• "ayların en zalimidir nisan, leylaklar açtırır ölü topraktan, yoğurup bellekle isteği, diriltir ölgün kökleri bahar yağmurlarıyla.

    kış sıcak tuttu bizi, örterek toprağı unutkan karla, bir parça can katıp kuru köklerle.

    yaz şaşırttı bizi bir sağanakla gelerek starnberger gölüne, sığındık sütunların altına. sonra güneşe çıktık, uzandık hofgarten' e, kahve içip konuştuk bir saat kadar. bin gar keine russin, stamm aus litauen, echt deutch. ve çocukluğumuzda, kuzenim arşidüklerde kalırken, çıkarır kızakla gezdirirdi beni. ben de korkardım. oysa, marie, derdi. sıkı tutun, marie. ve kayardık yamaçtan aşağı. dağlarda, özgür hissedersin orada kendini. çoğu zaman okuyorum geceleri, kışın da güneye gidiyorum.

    hangi kökler kavrar, hangi dallar büyür bu taş yığınında? ey insanoğlu, bilemez, kestiremezsin, çünkü bildiğin ancak bir kırık suretler yığınıdır güneşin kavurduğu, ne ölü ağacın gölge, ne cırcır böceğinin huzur, ne de kuru taşın su sesi verdiği. yalnız bu kızıl kayanın altı gölgelik. gel, sığın gölgesine bu kızıl kayanın. ne de seni karşılamaya kalkan akşamki gölgen.

    sana korkuyu göstereceğim bir avuç tozda..."

    t s eliot
    çorak ülke
    "ölülerin gömülmesi"
    cevat çapan çevirisinden...

    liz fraser belki de böyle bir şeyler söylüyordur o anlaşılmaz fısıltılarıyla bu büyülü, çok uzaklarda, karların altında kalmış şarkıda...

    (bkz: cocteau twins)
    (bkz: victorialand)
  • tam da bugünlere ait bir cocteau twins şarkısı. nisanın mayısın bu kadar karanlık olabileceğini düşünmemiştim.

    https://www.youtube.com/watch?v=sw5cvsnphcy
hesabın var mı? giriş yap