• kazuo ishiguro'nun aynı adlı romanından uyarlanmış, 1994 senesinde 8 dalda oscara aday olmuş ama eli boş dönmüş film. en büyük şansızlığı schindler's list ile aynı sene aday olmasıdır yoksa bu filmden iyisini mi bulacak sayın akademi üyerleri. ayrıca christopher reeve'in kaza geçirmeden oynadığı son iki filmden biridir. bana sorarsanız bu filmin tek kelimelik bir tanımlaması vardır, o da sızıdır.
  • anthony hopkins'in baş rolünu üstlendiği james ivory'nin yonetmenligini yaptigi 1993 ingiltere/abd yapimi dram türü bir film.

    --- spoiler ---

    james stevenson*, ikinci dunya savasi oncesi ingiltere'sindeki, darlington malikanesinin bas usagidir. kurallara olan asiri bagliligiyla ün salmistir. yaninda calisan hizmetcilere karsi cok sert kurallar uygulamaktadir. asla isinden ve kurallarindan taviz vermez. bu sekilde devam eden evin hali miss kenton*'un malikhaneye gelmesiyle bu kurallar degismeye baslar. kenton merhametli, ince ruhlu bir kadindir. gözü hizmetten baska bir şey görmeyen stevens, babasinin olumunde dahi bir damla goz yasi dokmez. miss kenton'a olan askinin asla aciga vurmaz.

    --- spoiler ---

    ing: günün kalıntıları
  • hayatimda ilk defa sigara icenleri ve "keyif sigarasi" kavramini gercekten anlayabilmemi saglayan film. zira film bitti ama uzun zamandir boylesine iyi bir oyunculuk izlemedigimden olacak, filmden sonra gecirdigim saatler boyunca o memnuniyet bitmek bilmedi. emma thompson bu filmde gercekten muhtesem ama ya anthony hopkins?

    --- spoiler ---

    duygularini o kadar iyi saklayabilen, prensip sahibi bir adamin icindeki catismayi, ara sira kendini bir dudak hareketi (segirmeleri) ile belli edisi, o buz gibi-dimdik durusunu hic bozmamasina ragmen kirilan kalbini golgelenen bakislariyla anlatabilmesi.. duran bir adama bakiyoruz ama gokyuzune bakar gibi, inkar edilemeyecek bir buyuklukteki duygularini okuyabiliyoruz. bir de adamin roportajlarina bakiyorum, kendi oyunculuguyla ilgili, butun bunlarla alakasi bile olmayan mutevazi ve umursamaz yorumlari var..

    hic yasanmamis, lafi bile agza alinmamis bir ask hikayesinin gelmek bilmeyen cozumlenisini simgeler gibi, ustune mahler 5. senfoni, adagietto'yu dinleyince , 24 saati baska bir boyutta gecirdim.

    --- spoiler ---

    bu dunyada iyi sanatin ve onu takdir edebilmenin verdigi haz kadar buyuk zevkler az olsa gerek. boyle anlarin degerini bilmeli..
  • benim için bir kendini gerçekleştiren kehanet örneği bu film ve kitap. o kadar etkilenirsen olacağı buydu dedirtiyor ister istemez. düşündüğün şeyin başına gelmesi durumu bir adam yaratmak'taki kadar sahici, hayati ve ciddi.
    işte, mr stevens'ın gününden ne kaldıysa bugün o kaldı geriye.
  • türkçeye "günden kalanlar" adıyla çevrilmiş ve can yayınları tarafından okuyucuya sunulmuş olan kitap (ve de film).

    iki dünya savaşı arasındaki yıllarda ingiltere'de, darlington malikânesinde baş uşaklık görevi yapan stevens'ın, görevinde başarılı olma ve kusursuz hizmet uğruna hayatına dâir neleri kaçırdığını yıllar sonra anlamasını sağlayan yolculuğunu ve bu yolculuk esnasında geriye dönüşler yaşayarak o günleri anışını anlatır.

    kitapta stevens, bir uşağın nasıl olması gerektiğini sorgular yer yer. ve kitabın sonunda da kusursuz bir uşak olmak için hislerini bile feda etmesine rağmen kusursuz bir çalışan ol(a)madığını, hâlâ eksiklikleri olduğunu düşünür. ünlü ingiliz uşakları konusuna örnektir sanki stevens karakteri. ama, kitapta büyük gelişmelerin yaşandığı malikânede kendinin rolünün çok büyük olduğunu düşünür, (tabii hiç de öyle olmadığını yıllar sonra anlayacaktır) filmde ise bu izlenimi edinmezsiniz.

    kitapta (biraz da olsa filmde de) ikinci dünya savaşı öncesi avrupa diplomasisi hakkında ayrıntılar mevcuttur.

    filme gelince...

    kitaptan uyarlanan filmler genelde başarısız olur. bunda en büyük etken kitaptaki konunun filmde tam olarak yansıtılamamasıdır. bu durum bu filmde de yaşanmıştır. kitaptan oluşturulan çoğu senaryoda olduğu gibi bu filmin senaryosu da kopukluklar içermektedir. kitapta olan ayrıntıların çoğu değiştirilmiş, bunun yerine olmayan ayrıntılar eklenmiştir senaryoya.

    birkaç ufak örnek vermek gerekirse:

    --- spoiler ---

    ~filmde lord darlington'ın ölümünden sonra varisleri tarafından satılan malikâneyi, yıllar önceki büyük ve önemli toplantıda ikiyüzlü ve çıkarcı tavırlarıyla saygısızlık eden amerikalı delege bay lewis satın alır. halbuki kitapta başka bir amerikalı zengin olan bay farraday satın alır malikâneyi. ki özellikle bu ayrıntı, bu değişiklik anlamsızdır. sanki asaleti ile övünen ingilizlere parası ile birşeyler isbat etmeye çalışan kompleksli amerikalı mesajları saklı gibidir.

    ~kitapta bayan kenton duygularını anlamak istemeyen ve her dâim işine odaklanan stevens'la bir tartışma yaşar ve "bundan sonra iş ile ilgili bir durum olduğunda bunu bana not ile bildiriniz." der. filmde ise başka bir geriye dönüşte bu stevens'ın ricası olarak geçer.

    ~kitapta stevens, bayan kenton ile görüştükten ve son fırsatın da elinden uçtuğunu anladıktan sonra rıhtımda ışıklandırma gösterisini seyrederek pişmanlıklarını düşünür. filmde ise ışıklandırma gösterisini bayan kenton ile seyrederler.

    --- spoiler ---

    bu gibi değişiklikler okuyucuya ve seyirciye "madem kitaptan uyarlayacaksınız, ne gerek var konunun orasını burasını değiştirmeye?" dedirtir.

    ama şu vardır ki, filmde birbirinden usta oyuncular gerçekten başarı ile canlandırmışlardır rollerini ve bu ufak tefek değişiklikleri önemsiz kılacak kadar seyredilesi hâle getirmişlerdir filmi. stevens rolünde anthony hopkins mükemmel oynamıştır, bayan kenton rolünde emma thompson müthiştir. filmde ayrıca christopher reeve ve hugh grant gibi oyuncular da rol almıştır. film müziğinden başrol oyuncularına, sekiz dalda oscara aday gösterilmiştir.

    filmin gerçekten hoş olan müzikleri ise richard robbins'a âittir.

    bir de, filmin son kareleri, stevens'ın o kuşun ardından bakışları ve sonra işine geri dönüşü çok anlamlıdır, çok.
  • bugün dicitürk'te harika bir dublajla gösterilmiştir.
  • genelde ortalama hafta da 2-3 film izleyen biri ki bunlar, çok sevdiğim "herkes film izlemeyi sever" sözündeki insanlar oluyor; bu tarz amerikan yapım filmlerdeki, tam bu tip rol ve oyunculukları abartmayı çok severler. hatta oscar ödül törenleri bile son zamanlarda gittikçe o yönde, saçma sapan ödüller veriyor, popülaritenin kurbanı vaziyette, "e bu eskiden de böyle değil miydi?" diyene, tamamen değildi de diyemem ama zaten benim için de oscar hiçbir zaman ölçü olmamıştır. neyse konumuza dönelim. bir sene boyunca günde en az 2 film ve ortalama 3-4 film izlemiş biri olarak; ister istemez böyle filmlere çok denk geldim ve bir müddet sonra artık iyice klişe gelmeye başladı bu tip filmler, roller, farklı ama kendi doğruları olan başroller, kötü adamlar vs.. filmi de izlemeden önce biraz okuyunca, direk o tip bir şeyle karşı karşıya kalacağımı düşündüm ama öyle olmadı. cidden çok iyi bir anthony hopkins oyunculuğu vardı, çok zevk alarak izledim. zaten filmin çoğunda, ekranda olan anthony hopkins'i, ekranda olmadığı sahnelerde de bekler oldum... oyunculuk görmek isteyenlere kesinlikle tavsiye ederim...
  • --- spoiler ---

    kitapta bayan kenton'ın ağladığını duyan stevens odaya girip girmemek konusunda tereddüt yaşar ve girmez. filmdeki versiyon ise stevens karakterine yakışmamış.

    --- spoiler ---
  • yaşananların değil yaşanmayanların filmi olmuştur ve belki de bu özelliğiyle diğer tüm filmlerden ayrılabilir.

    gündelik düşüncelerle ertelenen, saklanan, bastırılan duyguların büyüye büyüye nasıl koca bir pişmanlığa dönüştüğünü, muhteşem oyunculuklarla, harika sahneler eşliğinde anlatır.
  • dilini zengin tutmak için aşk romanı dahil bütün kitapları okuyan bir karakter barındıran iki saatten fazla süren film. biz de romantizmimizi zenkin tutmak için bu filmi arada bir seyredebiliriz ne var yani?

    anthony hopkins ve emma thompson müthiş oyuncular. sör daha ağır basıyor tabii terazide emme emma'sız olsa olmazmış film. aksanlarına hususiyetle bitiyorum bu iki zatın.

    yıllar yıllar önce seyretmiştim lakin yaşlı kahya yardımcısının kazaları dışında filmden hiçbir şey kalmamış aklımda. değil lena heady kısacık arzı endamı hatırda kalsın!

    o değil de, bir başka kahyalı film vardı... uzun süre mister nobs... neydi filmin adı hakikaten: http://www.imdb.com/…tle/tt1602098/?ref_=fn_al_tt_1 size de hatırlatmııyor mu sözlük?
hesabın var mı? giriş yap