• geçen haftaki bölümün akabinde kalitenin düşebileceğini düşünmüş olduğum için olsa gerek, aslında beklenenden daha iyi bir şekilde 10.sezon 5.bölümünü bizlere sunmuştur. bu müneccimlik işlerini bir türlü becerememişimdir zaten.

    bu bölüm boyunca cassidy freeman'a bayıldım. daha önce bu kadar bayılmamıştım, bunu da belirteyim. peki neden oldu bu ?

    --- spoiler ---

    şimdi, şu çatlak muhabir bozuntusu kız blur'u biliyorum diye tess'e çemkirmeye başlayınca tess'e dikkat ediniz, böyle bir tırsma belirtileri başlıyor. akabinde çatlağımız blur lois lane dedikten sonraki kopuşu,"ah ulan salak" temalı bir gülümsemeyle bakışı, tüm o gergin bekleyişle birlikte süzülen suratında bir anda güller açması sabahın bu saatinde hoşuma gitmiştir. "oh baby," diyerek yaklaşıp severim, okşarım ben öyle tess'i.* kaç kere tekrar edildi o sahnenin çekimi bilmem ama sahneye kaptırdım, cassidy freeman'a hayran oldum resmen. ve evet, oliver'a chloe'den daha çok yakışacaktır.

    bu bölüm itibariyle tess mercer'ın gelişimi çok yol katetmiştir. alexander'ın birkaç yıl sonra superman'in başına bela olacağını bildiğimden mütevellit bu velede kol kanat olmasını pek hoş karşılamıyorum ama eğer olacaksa o yumurcak sezon sonuna kadar nasıl bir gelişim geçirip yeniden lex luthor olarak palazlanacak piyasaya, merak ediyorum. tess o kadar şefkatle ilgileniyor, hadi bakalım.

    lois clark ikilisine yorum yok. kaç aydır kabız oldum. şu dizide clark'ın tavırlarının hoşuma giden zamanları bu herif hep red kryptonite etkisi altındaykendi, sonunda bir işi becerip lois'e güzel de bir edebiyat parçalayarak açıklayabildi ya sırrını, gözüm arkamda gitmez.

    ha bu arada, lois'in çok romatikti dediği bu muydu lan ? ha bi atladıkları yerden konfeti gibi şeyler fışkırdı, o kadar olayı. laf salatasını her yerde yapardın, mesela homecoming'de dans ettikleri ortam "romantik" lafına daha uygun bir ortamdı. sen orada sus, git kağıtların içinde "im the blur," de. lois'in de romatizm anlayışına ben...

    --- spoiler ---

    bölüm spoiler'ında çktım artık, aşağıdakiler sezon spoiler'ına girebilir.

    alexander ile ilgili kafama takılan bir kaç soru var. bu herifin saçı meteor yağmurundan sonra dökülmemiş miydi ? bir daha da çıkmadı. meteor freak'lerin bir şekilde dna'ları falan mutasyon geçirmiyor mu ? nasıl oluyor bu işler ?

    dna mutasyonu üzerinden gidersek, üretilen lex'lerin en baştan beri saçsız olması gerekmiyor mu ? bu çocukta nasıl saç vardı da yaşlı olanda saç yoktu. zamanı gelince mi dökülecek ? nedir yani.

    zamanı gelince dökülecekse, lex meteor yağmuruna yakalandığı dönemde bu çocuk kadar değil miydi ?

    bu veledin başına kryptonite ile ilgili bir olay gelecek yine. o olaylardan sonra sapıtacak, büyük ihtimalle de blur sebep olacak bu olaya. ondan sonra "vay anam sen misin beni bu hallere sokan" moduna girip kan kusacak lex ortalığa.

    ahan da buraya yazdım.
  • dizideki jimmy olsen konusunda...

    --- spoiler ---

    salvation ve homecoming'in gelecek bölümlerinde bir jimmy olsen'ın varlığından bahsediliyor. bu kişi bizim dizinin 6-8 sezonlarında gördüğümüz jimmy olsen'ın küçük kardeşidir. bunu da şuradan anlıyoruz; çizgi romanda ve genel superman mitolojisinde jimmy olsen'ın tam adı james bartholomew olsen'dır. dizide ise henry james olsen boy göstermiştir. dolayısıyla cenazede chloe'nin jimmy'nin fotoğraf makinesini verdiği küçük çocuk gerçek jimmy olsen'dır. zaten mantıklı olan da budur, zira çizgi romanda jimmy olsen, clark ve lois'e oranla çok daha genç ve tecrübesizdir.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    dizi sanki dc'nin çizgi roman evreniyle senkronlu bir şekilde ilerliyor. yanlış hatırlamıyorsam smallville'deki supergirl maceraları supergirl'in smallville yazarlığı da yapan jeph loeb tarafından dc evrenine tekrar sunulmasıyla paralel olarak başladı. dizide lana'nın luthor ailesine katıldığı ve clark'tan uzaklaştığı dönemlerde çizgi romanda lana lexcorp'un başına geçti ve clark'la araları bozuldu. superman kandorluları ve zod'u brainiac'ın elinden kurtarıp dünya'ya getirdikten sonra smallville'de kandorlular ve zod benzer şekilde dünya'ya geldi. yine 10. sezonda oliver queen'in çizgi romandaki kayıplarla ve karanlık bir dönemiyle yüzleşmesini izliyoruz, superman de kendini keşfetmeye çalışıyor. dahası da vardı sanki ama hatırlayamadım şimdi. tesadüf değildir diye düşünüyorum bu kadarı. ayrıca pek alakalı olmasa da tam chloe smallville'den ayrıldığı sezon action comics yoluyla dc'nin ana evrenine girdi, bu da bonus olsun.

    --- spoiler ---
  • -- s10e09 spoiler --

    darkseid gelecek anamızı sikecek temalı bir başka bölümdü. aquaman, mera, deathstroke konuk olarak vardı ve ne yalan söyleyeyim mera'ya aşık oldum. zaten çizgi romanlardan kendisine platonik hoşlaşmam vardı ama kardeşim bu kadar güzel, bu kadar tatlı bir hatun olur mu yahu ?

    neyse, gayet güzel bir bölümdü. zaten 10. sezon final sezonu olduğu için şahane ilerliyor. aquaman'i ilk çıktığında (5. sezon olması gerek) atlantis'in kralı olduğu gerçeğine hiç değinmeden göstermişlerdi. şimdi ise king of the seven seas sıfatıyla gösteriyorlar. yakında batman ve wonder woman çıkarsa hiç şaşırmam çünkü franchise olayını hiç siklemiyorlar. son olarak bölümden siker bir replik;

    slade wilson (deathstroke): are you a man or a steel ?
    *ateş eder*
    clark: i am the man of steel

    oh beybiiiiiiiiiiiiii

    -- s10e09 spoiler --
  • --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    10. sezon 9. bölümdeki final sahnesiyle battlestar galactica'ya selamını çakmıştır.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
  • "i was protecting you", "the world needs you", "it's my/your destiny" replikleriyle özetlenebilir.
  • michael hogan'ı severiz sayarız ama koskoca deathstroke'u açmayın dedeler kıvamına getirip resmen rezil etmiştir.
  • s10e10

    --- spoiler ---

    oha lionel diğer evrenden bizimkine geçti.....
    mükemmel bir bölümdü bence ,resmen tadı damağımda kaldı desem yeridir. dizideki bütün oyuncuları ayrı ayrı seviyorum ama son zamanlarda göze batan resmen parıldayan bir oyuncu var ki söylemesem hatrı kalır cassidy freeman. tess mercer karakteri ilk sekizinci sezonda diziye girdiğinde çok sevmemiştim açıkçası ama gittikçe kendini sevdirdi bana. özellikle oliver'la ilişkisini çok ilginç bulmuşumdur bence chloe oliver ilişkisinden çok daha iyiydi, temeli vardı en azından. tess hayatta yanlış kararlar vermiş ama özünde doğruyu yapmaya çalışan biri aynı anda içinde hem incinmekten korkan masum bir kız çocuğu var, hem de kendini koruyabilmek için kendine duvar örmüş biri.. onuncu sezonda ise artık watchtower oldu, clark'la oliver'la arası çok daha iyi hatta lois'le bile iyi bir ikili olabilirler bence. cassidy freeman onun karakterini duygularını tepkilerini gerçekten çok iyi yansıtıyor. özellikle bu bölümde clark "luthor blood is luthor blood. it's poison." dediğinde yüzündeki o incinme ifadesi, clark'a lex konusunda söylediği yalanın açığa çıkmasıyla yaşadığı korku ve son sahnedeki o masum ama hüzünlü, kalbi kırık hali. bu sezon tess karakterini daha bi derinlemesine işliyor dizi. cassidy freeman da fırsattan istifade oyunculuğunu konuşturuyo hani.
    bölüme dönersek her ne kadar clark loisci olsam da clark ve tess'in de birbirine yakıştığını kabul etmeden duramayacağım. clark luthor aka ultraman kötü bir karakter bizim clark'ın tam zıttı. onu ultramanken görenleri öldürüyo falan hafif manyak yani. lois de sırf clark kötü diye oliver'la birlikte gibi bir hava sezdim ben. bir de oliver'la lois çatıda konuşurken aklına lois'in "seni seviyorum ama arkadaş olarak" dediği sahne gelen bir tek ben mi varım merak ediyorum. lois'in clark'ı ne olursa olsun tanıyabilmesi gerçekten hoş bi ayrıntı gerçek aşk böyle bişey tabi. lionel bizim lioneldan kat kat kötü bizimkisi sonra iyiye dönmüştü sevdirmişti kendisini, ölünce üzülmüştük. ama bu lionel bu evrende ne yapar merak ediyorum uzaktan uzaktan clark'ı izleyecek mi yoksa olaylara dahil mi olucak görücez. bu vesileyle john glover da diziye tekrar dahil oldu ya daha ne isteyelim.

    --- spoiler ---

    edit: heyecanlı kısa bir yoruma uzunca bir ekleme.
  • --- spoiler yok ama ---

    geçen hafta 10x10'da paralel evren konusunun işleneceğini duyduğumda hoşuma gitmemişti. (bkz: lost)
    fakat senaryo-kurgu çok iyiydi bu bölümde. 40 dakikalık bölüm sanki 10 dakikada bitti.

    --- spoiler ---
  • iyisiyle kötüsüyle dört yıldır izlediğim dizim. sezon on ve artık sona yaklaştı. neticede bir dizi olsa da belleğe kazınmış ve içe işlemiş, akla geldiğinde gülümseten ve duygulandıran bir dizi olarak kalacaktır bundan sonraki hayatımda smallville.
hesabın var mı? giriş yap