• emre aköz gibi yazdiklari %1 bile özgür olmayan bir zihin üzerinden kendisine sallanandir.
  • (bkz: gravyer)
  • peru yargısı gibi değildir.

    peru yargısı, ahmet'in borcundan dolayı mehmet'in malını haczeder. ahmet'in kim olduğunu dahi bilmeyen mehmet, bu hatayı düzeltmek için gereken işlemleri yaparken mecburen vakit kaybeder. bu vakit kaybı ve haciz yüzünden işleri de aksar. ama bunların hiçbir önemi yoktur. ne de olsa mehmet, biraz daha vakit ve para harcayarak haksız hacizden dolayı tazminat davası açabilecektir. ondan sonra yapması gereken tek şey, davanın neticelenmesi için biraz daha vakit kaybetmektir.

    peru yargısında, bir yüksek mahkemenin bir dairesi, durup dururken daha önceki onlarca içtihadının tam aksine karar verebilir. kararın gerekçesinde "bozulması için bir sebep olmadığından onanmasına" şeklinde, son derece izah edici, şahane bir açıklama bulunabilir. zaten başka hiçbir şey bulunamaz.

    peru yargısı insanı çıldırtır.

    şükürler olsun ki türk yargısında böyle saçmalıklara yer yoktur.
  • mevcut sorunlarının tamamının mensuplarından kaynaklanmadığı yargıdır. evet yargının bugün birçok sorunu var fakat sistemdeki aksaklıkları görmeyip bu sorunların tamamından yargı mesuplarını sorumlu tutmak haksızlıktır. örneğin basit bir örnek vermek gerekirse çocuğun cinsel istismarı suçunda çocuğun ruh sağlığının bozulması arttırıcı bir nedendir ve bunun adli tıp kurumundan alınacak raporla ortaya konulması lazım. yani bu suçta karar verilebilmes için o raporun alınması şart. fakat adli tıpın verdiği randevu tarihi birkaç yılı bulabilmekte. bu tabi ki yargının bir sorunudur. adli tıp kurumu da yargı sisteminin bir parçasıdır ve bu aksaklık yargının da aksaklığıdır. fakat adli tıp bu somut örnekte olduğu gibi iş yoğunluğu nedeniyle geç işlemektedir. birçok mahkeme de yoğun iş yükü altındadır fakat son zamanlarda iyileşmeler olduğu da açıktır. tutukluluk süreleri de yargıdaki yapısal sorunlar nedeniyle uzamaktadır. yoksa yargı mensuplarının işlerini eksik yapmaları nedeniyle değil.
  • bir adliyede yaşanabilecek en dumur olaylara bakınız ve görünüz türk yargısını.

    (bkz: bir adliyede yaşanabilecek en dumur olaylar)
  • allah kimseyi emanet etmesin, demek istediğimdir. insanın küçücük bir olayda başına gelenler sonucu gerçekten korkmasına neden olan yargıdır.
  • tabii, hakkında sadece hukukçular konuşsun da bu hukukun uygulandığı insanların hiç mi söz hakkı olmasın, hukuka uygun mudur bu? değildir. türk yargısı davacı filminde pek de güzel yerilmiş, aksayan yönlerinin hukukçu olmayanların gözünden nasıl görüldüğü ayan beyan ortaya dökülmüştür, buyurup bir de oradan yakmak gerekir.

    (bkz: davacı)

    not:

    her hangi bir entry'ye gönderme yoktur, sadece mevcut durumun görüldüğü kadarının ortaya konması var. atomicbomb uyardı, ard arda olunca anlam farklılaşıyor (bütünleme) ve verilmek istenenden farklı bir bilgi ortaya çıkıyor.

    teoride pek güzel olan kanunların uygulanması sürecinde mağdur olanların da bir şeyler söylemesi gerektiğini düşünmüşümdür hep, siyasi söylediği zaman önce kendisini garantiye alacak şekilde söylüyor.

    en sevdiğim klişelerden birisi de "yargıya intikal etti", tek kelam etmeyen ama karar istediği gibi çıkmayınca ciyaklayanlar gelir gözümün önüne. mesela bu da konuşulmalı. "yargıya güveniyorum" da denir, ben pek güvenmiyorum, o kadar güvenilir ve hatasız olsa mahkemeler neden temyiz mahkemeleri var ki ama var ve o temyiz mahkemeleri de hata yapabilir. hani sisteme güveniyoruz denecek olsa sistem dökülüyor, kişilere güveniyoruz denecek olsa ...
  • ele alıp inceleyeceğimiz bütün sosyal veriler, kendisi dışında kalan sosyal etkenlerin tümünden az veya çok etkilenmiş olacaktır. din de bu bağlamda toplum hayatına etki eden mühim bir faktördür. dinin toplum hayatına etki ediyor olması, onun hukuka ve yargıya da etki edeceği anlamına gelir. bu etki yakın bir zamana kadar hemen her devlette doğrudan gözlenebiliyordu. bu dönemde türk hukuku da büyük ölçüde islam hukuku idi. islam hukukunun yargısına da elbette islam yargısı denebilir. fakat bu dolaylı isimlendirme türk yargısının varlığını inkâr için geçerli bir neden değildir.

    seküler sistemlerin ortaya çıkışı ve yaygınlaşması, türkiye'nin de buna uyum sağlaması neticesinde ortaya çıkan hukuk sistemimiz ve buna bağlı olarak yargımız ise asla ve asla "islam yargısı" olarak, "müslüman yargısı" olarak adlandırılamaz. hiçbir hükmünü islam'dan, kuran'dan, sünnetten almayan bu sistem, elbette islam yargısı değildir, ancak türk yargısıdır. üstelik, gayet avrupai bir hukuk ve yargı sistemidir. sistem olarak türk yargısını hiç zorlanmadan ius civile içine yerleştirebilirsiniz. bizim hukukumuzun temel kaynağı medine değil, istanbul'dur; islam hukuku değil, roma hukukudur.

    ancak türk yargısına "türk yargısı" demek için onun dinle mutlak bir iletişimsizlik içinde olduğunu görmek istiyorsanız, önce toplumun dinle iletişimini sıfıra indirmeniz gerekecektir. çünkü laik bir sistemde dini referans almayacak olan hukuk, toplum yapısını her durumda dikkate almak zorundadır ve o toplum yapısı başka pek çok unsurla birlikte din tarafından da şekillendirilmektedir.
hesabın var mı? giriş yap