• sevdiğim çizgi filmler ve kriminal diziler dışında neredeyse hiç televizyon izlemeyen biriyim. ablam bu özelliğim için bana kısaca: çocuksu psikopat diyor ;))
    üyesi olduğum platformda investigation discovery'nin yayınına son verildiğinden beri netflix içeriğinde bulunan suç belgesellerine olan ilgim biraz daha arttı. vaktim olduğunda göz atmaya çalışıyorum. bu akşam görmediğim ne kaldı derken -din kaynaklı bir içerik olduğunu düşündüğüm için- yıllardır görmezden geldiğim bu belgesel dikkatimi çekti. hazır vaktim varken oturup tüm bölümlerini izledim.

    gerçekten insanın tüm tadını kaçıracak, canını hayli fazla sıkacak bir konuya sahip. belgeselin çıkış noktası; gencecik yaşta hayatına son verilen, rahibe catherine cesnik'in cinayeti. ancak mevzunun derinine inildiğinde başka başka yerlerden çok daha kötü kokular yayılıyor. izlerken birçok kez "lânet olsun!" demekten kendimi alamadım. zamanında ülkemizde de benzer hadiseler gündem olduğu için konuya fikren bir aşinalığımız var.
    çocukların aileleri tarafından "inançlı" birer birey olarak yetişmeleri için gönderildikleri bir okulda başlarına gelmeyen kalmamış. bu haliyle spotlight'ın bir benzeri gibi fakat mağdurların çoğunluğunu kız çocukları oluşturuyor.
    dini eğitim veren okullarda, din adamı eğitmenler tarafından, istismar edilen küçücük çocukların trajik öyküleri irdeleniyor. akabinde yitip giden hayatlar, bir yığın psikolojik sorun, yıllarca süren hukuk mücadeleleri vs.
    cinsel taciz ve tecavüzün neredeyse bir gelenek haline dönüştüğü bu kurumlarda her türlü iğrençliğin üstü bizzat başpiskoposluk tarafından özenle, bir şekilde örtülmeye çalışılmış. ve çoğunlukla da başarılı olunmuş. mağdurların çocuk yaşlarda yaşadıkları travma sanki yeterince ağır değilmiş gibi bir de orta yaş üzerinde verdikleri hukuk savaşı akıntıya kürek çekmek misali yorucu ve yıpratıcıydı.

    söz konusu hadisenin faili olan o tecavüzcü rahibin; hiçbir ceza almadan yerleştirildiği bakımevinde sessiz sedasız, sonsuz bir huzur içinde ölmesine mi, yoksa kurbanların ziyan olan hayatlarına mı daha çok sinirlendim bilmiyorum.
    belgesel bittiğinde kafamın içinde dönen tek şey "ee peki inanç kavramı bu izlediğim çirkinliğin tam olarak neresinde?" sorusu oldu..
  • tuyleri diken diken eden netflix'in yeni belgeseli. konusu bir grup rahibin, 1960'larin sonunda baltimore'da bulunan archbishop keough high school ismideki katolik kiz lisesinde onlarca kiza yaptigi cinsel istismari, cinsel istismardan ote kizlari kasabanin doktoruna, polislerine peskes cekmelerine, bu durumu anlayan ve ustune giden catherine cesnik adinda bir rahibenin bir kac hafta sonra oldurulup, katilinin hic bir zaman bulunmamasina dayaniyor. polislerin delilleri yok etmesi ve davanin ustune gitmemeleri, yillar sonra ortaya cikan taciz davasini kilisenin baski yaparak ustunu kapatmasi, hem cinayet hem tecavuzlere dair hakkinda onlarca tanigi ve delili olan rahibin hicbir zaman yargilanamamasini tuyleriniz diken diken izliyorsunuz.
    polisin bir gram yol kat edememsine karsin, oldurulen rahibenin 60li yaslarinda eski ogrencileri bir facebook grubu kurup olayin ustune gitmeye basliyorlar. 3-4 sene once baslayan bu hareketle beraber belgesel cekimlerine baslaniyor. belgeselde bu sureci ve yasananlar anlatiliyor.
    ilgili facebook grubu: https://www.facebook.com/…2571596239/?hc_ref=search
  • rahibe cathy cesnik cinayetini arastirirken, katolik kilisesinde yasanan taciz ve tecavuzleri ortaya cikaran, spotlighta benzeyen basarili netflix belgeseli. bakalim netflix, muge anli rolunun hakkini verip, cinayeti aydinlatabilecek mi.
  • netflix'in carpici bir o kadar uzucu belgeseli.
    --- spoiler ---

    benim gibi suc dizisi meraklilarina ilac gibi gelen belgesel.
    rahibe cathy'nin huzunlu hikayesi. gercek kisiler, iliskiler. katolik kilisesinin ic yuzu.ve din denilen seyin ki, inancsiz biri degilim, bozuk insanlar tarafindan nasil kotuye kullanildigi.
    yok olmus hayatlar. cezasiz kalmis suclar. cathy'i ben bile ozledim izledigim sure icerisinde.
    kesinlikle tavsiye ederim. evet agir bir temposu var ama yasananlarin uzerinden cok vakit gecmesi, bir turlu ortadaki gercege ulasamama ama bilme. gerdi, uzdu ve tiksindirdi.
    --- spoiler ---
  • izlerken tüylerinizi diken diken eden belgesel.

    klisenin sapıkları koruyan tavrını görünce aklıma direkt ensar vakfı'nda çocuklara tecavüz edilmesi ve akp'li millet vekillerinin vakfı koruması geldi.

    dinciler her yerde iğrenç ve uzak durulması gereken şeyler.
  • the keepers; the case against 8, good ol' fredanın yönetmeni ryan whitein çektiği ve netflixte yayınlanan 7 bölümlük gerçekten yaşanmış bir olayı anlatan belgesel.
    her bir bölüm insanı liğme liğme ediyor. kızgınlıkla, üzüntüyle, acıyla, şaşkınlıkla, o insanların neler yaşadıklarını anlamaya çalışarak bir solukta izledim. beni çok etkiledi. çoğu yerinde ben de kurbanlarla beraber ağladım.

    --- spoiler ---

    belgeselin konusu ise acıdır ki bir grup rahip tarafından, baltimore'da bir katolik kız lisesi olan keough lisesi'ndeki öğrencilere yapılan cinsel istismarı anlatmakta. özellikle kötü bir karakter olan rahip joseph maskell var ki şeytanın bu dünyaya inmiş hali. işlediği suçlara doktorları, polisleri, başka rahipleri de dahil ediyor. kızlara yaşattığı acımasız şeyler o dönemde kızların edebiyat öğretmenleri olan ve çok sevdikleri rahibe cathy cesnik tarafından farkediliyor. çok sevilen cathy cesnik, olayları örtbas etmek isteyenler tarafından 1959 yılında cinayete kurban gidiyor.
    polisler delilleri yok ediyor, katolik kilisesini koruyorlar. o sırada öğrencileri olan ve bu olayı bizzat yaşamış olan insanlar bu olayı içlerinden atamadıkları ve rahibe catherine cesnik'i çok sevdikleri için bir şekilde birbirleriyle bağlantı kuruyor ve olayı tüm ayrıntılarıyla araştırıyorlar. maalesef bu araştırmaların altından çok fena şeyler çıkıyor. ve bunu da netflix 7 bölümlük bir belgesele dönüştürerek her şeyden bihaber olan bizlere ulaştırıyor.
    --- spoiler ---

    the keepers, baltimorelu bir rahibenin çözülmemiş cinayetini, bu cinayetin ardında yatan korkunç sırları anlatmakta. ölümünün üzerinden 50 yıl geçmiş ve öğrencileri (hayatta kalanlar) 60'lı yaşları sürüyor. maalesef acıları dinmediği için bu olayı hayatlarından çıkaramıyorlar ve tüm engellemelere rağmen çözmek için uğraşıyorlar.
  • çok çarpıcı ve en baba korku filmlerinden bile daha korkutucu bir true crime.

    jenerigini duymak bile ürpertiyor. hayatım boyunca asla bir daha izle-ye-meyecegim yegane yapın.

    o kadar etkileyici.
  • çok ama çok sarsıcı bir belgesel. din kisvesi altında işlenen milyonlarca suçtan öğrenebildiğimiz biri sadece. sistematik şekilde devam eden tecavüzlerin onlarca kız çocuğunun ve dolayısıyla etraflarındaki yüzlerce insanın yıllar boyunca nasıl bir yıkım ve korkuyla mücadele ettiğini öyle iyi anlatmış ki...

    öncelikle şunu ilk ağızdan söyleyebilirim, bastırılmış anılar vardır.

    bütün kızlar nasıl bir korkuyla susmuş bilemiyorum ama buna maruz kalıp onlarca sene hatırlamayan kızların olması beni şaşırtmadı.

    izledikçe canım acıdı, korktum, dehşete düştüm, ağladım. dünya berbat bir yer. ve lütfen çocuklarınıza başına ne gelirse gelsin o'na inanacağınızı, yargılamadan arkasında duracağınızı kafasına mıhlanana kadar öğretin. hoş onu öğrenseler size bir şey yapılacağı korkusuyla susabilirler ya neyse. o lanet pislikler kimden faydalanıp kimden faydalanamayacaklarını tespit etmekte çok iyidirler. her zaman en zayıf avı seçer ve ustaca manipüle ederler.

    sanırım uzunca bir süre hiçbir şey izlemeden tavana bakıp tüm bu olanları unutmuş gibi yapacağım. zira o rahip olacak piçlerin fotoğraflarındaki bakışlardan bile toksik bir şeyler sindi etrafa. güzel rahibe cathy umarım inandığı ve uğruna hayatını vakfettiğine değecek kadar güzel bir yerdedir şimdi.
  • --- spoiler ---

    bir şekilde cinsel istismara maruz kalmış herkes rahiplerin tipine bakarak ne mal olduklarını anlar sanırım. ben de öyle oldu en azından. henüz ilk jenerik akarken ne sapık tipli adamlar dedim. ikisinin sıfatından da orospu çocukluğu akıyordu.

    henüz üç bölümünü izledim, gösterilir mi bilmiyorum ama bu herifler hipnoz filan yaptığına göre baya kızların hafızasını silmiş diye düşündüm çünkü 40 yaşına gelip olayı aniden hatırlamak çok garip. ya katolik eğitimin verdiği bilinçaltına itme olayı gerçekleşti. (ki bu kadar olayı kim nasıl iter bilinçaltına) ya da ortada hipnoz ile silme var.

    olayın sonunun adalete bağlanmasını çok istiyorum ama bir tanesi ölmüş, diğerinin ayağı çukurda (kilise ve herkes koruyor). diğer istismarcıların kimlikleri bile belli değil (polisler, yerel esnaf, psikologlar) çok üzüldüm çok.

    rahibe ölüp gitti evet ama bu insanlar hayatları boyunca bu travmalarla cehennemde yaşadılar:/

    --- spoiler ---
  • her türlü dini kurum ve kuruluştan neden nefret ettiğimi hatırlatan, her katmanın altından farklı necasetin çıktığı, yalan, adaletsizlik ve adam kayırmanın boyutlarını görünce sinirden kendimi sikme noktasına geldiğim, çok rahatsız edici, bir o kadar güzel, 7 bölüm, 7 saatlik netflix belgeseli.

    --- spoiler ---

    jane doe, jane roe demeden tanıkların hikayelerindeki ayrıntıları duymak beni çok rahatsız etti. işin içine kilise, papaz, rahip, katolik kız lisesi, manastır gibi şeyler girince "aha bir altar boy hikayesi gelecek belli" diye düşünüyordum, yanılmadım. pedofili olmanın kolaylıkla gizlenebileceği, maksimum sürülebileceğin, küçük çocuklara tecavüz ederken korunup kollanabileceğin bir yer arıyorsan rahip ol, kiliseye gir. bakınız joseph maskell (nasıl da keith sutherland'a benziyor) 60'ına dek oradan oraya sürülmüş, cezasını çekmemiş, hatta "canım şu sıralar ortalık karışık, pek görünme istersen" diye bir uyarı almış olacak ki memleketi irlanda'ya tatile gitmiş.

    işin ilginç tarafı, aleyhine dava açılıyor, başpiskoposluğu savunan adam ptsd için "amazon'a gitsem unicorn görürüm hehe" gibi saçma sapan, beyaz show skeçlerinden çıkma cümlelerle konuşuyor. kardeş, sen bi kere katolik adamsın, unicorn'lardan bahsedemezsin.

    30 kişi de olsan 50 kişi de olsan kiliseye karşı yaptırımın yok, her şeyi hayal dünyanda yaşıyorsundur, hayatını mahvetmelerine karşı alacağın tazminat 25 bin ila 50 bin dolar arasındadır. en çok üzüldüğüm olay, anam babam yaşındaki insanların, çocuk yaşta tecavüze uğrayıp ileriki hayatlarında bir şeyi gerçekleştirebilecek gücü kendilerinde bulamamaları. biri uyuşturucu bağımlısı oluyor, bazıları intihar ediyor, bi kısmı erkenden evleniyor, kısaca herkesin hayatı mahvolmuş.

    polisin elli yıldır yapmayı beceremediği şeyi üç kişi yapıyor. becerememek demişim, üstünü örtmek demeliydim. bilhassa iki kadının inadı, gücü, vefa duyguları, safi iyilik. yapmak zorunda olmadıkları bir şey var ortada, bırakıp gidebilirlerdi, hiç uğraşmayabilirlerdi... yahu, cathy cesnik'in öz kardeşi bile davayla uğraşmamış, annelerinin ölmesini beklemiş. hah, orası ayrı dava. cesnik'in kardeşi "benim, maskell'den dahi haberim yoktu." diyor. google'a girip öz kardeşinin davasını aratmadın, 90'lı yıllarda jane doe ortaya çıkınca bir kez bile televizyonu açmadın öyle mi? ne demek maskell kim yeni duyuyorum?
    --- spoiler ---

    not: doctor spitz denen manyak bir patolog var belgeselde. bana jack kevorkian'ı (dr death) anımsattı. belgesel materyali yüksek, bol çeşnili bir dayı. yakın zamanda ölürse belgeselini yaparlar, izlemeyen şerefsizdir.
hesabın var mı? giriş yap