• 2009'dan beri dile getirdigimiz "abrams elini ceksin star trek'ten" seklindeki endiselerimizi gelen izleyici yorumlariyla bir defa daha onaylamis film. oyle ki toplamda 28 sezon dizisi(animated series'i ve cizgi romanlari saymiyorum) ve 2009'daki film haric 10 adet sinema filmi olan bir evren hakkinda, bunlarin hicbirini izlememis, anca sagdan soldan duyup da haberdar olmus bunyelerin bile star trek hakkinda yorum yapabilmesini saglamistir bu film.

    abrams'in amaclarindan biri de star trek'le ilgisi alakasi bulunmayan kitleleri cekmekti(r). star trek'le ilgisi alakasi olan kitle zaten isin gorsel efektine falan bakmiyor. bugun oturup orijinal cekim(remastered olmayan) tos izleyebilen insan, star trek'i gorsel zerzevatlari icin degil fikirleri icin izleyen insandir. tos'u vaktinde iptal edilmekten kurtaran izleyici kitlesini ceken de buydu. o zamanlar boyle efektler mi vardi?

    abrams'in trek filmleri ise tam avengers kafasindaki filmleri ayila bayila izleyen bunyelere goredir. simdi bu filmden veya baska bir seyden yola cikip yukaridaki saydigim kadar gecmisi olan bir bilim kurgu eserine "fantazi" dememek gerek. fantezi dedigin kardes oldugunu bilmeyen iki tipin yiyistigi, kiliclarin forcelarin havalarda ucustugu star wars'tur. star trek'te adi anilan ve gunumuze kadar gecen sure zarfinda gercege donusturulen aletleri edevatlari saymaya baslasak simdi ohoo. merak eden how william shatner changed the world ve trek nation denen belgeselleri izleyebilir.

    bir arkadasla "simdi star trek'le alakasi olan olmayan herkes ileri geri konusmaya baslayacak sagda solda" demistik birbirimize. abrams'in star trek'i bok etmesi bize neden bu kadar batiyor peki? sagda solda potansiyeli olan birine "star trek izliyor musun?" dedigimizde eger bu herifin filmlerini izleyerek basladiysa burun kiviracaktir. var boyle tanidigim. izle diyince izlemez, big bang theory'de adini duyunca merak eder; gider abrams'i izler.

    big bang theory demisken; chuck lorre da star trek'in iyi ekmegini yedi. gene roddenberry altin yumurtlayan tavuk birakti miras olarak bizlere; optimist bir gelecek kurgulayabilmemizi saglayan bir altyapi birakti. eskiden star wars vs star trek muhabbetleri olurdu. artik olamayacak; cunku abrams git gide star wars'a cevirecek star trek'i.
  • zevkli bir filmi cunku benedict cumberbatch ve peter weller . ne yapsalar izlerim. (al iste high concept film otis, "benedict cumberbatch iki saat tuvalette kilitli ve ishal/kabiz karisimi egzotik bir hastaligi var"]

    --- spoiler ---

    ama kotu bir star trek filmi, cunku bir star trek hikayesi degil. ben the next generationi daha cok severim ve bu film, dataya odaklanan iyi bir bolumden ziyade, iron man 3.5'a benziyor.

    formul ayni: hikayeyle alakasiz heyecanli bir baslangic. mola, bir takim sakalar. super villain'i tanit. bir kriz ve trajik bir olum. intikam yemini. alakasiz seksi kadin karakter. aksiyon (esprili). inandiriciligi olmayan bir twist (iyi adam aslinda kotu adam..cok bozdu ama, oyle boyle degil). mutlu sonla sonuclanacagi tahmin edildiginden pek etkisi olmayan ikinc bir tradeji. kahraman ve kotu adamin duellosu. mutlu son, sakalar.

    120 dakika icinde bir dakikadan uzun suren bir diyalog yok. ne zaman derin konulara dalacak olsalar, ne zaman biri guzel bir laf etse, akabindeki uc saniyelik sessizlik bir patlamayla kesiliyor, biz de hemen 50 iq kaybedip aksiyon moduna geciyoruz. temponu sikeyim jj. bu yuzden de khan gibi bir hikaye varken elinde (intikam hikayesi yuzunden seyircinin sempati duyacagi trajik bir figur, arkaplanda eugenics etigi, kirk ve spak'in kendilerini yetersiz hissetmeleri) ortaya sadece manyak bir katil cikmis.

    akabinde zoru basarip, peter weller'in karakterini bundan da kotu bicimde harcamis. stratejik dusunup savasa hazirlanan bir eski tufek ne ara psikopata bagladi? hatta ben olsam bu karaktere baska bir derinlik katardim, mesela savas icin egitilmis ama savas olmadigindan kendine amac yaratmak zorunda kalan biri olabilirdi. daha da zevklisi khan'la aralarinda trajik bir baba-ogul /yaratan-yaratilan iliskisi olabilirdi (ve her ogul gibi khan da babasini oldurmek isterdi *). bizimki koca genelkurmay baskanini iki sahnede psikopata baglatmis. niye taa en bastan plani enterprisei yok etmek olsun? bunun emrini dinleyen kansizlar kim? sirf twist olsun diye bu potansiyeli harcamis olmalari isin butun zevkini kaciriyor.

    orjinal wrath of khan'a yaptigi ters koselik referans ancak iyi bir filme lezzet katan bir sos olurdu, bu haliyle bende ters etki yapti: "ben star trek yerine diyalogtan fazla ozel efekt barindiran bir marvel filmi cektim, ama gonlunuzu boyle ucuz numaralarla alirim".

    ***

    jj efendi dersini almistir, bu yaziyi okuduktan sonra bir daha film cekecegini sanmiyorum. geciyorum isin bilim kismina:

    1) koca gemi teorik fizikciden gecilmiyor ama murettebat halen warptan paldir kuldur cikinca sanki 90 km'den 50'ye dusmus gibi esyalarin devrilmesinin, insanlarin sarsilmasinin gizemini sorusturmuyor. oyle bir ivme etkisi olsaydi, isik hizina cikista ve iniste gemi dahil icindeki hersey aninda pestil olurdu.

    warp teorisinin ( http://en.wikipedia.org/wiki/alcubierre_drive ) butun olayi, geminin etrafindaki uzayin bukulmesi ve geminin bu sayede o uzayla beraber hareket etmesidir. yoksa gemi normal uzay-zaman icinde isik hizina ivmelenemez (kutlesi sonsuz olur).

    2) khan'i hikayeye sokan fikir sakat: daha iyi silah tasarlamak ve askeri taktik gelistirebilmek icin gecmisten kalan bir "canavari" uyandirmak, ancak demolition man ortaminda gecerli bir sebep olur. halbuki teknolojinin amina koymus bir galaktik federasyon ne yarar saglayabilir 300 sene oncesinin ilkel genetik teknolojisiyle kasi burnu duzeltilmis khan'dan? teknolojik gelisim hizi katlanarak artiyor ve bugun genetik muhendisligiyle yaratilan ustun bir zeka 50 sene sonrasinin bile teknolojisini anlayamaz. yok mu arkadas senin yapay zekan, 300 sene boyunca deep bluenun ustune bir civi cakamadin mi? ya da milyonlarca bilimadaminin, muhendisinin kidemi, sendikal haklari yok mu da kendi uzay-zamaninin disindan isci getiriyorsun? on milyarlarca nufusluk federasyonun kaderi 72 tane ninja fosiline bagli olabilir mi?

    3) eugenics tehlikesi yuzunden, 300 sene boyunca genetik muhendisliginde tek gidim ilerleme olmayacagini farz etmek gercek disi. oyle bir potansiyel olacak da, insanlar 3 asir boyunca o cazibeye kapilmadan, sirf slippery slope argumani yuzunden buna sirt cevirecekler. tas catlasa 10-15 sene gider oyle. insan klonlamak su anda yasak mesela ama 30-40 sene icinde bunun yapilmamis olacagina ihtimal veren var mi aranizda?

    cryogenicsin unutulmus olmasi daha da sacma. bir kere kimse kullanmasa bile wikipedia diye birsey var, niye unutasin? ikincisi bunun tek uygulama alani uzay seyahati degil ki warp yapabiliyoruz diye kullanmamazlik olsun. belki zevk icin donduracagim kendimi, belki cozumsuz bir hastaligim var. ucuncusu, warplu warpsuz, her gemiye lazim. mesela kolonize edeceksin uzak gezegenleri, e tasidigin adamlari uyutmak dururken 5 sene boyunca ayakta tutup beslemekle, psikolojilerinin bozulmasini engellemekle niye ugrasasin. yahut 10 milyon isik yili otedeki bir yere gitmek istiyorum, cuzdanimi orada dusurmusum, hadi yap bakalim cryogenics olmadan.

    --- spoiler ---
  • nihayet yarın izleyeceğim film. beklentilerim o kadar düşük ki, beğenebilirim bile...
  • su gergin atmosferde her durumda iyi gelebilecek bir film gibi duruyor, star trek v bile olsa izlenir into darkness a gelene kadar o derece.
  • izleyicinin geneline hitap etmesi açısından bol bol aksiyon olduğu doğrudur fakat kalitesine laf edenin aklına şaşarım. film senaryo olarak zayıf kalsa bile kendi atmosferi yaşattığı için alenade bilim-kurgu yapımlarından sıyrılmayı becermiş. tabi bu yorum gece 01:45 matinesinde 4 bira + en büyük boy patlamış mısır ile koca imax ekranında tek başına izlemenin keyfinden de olabilir.
  • resmen dağ fare doğurmuştur. amına koyim doğru dürüst uzaylı göremedik lan. uzaylı olmadan star trek mi olurmuş. dekor olarak gora ile yarışır işte. bi kaç sahnesi de olmasa gora daha iyi derdim bak. o kadar kızdım. j.j. abrahams bıraksın bu işleri. birde gelecekte tüm dünyayı tayyipgiler yönetecek heralde. dünyada her yer bina, yer beton. koca dünyada sadece 4 ağaç gösterdiler. nerde lan sizin doğaya saygınız. birde önümde balina gibi çapulcu kılıklı eleman taş gibi kızı götürdü, hep fitil oldum. adalatini sikim dünya.
  • --- spoiler ---

    'into darkness' (karanlığın/bilinmezin içine) kısmının hem fiziksel hem de metaforik olarak içinin doldurulamadığı bir lindelof yapımı (aksiyon-bilimkurgu senaryolarının vazgeçilmez ismi).

    ne tam anlamıyla uzayın içlerini (karanlığın) görebildik, atılgan'la yeni dünyalar keşfettik (filmin başı ve klingon kısmı hariç) ne de 'into darkness' deyişini hak edecek bir tehlikeyle (beyaz-psikopat-münferit "terörist" khan hariç) yüzleştik.

    ayrıca konjonktür gereği (belki) esmer tenli birine değil de bir ingiliz beyefendisine verilen rolü cumberbatch'ıncanına dişini takarak oynamasını ise sevdim diyebilirim, müthiş tonlamaları ve yüzündeki saf nefretle rolüne çok şey katsa da, mallanan senaristlerin karakteri derinleştirmeye tenezzül etmemeleri yüzünden khan karakteri derinlikten yoksun ışın silahlı bir ramboya dönüşmüş.

    --- spoiler ---
  • 4 yıllık bekleyişin ardından izlediğim nefis bilim-kurgu, kötü star trek filmi. bence en iyi tanım budur bu filmle ilgili...

    toplam 28 sezona denk gelen dizileri ve 10 adet filmi izleyen birisi olarak bir-iki şey çiziktireyim. "biz hepsini izlemedik diye ne öyle şaapıyosun?" diyecek arkadaşlara cevabım: "28 sezon amk"

    öncelikle jj abrams'ın yaptığı işi takdir ettiğimi belirterek başlayayım. filmde teknik açıdan bir kusur olmasını geçtim, izlediğim en güzel özel efektlere sahip film olmayı başardı tıpkı 4 yıl önceki film gibi. ayrıca sürekli eleştirilen jj abrams'ın ters ışık parlamalarının da her şeyden çok star trek'e yakıştığını düşünüyorum.

    bununla birlikte, ne yazık ki filmde bir kaç şey dışında övebileceklerim sadece teknik konular. sırf aksiyon yaşamak için izleyecekeseniz, star trek sizin için sadece bir isimse çekinmeden gidip imax'de izleyebilirsiniz.

    --- spoiler ---
    ilk olarak beğendiğim kısımlara değineyim:

    enterprise'ın bu yeni hâlini gayet beğenmiş birisi olarak gemiyi yine göze hoş gelen sahnelerle görebildiğimiz için sevindim. özellikle denizin altndan çıktığı sahne, her ne kadar saçma olsa da, oldukça güzel olmuş ve geminin namına yakışır şekilde haşmetini iliklere kadar hissettirmiş. neden saçma? 1) constitution sınıfı gemiler bırakın gezegen yüzeyinden kalkmayı, oraya inemez bile. 2) "lan gemiyi görmesinler" dediniz dediniz de nasıl indirdiniz ki onu ta baştan?

    hazır açılış sahnesi dedik, filmde en çok zevk aldığım sahnenin bu olduğunu belirteyim. gemiyi gören ilkel halkın inançlarını bırakıp enterprise'a tapınmaya başlaması benim açımdan çok umut vericiydi yazarların mal olmadığını, "prime directive" felsefesini anlayabildiklerini göstermesi açısından. kirk'ün görevi sadece gezegeni incelemekken, orada yaşayanları kurtarmak için yönetmeliklere karşı hareketler yapmış olması da ayrı bir güzellikti.

    "çıldırmış amiral" teması çok klişe görünebilir ancak benim "star trek" diyebileceğim bir ayrıntıydı. "olmasa da olurmuş ama hoş olmuş" dedirtti.

    ilk filmde olduğu gibi, uzay geometrisinin rölativite teorisinin öngörülerine göre bozulduğu warpa giriş efektlerine bayıldım. bu sefer warp izlerini de eklemiş adamlar. güzel olmuş.
    yerçekimi sisteminin bozulduğu, inception vari sahneler izlediğimiz kısım da güzeldi.
    ama dediğim gibi, teknik hep :( o yüzden jj abrams'ın star wars ile harikalar yaratacağını savunuyorum hâlen. fakat fikirleri kavrayıp uygulama konusunda büyük sıkıntı yaşıyor kendisi ve ekibi. o yüzden "star trek olmamış bu film" diyorum.

    - - - - - - - - - - - - - - - - - - - =o *

    geleyim filmin sıkıntılarına:

    öncelikle filmden çıkınca farkına vardığım ve neden star trek fikirlerinin jj'in elinde bok olduğu konusuna açıklık getirebilecek saptamamı söylemek istiyorum. karakterlerin neredeyse hiçbirsi bizim sevip saygı duyduğumuz efsane karakterlere benzemiyor. hepsi onların ucuz kopyaları gibi*. bence bunun temel sebebi, karakterlerin 2300'lerde geçen olaylara 2013 yılında ortalama üstü zekaya sahip insanlar gibi tepkiler veriyor oluşu.

    halbuki biz neden sevmiştik kirk'ü, spock'ı, picard'ı, janeway'i? bu arkadaşlar olaylara ilginç yaklaşıyor, bizim düşünmeyeceğimiz, düşünsek de önemsemeyeceğimiz şeyleri söylüyordu.
    kirk, zampara bir adamdı evet. ancak hiçbir zaman bardan kız kaldırmaya çalışacak birisi değildi. benim için yaralı horta'ya yardım eden adamdır kirk. veya corbomite manevrasını ortaya atacak kurnazlığa sahip adamdır. işte bu kirk'ü açılış sahnesinde görebildiğim için sevinmiştim. sonra ne oldu? olaylar olaylar...

    benim için filmin koptuğu an, starfleet'in başının section 31'ı zikrettiği ve projelerinden bahsettiği sahnedir. adamın o kadar soğukkanlı bir şekilde "yea aslında patlayan yer kütüphane değil, bizim arkadaşların özel karagahıydı" demesi ve kirk-spock ikilisinin bunun üzerinde bir saniye bile durmaması çok büyük bir sıkıntıdır.

    ikinci büyük sıkıntı, aynı arkadaşın az önce ortaya bıraktığı bombaya rağmen kirk'ün saf saf hakkında hiçbir fikir sahibi olmadığı silahları gemisine alması ve bunu yaparken scotty'yi bile çizmesidir.

    burada yazar arkadaşların, star trek konseptine aslında ne kadar uzak insanlar olduğunu anladım. geri kalanını sıradan bir aksiyon filmi olarak izledim. taa ki john harrison'ın asıl kimliğinin ortaya çıkışına kadar...
    ya bsg, khan'ın ne işi var dünya'nın ortasında? onu geçtim, starfleet'in içinde... bir kere onu bulan enterprise mürettebatı, henüz daha 5 yıllık seferine çıkmamış. botany bay'ı kim nereye bulup da getiriyor dünya'ya?

    hadi hepsini geçtim, bu arkadaşı bulan kişi psikopat olsa bile karşısındakinin kim olduğunu ve neler yapabileceğini nasıl kestiremiyor? nasıl starfleet'in en tepesine kadar yükselmiş o kafayla?

    bir büyük sıkıntı da klingonlarla ilgili. o kaskların altından ne çıkacağını dehşetle bekledim ve korktuğum şey oldu. alın kemikleri...
    ulan bunu yazan ve filme koymakta beis görmeyen mal arkadaşım. sen orijinal seride klingonların düz alna sahip olmalarını sadece "teknik yetersizlik" olarak mı görüyorsun? o sürekli bok attığınız star trek enterprise'da olayların nasıl bağlandığından hiç mi haberin yok? "ee narada geldi, tarih değişti" de diyemezsin. bahsettiğim olaylar narada'nın gelişinden 50 yıl öncesinde oluyor. o olayların ne olduğunu anlatmam 6 saat sürer, o yüzden isteyen kendisi araştırsın...

    ya neyse... filmin sonunda, enterprise'ın efsane 5 yıllık seferine çıkması ve kirk'ün "to boldly go..." tiradını söylemesi bir nebze yumuşattı üzgünlüğümü. ayrıca koca filmde bir kere bile "captain's log, star date: xx.xx" cümlesi geçmedi ya, o ayrı bir ayıp.
    --- spoiler ---
  • bunca hareketlilik arasında sessiz sedasız gelmiş olan filmdir. beklentiler çok yüksek olmasa da diğer tüm filmler gibi star trek tarihinde iyi ya da kötü bir yeri olacaktır.
  • çıktığı gibi gittim söz verdiğim üzere. en ağır eleştiriyi, en çok sevenler yaparmış, acımadan girişeyim.
    bu filmi beğendim mi? tabi ki, ama serinin 6 veya 4. filmi kadar sevdiğim bir film olmadı ve bence bir önceki filmden de iyi değildi. genel olarak tek sayıdaki filmler kötü oluyordu seride, jj efendi bunu tersine çeviriyor galiba. 3. filmden iyi beklentim var.

    gelelim filmle ilgili düşüncelerime.

    --- spoiler ---

    son ana kadar olası spoiler'lara bakmadım, benedict efendi khan mı olacak perdede görmeyi tercih ettim. ama filmin ortalarında khan olduğunu söyleyene kadar da emindim zaten khan olduğundan. 2. filmi ona bağlamaları büyük olasılıktı, khan ve tayfası illa ki uzayda keşfedilecekti ve bunu tekrar filme almadan da olmazdı.

    öncelikle karakterlere verilen ağırlıklara sayıp sövmek istiyorum.
    bones ne hakla bu kadar arka plana itilir? işte buna dayanamıyorum. ama adamlar gönlümüzü de alıyor arkadaş;

    dammit jim, i'm a doctor not a torpedo technician" (aklımda kaldığı kadarıyla)

    ya arkadaş bu sözü duyunca insanın siniri de geçiyor. affetmedim ama gazımı da aldılar. bones çok geride kalıyor, yeterli bir şekilde yer bulamıyor. açıkçası yalnızca spock'a giydirmeleri ve arada kirk'e mızmızlanması dışında yeri yok seride artık, bu tam bir saçmalık. resmen uhura'nın arkasına ittiler adamı, halbukü efsane üçlümüz nasıl bozulur arkadaş yediremiyorum.

    gelelim hikaru sulu ve pavel chekov konusu. yan karakterlere o kadar yüklenilmiş ki, bu güzide iki karakter ortada bile yoktu. chekov, şaşkınlığı dışında ortada yoktu, biraz da rus hayranlığından dem vurulsa daha iyi olurdu, sonuçta canlandıranlar değişse de karakterler aynı. yani şundan bahsediyorum,
    http://www.youtube.com/watch?v=ic6w8j0j8co

    sulu karakterine gelirsek, chekov kadar ağır karakteristik bir özelliği yok ki yeni karakterden beklentiye girelim! george takei olmasa bu kadar sivrilecek bir karakter de değildi bana kalırsa.

    gelelim uhura'ya! yahu filmi illa aşk filmine mi dönüştürecekler? tamam uhura spock'a sırnaşırdı, ama tam bir hanımefendiydi, nichelle nichols ile zoe saldana arasında dağlar kadar fark var. şu ısrara devam etmeleri aşırı sinirimi bozuyor ve uhura'nın chekov, sulu ve bones'tan rol çalması sinir bozucu. karakteri, evinin hanımı olmak ile kariyer yapma arasına sıkışmış tripli bir kezban havasına sokmuşlar resmen.

    alice eve, yaların! güzellik katıyorsun gemiye, canım benim.

    spock meselesi. tip olarak bu filmde daha bir eski spock'a benzemiş zachary quinto, ama karakter öyle değil pek. yani uhura'nın hislerine bir şekilde yanıt vermiş olması bile başlı başına skandal. farklı kitleleri de perdeye çekmek için eksenini kaydırmayın lan filmin. yani spock dediğin karakteri sadece aşırı robotik bir hale sokmuşlar, olmuyor, yapmayın! eski spock'ın diyalogları çok daha sıcaktı. bu arada leonard nimoy'u filmde yine görmek çok mutlu etti beni.
    şurada star trek tng'dan commander data karakteri olsa, spock'a daha çok benzeyecek benim gözümde.

    scotty! simon pegg zaten en sevdiğim ilk 3 aktör arasında ve spaced ile başlayan film-dizi serüvenini (the cornetto trilogy, canımsın! ayrıca paul) takip ettiğim kadarıyla sağlam bir star trek hayranı o da. şu yeni tayfada rolünün hakkını onun kadar verebilen yok. ilk filmde böyle değildi, ama bu filmde sanki rahmetli james doohan mezardan çıkmış da oynuyor karakteri. simon pegg ellerinden öperim, şu seride senin canını yiyeyim be. gemisini her şeyden çok seven alıngan adam rolünü (zamanında klingonlar yıldız filosuna, kaptana, insanlara küfrettiğinde sükunetini koruyup, atılgan için "çöp kovası" dediği an kavga çıkaran güzel insan) çok iyi oynadı, ama o da yeteri kadar yer bulamadı malum sebeplerden, çok daha fazla görmek isterdim. scotch viskisi ile görmek güzeldi ama.

    kirk, eh işte olabildiğince. kim william shatner kadar iyi oynayabilir ki bu rolü? kaptan olarak beğenmeyenler var, ama şahsına münhasır bir tip işte, bu şekliyle kabul etmek lazım. kirk'ü ne kadar iyi oynadıklarına gelirsek, belki doğumundan sonra kırılan zamana ve yaşadıklarına bağlayabileceğimiz bir şekilde artık kirk karakteri daha bir serseri gibi. hani bu bahaneyle bir şey demeyebiliriz, farklı bir çocukluk geçirmişt, acımasız olmayayım. ama artık fevrilik konusunda eskisiyle bırakın yarışmayı, ona 1000 basıyor. spock ile de çok çok aşırı didişiyorlar, artık bir stabiliteyi yakalasınlar yoksa iyice batırıyorlar dostluğu.

    cpt. christopher pike, biz onu böyle tanıdık böyle sevdik, pilot bölümünden, cage'den,
    http://theunrecordedman.files.wordpress.com/…ke.jpg
    karakterin varlığı gereksiz uzamıştı zaten, ölmesi iyi oldu; başka türlü ölmesini isterdim ama bir klingonlu için onurlu ölüm olurdu bu, fena değil. :)

    khan noonien singh... bu filmi sırf benedict cumberbatch oynuyor diye izleyenler kızabilir bence.
    bir kere her yerde karşılaştığım "benedict oynuyorsa izlerim arkadaş" tarzı ultra angut yorumlar beni çileden çıkarıyor. belki de star trek sürecinde q ile beraber en iyi kötü karakterden bahsediyoruz lan, khan noonien singh! adamın geçmişindeki efsaneliğin içine sıçılmış resmen! izlerken elim ayağım titredi. nerede ricardo montalban, nerede benedict cumberbatch?

    1967'de space seed bölümünde khan,
    http://images2.wikia.nocookie.net/…_singh,_2267.jpg

    1982'de wrath of khan'da,
    http://2.bp.blogspot.com/…i5-_a8/s1600/st2_khan.jpg

    şimdi bu karizma, liderlik, kudretin yanında; yalnızca cool psikopat tipli benedict'e bakalım!
    http://static6.businessinsider.com/…to-darkness.jpg

    bu ne lan böyle khan mı olur? 90'ların sonunda genetik mühendisliği ile süper insana dönüştürülmüşlerin en kudretlisin khan noonein singh karakterine yakışıyor mu şu görüntü? şu skandala imza atmaları, 2 filmdi spock ile uhura'yı düzüştürmeleriyle aynı mantıkta işte. amk ne nichelle nichols spock'a meyilli olmaktan fazla onu yalamak, french kiss ile baştan çıkarmak isterdi; ne de leonard nimoy uhura'ya pas verirdi. seriyi saf bilim kurgu olmaktan fazla; angut, hoşlandığı bir aktör için seri izleyecek mal hatunları çekmek için oyuncu seçimi ve aşk ile sikmişler resmen.

    filme geldiğimizde, tribble ayrıntısı çok hoşuma gitti, hatta gördüğümde kahkaha da attım.
    http://images2.wikia.nocookie.net/…_by_tribbles.jpg
    bones, ölü bir tribble'a khan'ın kanından enjekte ettiğinde enteresandır ki tribble ayaklanıyor, bak sen. biraz zorlama olmuş bu kısım, ilk başta pike'ı ayaklandırırlar diye düşündüm ama başka bir şey için gerekti. sonda kirk için kullanılacağına da adım gibi emindim.

    kronos'a inen ekibe dikkat edin,
    http://m103.my.nero.com/…32x1024/expendability.jpeg
    anlayan anladı, iyi göndermeydi yine.

    bu arada, bones bir ara gorn (gorn:http://www.nerdsraging.com/…ds/2013/04/gorn_051.jpg) doğurttuğundan mu bahsetti yoksa ben mi yanlış anladım. gözlüğün azizliği nedeniyle takip edemediğim yerler oldu, 1 ay içinde tekrar izleyebilirim galiba.

    bu arada trouble with tribbles, khan'ın bulunmasından sonra çekilmiş bir bölümdü, filmde de tribble'ların çoktan sorun yaratmayacak şekilde incelenebiliyor oluşu da, ne kadar zamanda kırılma yaşanmış olsa da kronolojik olarak muhtemel olan bir sıralamayı devam ettirdiği için iyi düşünülmüş.

    kirk'ün ölüm sahnesi biraz abartılı olmuş, utanmasalar tek eliyle bir klingon müfrezesini katlettirecekler! :) ben çok hoşlaşmadım o sahnelerle, spock'ın "khaaaaan" feryadı enteresan oldu fazladan. :)
    ve gelelim enteresan kısma. 1967'de çekilen bölümde, khan karakteri için "90'ların ortalarındaki genetik savaşlarda, gen mühendislerince yaratılmış bir süper insan" tanımlaması yapılıyordu. 2013'te çekilen bir filmde bundan bahsetmeleri tabi olanak dışı. bu konuya hiç değinmediler doğal olarak, aklımda kaldı ama hep.

    yahu gelelim benim için en can alıcı kısma, o klingonlar maskeleri niye takıyordu? rezil bir klingon temsili vardı, utandım.

    bir de, yeni seride film, yıldız gemisi savaşlarının yanında daha çok bireysel kavgalara ve sağa-sola sallanan kameralar ile yaratılan gerilimlere boğulmuş. olmaz, olmuyor yapmayın bunu!

    başka başka şeyler de vardı, hatırladıkça yazarım.
    dayanamadım, üzerine tekrar tekrar basmak istiyorum. benedict cumberbacht, khan karakteri için bir kara leke olmuştur, hiç olmadı hiç hiç hiç! hatırladıkça çıldırıyorum, olmamış işte, çekerken hiç mi farketmediniz? rezaletin ötesi bir taklit, çin malı khan itelemişsiniz resmen. ooof of diyor, şakağıma sıkıyorum 3 kurşun!!!
    --- spoiler ---

    film bana kalırsa bir öncekinden kötüydü, ama star trek işte can feda. beklediğime her türlü değdi, daha iyisini bekliyorum ama o yapımcıların kulaklarını çekerim.
    filmi, karakterlerin orijinallerini dikkate almadan izlerseniz belki kusursuz bile bulabilirsiniz, ama sorunlar genelde geçmişe olan aşırı saygımızdan doğuyor. :)
    şimdi star trek iv voyage home izleyelim bari, en sevdiğim film, biraz doymak lazım.

    ek inceleme:

    imdb'de verilen oyların dağılımına bakmak güzel olacak aslında. kadınların 8.4, erkeklerin ise 8.1 oy ortalaması var.
    asıl önemli nokta, "ufff ne efekt var be" diyecek kafadaki 18 yaş altı kitlenin oy ortalaması 8.9! bu kitlede erkekler 8.8, kadınlar 9.1 oy vermiş, orana bak be.
    yaş 18-29 aralığına gelince, genel ortalamayla aynı sonuçların alındığını görüyoruz.
    30 yaşından büyük kullanıcılar ise genel olarak 8.0 puan vermişler. bunların çoğunluğunun eski star trek izleyicisi olduğunu göz önüne alırsak, puanın nispeten düşük olması normal. kadınlarda da ortalam oyun 8.3 olması dikkate değer, bu yaş grubu için. oy kullanan kadınlar arasında 30+ olanların oranı 35%, +45 olanların oranı ise 9%. yaş arttıkça izleyen kadın seyirci kitlesinin, star trek felsefesine daha bir haiz olduğu da bir gerçek.
hesabın var mı? giriş yap