• henry david thoreau (1817 - 1862)'nun, "doğa ve başkaldırı" olarak benimsemiş olduğu hayat felsefesini yaşama geçirmek amacıyla, 1845 yılının ilkbaharında (27 yaşında) walden gölü kıyısına bir kulübe inşa ederek geçirdiği iki yılın izlenimlerini aktardığı, tolstoy ve gandhi gibi büyük şahsiyetleri de derinden etkileyen kitabı.

    thoreau, bu eserinde genel olarak doğal bir yaşamın mümkün olduğuna, salt yaşamsal ihtiyaçlar dikkate alındığında doğanın, insana birtakım şeyler öğretebileceğine, doğayla iç içe olunduğunda insanın kendi varoluş sebebini açığa çıkarabileceğine, kısacası insanın toplum, devlet ve diğer değişkenlere bağlı kalmadan da yaşamını sürdürebileceğine değinmiştir.

    satır başları şöyle:

    "filozof olmak demek, ince düşüncelere sahip olmak demek değildir, bir ekol kurmak anlamına da gelmez. filozof olmak demek; aklı, aklın emrettiği üzere yaşayacak kadar sevmek demektir. akıl sade bir yaşamı; özgür, cömert, güvenle yaşamayı emreder. bu yaşamın sorunlarını sadece teoride değil, pratikte de çözmek demektir. "

    "insan, o kadar sade giyinmeli ki karanlıkta elleriyle vücuduna dokunabilsin. her anlamda öylesine derli toplu ve hazırlıklı yaşamalı ki düşman kasabayı işgal ederse, yaşlı bir bilge gibi hiçbir endişe duymadan şehir kapısından elleri bomboş çıkıp gidebilsin."

    "çoğu insan, "günlük hayatta işe yarasın" diye okumayı öğrenmiştir; hesapları tutmak veya ticarette aldanmamak için dört işlem öğrendikleri gibi... ama asil bir zihin alıştırması olarak okuma konusunda, çok az şey bilirler ya da hiçbir şey bilmezler. okumak, bir lüks olarak bizi uyuşturan ve gelişmiş algılama yetilerimizin bir süreliğine uyumaya çekildiği bir faaliyet değildir. ayak parmaklarımızın ucuna yükselip en uyanık ve en zinde halimizle, zaman ayırarak, kendimizi bütünüyle adamamız gereken bir faaliyettir okumak."

    "zamanın büyük çoğunluğunda yalnız olmanın sağlıklı olduğunu düşünüyorum. biriyle beraber olmak, en iyisiyle bile olsa bir süre sonra yorucu ve zihin dağıtıcıdır. yalnız olmayı seviyorum. yalnızlıktan daha samimi ve sıcakkanlı bir arkadaş tanımadım."

    "neden bu kadar ümitsiz girişimlerde başarılı olmak için bu kadar ümitsizcesine telaş ederiz?"

    "akıllı insanların değerli bir şeyi mutlaka yaşayarak öğrendiklerini hiç sanmıyorum. yaşlıların gençlere verebilecekleri değerli bir öğütleri gerçekten yoktur."
  • paul auster'in basucu kitaplarindan biri. her iki kitabindan biri mutlaka walden'a bir gonderme icerir.

    walden her şeyden önce fazlasıyla pastoral bir kitap, öyle güzel doga tasvirleri var ki inanılmaz, gerçekten insanı böylesi bir yaşama özendiriyor. bazı kitaplar güzel bir parfüm gibidir, bazıları ise her hangi bir çiçeğin flakonlanmış koku özü gibidir. parfümü koklarsın ve güzel kokusuyla büyülenip kalırsın, ama çiçeğin konsantre kokusunu koklarsan burnuna gayet keskin ve pek hoş olmayan bir koku gelir. ama parfumu olusturan da bu çiçek özlerinin uygun oranda karışımları ve alkol ilavesidir. işte walden böyle konsantre bir kitap, bir parfüm gibi değil daha çok parfüm yapmaya elverişli bir cicek ozu gibi. aslında yazarların beslendikleri bir çok klasik kitapta bu tip bir kokuya sahip, deneyimsiz bir burun çok az şey algılayabiliyor.
  • "insanların ömürlerinin en güzel yıllarını, en değersiz mevsiminde meçhul bir rahatlığa kavuşmak uğruna para kazanmak için bu şekilde harcaması, bana, olur da bir gün gelir ingiltere'ye döner ve bir şair hayatı yaşarım diye hindistan'a servet yapmaya giden ingilizi hatırlatıyor."
  • "bana o kadar alışmışlardı ki sonunda birisi taşıdığım kucak dolusu odunun üstüne konup tahta parçalarını korkusuzca gagalamıştı. bir defasında bahçeyi çapalarken bir serçe birkaç dakikalığına omzuma konmuştu ve o an kendimi hiçbir apoletin hissettirmediği kadar değerli hissetmiştim."

    omuzuna serçeler konsun.
  • thoreaunun iki yılını hiç bir modern imkan kullanmaksızın geçirdiği ormanın adını taşıyan kitap. kitap yalnızca bir yılı içermektedir. ayrıca thoreau nun bu süre içerisinde ikamet ettiği orman evi ralph waldo emersona aittir.thoreau ayrıca gandhinin öncülügünü yaptığı sivil itaatsizlikin kurucusudur.
  • "her zaman kendi hayatımızı kendimiz kazanıyor olsaydık ve yaşamlarımızı deneyimleyerek öğrendiğimiz en son ve en iyi tarza göre düzenleseydik, can sıkıntısından asla şikayet etmezdik."
  • "övülmek istemiyorum, çünkü bu ilerlememize bir katkıda bulunmaz. tahrik edilmemiz lazım."
  • "bilgisini durmadan kullanmak zorunda olan birisinin - gelişmesi için gerekli olan- cehaletinin ayırımına varması mümkün müdür?"

    "bozulmuş bir iyilikten çıkan kokudan daha kötüsü yoktur,insanidir,ilahidir ve kokuşmuştur. bir adamın iyilik etme niyetiyle evime yaklaştığını kesin olarak bilsem, virüslerinden birkaçı kanıma karışır yani bana bir iyiliği dokunur korkusuyla; ağzı,burnu,kulak ve gözleri tozla doldurup insanı nefessiz bırakan sam yeli denen, afrika çöllerinin şu kuru va kavurucu rüzgarından kaçar gibi can havliyle kaçardım."
  • walden ,bir koltukta oturulup okunabilir, ama okuyucu orada kalmayacaktır.kaçış edebiyatı tarzında bir kitap okumakla işe başlayıp kaçınılmaz biçimde kendini kitabın bir parçası olarak bulacaktır.kaçışı değil reformu düşünmeye başlayacaktır, özellikle de kendi reformunu...walden okuyucusunu eyleme zorlayan bir kitaptır der walter harding
  • "kişi güvenle hayallerinin peşinden giderse ve zihninde canlandırdığı yaşamı sürdürmek için çaba gösterirse bildiğimiz saatlerle hesaplayamadığımız bir süre içinde arzusuna kavuşacaktır. bazı şeyleri geride bırakacak, görünmez bir sınırı geçecektir; yepyeni, evrensel ve daha liberal kurallarla kuşatılacak, bu kurallar içine yerleşecektir; ya da eski kurallar genişleyecek ve kendi lehine daha özgür bir anlamda yorumlanacaktır ve daha yüksek düzeydeki varlıklarla beraber yaşama salahiyetine sahip olacaktır."
hesabın var mı? giriş yap