• paul auster'ın kendi yaşam öyküsünü anlattığı, 2012'de çıkacak romanımsı kitapmış.
  • " yataktan kalkıp pencereye giderken soğuk yer döşemesine çıplak ayaklarınla basıyorsun. altmış dört yaşındasın. dışarıda hava gri, neredeyse beyaz, görünürde güneş yok. kendine soruyorsun: daha kaç sabah kaldı? bir kapı kapandı. bir başka kapı açıldı. hayatının kışına girdin."

    diye başlayan bir kitap okunmayı fazlasıyla hak eden bir kitaptır. okuyun,okutun kendisini,bana çok şey anlattı.

    (bkz: kış günlüğü)
  • paul auster ilginç adam. insan hayatını üçleme olarak yazar mı? yazıyor işte.

    benim gözümde yalnızlığın keşfi ve cebi delik'ten sonra son halka bu kitap. ama ölesiye karamsar bu kez, zira ölüm var yolun sonunda.
  • "o günlerden özlediğin şeyler var. eski telefonların zil sesi, şişe sütü, plaklar, jartiyerli çoraplar, siyah beyaz filmler, büyük sinema salonları, dijital olmayan kameralar, otuz yıl dayanan tost makineleri, otoriteye duyulan nefret."
  • hayatını bir kış dönemine giriş olarak adlandıran ama, bence ilkbahar gibi hayatın her türlü getirisine açık olan yazar paul auster'ın kitabıdır.

    ayrıca çok da güzel yazmıştır kendisi.

    yaşadığı çocukluk kazalarını okuyunca yaşamın bir mucizeden ibaret olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
  • paul auster'ın 4 ile 64 yaşı arasında geçirdiği kışları, bu kışları 21 farklı eve göre bölümleştirerek anlattığı roman tadındaki kitabı.

    ayrıca (bkz: orjinalinden önce yayınlanan çeviri)
  • hatırlama romanı, anı kitabı. kendini karşına alıp konuşmak, belki de en yalnız konuşma biçimiyle, kendinden ikinci şahış olarak bahsetmek. kendi hayatına uzaktan bakmak, kronolojik değil, bütün anların üstü üste geldiği şekliyle, go'daki gibi..
  • 1/6'lık kısmını okuduktan sonra paul auster'ın ölüm gelmeden önce hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti'nin nasıl bir his olduğunu yaşamaya çalıştığı ve yaşatmayı bence başardığı 2012 tarihli kitabıdır.

    romanıdır veya hikayesidir demiyorum çünkü daha ilk sayfada ettiği şu laf beni bunu dememeye itiyor;

    "iş işten geçmeden konuş şimdi ve söyleyecek başka hiçbir şey kalmayıncaya kadar da konuşabilmek umudunu taşı. ne de olsa zaman azalıyor. belki de şimdilik hikayelerini bir yana bırakıp hayatının anımsadığın ilk gününden bugüne kadar bu bedenin içinde yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu incelemeye çalışsan iyi olur. bir duyusal veriler katalogu. soluk almanın fenomenolojisi denilebilecek bir çalışma."
  • bir çırpıda okunabilecek güzellikte bir kitap. kış bitmeden okunursa daha çok şey keşfedebilir insan kendisi hakkında farkına varamadıklarını.

    bu vesileyle rte' ye selam paul'e devam.
  • insan olma halini klasik otobiyografiden ziyade gerçek bir sorgulamaya dönüştüren, bunu hiçbir kaygı gütmeden ve yan yollarda kaybolmadan yapan bir paul auster kitabı. kitabı salt anılardan ibaret görebilmek, kitabı küçümsemek olduğu kadar adamın her seferinde aynı temalarla ama yine her seferinde bu kadar farklı yollarla anlatma yetisine de hakaret olur. o nedenle anılarının içinde ve kendi özelinde yaptığı konuşmalar, sorgulamalar ve düşünce baloncukları hem okuyucusunu anılarına alması hem de onlara kendi sorgulamalarını yapmasını sağlayarak kitabı bambaşka bir yere taşıyor. kitabın sonu da tam paul austera yakışan şekilde bitmiş. kısacası okuyunuz, okutunuz derim.
hesabın var mı? giriş yap