• yazım yanlışı ile ilgili eleştiri yaparken yazım yanlışı yapmazsak daha da haklı oluruz. *

    edit: eleştiriyi eleştirirken eleştirilmek.. yapmasak değil yapmazsak tabi o..
  • 2000 öğrencinin bulunduğu, sınıfların 40 kişiden az olmadığı, öğretmenlerin dayak azaldı eğitim böyle oldu diye tartıştığı, velilerin ben evde döverim sen okulda döversen gelip seni de döverim diye tepki verdiği ülkede uygulayamazsınız. bakın daha devlet, hükümet yaklaşımı, bakanların fantastik beyanları konusuna girmedim başıma bir iş gelmesin diye.
  • zavallı iyi yürekli sözlük yazarları. olm siz beceriksizlikten mi yapamıyorlar sanıyorsunuz? mevcut sistemin devamı, halkın uyutulması üzerine kurulu. refah, gelişim falan değil umurlarında olan, sizi en kolay şekilde idare edebilmek. bunun da yolu sizi uyutmaktan, gerçekleri ve güzellikleri sizden saklamaktan geçiyor. birkaç hamasi duygunuzu sömürüp onların arkasına saklandılar mı zaten kimseden ses çıkamıyor. bu, bilinçli yapılan bir şey.
  • türkiye yine bir cihan harbine katılıp resetlenmedikten sonra olmayacak iştir. bu ülkenin insanı başına acı bir olay gelmeden hiç bir şeyin kıymetini anlamaz. bazen ondan bile anlamıyor. 1999 depreminin üzerinden 19 sene geçti hala deniz kumuyla inşaat, hala çarpık yapılaşma, hala peşkeş devam ediyor. zihniyetini değiştirmesi için sovyetlerin yaptığı gibi halkın ağzına sıçıp çalışma kamplarında süründürmesi gerekiyor.

    okul, öğretmen, imkan vs. hepsinin kalitesi de sayısı da arttırılır ama o sistemler için önce zihniyetin değişmesi gerekir. japonya'nın eğitim sistemi finlandiya ile bir çok ortak özelliğe sahip. bu yapıyı savaştan ser sefil çıkmış, kafasına iki atom bombası yemiş, amerika baskısı altındayken tasarlayıp hayata geçirdiler. eğitim aileden başlar gençler. bir japon çocuğu ilk öğretime başlayana değin aileden bütün gerekli terbiyeyi alır. bizde duvara sıçan çocuk var. kendi çocukluğumdan hatırlıyorum. pisuvara sıçmak, klozete tüneyip sağa sola sıçmak filan şehir efsanesi değil. şu devirde hala aileden tuvalet eğitimi bile alamamış çocuklarla uğraşıyoruz.

    bugün çocuğunu azarladı diye öğretmen bıçaklayıp müdür öldüren bir zihniyetle boğuşuyoruz. okulda pirens ve piremseslerinize şöyle yer silip tuvalet temizletseler ne yapardınız? çocukların sorumluluk bilinci temel eğitim meselesidir diyorlar. okul temizleyip yemek dağıtıp üzerine bulaşık yıkadıkları yetmiyor haftada iki kere okulun bahçesine domates soğan ekiyor japon çocukları. bu mentaliteye erişmek için bizim kafamıza on tane atom bombası lazım.

    çok sevdiğim japon bir ağabeyim var. yıllarca türkiye'de araştırma yapmış, bizi ve kültürümüzü iyi bilen bir insan. bir sohbetimizde bu eğitim işini sorduğumda atom bombasından çok abd'nin okul yemeklerine karışması daha çok gururlarına dokunduğunu anlatmıştı. çünkü yüzyılı aşkın zamandır çocuklara yemeği okul sağlarmış. bir nevi gelenek olmuş. amerikalılar maliyet yüzünden yemek işini komple kaldırmak istemişler. herkes evinden getirsin demişler ama halk direnmiş. bu kez kısıtlamaya gidilmiş. çocuklara süt yerine süt tozu verilmiş. bu da japon halkının çok ağırına gitmiş. sırf okul yemekleri düzelsin diye halk kendi boğazından kısıp okullara süt ve gıda yardımı yapmış. sonra süt ve pirinç üretimini sistematik şekilde arttırarak bu sorunları aşmışlar.

    altı yaşında götü yağ bağlamış görgüsüz tosunlarını yaylaya davar salar gibi bırakan zihniyetle bu bir mi şimdi? kısacası suudi arabistan gibi her vatandaşı zengin doğan bir ülke olmamız bile böyle bir eğitim sistemini adapte etmek için yeterli değil. sorun hiç bir zaman para olmadığı gibi gelecekte de dert para değil bu köhne ve laçka zihniyet olacak. ne vakit yeni bir atatürk gelir, kafamıza vura vura bir şeyleri öğretir o zaman mogadişulular bizim eğitim sistemimize imrenirler.
  • enkaz devraldik daha iyi bilir ama finlandiya eğitim sistemini uygulamanız için finliler gibi halk lazım. kumlu toprağa orkide ekerseniz 2 güne kurur. yani sistem doğrudur ama bizim insanımız kalitesiz. çalışmayı sevmeyen, eğitimi önemsemeyen, güce ve paraya tapan, kafayı dinle bozmuş bir halk..bir de içimize aldığımız milyonlarca suriyeli ve afganları düşün. piii.
  • milli değerlere yaslanmadığı içindir.
  • doğru bir harekettir; her toplum kendisi için en uygun olanı sistemleştirmek zorundadır.
    tam da bu konu üzerinde çalışıyordum; yakında detaylı bir entry yazacağım. öncesinde anlamak isteyenler; meb’in web sayfasını ziyaret etsin ve görsün! orada yüzlerce müdür ve başkan var ve kadın yok neredeyse... hiçbir çalışma yok, ar-ge yok... neyse. yazacağım uzun uzun.
  • sanki bilgisayar dosyası kopyalıyor, eğitim sisteminde kopyala-yapıştır diye bir şey olabilir mi! isterseniz iyi öğrencileri de kopyala-yapıştır yapalım... finlandiya'nın sosyal ve ekonomik şartları bizden çok farklı ve bu açıdan da çok gelişmişler... eğitim sistemlerinde kopyala-yapıştır diye bir şey olamaz ancak kendi bünyene uygun olanları alırsın ve bu da zaman alır... finlandiya'da ülkenin her yerinde okulların kalitesi aynı, oysa bizde durum öyle değil!..
  • kopyalayamaması şeklinde ifade etsek daha mantıklı olacaktır.

    "kimse kusura bakmasın ben anlatır maaşımı alırım."
    dediği halde en basit görev olarak algıladığı anlatma işlevini bile yerine getiremeyen öğretmenlerle yapılması imkansızdır.

    doğduğundan itibaren şans eseri büyütülmüş çocuklarla da zor ama imkansız değil. sadece belirli temel özelliklere sahip eğitimcilere ihtiyaç var. bu temel özellikler de 0 yaşından itibaren kazanılabilecek özellikler olduğundan; böyle bir sistemi ülkenin her okulunda uygulayabilmek için tahmini 30 yıla ihtiyacımız var.

    pek tabii birkaç okulda böyle bir sistem kurulabilir.

    ayrıca daha iyisi için: (bkz: köy enstitüleri)

    ha bir de unutmadan, cahilden beslenen bir zihniyet ile yönetilen ülke olduğumuz sürece imkansıza yakındır.
  • saçmadır.

    hep böyle beyaz zambaklar okuyan, 3 idiots, her çocuk özeldir izleyen geliyor.

    hep diyorum: tam da eleştirdiğiniz kafadasınız.
hesabın var mı? giriş yap