• rahibe cathy cesnik cinayetini arastirirken, katolik kilisesinde yasanan taciz ve tecavuzleri ortaya cikaran, spotlighta benzeyen basarili netflix belgeseli. bakalim netflix, muge anli rolunun hakkini verip, cinayeti aydinlatabilecek mi.
  • tuyleri diken diken eden netflix'in yeni belgeseli. konusu bir grup rahibin, 1960'larin sonunda baltimore'da bulunan archbishop keough high school ismideki katolik kiz lisesinde onlarca kiza yaptigi cinsel istismari, cinsel istismardan ote kizlari kasabanin doktoruna, polislerine peskes cekmelerine, bu durumu anlayan ve ustune giden catherine cesnik adinda bir rahibenin bir kac hafta sonra oldurulup, katilinin hic bir zaman bulunmamasina dayaniyor. polislerin delilleri yok etmesi ve davanin ustune gitmemeleri, yillar sonra ortaya cikan taciz davasini kilisenin baski yaparak ustunu kapatmasi, hem cinayet hem tecavuzlere dair hakkinda onlarca tanigi ve delili olan rahibin hicbir zaman yargilanamamasini tuyleriniz diken diken izliyorsunuz.
    polisin bir gram yol kat edememsine karsin, oldurulen rahibenin 60li yaslarinda eski ogrencileri bir facebook grubu kurup olayin ustune gitmeye basliyorlar. 3-4 sene once baslayan bu hareketle beraber belgesel cekimlerine baslaniyor. belgeselde bu sureci ve yasananlar anlatiliyor.
    ilgili facebook grubu: https://www.facebook.com/…2571596239/?hc_ref=search
  • making a murderer kadar ses getirmeyen belgesel; karsilastirmamin sebebi tum promosyonunun bunun uzerinden donmesiydi...konusu her ne kadar etkileyici olsa da halihazirda cekilmis spotlight filmiyle insanlarin kiliseyle ilgili o soku uzerinden atmis olmalari ve belgeselin gerekenden cok uzun olmasi yeterli basariyi saglayamadi bence.. bir cok konu havada kalmis-ki boyle birakicaklarina hic koymasalar ve son kisimlari facebook gruplari sayesinde interaktif bir yayina donusturseler cok daha carpici hale gelebilirmis...sanirim olayin sonucunu da yakin zamanda bu gruptan ogrenecegiz.
  • mükemmel kurgulanmış çok etkileyici ve sürükleyici bir netflix belgeseli.
    her biri 1er saatten oluşan 7 bölüm.
    21.yy'da bile dinin hala hukuk sistemi üzerinde ne kadar büyük gücü olduğunu anlatıyor. söz konusu çocuk tacizi bile olsa, cinayet bile olsa güçlülerin birbirlerini korumak için gözlerini bu suçlara ne kadar başarıyla kapadığını, eğer o gözler böyle kapanmasaydı kim bilir kaç çocuğun hayatının çok daha farklı olabileceğini anlatıyor.
  • uzun suren, kurgusu bazen cok zayif kalan gayet guzel bir belgesel.

    su seri turkiye'de yayinlansa ortalik yikilir. o kadar diyorum. bunun yuzunden zaten bu kadar bu kadar agir baski var. su iki durumu bir karsilastirsak, karsilastirabilsek varya, neler olur kim bilir?

    bizim sikintilarimizdan bir tanesi de karsilastirmali tarihtir. adama sor, su savas ne zaman oldu diye sana soyler. ama dusunemez ki titanigin battigi yilda biz dunya savasi veriyorduk. bir karsilastir.

    zannimca zaten turkiye'nin boyle olmasinin bir sebebi de budur. karsilastirmiyoruz arkadaslar, politik olarak, iliskiler babinda, yada spor babinda. gun sonunda sacma sapan bir karsilastirilmalar dogdu ve hepimiz takim tutar hale geldik.

    bakin gencler, eskiden bu partiler bize ne onerdikleri uzerinden oy alirlardi. simdi bize siyasi soylem disinda birsey sunmuyorlar. burada actiginiz rezalet basliklari var ya. sizin dusundugunuz rezaletlerin milyonda biri bile degil bu yasanan rezalet. her devletin belirli bir sistemi vardir, bizimki neredeyse yok oldu. bu devletini cok seven sahis var ya. avrupa insan haklari mahkemesine gitti, sonra ne olduysa sikayet geri cekildi. cekmese belki adamin kazancina kazanc katacak olan sensin arkadasim sensin! sana onerilen ne?

    akitleri buradan tenzih ederim, zaten bos adam olduklari icin biliyorlar ki bunlarin sistemi cokerse zirnik kazanamazlar. dil desen yok, bilgi desen sifir, kalite desen eksilerde. e adamlarin zaten hesabi buydu. kendi kadrolarimi kurayim, adamlar benim yuzumden para kazandi mi? bitti. nasilsa bana baglandi. bana itaat edecek. sen kalkmis hala milliyetcilik tasliyorsun. lan turkler iki kere boyun egdi araplara, ikisinde de sirtindan vuruldu. en zor zamanlarinda. siz hala araplara tapinin. neden ben kurani hala arapca okuyorum demeyin. zaten yuksek matematigin esas ismi al jabr'dan geliyor. araplar super, toptan araplara donelim, cidden bak. sizin artik nasil bir hedefiniz varsa herkes sadece arap olsun, ki agababalariniz daha guzel para yesin. iki yuzlu yavsaklar. arap da arap, he az daha dibe inin. petrol cikacak oralardan.

    not:kimse vatan hainligi ile gelmesin. ozellikle burada yasli gecinirmis gibi takilan bir akmal var, o hic gelmesin. siz troll bile degilsiniz.
  • the keepers; the case against 8, good ol' fredanın yönetmeni ryan whitein çektiği ve netflixte yayınlanan 7 bölümlük gerçekten yaşanmış bir olayı anlatan belgesel.
    her bir bölüm insanı liğme liğme ediyor. kızgınlıkla, üzüntüyle, acıyla, şaşkınlıkla, o insanların neler yaşadıklarını anlamaya çalışarak bir solukta izledim. beni çok etkiledi. çoğu yerinde ben de kurbanlarla beraber ağladım.

    --- spoiler ---

    belgeselin konusu ise acıdır ki bir grup rahip tarafından, baltimore'da bir katolik kız lisesi olan keough lisesi'ndeki öğrencilere yapılan cinsel istismarı anlatmakta. özellikle kötü bir karakter olan rahip joseph maskell var ki şeytanın bu dünyaya inmiş hali. işlediği suçlara doktorları, polisleri, başka rahipleri de dahil ediyor. kızlara yaşattığı acımasız şeyler o dönemde kızların edebiyat öğretmenleri olan ve çok sevdikleri rahibe cathy cesnik tarafından farkediliyor. çok sevilen cathy cesnik, olayları örtbas etmek isteyenler tarafından 1959 yılında cinayete kurban gidiyor.
    polisler delilleri yok ediyor, katolik kilisesini koruyorlar. o sırada öğrencileri olan ve bu olayı bizzat yaşamış olan insanlar bu olayı içlerinden atamadıkları ve rahibe catherine cesnik'i çok sevdikleri için bir şekilde birbirleriyle bağlantı kuruyor ve olayı tüm ayrıntılarıyla araştırıyorlar. maalesef bu araştırmaların altından çok fena şeyler çıkıyor. ve bunu da netflix 7 bölümlük bir belgesele dönüştürerek her şeyden bihaber olan bizlere ulaştırıyor.
    --- spoiler ---

    the keepers, baltimorelu bir rahibenin çözülmemiş cinayetini, bu cinayetin ardında yatan korkunç sırları anlatmakta. ölümünün üzerinden 50 yıl geçmiş ve öğrencileri (hayatta kalanlar) 60'lı yaşları sürüyor. maalesef acıları dinmediği için bu olayı hayatlarından çıkaramıyorlar ve tüm engellemelere rağmen çözmek için uğraşıyorlar.
  • ilk bölümde çok yavaş ilerleyip ikinci bölümde şaşırtan belgesel; işin altından kilise ve korkunç bir taciz skandalı çıkıyor. valla detaylarla yüreğim dağlandı, benden bu kadar.
  • buyuk bir hevesle baslayip, meeah diye bitirdigim bi belgesel oldu.

    --- spoiler ---

    olayin en can sikici kismi, cinayetin uzerinden 38402 yil gecmis olmasi hasebiyle, tum suphelilerin, taniklarin, sahitlerin birer birer zaten olmus olmasi ve yasayanlarin da dogru durust bi bok hatirlayamamalari.

    bir de gereksiz uzun geldi bana, 3-4 bolumde bitirilebilirmis. kurgu da cok iyi degildi, ornegin rahibin tacizine ugrayan adami coooooook sonra olaya dahil edip heyecani yukseltmeye calismislar falan, olmamis.

    puanim 5/10

    --- spoiler ---
  • başarılı bir netflix belgeseli. making a murderer'dan sonra ara vermeden izledim ve tek söyleyebileceğim all such things are disgusting !

    --- spoiler ---

    bir yoruma itihafen de şunu belirtmek isterim ki, bana kalırsa 1967'de annesi başpiskoposluğa giden mağdur şahısı son bölümde çıkarmalarının nedeni aslında, zaman aşımına uğramadan önce bir takım şikayetler kanıtları ile birlikte bize sunulsaydı gerekeni yapardık modunda ki tutumlarının çürütülmesi adına yapılmış. adam 1967'de resmen uzaklaştırılmış ama herhangi bir disiplin soruşturması geçirmediği için yaptıkları hızlanarak devam etmiş. yer yer gözlerimden yaşlar süzülerek izlediğimi belirtmek isterim. belgesel olduğu için elbette kurgusal bir takım şeyler mutlaka vardır ancak siz sadece gerçeği görmeye çalıştığınızda ve mağdurların yerine kendinizi koyup onların yaşadıklarını hissetmeye çalıştığınızda bile yeterince etkilenmiş oluyorsunuz. ne olursa olsun insanlık adına utanç verici, umarım geç de olsa davalarında başarıya ulaşır ve huzura kavuşurlar.
  • her türlü dini kurum ve kuruluştan neden nefret ettiğimi hatırlatan, her katmanın altından farklı necasetin çıktığı, yalan, adaletsizlik ve adam kayırmanın boyutlarını görünce sinirden kendimi sikme noktasına geldiğim, çok rahatsız edici, bir o kadar güzel, 7 bölüm, 7 saatlik netflix belgeseli.

    --- spoiler ---

    jane doe, jane roe demeden tanıkların hikayelerindeki ayrıntıları duymak beni çok rahatsız etti. işin içine kilise, papaz, rahip, katolik kız lisesi, manastır gibi şeyler girince "aha bir altar boy hikayesi gelecek belli" diye düşünüyordum, yanılmadım. pedofili olmanın kolaylıkla gizlenebileceği, maksimum sürülebileceğin, küçük çocuklara tecavüz ederken korunup kollanabileceğin bir yer arıyorsan rahip ol, kiliseye gir. bakınız joseph maskell (nasıl da keith sutherland'a benziyor) 60'ına dek oradan oraya sürülmüş, cezasını çekmemiş, hatta "canım şu sıralar ortalık karışık, pek görünme istersen" diye bir uyarı almış olacak ki memleketi irlanda'ya tatile gitmiş.

    işin ilginç tarafı, aleyhine dava açılıyor, başpiskoposluğu savunan adam ptsd için "amazon'a gitsem unicorn görürüm hehe" gibi saçma sapan, beyaz show skeçlerinden çıkma cümlelerle konuşuyor. kardeş, sen bi kere katolik adamsın, unicorn'lardan bahsedemezsin.

    30 kişi de olsan 50 kişi de olsan kiliseye karşı yaptırımın yok, her şeyi hayal dünyanda yaşıyorsundur, hayatını mahvetmelerine karşı alacağın tazminat 25 bin ila 50 bin dolar arasındadır. en çok üzüldüğüm olay, anam babam yaşındaki insanların, çocuk yaşta tecavüze uğrayıp ileriki hayatlarında bir şeyi gerçekleştirebilecek gücü kendilerinde bulamamaları. biri uyuşturucu bağımlısı oluyor, bazıları intihar ediyor, bi kısmı erkenden evleniyor, kısaca herkesin hayatı mahvolmuş.

    polisin elli yıldır yapmayı beceremediği şeyi üç kişi yapıyor. becerememek demişim, üstünü örtmek demeliydim. bilhassa iki kadının inadı, gücü, vefa duyguları, safi iyilik. yapmak zorunda olmadıkları bir şey var ortada, bırakıp gidebilirlerdi, hiç uğraşmayabilirlerdi... yahu, cathy cesnik'in öz kardeşi bile davayla uğraşmamış, annelerinin ölmesini beklemiş. hah, orası ayrı dava. cesnik'in kardeşi "benim, maskell'den dahi haberim yoktu." diyor. google'a girip öz kardeşinin davasını aratmadın, 90'lı yıllarda jane doe ortaya çıkınca bir kez bile televizyonu açmadın öyle mi? ne demek maskell kim yeni duyuyorum?
    --- spoiler ---

    not: doctor spitz denen manyak bir patolog var belgeselde. bana jack kevorkian'ı (dr death) anımsattı. belgesel materyali yüksek, bol çeşnili bir dayı. yakın zamanda ölürse belgeselini yaparlar, izlemeyen şerefsizdir.
hesabın var mı? giriş yap