç köprüsünü açmaya gidecek dedi.
    o tarihte seyit riza, dersimin kürt lideri. ayni zamanda peygamber sulalesinden geliyor kendisi. seyit rizanin bir de dini vasfı var.

    fırat, şeytan köprüsü (1) denen mevkiide dort metreye kadar daralir. derinliği de deniz gibidir. 17 metre olur. burada bir köprü yapmışlar, köprünün başında bir karakol, karakoldada 33 askerimiz var. askerlerin başında ismail haki adında bir yedek teğmen. yani ihtiyat mulazim.

    köprüye dersimliler bir baskin duzenliyorlar. baskinda karakol yakiliyor ve 33 askerimiz de şehit ediliyor.
    iste bu olay dersim isyaninin başlamasidir
    atatürk olayla ilgileniyor ve ilgililere kesin talimat veriyor. "bu meseleyi kökünden hallediniz" diye.
    elazığda o dönem muffetis-i umum-i abdurahman dogan pasa var (2)
    malatya emniyet müdürlüğünden birbucuk ay kadar önce ankaraya tayin edilmiştim. vali ibrahim etem akinci, şovalye, çeteci bir adam. demirci efe ile birlikte kurtulus savaşında çete kurmuş. vali vekalete şifre çekmis. "emniyet müdürüm ankaraya tayin edildi, biz elaziğa gidip dersim harekatini birlikte görmek istiyoruz" diye. o zaman bu isyan olayi ile ilgili türlü rivayetler var.

    uzatmayalim, biz ankaradan musaade istihsal vali akinci ile birlikte elazig'a variyoruz. muffetişi umumi abdurrahman paşanin misafiri oluyoruz. isteğimizi anlatiyoruz kendisine! dersim harekatini incelemek istiyoruz. paşa bize "iyi ki geldiniz ben de yarin orada bir mevkiye gidecegim. onbes gun once tercüman araciligiyla asiretlerle konuştum. kendilerine asiretlerin başi olan kisilleri teslim ederseniz harekati durduracağız, bariş yapacağız dedim. yarin da son gün. gidecegimiz mevki biraz tehlikeli. ne olacağı belli olmaz. isterseniz sizi de alabilirim" dedi

    yemek yedik. zeytinyağlı sıcak bir yemek. ben alışkın değildim. hastalandim. ateşim 38. ama olayi da kaçırmak istemiyorum. hasta hasta önceden belirlenen harekat sahasina varmak icin yola ciktik.
    onumuzde ve arkamizda birer kamyon. biz ortadayiz.kamyonun birinde askerler var. digerinde fırından yeni çıkmış sıcak ekmekler. yollar devriye dolu. devriyeler mevzilenmiş. bu arada devriyeler bize yanlışlıkla ateş de açtılar. önlendi.
    geleceğimiz yere geldik. yuksek bir yerden aşağıya indik. indigimiz yere silahli askerler dizildi. abdurrahman pasa muhtemel bir pusuya karsi önlemler aldırmıştı. benim yanimda fotograf makinasi var.
    bir süre bekledik. ortalarda kimseler yok. bağırıp çağırdık bir tercüman cikti ortaya.
    abdurrahman pasa:
    -geldiniz mi? dedi.
    -geldik. dediler.
    ortaya göğsü bağrı açık, uzun boylu levent adamlar cikti.
    abdurrahman pasa gelenlere çuvallarla ekmegi dagitti. açtılar. hemen ekmekleri kirip yemeğe başladılar. kalanlari da koyunlarina soktular.
    pasa onlara sordu:
    -listede yazili olanlari getirecekmisiniz?
    -uc kisi haric on iki kisiyi getirecegiz dediler.
    abdurrahman pasa: "olmaz" dedi. onlar da son derece kararli bir bicimde:
    -pasam ne edek olmazsa olmaz dediler.
    asiler daglara siginmislar. bir mavzerle bir alayi durdurur. pasa onlara biraz sert: "devletle bas edemezsiniz"! dedi. ve ekledi.
    -nicin teslim etmiyorsunuz?
    iclaerinden en uzun boylu olani one cikti:
    -bir kadinin tek kocasi olur. simdi siz hukumetsiniz. askeriniz var. bugun buradasiniz. sunlari size veririz alir gidersiniz.. biz yarin yine onlarin eline kaliriz. bunlar, bu agalar bizim kulumuzu attirirlar. siz dersime'e giremiyorsunuz. jandarmanizi sokamiyorsunuz...
    abdurrahman pasa durdu. dusundu. sonra tercumana sunlari soyledi:
    -ben kastamonuluyum.kastamonunun tarihini bilirmisiniz? sehrin ortasinda bir nehir akar. etraf birdenbire dag gibi meyillenir. vaktiyle bir tarafinda kastlar ote tarafinda tumanlar varmis. sehri bunlar kurmus. bunun icin "kastuman" demisler. kelime zamanla kastamonu olmus. sizin asiretinizde bu gun "demenan". siz benim akrabamsiniz. atalarimiz bir yerde bulusurlar.
    yapmayin. size onbes gun daha izin vereyim. gidin ve onbesgun sonra bu listedekileri getirin" dedi
    o litede seyit riza da var. ve teslim etmeyecekleri uc kisiden biri de seyit riza. bende bu olayin resimlerini cektim.
    erkan-i harp, kurmay albay neset bey, canakkale valisi oldugumda bu zati canakkale grnizon kumandani olarak buldum.
    asilerle konusmaktan dondugumuzde nesat albay bize: "bu isleri hep seyit riza yapiyor, seyit riza peygamber sulalesinden degil. kendisine kucukken hastalik gelmis. ailesine demisler ki bunu kundagiyla kiliseye goturun birakin sabahleyin alin bir seyi kalmaz. (3)
    denileni yapmislar. birakip sabahleyin almislar. rivayete gore cocuklar degismis". nesat pasa iddia ediyorki seyit riza peygamber sulalesinden degil.
    seyit riza buyumus. seytan koprusu'nu yikmis. dini lider olmus. dersimlilerin basina gecmis. dersim isyanini da o idare ediyormus.

    bu olaylardan sonra ankaraya dondum. onbes gunluk ikinci muddet bitmis abdurrahman pasaya listedekileri teslim etmemisler.
    aradan aylar gecti. seyit riza ve cevresi yakalandi. mahkemeleri suruyor. iste bu sirada ataturk diyarbakirdaki yeni yapilan singec koprusu'nu acmaya gidecek. elazig'a da gelecek karayoluyla singec koprusune gececek.

    emniyet genelmuduru sukru sokmensuer bey bana diyorki "ataturk singec koprusunu acmaya gidecek. dersim harekati bitti. beyaz donlu alti bin dogulu elaziga dolmus. ataturkten seyit rizanin hayatini bagislamasini isteyecekler. buna meydan vermeyelim".
    1937 yilinda resmi tatil gunu cumartesi ogleden sonra, ataturk pazartesi gunu elazig'a gelecek. bizden istenenler "asilacak asilsin" ve ataturk'un karsisina beyaz donlular ciktigi zaman is isten gecmis olsun.
    o donemde elazig valisi sefik bey, savci hatemi senihi bey, emniyet muduru serezli ibrahim bey, savci yardimcisi arkadasim, sukru sokmensuer "sivillerden emniyet genel mudurlugunun siyasi subesinden istediklerini al. ataturkun istasyondan halkevine kadar korunmasi da size ait" dedi.basta macar mustafa olmak uzere alti kisi alip yola ciktim. trenle elaziga vardim.emniyet muduru ibrahim beye gittim. savci icin "kuraldis bir sey yapmaz, mumkun degil " dedi.

    savciya gittim. durumu kendisine anlattim. bana bu konuda hukumettende sifre aldigini, ama mahkemelerin cumartesi tatil oldugunu, tatildeyse sonuc almanin mumkun olmadigini bildirdi. ve ekledi. "bende mahkemeleri etkileyemem". oysaki biz mahkemenin kararini ataturk gelmeden once vermesi ve gereginin yapilmasini, ataturk geldiginde seyit riza meselesinin kapanmis olmasini istiyorduk. ben bunu halletmek icin hukumet tarafindan buraya gonderilmistim.

    savci yardimcisi hukuktan sinif arkadasim. bana "sen valiye soyle bu savci rapor alsin gitsin. ben senin istedigini yaparim" dedi.
    biz mahkemenin tatil gunu islemesini ve alinacak sonucun infazini istiyorduk.
    savci rapor aldi. arkadasim vekil olarak savcinin yerine gecti.
    mahkeme hakiminin evine gittim. gittigimde hakim mahkemenin aldigi karari evinde yaziyordu.
    hakimle konustuk. kendisi karari daktiloya cektirmekle mesguldu. devir chp devri. herkes cekiniyor. hakim bana: "cumartesi mahkeme toplanmaz ancak pazartesi gunu mahkeme mahkemeyi toplar karari veririz. sali gunude idam hukumlerini yerine getiririz" dedi.

    o zaman dorduncu bolgede temyiz haki yoktu.
    abdurrahman pasa sikiyonetim kumandani olarak karari tasdik edecek. o da "yukaridaki karar tasdik olunur" demis basmis bos kagida imzasini. yukariya "abdurrahman poasanin idami" diye yazsaniz kendisi idam edilecek.
    hakime dediki:
    bu dediginiz gun ataturk geliyor. maksat hasil olmuyor ki. hakim "baskaca bir sey yapilamaz"diyerek kestirdi atti. bende kendisine sordum:
    -sizin saat besten sonra davaya devam ettiginiz olmuyormu?
    -oooo cok oluyor cevabini verdi.
    -eee sonradan bes saat ihlal ediyorsunuz da bastan bes saat ihlal etseniz olmuyormu? yani pazar aksami sahurdan sonra mahkemeyi acariz.
    hakim:
    -elektrikler kesiliyor dedi.

    onada çare bulduk. otomobil farlariyla hapishaneyi aydinlatiriz. halkevine luksler koyariz.
    hakim bu defa :
    samiin yok , dedi
    ona da care bulduk. samiin de getiririz.
    -kac kisi asilacak?
    -onu karardan once soyleyemem dedi. ama ekledi: "savci 27 kisinin idamini istedi".
    -biz ona gore mi hazirligimizi yapalim?
    -bilmem dedi.

    ceza infazi kanunu her asilanin ayri bir yerde asilmasini, asilanlarin birbirini gormemesini emrediyordu. bu sarti da yerine getirmeye calistik. her meydana dort sehpa kuduk. vali bir de cingene cellat buldu. gece 12:00 de hapishaneye gittik. farlarla cevreyi aydinlattik mahkemenin 72 sanigi var.

    beni asmaya mi geldiniz ?

    saniklari aldik. mahkemeye goturduk. cingene de geldi. adam basina on lira istedi "peki" dedik.
    saniklar turkce bilmiyor. mahkeme karari acikladi yedi kisi olum cezasina carptirilmis, saniklardan bazilari beraat etmis bazilarida cesitli hapis cezalarina carptirilmisti.
    kararlar okununca saniklar ilk anda anlamadilar. idam "tunne" diye bir vaveyla koptu.
    biz seyit riza'yi aldik. otomobilde benimle polis muduru ibrahim'in arasina oturdu. jeep jandarma karakolunun yanindaki meydanda durdu.
    seyit riza sehpalari gorunce durumu anladi.

    -asacaksiniz; dedi ve bana dondu.
    "sen ankaradan beni asmak icin mi geldin"? bakistik. ilk kez idam edilecek bir insanla yuz yuze geliyordum. bana guldu.
    savci namaz kilip kilmayacagini sordu.istemedi. son sozunu sorduk.

    -kirk liram ve saatim var. ogluma verirsiniz, dedi.
    bu sirada findik hafiz asilirken gormesin diye pencerenin onunde durdum.
    findik hafiz'in idami bitti. seyit rizayi meydana cikardik. hava soguktu ve etrafta kimseler yoktu. ama seyit riza meydan insan doluymus gibi, sessizlige ve bosluga hitabetti.

    -evladi kerbelayimi, be gunayimi, ayibo zulimo, cinayeta. (evlad-i kerbelayiz, gunahsiziz, ayiptir, zulumdur, cinayettir.) dedi.benim tuylerim diken diken oldu. bu yasli adam rap - rap yurudu. cingeneyi itti. ipi boynuna gecirdi. sandalyeye ayagiyla tekme vurdu. infazi yapti.

    edit: tabi bu konuya objektif yaklaşmak gerekiyor. seyit rıza sergilediği bu mücadele ve ölüme başı dik, onurlu gidişiyle biz gibi çoğu insanın saygısını hak ediyor. 38 öncesindeki döneme bakılırsa kendisinin de bi ağa olduğu görülür ki eskilere(dersim yöresinde yaşamış yaşlılar) sorunca az çok neler yaptığı konusnda fikir sahibi olunabilir. dersim'de dikilen heykel o seyit rıza'nin heykelidir yoksa dersim'de bir delinin heykelini yapabilirsiniz, bir velinin de heykelini yapabilirsiniz ama bir ağanın heykelini yapamazsınız.
  • şeyh sait kendisini desteklemeleri için dersim aşiretlerini yanına çekmek ister ve ileri gelen aşiret reislerinden seyit rıza ile görüşmek için bölgeye gelir. seyit rıza gelenleri karşılar ve kurban kesmek ister; yanındaki adamı kurbanı tam kesecekken şeyh sait durdurur adamı ve kendi adamlarından birinden kesmesini ister. kurban kesilir, yemek yapılır oturulur ve yenir. sonrasında şeyh sait ''bize destek verecek misiniz?'' der ; seyit rıza ''sen o desteği sabah adamına kestirdin'' der. şeyh sait aldığı cevapla ordan ayrılır.

    (alevilerde gusül abdesti olmadığı için, sunni mezhebine göre kestikleri kurban helal değildir)

    edit: bu arada gusül abdesti yoktur diince bazı eleştiriler geldi. elbette ilişkiden sonra veya kadınsal mevzulardan dolayı vücud temizlenir. biz buna duş almak veya banyo yapmak diyoruz tabi sunni mezheb buna niyet ekleyerek gusül abdesti diyor. sunni mezhebe göre tutacağı oruç veya kılacağı namaz kabul olmayacağı için ve vücud temizliği için yapılmakta aleviliğin ise asıl derdi temizlik yoksa namaz oruç gibi farklı yaptırımları yoktur, zaten normalde de hiçbir din veya inanışa sahip değilsen bile temizlik baabında yapılması gereken şeyler bunlar.
  • 71 yıldır dersim topraklarında halkına külleriyle, toprağa işlemiş en ufak zerresiyle can veren yiğit.
  • seyit riza dersimin bedenlesmis hali, hayati dersimin tarih boyunca yasadiklarinin kisa bir ozeti gibidir.. ilerde bir gun, onu yeni kusaklar tanidigi gun , tarihin arka sayfalarindan cikarildigi zaman bu ulke gercekten adam gibi bir ulke olacakdir.

    fırtınalardan kopmuşum öfke doluyum
    kavganın ateşiyim sevda doluyum
    özgürlüğe susamış halkın ufkuyum
    sabahın seherinde canım pusuya düştüm

    yukardaki umut altincag dortlugu belkide onun hayatinin en kisa ozeti hem onun hem dersimin ....

    edit : sen istedigin kadar zamanin otesine gonder, inadina yasiyor seyit riza her agacinda her damal akarsuyunda, ve hala binlerce dersimli riza bas koyuyor, zulme karsi canini siper ediyor haksizlik olmasin diye... sana inat yasiyor seyit riza hem de binlerce evladi ile ...

    devam et kotule bu entry...
  • (bkz: seyidim)
  • hakkında yazılmı$ bir türkü için:

    http://www.zerennet.com/emekci/seyid-riza-dersim
hesabın var mı? giriş yap