• önce tanımı vereyim de yıllar sonra burada yer alan ilk entrim kaidelere uygun olsun.
    üniversitede yüksek lisans tezimi birlikte yazdığım hocaydı.

    tez konumu -ne akla hizmetse- hiçbir hocayla paylaşmadan girdiğim yüksek lisansa kabul mülakatı. müze binasında hocalar sıralanmış. ben de kendimden -ne akla hizmetse- çok emin bir biçimde içeri girdim. sorular, salvolar ardı ardına gelmeye başladı. atılan taşlardan kaçmaya çalıştığınız bilgisayar oyunları vardı ya, o hesap kaçmaya çalışıyorum ama nafile. vurulmadan geçemiyorum.

    geçen sene kaybettiğimiz vangelis hoca çok mantıklı sorularla sıkıştırıyor, ona saçmalamadan cevap yetiştirmeye çalışırken yavuz hoca "bunlar normal, yüksek lisans öğrencisinin kafasında sorular olur zaten, hepsinin cevabını bulacaksın diye bir kaide yok" demişti. o odada benim yanımda olan tek hoca gibi gelmişti bana o gün. nitekim sonrasında ondan iki ders aldım ve tezimi onunla yazmaya karar verdim.

    daha geçen hafta iş yerinden arkadaşlara ondan bahsetmiştim.
    hoşsohbet ve tatlı bir adamdı, allah rahmet eylesin.

    zeyl:
    bu sabah tören için okula gittim. yıllar sonra eski arkadaşları görmek iyi geldi. tarih bölümünden birkaç hoca konuştu, onun da hocası olan zafer hoca konuştu. yeni rektör geldi konuştu. kendisi de boğaziçi ünivversitesi mezunu olan eşi özden hanım geldi "1985 yılında orta kantinde tanıştık ve ayrılmadık" deyince gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı, aynı bu satırları buraya tarihe not düşerken olduğu gibi. orta kantinde öğrenciyken başlayan iki kişilik bir hayat hikayesi... işin güzeli çok ilgisiz yerlerden gelen insanların hepsinin hoca için olumlu ve güzel şeyler söylemesiydi. cami avlusunda gelen çelenklere baktım. rıfat bali, anthony greenwood, galatasaray lisesi 114. dönem, st. joseph lisesi, kadıköy maarif koleji. "baki kalan bu kubbede bir hoş seda" olmayı başaranlara ne mutlu diye düşündüm...

    2009 yazı. tez yazıyorum. tez yazanlar bilir, araştırmanızdan bir noktada bıkabilirsiniz ve gördüğünüz yeni belgeler, kafanızda oluşan yeni sorular nedeniyle "yeni bir konuyu mu yazsam acaba" diye düşünmeye başlarsınız. benim için de aynı durum söz konusu oldu. "hocam acaba konu mu değiştirsem" diye sordum ve kuzey kampüsün hemen önündeki kantinde buluşmak üzere sözleştik.

    ona heyecanlı heyecanlı yeni konu hakkında bilgi veriyorum, "arşivde şu belgeler çıktı, mf.mkt tasnifi yeni açılmış, daha fazla belge bulabilirim vs" diye anlatıyorum. şimdi bu satırları okuyan ve onu tanıyan herkesin hatırladığı o muzip bakışıyla bana bakmaya başladı. "bitti mi" diye sordu. "evet hocam" dedim. "bak" dedi "sana bir hayat dersi vereceğim."

    "şimdi üzerinde çalıştığın ve sıkıldığını söylediğin konu var ya, işte o senin karın. onun hakkında bir dolu şey biliyorsun. nereye gideceğini nereden geldiğini biliyorsun. onu seviyorsun. ona emek harcadın ve harcıyorsun. o, orada duruyor.
    bu bahsettiğin yeni konu ise senin metresin. ne çıkacağını bilmiyorsun. heyecan verici. iç gıcıklayıcı. ona kapılsam mı diyorsun. ya kaçarsa, diyorsun.
    benden sana uzun zamandır evli bir erkek tavsiyesi. karından asla vazgeçme, heyecana kapılma. üzerinde çalıştığın konuyu çalışmaya devam et."
  • ''küçük insanların tarihçisi" ydi.
    aynı çağda yaşamak bir onurdu
  • 55 yaşında kaybettiğimiz, öğrenciliğinden bu yana tanıdığım/yazdıklarını takip ettiğim genç arkadaşım.

    önerdiğim (onca karışık çalışmalarından vakit bulursa yapacağını söylediği) "şapkalı kadınlar cemiyeti" çalışmasını kim yapacak şimdi?

    geçen (önceki?) yaz muğla'da karşılaşmıştık.

    havanın o kadar da sıcak olmamasına rağmen kilosu yüzünden fazlasıyla terlemişti. iyi misin, diye de sormak zorunda kalmıştım.

    bu kadar da genç gidilmez ki... yapacağı onca çalışma varken.

    .

    yarın (26 kasım) 10.30'da boğaziçi üniversitesi güney kampüs'ten, öğle namazının ardından da levent camii'nden uğurlanacak.

    tarihçilerin başı sağolsun.
  • "benim bütün ömrüm askerî darbelerle geçti.
    1960 darbesinde anamın karnındaydım, altın nikâh yüzüklerini orduya ilk bağışlayanlardandır bizimkiler.
    1971 darbesinde ilkokul son sınıftaydım. denizler, mahirler kaçar, asker polis kovalar, biz de radyodan ajans haberlerini dinlerdik hep geceleri.
    12 eylül 1980 darbesinde ise boğaziçi üniversitesi'nde kimya mühendisliği öğrencisiydim. 12 eylül darbesi ülkenin bütün gençliğine darbe vurdu gerçi, ama bana harbiden sağlı sollu girişmişti...darbeden tam on beş 15 gün sonra annemi kaybettim, bir yıl sonra mühendislik bölümünden atıldım, mühendis olma ihtimalim kalmayınca da çok sevdiğim kız arkadaşım on bir gün içinde beni terk etti, darbe üstüne darbe yedim anlayacağınız.
    55 yıllık ömürüme üç tam teşekküllü darbe, sayısız darbe girişimi, post-modern darbe, e-darbe filan sığdırmış olan benim gibi tecrübeliler, 15 temmuz 2016 gecesi herkes gibi televizyonlarının ekranına yapışmış bir halde olup biteni izlerken, "darbelerle geçti ömrüm benim, şol yel esip geçmiş gibi*..." diye geçirmişlerdir herhalde akıllarından. eski darbe hatıraları birer birer canlanmıştır gözlerinde. 'tarihi yaşamak' böyle bir şey herhalde... darbelere karşı çok dayanıklı ve çok da tecrübeliyim ben, evimdeki dolabın buzluğunda birkaç dilimlenmiş ekmek, dolabın birinin dibinde birkaç paket makarna, kitaplığımda kapağı hiç açılmamış birkaç kitap, zulamda da birkaç paket sigara ve biraz nakit para vardır her zaman bir yerlerde"

    #tarih, ağustos 2016, sayı 27, s.35. (bkz: yaşarken yazılan tarih 2)
  • 11 mart 2017 tarihinde boğaziçi üniversitesi tarih bölümünde anısına bir sempozyum düzenlenmiştir. program aşağıdaki linkte:

    https://duyuru.boun.edu.tr/…nt/y9xeebpumifbuyknyjat
  • önce insan, sonra hoca olduğunun farkında, iyi insan.
    hayatımın gidişatını değiştirmiş ve şu an çok farkında olmasam da ileride çok daha iyi anlayacağım bir şey yapmıştır. bir gün hedeflerime ulaşırsam, bu hocamın başarımda hiç şüphesiz ki çok önemli bir katkısı olacaktır.
  • zamaninda kendisinden humanity dersini aldigim degerli akademisyen.. dersi o kadar sevmistim ki tarih bolumuyle double major yapmayi bile dusunmustum.. ruhu sad olsun...
  • boğaziçi tarih bölümünden bir yıldız daha gökyüzüne kayıvermiş. geride bıraktığı öğrencileri, kitapları, makaleleri, sınav kağıtları, nükteleri, hatıraları...
  • once vangelis, simdi yavuz selim hoca. bogazici tarih cok degerli bir hocasini daha kaybetti. mekani cennet olsun.
hesabın var mı? giriş yap