tanrı
-
mülk edinen, allah'ındır.
mülk tanrınındır.
biz satmıyoruz, kiralıyoruz..
tan sözcüğünün tengri/göktanrıcı türk şamanizmiyle uyumlu olarak, türkçede tengri/tanrının (güneş) doğuşunu işaret eden kısa adı olma olasılığı var.
kami japoncada tanrı anlamına gelen bir sözcük. kamikaze ise tanrının rüzgarı, kutsal rüzgar demek galiba. tanrı diye eşlediğimiz bir tür demon/daimon mu acaba?
israel (isra + el) veya israil hz. yakup'un mitolojisine atfen yakub'un ve çocuğu olan yahudi ulusunun lakabıdır: tanrıyla güreşen anlamına gelir. (bkz: tanrıyla güreşmek)
ölü olun ey insanlar,
bunu ister, tanrınız...
inanılmayan tanrılar mı ölür, direnilmeyen tanrılar mı ölür?
tanrı aynı zamanda yokluğuyla da tanrıdır.
tanrı erkeği yaratmayı unuttu, veya önce onu yarattığından erkek aceleye geldi.
"ve tanrı, taşkadın'ı yarattı."
karısından korkmayan tanrı'yı tanımazmış. ama öğrenir, öğrenecektir.
allah affeder, kul affetmez. kul hakkı işleyen bir düzenek, işlediğini senin görmen ve gözetmen yeterli. ama belki insanlar, hepimiz yokların varlığıyız. o durumda, sen yoksun ki öteki yoktan alacaklı olasın. enerji enerjiyle itişir, kakışır, bunun bileşkesi ne olacaksa olur. olsun da.
tanrımsı/allahımsı, allahmışçasına hüküm veren, bilmiş kimse ve şeyler. bireyler, insanlar allahımsının tipik örneği. ben de tanrı olsam ortada kul bırakmazdım, bildiklerinden şaşmazlıklarına tahammül edemezdim.
bu şeytansı, şeytan'ın arka bacağı kişi (misal ben) hayatı veya tanrıyı ikna eder kandırır, ömür boyu denetimsiz acısız mutlu olur diye bir korku var. o zaman adeta iyilik değil kötülük hasedi/kıskançlığı ortaya çıkıyor. varlığa değil yokluğa özlem. yokluk özlemi değil doğrusu, kötülük yokluk saydığı şeye özlem. bu, hayat yorgunluğu değil, ondan bağımsız. yokluğa, dolayısıyla varlığa ambivalans, çelişduyarlık. kötülükten fiiliyatta korku, kötülük sonuçlarından ve sorumluluğundan korku, buna karşılık, varsayılan bedava kötülüğün kazancını, meyvesini isteyiş..
"konuk, tanrının enkarnasyonudur." hint atasözü
"tanrı öldü." (imza nietzsche)
"nietzsche öldü." (imza tanrı)
"nietzsche öldü, yaşasın nietzsche!" (imza halk sürüsü)
emma goldman'a selam ederim*.
tanrı eğer varsa müziktir.
varoluş akışı ise dans.
dans ediyorsam öfkemi, neşemi devrime her an havale edebilirim.
bir derviş de jan garbarek'tir. saksofon üfleyen derviş.
trompet üfleyen derviş, hatta küçümen tanrı da miles davis. (bkz: ney üflemek)
bir banka atm'sinin tanrılaşması için sadece aşırı yavaşlaması yetti. kaderimi bekler gibi solucan hızıyla sıradaki işlemi yapmak, bunun için gereken dönüşüm, farklılaşma, hem öfke hem teslimiyetin aynı anda sökün etmesi, benzerliği şıp diye kuruverdi.
inançlılar (iman edenler*) tanrı'nın var olma ihtimalini, ateistler allah'ın yok olma olasılığını* seviyorlar.
varlık yalıtımı içinde her birerimiz tanrı, mutlak yetkili, veya alçakgönüllüce gezegen veya adayız. yalnız, arada laf atabilen, haberleşebilen, uzaktan destek olabilen yalnızlar. (bkz: grup/@ibisile)
yakın bir arkadaşım candan inancına karşın söylemde dikkatli olmaktan, karşısındakini irkiltmeme anlayışından ve eski laik/tanrısız geçmişinden olsa gerek, allah/tanrı yerine müdüriyet der gibi yukarısı der. ağzında hiç sakil durmaz.
tasavvufi konuşan bir arkadaşımdan duyduklarımdan süzebiliyorsam;
iki büyük fenomen-kural var: diyalektik ve belirlenimcilik (determinizm). tanrı, zamandan bağımsız oluşuyla belirlenimcilikten bağışıktır, sırdır. öz veya kavram olarak tekil olduğu için diyalektikten bağımsızdır, tersi/zıttı** yoktur. bu durumda tanrı'yı kişileştirme, maddeleştirme fantezilerimiz ciddi taşa çarpmış oluyor. kutsalın bilgisine varmada bu tip kural yönsemelerinin çıkışsızlığı, biricik ve bazen anlatılamaz/açıklanamaz kalan kişisel deneyimle dengelenebilir. ben bilmem beyim bilir.
acıbademli kevser teyze: "insanları cezalandırmak için illa öldürmeye gerek yok. hiçbirimiz mükemmel değiliz*, hayvandan geliyoruz." hitap ettiği kim, coronavirus mü, tanrı mı belirsiz biraz. (mayıs '20)
çoktanrılı bir din olan kandomble dininde orixa (orişa) tanrı anlamına gelir. her insanın doğduktan üç gün sonra onu korumaya başlayan bir orişası vardır. hangi orişa olduğu "buzio" (cypraea) denilen deniz kabuğu falı ya da opele-i-fa denilen bir tür tespihle anlaşılırmış. her kişinin biri esas olmak üzere, birkaç koruyucu orişası olurmuş. (bkz: orişa/@ibisile)
[ musa da onun vardığı makama vardı, ama tanrı'dan ona "ayakkabılarını çıkar!" diye ses geldi.] feridüddin attar - mantıku't-tayr
* abdülbaki gölpınarlı açılaması: kuran'ın 20. suresi olan taha suresinde musa peygambere tava vadisinde tanrı'nın "ayakkabılarını çıkar" dediği anlatılır (ayet 12). hz. muhammed de miraç gecesi, edebe riayet etmek üzere ayağındaki nalınları çıkarmak istemiş, çıkarmasına müsaade edilmemiştir.
bununla birlikte tanrı bize neyi neden yapmamız gerektiğini değil, nasıl eylememiz gerektiğini vahiyle (akıl ve yazı yoluyla) iletmiştir ve bu herkes için anlaşılırdır. (... ) tamamen harfi harfine inanç gerçek din düşüncesini iyiye götürmez, aksine bozar. (bkz: immanuel kant/@ibisile)
"tanrı yokluktur. tanrı insanın yalnızlığıdır." jean-paul sartre - varlık ve hiçlik (l'etre et le neant)
"ve tanrı, baştan sona olumluluk ve dünyanın temeli olarak hem ne ise o olan bir varlık, hem de kendinin bilinci ve kendinin zorunlu temeli olarak ne ise o olmayan ve ne değilse o olan bir varlık değil midir?" jean-paul sartre - varlık ve hiçlik (l'etre et le neant)
"tanrı artık sürgün edilmiştir. herhalde o da bile bile lades dediğinin farkındadır." gore vidal
"insanın dilediği gibi bir tanrı, tanrılar içinde en katlanılmazı olurdu." elias canetti - die stimmen von marrakesch
"insanı yatıştıracak kadar uzak, belki de sonsuz bir yükseklik veya derinlikle sürekli bir ilişki hissediyor musun, zaten esas mesele de bunu hissetmek." franz kafka - briefe an felice
"asla tanrı olmak istemeyen kafka, hiçbir zaman bir çocuk da olmamıştır." elias canetti - die stimmen von marrakesch
"bir zamanlar ruh tanrıydı, derken insanlaştı, şimdiyse yığınlaşıyor bile." friedrich nietzsche - also sprach zarathustra
"bu bir boşluktu ve boşluk insanı deli eder*. ama tanrı'ya giden tek kapı boşluktur. bu, ancak delirmeye hazır insanlar erişirler** demektir, başka kimse değil." osho provokatör mistik
"aydınlanma herkesin eşit olduğu -eşit olarak becerebileceği- tek şey, tek deneyimdir. ve eylemlerine, dualarına dayanmaz, tanrı'ya inanıp inanmamana dayanmaz. yalnızca tek bir şeye dayanır ve o da biraz zevktir. aniden onu başarabileceğine dair kendine güven kazanırsın." agy
"bir gün sen de bir tanrı, bir tanrıça olacaksın. beni tanrı kabul etmek aslında, içinde, senin de tanrı olabileceğin olasılığını kabul etmektir, o kadar. bir adamın tanrı olabileceğini kabullenmek içinde derin uykuda olan bir şeyi harekete geçirir. o zaman olduğun gibi kalamazsın; bir şey yapılmalıdır. bir şeyin dönüştürülmesi, bir şeyin bilinmesi gereklidir..." agy
"adinatha, jainizm'deki yirmi dört ustanın ilkidir ve ilk kuantum sıçrayışı budur: tanrı'dan kurtulunmuştur. itibar buda'ya ait değildir, çünkü buda adinatha'dan yirmi beş yüzyıl sonra gelmiştir. ama buda'ya ait olan itibar başkadır: adinatha tanrı'dan kurtulmuştur, ama yerine meditasyon koyamamıştır. tam tersine çilecilik, sadelik, bedene eziyet etmeyi yaratmıştır; oruç, çıplak kalma, günde yalnızca bir kez yemek yeme, geceleyin hiçbir şey içmeme, yememe, yalnızca belli yiyecekleri yeme." agy
"tanrı da muhtemelen akıyor, hem de yaratıklarıyla beraber." henry miller - plexus
"içinde kınayıcı, küçük düşürücü ifadelerin görülmediği, alçakgönüllü ve kibir sözcüklerinin bir çelişki oluşturmadığı bir fazilet var mıdır? dindarca inanış, yani iman, ben'in ve ben'in selametinin devamı için dünyanın gönülden sevilmesi demektir, bu mevcut olmadan, insanı tanrıdan nefret ettirecek derecede aşırıya kaçan, hatta tek endişenin sadece tanrı etrafında, onunla ilgili olduğuna inanılan bir durum ortaya çıkar ki böyle bir iman veya dindarlık yoktur; (...)" thomas mann - joseph und seine brüder
"insan benliğinin* merkezi bir önem taşıması tanrının keşfedilmesi için ön şarttır." thomas mann - joseph und seine brüder
"tanrı yaratmakla meşgulken, başlangıçta kirpiyi kertenkele ile çiftleştirmişti; bu çiftleşmeden engerek yılanı doğmuştu. dan bir engerek yılanıydı. yolda bir yılandı ve sarp dağ yollarında boynuzlu engerekti, kum içinde fark edilmeyen ve son derecede tehlikeli bir yılandı. kahramanlık, onun ruhunda tehlikeli bir şekil almıştı." thomas mann - joseph und seine brüder
olasılıkla azra erhat'ın düzenlediği şölen* dipnotundan daimon hakkında:
"homeros'un destanlarında daimon insan biçimine girmiş bir tanrı buyruğudur. sonraları daimon kavramı soyutlaşır. hesiodos'a göre daimonlar veya heroslar bu dünyada erdemle yaşamış insanların ölümsüzlüğe ermiş canlarıdır. bu yarı tanrısal varlıklar insanla tanrı arasındaki alışverişi sağlar. miletoslu thales de kainatı bu gibi daimonlarla dolu görür. herakleitos daimonların insanlara bekçilik ettiklerine inanır. pisagor da öyle düşünür. yunan dünyasında iyi, yararlı bir varlık sayılan daimon, hıristiyanlığın ortaya çıkmasıyla kötülüğün* sembolü olmuş, daimon şeytana denmiştir. eflatun, sokrates'ten önceki filozofların daimon-heros kavramı üstündeki görüşlerini derinleştirir."
"tanrı aptalları korur ama hiç huzur vermez. aptal yarını hep yeni bir gün sanır -ama hiçbir zaman değildir- hep aynı gün, aynı yer, aynı zamandır. hava her zaman fırtınalıdır ve görüş mesafesi sıfırdır. ortada ne tanrı, ne barış, ne güneş olmasa bile yine mucizelere inanır. habire anlamını yadsıdığı şey ise kendisinin mucize olduğunu görmektir." henry miller - insomnia (uykusuzluk)
"güçlü bir el silkeledi beni sonra
sanırım tanrı'nın eliydi,
sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan,
çok şey görmüşüm gibi,
çok şey geçmiş gibi başımdan
ah dedim sonra,
ah!" didem madak - ahlar ağacı
"nitekim insanın çilesi isa'nınkinin tersidir, çünkü insan, tanrı'nın doğması için, insan olarak kendini yitirir. ama tanrı fikri çelişkilidir ve kendi kendimizi beyhude yere yitiririz; insan hiçbir şeye yaramayan bir çiledir." jean-paul sartre - l'etre et le neant
"(...) ve kilise pek erken çağlardan beri yazıdan daha yalın bir dil bulmuştur: imge. manastır ve kiliselerdeki yontular, cam-resimler, resimler, mozaikler tanrı'yı ve kutsal öykü'yü anlatmaktadır." jean-paul sartre - edebiyat nedir
"karacaoğlan der ki taptığım tapı
yıkılmaz tanrı'nın yaptığı yapı"
[derdi ki: "evet ben*, hadis ve sünnette öndülü kaptım...
bilgim onun bilgisinden artık; ben her şeyi ondan iyi biliyorum, ama o tanrı'yı benden iyi biliyor!"] feridüddin attar - mantıku't-tayr
["that they may offer** unto the lord*" - evet, tutuşan kalbin alevi, ta gökyüzüne kadar yükselecek ve bu kutsal çağrıyı yanıtlayacaktır.] stefan zweig - sternstunden der menschheit (bkz: georg friedrich handel/@ibisile)
"o da kendi oğluna engel olamayacaktı kardeşlerim. dünyanın sonuna kadar da böyle filan gidecekti, durmadan durmadan durmadan, kocaman dev bir herif filan gibi, belki dev ellerinde leş kokulu pis bir portakalı döndürüp döndürüp duran bizim tanrı'nın kendisi gibi (korova sütbarı sağ olsun)." anthony burgess - a clockwork orange
"tanrının kendisi dinbilimi ve bunun üstüne inşa edilmiş kiliseyi yadsıyordu fakat öte yandan da gene kendisi bir sürü şeye göz yumduğu gibi bu dinbilime de göz yumuyordu*." carl gustav jung - erinnerungen traume gedanken
"extra ecclesiam nulla salus [kilise dışında kurtuluş yoktur], buna geri dönebilenler için bugün de geçerli bir hakikattir. (...) bir protestan için ne söylenebilir? onun ne kilisesi ne rahibi vardır, sadece tanrıya sahiptir, hatta tanrı bile şüpheli durumdadır." carl gustav jung - aspects of the feminine
"tanrı rüzgardır, görünmez bir nefes-ruh olan insandan daha güçlü ve kudretlidir. ibranice ruah sözcüğündeki gibi arapçadaki ruh sözcüğü de nefes ve ruh anlamlarına gelir." carl gustav jung - aspects of the masculine
"askerler!
tanrının egemenliği altındayken ona doğrudan seslenmeyin. tanrıya kelimelerle ulaşılamaz. ayrıca tanrının özellikleriyle ilgili kendi aranızda tartışmaya girmemenizi şiddetle tavsiye ederiz. böyle bir tartışma nafiledir; çünkü değerli ve önemli olan hiçbir şey kelimelerle ifade edilemez.
(imza) papa... (isim okunmuyor)" carl gustav jung - rüyalar
[aziz kristof*, dev, yükünü güçlükle taşımıştı, oysa yükü yalnızca çocuk isa'ydı. oysa ben bir çocuk kadar küçüktüm ve bir devi taşıyordum ama yüküm beni kaldırıyordu. çocuk isa dev kristof için kolay bir yüke dönüştü çünkü isa şöyle demişti: "benim boyunduruğum tatlı, yüküm hafiftir." isa'yı yüklenemeyiz çünkü o yüklenilemez ama biz isa olmalıyız çünkü o zaman boyunduruğumuz tatlı, yükümüz kolay olur. (...) dışımızdaki tanrı ağır olan her şeyi ağırlaştırır, oysa içimizdeki tanrı ağır olan her şeyi hafifleştirir.] carl gustav jung - liber novus
"eyvahlar olsun bir tanrı doğuran anaya! yaralı ve acı çeken bir tanrı doğurursa ruhunu bir kılıç parçalar. kusursuz bir tanrı doğurursa da cehennem'in kapıları ona açılır ve anayı zehirli buğu içinde boğmak için çırpınan dev yılanlar tırmanır. doğum zordur ama doğum sonrası cehennemi bin kat daha zordur. sonrasız boşluğun bütün ejderleri ve canavar yılanları gelir tanrısal oğulun ardından." carl gustav jung - liber novus (bkz: postpartum depresyon/@ibisile)
"aceleyle ve artan istek ve eylemle boşluktan ve aynı zamanda kötülükten kaçmak istiyoruz. oysa doğru yol boşluğu kabul etmemiz, içimizdeki biçim imgesini yok etmemiz, tanrı'yı değillememiz ve maddenin korkunçluğuna ve dibine inmemizdir." carl gustav jung - liber novus
"oysa burada yerel kökenli bir din ya da yaradancılık geçerli değildi. aka'da tanrı, herhangi bir göndermesi olmayan bir kelimedir sadece. baş harfinin büyük yazılmasıma bile gerek duyulmaz." ursula k. le guin - the telling
"hayır, efendi, hangi efendi, tanrı efendi." jose saramago - caim
"uzun yıllar sonra, oraya bir göktaşının düştüğü rivayet edilecekti, ama bu doğru değildir, orada efendi'nin kibrinin bitirmemize rıza göstermediği babil kulesi vardı. insanların tarihi tanrı'yla anlaşmazlıklarının tarihidir; o bizi anlamaz biz de onu anlamayız." jose saramago - caim
"tanrı, bir insan alışkanlığı olmuştur. insan da o'nun bu alışkanlık sınırları içinde kalacağını umar. oysa en yüce, kalmaz bu sınırlar içinde - özelliklerinden biridir kalmamak." d. h. lawrence - anka kuşu
"roman, yaşamın kitabıdır. bu anlamda kutsal kitap karmakarışık bir büyük romandır. tanrı üstüne bir roman olduğu söylenebilir. ama gerçekte canlı insan üstünedir. adem, havva, sara, ibrahim, ishak, yakup, samuel, davud, beyt-şeba*, rut, ester, süleyman, eyub, işaya, isa, markos, yahuda, paul, peter: baştan sona canlı insan değil de ne bunların hepsi? canlı insan, kuru parçalar değil. tanrı bile başka bir canlı insandır, yanan bir çalıda, musa'nın başına taş yazmalar* fırlatan." d. h. lawrence - anka kuşu
"ama halkın bilincinde hekimler tanrı yapılınca, halkın bilinçdışı düzeyinde de şeytan yapılırlar." rollo may - özgürlük ve kader
"bizim tanrı'mızın özü çekişme'dir. bu çekişmenin içerisinde bengileyin açılır ve çalışır acı, sevinç ve de umut." nikos kazancakis - askitiki
"sen tanrı'ya inanırsın ve bir başkası tanrı'nın yokluğuna inanır. sen müslümansındır ve başkası hindudur veya hıristiyandır, ve o zaman ne olur? inanç böler." jiddu krishnamurti
"kimbilir tanrı, belki de tanrı'yı aramaktır sadece." nikos kazancakis - allah'ın garibi
"leo kardeş, insanın vücudu. eski ahiddeki nuh'un gemisi gibi. tanrı da bu gemi içinde yolculuk ediyor." nikos kazancakis - allah'ın garibi
"çünkü yalnızca o (biricik ve var olmayan, yalnızca o) bu özlü olmayan (ama o derecede de var olan) dünyanın özlü karşıtını oluşturur." milan kundera - smesne lasky
"belki de herkesin yanlış davranışı cezalandıracak bir tanrıya inanması, böyle bir varlığın varlığına dair geçerli kanıtımızın olmayışına rağmen daha iyi olurdu." adrian bardon - zaman felsefesinin kısa tarihi
"*yüreğimde kök salamadığı için, bir süre bitkisel hayat yaşadı içimde ve sonra öldü." jean-paul sartre - les mots
"tanrıdan sonra en büyük yaratıcı shakespeare'dir." james joyce - ulysses
"ağır ağır başını sallayan çoban şöyle dedi, senin tanrın içinde yalnız kendisinin bulunduğu hapishanenin tek gardiyanı." jose saramago - o evangelho segundo jesus cristo
"oğlum, bak bu sözlerim kulağına küpe olsun, tanrı'yı ilgilendiren her şey şeytanı da ilgilendirir." jose saramago - o evangelho segundo jesus cristo
"pierre, insan yaşamının herkesin adına tanrı dediği tek bir kaynaktan geldiğini ve tanrı'nın mutlak anlaşılmazlık niteliğini paylaştığını görüyordu." herman melville - pierre ya da belirsizlikler
"herkes sürekli özgünlükten söz edip duruyor, ama şimdiye kadar onların dediği anlamda ortaya özgün bir kimse çıkmadı; yeryüzündeki ilk insan, ki hahamlara göre aynı zamanda ilk yazardır, özgün değildi; özgün tek yazar tanrı'dır." herman melville - pierre ya da belirsizlikler
"ben de onun tanrı olduğunu gayet iyi biliyorum. ama benim düşümcem şu: öldükten sonra daha tanrısal olacak." ursula k. le guin - the tombs of atuan
"korkarım ki henüz gramere inandığımız için tanrı'dan kurtulamıyoruz..." friedrich nietzsche - götzen-dammerung
"spinoza açısından özgürlük, doğa/tanrı'yı kavramakla bir ve aynı anlama gelir." çetin balanuye - spinoza'nın sevinci nereden geliyor
["erek" kavramını biz icat ettik: gerçeklikte erek yoktur... kişi zorunludur, yazgının bir parçasıdır, bütüne aittir, bütünün içindedir - varlığımızı yargılayacak, ölçecek, kıyaslayacak ya da mahkum edebilecek hiçbir şey yoktur, çünkü bu, bütünü yargılamak, ölçmek, kıyaslamak, mahkum etmek anlamına gelirdi... ama bütünden başka hiçbir şey yoktur! (...) "tanrı" kavramı bugüne dek varoluş karşısındaki en büyük savdı... bizler tanrı'yı yadsıyoruz, bizler tanrı'nın sorumluluğunu yadsıyoruz: dünyayı böylelikle kurtarıyoruz.] friedrich nietzsche - götzen-dammerung
"tanrıyı kabul etmek onu rol model almak ve dolayısıyla tanrı olmamak anlamına gelir. ikilik laneti." aleister crowley - the book of the law
"çünkü nasıl tanrı bizim yumuşatıcı merhem niteliğindeki dualarımız olmadan büyük işler yapmıyorsa, öteki de yapmıyor. onun yaptığı, sadece çalışmama engel olan bazı şeyleri, utangaçlığım ve aklımın alaycılığını gidermekti; geri kalanını, arada bazı tuhaf esinlenmeler gelse de ben, kendi başıma yaptım." thomas mann - doktor faustus
(ilk giri tarihi: 11.7.2015)
(bkz: tanrılar/@ibisile), tanrım, tanrın
(bkz: yüce tanrı), ulu tanrım
(bkz: tanrıça/@ibisile)
(bkz: yarı tanrı/@ibisile)
(bkz: tanrı sevgisi)
(bkz: tanrı fikri)
(bkz: tanrı katı/@ibisile)
(bkz: allah'tan kork)
(bkz: dünyadan tanrı), allahım tanrım
(bkz: tanrıyla konuşmak), tanrıyla tanışmak
(bkz: tanrı'yı anlamak)
(bkz: zaman tanrıdır)
(bkz: herkes birer tanrıdır)
(bkz: tanrılar tanrıdır)
(bkz: allah/@ibisile)
(bkz: tengri/@ibisile), tengricilik
(bkz: çalap/@ibisile)
(bkz: jahbulon)
(bkz: ürüng ayıg toyon)
(bkz: lord/@ibisile), god/@ibisile, goddess
(bkz: lord of the flies), sineklerin tanrısı
(bkz: bir kararda bir allah)
(bkz: şeytan/@ibisile)
(bkz: theophany/@ibisile), tecelli
(bkz: sır/@ibisile)
(bkz: kendi için), kendi içinde
(bkz: halk bilgesi/@ibisile)
(bkz: müşteri kraldır/@ibisile)
(bkz: hepsini öldürün tanrı kendinden olanı tanıyacaktır)
(bkz: amor intellectualis/@ibisile)
(bkz: matematiksel olarak tanrının varlığı)
(bkz: ioannes scotus eriugena/@ibisile)
(bkz: also sprach zarathustra/@ibisile)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap