• söylediği ırkçı sözler devlet bahçeli tarafından eleştirilmiştir.

    çok kafam karışıyo benim bizim siyasileri dinlerken.

    demokrat şeriatçılarımız ya sev ya terk et derken, faşist milliyetçilerimiz rum ve ermeni vatandaşların türkiye'nin asli unsurlarından olduğunu söylüyor.

    çizgisini koruyan tek parti chp sanırım. bi sikim demiyor onlar hala.
  • turk kadini evinin susudur seklindeki cok anlamli ve dogru (!) tespiti ardindan, bir de avrupalilarin yuzde 27si gayrimesrudur diyerek istatistik bilimine olan askini da ortaya koymus ve ne kadar genis (!) bir bakis acisina sahip oldugunu cumle aleme ispatlamis akp'li milli savunma bakani.

    hani bir kismi denir, yarisi denir, yarisindan fazlasi denir ve hatta cogu bile denir ama yuzde 27 gibi net bir sayi nasil verilir anlayabilmis degilim. cok degerli bir bilgi kaynagi olsa gerek... aklima da hicbir sey gelmiyor. bu kaynak ne olabilir ki acep???

    gerci ulkemizdeki her turlu sorunu cozmus, ekonomiyi yoluna koymus, issizlik oranini sifira indirmis, teroru bitirmis, basin ve kisi ozgurlukleri ile ilgili yasalari cikarmis, tinerci cocuklari rehabilite etmis, din tacirlerinin ocagina incir agaci dikmis, kadrolasmayi durdurmus, yasanmis olumlu kazalarin sorumlularina gerekli cezalari vermis ve kibris sorununu cozmus yani artik ugrasacak hicbir isi kalmamis hukumetimizin turk topraklarini asip avrupali komsularimizin uckurunun hesabini bile tutmaya baslamalari takdire sayan bir davranistir. ama ozellikle de dahil olmaya calistiklari ve onlerinde diz coktukleri avrupalilar icin onun bunun cocugu yakistirmasinin yapilmasi yanlis anlasilabilir ve hatta kotu niyetli insanlar tarafindan bu takdire sayan davranisin carpitilma ihtimali bile vardir. karikaturunu bile cizeler valla. sonra isin yoksa mahkeme falan ugras dur... aman deyim... ayrica milletin agzi torba degil ki buzesin. yani hic utanmadan "hem onun bunun cocugu diyorsunuz hem de onun bunun cocugu dediginiz adamlara dahil olacagiz diye yapmadiginizi birakmiyorsunuz" derler adama... cok ayip!!!

    ekleme: bakanimizin kaynagi gercekten saglammis. ab resmi istatistik kurumu eurostat'in verilerine gore ab ulkelerinde dogan evlilik disi cocuklarin orani %27 imis. simdi her seyi daha iyi anliyorum... evet sayin bakanim bu ab denen yere ne pahasina olursa olsun girip, avrupali kardeslerimizi bu bataktan kurtarmalisiniz. gerci ulkemizde cikarmayi dusundugunuz son derece gerekli(!) ve cagdas(!) zina yasasini avrupali buyuklerimiz istemiyor diye cikaramamistiniz. ama olsun sakin uzulmeyin... ben inaniyorum ki, bu yuce hukumetimizin bu yuce uyesi, "allahin izni ile" bu yasayi avrupali kardeslerimiz icin yeniden duzenler. yuruyun be kim tutar sizi... amin...
  • gundemdeki aciklamasini duyan ve tarih bilmeyen birisi (mesela ortalama turk vatandasi) sanacak ki, turkler binlerce yildir bu cennet vatanda milli milli yasarken orta asya'dan gelen isgalci azinliklar su guzel ortami bozdu. bin yildir ata ata bitiremedik anadolu'dan bu gavurlari! ne isiniz var kardesim bizim topraklarimizda?

    yalniz son zamanlarin en nasyonalist aciklamalarindan birinin akp dolaylarindan gelmesi ilginc olmus. biri ulus, digeri ummet takintili iki guzide kesimimizin is keferelere geldiginde fikir birligi icinde olduklarini gormek pek eglenceli.
  • vecdi gönül'ü daha iyi anlayabilmek için birlikte okuyalım :
    “bugün eğer ege’de rumlar devam etseydi ve türkiye’nin pek çok yerinde ermeniler devam etseydi, bugün acaba aynı milli devlet olabilir miydi? bu mübadelenin ne kadar önemli olduğunu size hangi kelimelerle anlatsam bilmiyorum ama eski dengelere bakarsanız, bunun önemi çok açık ortaya çıkacaktır. bugün dahi güneydoğu’da verilen mücadelede bu nation building’de kendilerini mağdur sayanların katkısını, özellikle tehcir sebebiyle mağdur sayanların katkısını reddedemeyiz. o halde türkiye’nin gerçekten çağdaş, medeni ve aydınlanmış insanların ülkesi olabilmesinde cumhuriyet’in başlangıcındaki prensipler çok önemliydi.”
    sonra düşünelim:
    1- zaten kimsenin inkar etmediği mübadele konusunu gündeme getirmek cesurca bir hareket midir? mübadele olmamıştır; rumlar, ermeniler yerinden yurdundan olmamıştır diyenler vardır da vecdi gönül onlara bu tokat gibi cevabı mı vermiştir? hayır.
    2- açıklamayı tam olarak kavrayabilmek için, güneydoğuya yapılan atfı da görmek gerekiyor. gönül demek istiyor ki: "zamanında ermenileri, rumları gönderdik, beladan kurtulduk. kürtleri de gönderebilmiş olsak, bugün başımızda böyle belalar olmazdı."
    3- gönül'ün konuya yaklaşımı, en azından sakattır. olayları tek bir açıdan ve eksik görmektedir. mübadelenin tek bir olumlu sonucu varmış, o da bir milletin inşasını kolaylaştırmasıymış gibi göstermektedir. oysa olayın sosyal, siyasal, ekonomik yönlerden değişik sonuçları vardır. bunları ölçüp biçmeden "mübadele iyi oldu" denmemelidir.
    4- bütün bunlar bir yana bırakılsa bile; insanlardan, onların yaşadıkları acılardan, yaşadıkları yerleri terketmek zorunda kalmalarından böyle istatistiksel bir dille bahsetmek kırıcıdır. insanlardan oradan oraya kolayca taşınabilen birer eşya gibi bahsettiğimiz sürece, olup bitenlere hiçbir zaman doğru teşhisler koyamayacağız...
  • geçen sene mübadele kuşakları, onların çocukları ve torunları ile ilgili bir çalışma yaptık. sosyoloji benim alanım değil, ama bu çalışmanın içinde özellikle yer aldım, çünkü ben de bir mübadele kuşağıyım aslında. anne tarafı zorunlu göçle ege adalarından, baba tarafı ise mübadele ile selanikten gelmiş bir dördüncü kuşağım. özellikle yer aldım, çünkü ne olduğunu, nelerin yaşandığını, neler hissedildiğini bilmek istedim.

    ve zorla yer değiştirmenin insanlara sadece mutsuzluk getirdiğini, acı getirdiğini öğrendim.

    işin ermeni tarafını bilmiyorum, o yüzden o kısımla ilgili atıp tutacak halim yok. ama ege havzasına baktığınızda göç sonrası gördüğünüz tek şey acı ve özlemdir. anadolu'dan yunanistan'a gönderilen yaklaşık 1.5 milyon kişi ile, yunanistan'dan buraya gelen yaklaşık 600 bin kişinin yaşadığı şey işte bu. insanları evlerinden, topraklarından, çiçeklerinden, hayvanlarından, komşularından, yani onları hayata bağlayan şeylerden koparıp hiç bilmedikleri bir yere gönderiyorsunuz ve onlara "bundan sonra burada oturacaksın" diyorsunuz.

    ve işin komik tarafı hiç birisi önceleri buna inanmıyor. yıllar, "bir gün geri döneceğiz" umuduyla geçiyor. bu süre içerisinde geldikleri yerin halkı tarafından da dışlanıyorlar üstelik. anadoludan gidenlere "türk" gözüyle bakılıyor. yunanistandan gelenlere yarım gavur deniliyor. nedeni ise açık, bu insanlar farklı bir kültürden geliyorlar. "anadilleri" türkçe yunanistana gidenlerin, bir düşünün bunu. buraya gelenlerin "anadilleri" ise rumca. kampanyalar düzenliyor devlet, "vatandaş türkçe konuş" diyor. yıllar geçiyor, yeni kuşaklar geliyor. ama bu insanlar ve onların torunları, hala o kültüre ve onun uzantılarına, yemek alışkanlıklarına, düğün törenlerine, aile içi yapılanmalarına sıkı sıkı tutunuyorlar. ve hala, o hiç görmedikleri yerlere anlamsız bir özlem duyuyorlar.

    elbet gerekçeler vardır. elbet nedenleri vardır yer değiştirmelerin. doğrudur, ülkeler savaştadır, insanlar birbirlerini kırıyorlardır. zarar daha az olsun diye böyle kararlar vermiştir taraflar, bunlar o günün şartları çerçevesinde uygulanmıştır.

    ama 2008 yılından o günlere bakıp da, bunlar kalmasaydı biz daha az türk olurduk demek ne kadar mantıklıdır? kaldı ki, gelenlerin ne kadar türk, gidenlerin ise ne kadar rum ya da ermeni olduğunu hangi cetvelle ölçebiliriz? toplum içindeki grupların türk-ermeni-rum diye değil, müslüman-gayrimüslüm olarak tanımlandığı bir dönemden bahsediyoruz sonuçta. gelenlerin kaçının 5-6 kuşak gerisinde rum gelinlerin olduğunu bilen var mı? gidenlerin anneannelerinin, babaannelerinin türk olup olmadığının kaydını mı tuttuk?

    2008 yılında türk olmak, 1908 yılında türk olmakla aynı şey midir sayın gönül? ve aynı şey olsa bile, sıradan bir insanın yerinden edilmesinin adama nasıl koyduğunu hiç düşündünüz mü?

    öğrencilerimi sınav yapmak üzere sınıfa girdiğim zaman bazılarının yerlerini değiştiririm ben. bunu her yaptığımda aslında büyük bir çoğunluğun gerildiğini biliyorum, çünkü gelmişler, iyi ya da kötü niyetle o yeri tutmuşlardır, belki kopya çekmek için, belki de pencere kenarında daha rahat ettikleri için. yine de sınavda bir huzursuzluk çıkması ihtimaline karşı değiştiririm işte.

    tanım yapayım da formata uysun: görünen o ki, vecdi gönül, insanların vatanlarını değiştirmesini öğrencilerin sınavda yerlerini değiştirmekle eş tutan bir insanmış. 5 dakikalık bir huzursuzluk, sonra her şey düzeliverir.

    hepimiz çok düzeldik.
  • falsolarını bulmak için geçmişi didik didik aramaktan ziyade, ekşi sözlükte vecdi gönül başlığına bakacak olanlar, 11. cumhurbaşkanı adayımızın türk kadını evinin süsüdür, ve avrupalilarin yuzde 27si gayrimesrudur dediklerini hatırlayacaktır. allahtan çok derin arama yapmaya gerek yok, yormuyo.
  • our boyslardan biri olduğu şeklindeki şüphelerim wikileaks'de adı geçen belgeleri okuyunca tavan yapmıştır...
  • güneydoğudaki saldırılarının şaha kalktığı, nerdeyse her gün sınır içi-sınır ötesi operasyonların yapıldığı günlerde ; gönül, ülkenin savunma bakanı vecdi gönül'ün ne yaptığını bilmek ister idi. insan hiç mi çıkıp bir beyanat vermez idi. sanırsın norveç'in savunma bakanı idi.

    anlaşılan, açığı böyle kapatmak istemiş. durmak yok yola devam bakanım.
  • cok sağlam kaynaklardan aldıgımız yorumlara göre , eger deniz baykal daha fazla sacmalayıp da rte yi "olamazsında olamazsın , oooolamaaaaazsııııın" seklide zorla doldola getirmekten vazgecer ise, akp grubunun cumhurbaskanlıgı üzerinde neredeyse anlastıgı aday. bi kere hem dinci kesimle arası iyi, hemde onca zaman savunma bakanlıgı yapmıs, askerlerle arası iyi, hanımının basıda acık, kamuoyu da tantana etmez, bu zamanda bundan iyi adaymı bulacaklar diimi ama?
  • 59uncu hukumet'in son bakanlar kurulu toplantısında, savunma bakanı olarak tüm milletvekillerine tabanca dağıtan kişidir.

    yaptığı jest benim çok hoşuma gitti. belki bu yaptığı bir teamül haline gelir de, bundan sonra her bakan konusuyla ilgili bir hediye getirir. bu sayede kültür bakanı da diğer milletvekillerine platon'un devlet kitabını hediye eder. eder de en kötü ihtimalle içlerinden biri bu kitabı okuyup, meclisin kapılarını kilitleyip, üzerine benzin döküp yakar tüm milletvekillerini.

    serseri kurşunlardan uzak bir yaşam diliyorum kendisine. cumhurbaşkanı olursa belki bize de kasatura falan düşebilir. hadi hayırlısı.
hesabın var mı? giriş yap