• --- spoiler ---

    muhteşem başlayan ancak bunu sürdüremeyen bir film. hatta ilk üçte ikilik kısım çok güzel. daha önce bin tane çekilmişinin tekrarı olan son kısmı izleme zahmetinde bulunmaya gerek yok. ancak son kısımda baba ve oğulun karmaşık bir bulmacayı beraber çözdüklerini hayal edince güzel oluyor. ulen öcü böcü işine girecektiniz madem bari jumanji'deki gibi bir hayal gücü bir puzzle bir sürünceme olaydı. 5/10
    --- spoiler ---

    --- [spoiler] reddit'te gördüğüm teori ---

    jane doe'nin baba ve oğlun halüsinasyon görmesini sağladığını düşünüyorum. filmin başındaki cinayet mahallinde polisler kurbanların birbirini öldürmüş olabileceğini söylüyordu. yine ilk sahnedeki kurbanların evden kaçmaya çalıştıkları da ima edilmişti. bu önemli çünkü austin ve babası da selden dolayı kapana kısıldıklarını düşünmüşlerdi. ancak filmin sonunda radyoda dört gündür güneşli bir hava olduğu söyleniyordu. jane doe'yi kestiklerini de düşünmüyorum. bu durumda jane doe'nin new england kökenli bir cadı olduğuna dair ipuçlarının tamamını kendilerinin kurguladığını söyleyebiliriz. son olaral austin ve babası cinayetleri işleyen kişilerdi diyebiliriz. baba kızı öldürüyor, austin de babasını. jane doe ya da ölülerin doğrudan zarar verdiğine dair kanıt yok. austin ve babasının ölülerle doğrudan fiziksel temasları da yok. auistin ve babası jane doe'nin sebep olduğu bir halüsinasyonun etkisiyle çıldırıyorlar. şunu da eklemek istiyorum, son sahnede yere düşmüş kamerayı görüyoruz. polisler videoyu izlediklerinde jane doe'ye hiç dokunulmadığına bununla birlikte baba ve oğulun çılgın davranışlar sergilediklerine şahit olacaklardır.

    buna ek olarak austin'in kız arkadaşının morga hiç gitmediğini de ekleyebiliriz. son sahnede evden sadece 2 ceset çıkarılıyor ve polislerin de kızdan söz ettiği yok.

    tabii ki buradan her şeyin kurmaca olduğu sonucu çıkmaz. çıkan sonuç jane doe'nun manipülasyon yeteneğine sahip gerçek şeytansı bir cadı olduğu.

    --- [spoiler] reddit'te gördüğüm teori ---
  • düşük bütçe, yüksek gerilim. bu yılın en başarılı korku filmi olduğunu söyleyebilirim.

    bakın, korku filmi diyorum. hadi bir daha diyeyim, korku filmi. hani imdb'ye girince janr kısmında horror falan yazıyor bunların. bu türe dahil olan filmler, belli başlı birtakım unsurlar üzerinden ilerliyorlar. nedir bunlar, sayalım. genel anlamda paranormal aktiviteler, özel anlamda fantastik unsurlar, mitolojik hikayeler, exorcism yahut possession, cinler, hayaletler, vampirler, dünya dışı yaratıklar, zombiler vsler... şayet aradığınız şey salt psikolojik gerilim değilse, harbi harbi bir korku filmi izlemek istiyorsanız bu unsurlardan herhangi birinin - ya da birkaçının birden - kullanıldığı bir film izlemeye de gönüllü olursunuz. bunlar klişelerdir, evet. ama korku filmi denilen tür halihazırda klişeler üzerinden ilerleyen bir türdür. klasik korku filmi izleyicisi de zaten korku filminde bu klişeleri arar.

    yahu kalkmış diyor ki "bir kere de paranormale, cin, şeytan, vampir, zombi gibi saçmalıklara bağlamayın." peki ne kaldı geriye sayın izleyici? nasıl korku filmi yapacak bu insan? korku unsuru olarak ne kullanacak? çaycı hüseyin'i mi? paranormalle, doğaüstü olanla bir derdiniz varsa korku filmi seyretmeyin sevgili arkadaşlar. istediğiniz şey nedir bilmiyorum ama onu çok yanlış yerde arıyorsunuz. saygılar.
  • içinde yüksek sesle korkutma çabası yok, gereksiz efektler yok fakat ortada sonuna kadar sizi ayakta tutan, merak ettiren ve tüylerinizi diken diken eden bir hikaye var. düşük bütçeli bir yapım. 2 kişi, 1 ceset ve tek mekan. bir film seyirciyi nasıl avucuna alır, izleyin görün
  • korkudan ziyade beni germeyi başarmış film... gel gör ki canavarlarla, vampirlerle, yaratıklarla korkutulacak yaşı geçtiğimizden galiba, gerilimi iyi yansıtan filmler üzerimizde etki yapıyor... belli bir yaş eşiğini geçmiş bir insanı böyle doğa üstü öykülerle pek korkutamazsın ama, gerebilirsin... filme gelecek olursak böyle abartısız, sade şekilde gerilim yaşatan filmleri seviyorum...

    filmi izlememiş olanlar burdan sonrasını okumasın;

    --- spoiler ---

    madem kapının üstüne ağaç düşmüş kız arkadaşı içeri nasıl girdi diye soranlar olmuş... sabah olup polisler olay yerine geldiği zaman radyodaki spiker bugün kasabamızdaki 4. güzel ve güneşli gün cümleleri kuruyor... yani o fırtına, yağmur, sel, ağaç, ağacın devrilip kapıyı engellemesi filan hep bizim cadının bizim elemanlara kurduğu bir oyundu... yanılsama yaşattı... çok güzel bir ceset olduğu kadar az kurnaz da değil zilli yani...
    --- spoiler ---
  • kesinlikle ilginç bir film.

    benim için kaos, terör, şiddet, işsizlik, enflasyon gibi ulusal baş belaları gerçek korku nedenleri olduğu için korku filmlerini asla sevemedim. zaman zaman bu filmler üstüne yazdım da, ama hiç mi hiç sevemedim.

    --- spoiler ---
    bu filme gelince: orta çağ'a dek geri giden cadı avı, kadın işkencesi gibi sık sık ele alınagelen klişeler yumağı kadın bedeninden duyulan korkuya doğru evrilerek modern anksiyetenin de başlangıcını teşkil ediyor.

    baba, jane doe'nun bedeninde esasen yakın zamanda ölen karısının, oğul ise annesinin sembolik hayaleti ile karşılaşıyor. sıkı işbirlikçi iki doktor esasen kadınların olmadığı bir dünyanın arayışı içinde gibi görünüyorlar. nitekim baba, oğlunun kız arkadaşını kazara(!) öldürüyor. böylece aile içinde bir kadın olasılığı def edilmiş oluyor. bu beklenmedik cinayet, babanın kendi karısını da öldürüp kaza süsü vermiş olabileceğini gündeme getiriyor haliyle.

    diğer yandan, baba-oğulun asal anksiyetesinin farkında olan ve otopsiye konu olan genç kadın ise onları yok ederek bütün kadınların intikamını almış oluyor (dolayısıyla yakın zamanda ölen annenin de). normal şartlarda böyle bir korku anlatısında hayaletin ya da şeytanın ortadan kaldırılması gerekirdi. ama yönetmen korku filmi kanonundan saparak feministik bir kapı aralıyor.

    yönetmenin biçimsel kaygıları da takdire değer. filmdeki sözde kriminal araştırma ise macguffin'den başka bir şey değil.
    --- spoiler ---

    özetle, şans verilmesi gereken ürpertici bir film.
  • bodrumdaki atölyeden yukarı kata çıkacak merdivenlerin olmadığı bir evde geçen korku filmi. konu fena olmasa da evin tasarımı tam bir saçmalık. merdiven yok lan. merdiven yani. hani kapalı yüzme havuzu yok gibi bişi değil. merdiven lan bu. havuz olmaz anlarım. merdiven nasıl olmaz lan.
  • fuckleberry linn isimli yazarın düşüncesine katılıyorum. korku filmlerinde kullanılan öğeler elbette ki klişe.
    mesela conjuring de baştan sona klişe barındıran, fakat "klişe"leri çok iyi işleyen ve izleyiciyi geren bir filmdi.
    autopsy of jane doe da beni tüm film boyunca gerdi.
    tek mekanda 2 kişi ve 1 cesetle geçen bir filmin sonuna kadar meraklandırması ve germesi benim için gayet yeterli.
    vakit kaybı kesinlikle değil, izlemenizi tavsiye ederim.
  • şato gibi hayaletli evlere taşınan ailelerin yaşadığı aşırı üzücü trajediler ve ortalıkta gezen ağlak veletlerden sıkılanlar için ideal bir film. bütün kan içerikli şiddet sahnelerini zevkle izleyen birisi olarak, o sakin sakin yapılan otopsi sahnelerinde ''çekin şu karıyı ekrandan, kapatın bir yere'' dedim. hatta ileri sararak mı izlesem diye düşündüm. kesinlikle çok başarılıydı.

    günümüz koşulları için bir filmde gerçekçi bir ceset yaratmak elbette büyük başarı değil ama ince işçilikteki o kaliteyi hissettirdiler. hatta filmin süresi kısa olmasına rağmen esas konuya girene kadar geçen süreyi biraz uzun buldum ama detaylar güzel olunca film esas noktaya gelene kadar hiç sıkmadı.

    senaryosu en basit şekilde işlenen filmlerin bile başı ve sonu arasında bağlantı kuramayan tiplerin yorumlarıyla dolu ortalık ve bu filmin bunu bir kez daha gösterdiğini düşünüyorum.

    --- spoiler ---

    filmi sevmeyene bir şey demem de ''oğlanın kız arkadaşının cesedi yoktu yeaa nereye kayboldu'' diye konuşup filme dandik diyene ne demeli? ne diyebilirsin ki bu insana. götüyle izlemenin ötesinde bir yorum bu. açıklanabilir bir tarafı yok ama rahatça sağda solda ''zaman kaybı'' deme hakkını kendilerinde görüyorlar.
    --- spoiler ---
  • bu filme kötü diyenlerin bu tarz filmlerden zevk alması imkansızdır zaten, o yüzden kötü denmesine kulak asmayın. fantastik öğelerden, mitlerden falan nefret eden biri değilseniz ve canınız gerilimli korkulu bir şey istiyorsa mutlaka izleyin ve mümkünse durdurmadan tek solukta yapın bunu. ben konuyu da, oyuncuları da filmin ilerleyişini de çok beğendim. hiçbir beklentim olmadan netflix'ten rastgele açmıştım, ilki açmışım. özlemişim bu tarz kaliteli yapımları.
  • ilk yarıya kadar gerim gerim izlediğim, potansiyeli efsane bir filmi son yarıda "meh. bu mu yani?" diyerek bitirdiğim için değerli senariste buradan sevgilerimi gönderiyorum. içimden "ya çok değişik bir şey geliyor of harika bi filmmiş niye şimdiye değin izlemedim" diye diye bir hal oldum ilk yarıda. brian cox'un sigara içmeye çıktığı sahneyi bile manasız bir şekilde beğenmiştim. ama gel gelelim iş yine en sonunda yok öcü böcü cee'ye bağlandı ya.

    velhasıl kelam. gece gece izlenince ayrıca bir geren filmdir. izleyelim bir şey kaybetmeyiz.

    --- spoiler ---

    filmin başında yaşanan muhabbetin, sonunda da yaşanması güzel bir detaydı.
    o kedi ölünce zaten anlamıştım bi bokluk çıkacağını.
    hayır o kadar abuk sabuk şeyler oluyor bu babayla oğul niye bahçede oyun oynar gibi rahat?

    son olarak. pek kıymetli cadı kardeş. sana bir sorum var; adamın eklem yerlerini alıp kendininkiyle düzelttin, iç organlarını alıp kendini iyileştirdin, herifin göz rengini bile aldın da o vajinayı tam olarak neyle değiş tokuş edecektin? hı?
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap