• malesef, ne zaman yemek yiyecek olsaniz karsiniza cikan, tuvaletlerde les gibi kokan, konustugunuz adamin agzindan gelen ve beni yemeden icmeden kesen kokudur.

    her taraf mi kokar? evet, kokar. kis gununde olmamiza ragmen, ofise giriyorum domuz kokusu, magazaya giriyorum domuz kokusu, restoranlara falan bir sey demiyorum zaten, olmazsa olmazi.

    tum turkiye'nin sabah aksam pastirma yedigini dusunun. her tarafta o cemen kokusu olsa, avrupa birligi bize bunu yasaklamamizi yoksa bizi almayacagini soyler. (burda bakiniz olarak kokerecten dolayi avrupa birligine giremedigimizi sanan adam vermek isterdim ama cok uzun)

    gercekten yemeden icmeden kesildim. sevene bir sey diyemem ama bu koku nedir ya? domuz yiyerek avrupaya dahil olmaya calisan arkadaslarimizi da kiniyorum.

    (bkz: domuzlar ölsün danadan selamlar)

    edit: bana begenmiyorsan don diyen asalaklar, merak etmeyin, bu domuz kokusunu sizin salak beyinlerine tercih ediyorum. bu bir olay, yorumlama degil bunu anlayamayacak kadar sigirsaniz ben ne yapayim. alisik degilim, alismak zorunda da degilim, nasil turkiyede kasaba girdiginde bir et kokusu varsa, burda da domuz kokusu var. bunu anlamak bu kadar mi zor? ne akpliligim, ne yobazligim, ne pensilvanyaliligim kalmis. lan tarrak kafa, gir de bir onceden yazdigim entrylere bak. domuz yemiyorum, sevmiyorum, kokusunu da sevmiyorum. merak ediyorsan her sabah dus aliyorum, herkesi kendin gibi saniyorsan o da sigir olmandan.

    sanki adamlara laf etmisim gibi bana gelmis mal mal konusuyorsun, ben avmdeki ofisteki restorandaki domuz kokusu diyorum sen gelmis bana minibus, kalburalti restorandan bahsediyorsun. bana ne lan senin fakirliginden, basarisizligindan. git yurtdisinda iyi bir restorana muhtemelen buram buram domuz eti kokar, cunku adamlar bunu seviyor, bunun gurmeligini yapiyor. buna laf soyleyen yok ama kokusundan rahatsiz olunmasi seni niye geriyor? soyundaki domuzlardan mi? keyfimizden gitmiyoruz, yurtdisinda yemek bulmak malesef kolay degil, damak tadi zaten bize uygun degil, onumuze gelen yemegi garipserken bir de koku olarak bilmedigin bir seyi aliyorsun. ama sen anca evde menemen yiyip entry kastigin icin anlayamazsin, pardon.
    kusura bakmayin ama laf olsun diye laf soyluyorsunuz, bir seyi elestirmek basari degil. bir seye laf sokmak basari degil.

    biraz sakin, biraz rahat, biraz dusunerek. cok degil biraz.
  • yurtiçindeki domuz kokusu ile farklılık göstermektedir. memleketimin domuzları bile değişik bakar.

    bir de çok işlevsel bir site var.
  • cocuklugumda okuldayken sikca maruz kaldigim koku. ilk okulda elimize beslenme kabimizi alirdik, ya okulun bahcesinde yada sinifin icinde yerdik yemegimizi. alman arkadaslarin ekmeklerini cikarmasiyla etrafi bu koku sarardi. cok fena tiksinirdim ama kacis yok, her allahin günü, herkes ekmek arasi domuz salami yerdi. yiyenler anlamiyor belki ama, hala denk geldikce icim kalkar.
  • avrupa'nın türkleri dışarıda tutmak için bulduğu çözümlerden birisidir. domuz yemeyen türkler ülkelerine giriş yapmasın diye sabah akşam her yeri domuzlu ürünlerle bir güzel kokutuyorlar. hatta teşvik amaçlı belediyeler evlere bedava domuz eti gönderiyor. yoksa yedikleri yok ha, sırf şekil olsun diye ürünlerini satın alıyorlar.

    not: hatta bu sabah tren istasyonunda gördüm. temizlik görevlisi kılığına girmiş bir tip yerleri domuz yağı ile silip bir yandan da üstlerine "işlem tamam hans" diye onay veriyordu. "ooooh biraz da şuraya domuz süreyim", "hmmmmh şuraya da domuz koyayım".
  • her sabah dus alan topluma haftada bir gun keselenen toplumun isyani.
  • 4 kıtada 10 ülke gezdim, hiç farketmedim. aga bi buna bok atmadığınız kaldı, bunu da yapın. tam olsun. gül kokan ülkemizde gül gibi hayatlar yaşıyor, gül gibi nesiller yetiştiriyoruz zaten.
  • br müddet yurtdışında kalınca alışılan kokudur.

    bir müddet sonra türkiye'ye geldiğiniz zaman bu sefer daha önce çok rahatsız olmadığınız kokular sizi rahatsız etmeye başlar. çünkü çoğu türk yemeğinin tarifi şu şekilde başlar:

    -soğanları pembeleşinceye kadar kavuruyorsunuz. sonra bir kaşık salçayı kavuruyorsunuz.

    o kavrulmuş soğan ve salça varya .........

    usta yanına yaklaşıyor, midesi eksimiş, ağzı eksi eksi kokuyor. tuvalete gidiyorsun, kavrulmuş salça yüzünden ekşi ekşi sıçmış.

    ama çok takılmamak lazım böyle şeylere.

    yemek buldun mu yiyecen, dayak buldun mu kaçacan.

    ******

    aziz nesin'in böyle gelmiş böyle gitmez isimli otobiyografik romanında bir soğan kavurma sahnesi vardır. alt komşu soğan kavurmaktadır, çocuk aziz nesin ise bu kokunun domuz eti olduğunu sanmaktadır. ortalığı ayağa kaldırır "komşu domuz pirişiyor" diye. annesi, kokunun kavrulmuş soğan olduğuna ait olduğunu açıklamasına rağmen, çocuk aziz nesin ikna olmaz. ve o an o kokudan nasıl tiksinmişse, bir daha ömrü boyunca kavrulmuş soğan yemez.
  • yabancı bir arkadaşımın "türkiye'de çok yoğun bir kuzu eti kokusu olduğunu" söylemesini hatırlatır. "dana eti ile alakalı bir sıkıntı yok ama o kuzu etinin kokusu heryerde" demişti, "restaurantlara girdiğimde, bazı insanların yanından geçerken dahi buram buram geliyor o koku" diye eklemişti.

    sen de birileri için kokak bir arap, bir hintli gibi algılanıyor olabilirsin.
    sen leş gibi kokuyor, onun domuzu misler gibi kokuyor olabilir..

    (bkz: bakış açısı)
  • hayatım boyunca bir kere bile burnuma gelmeyen koku. doğma büyüme domuz etinin sık sık yendiği yabancı bir ülkeliyim bu arada. artık alışmışız herhalde.*
hesabın var mı? giriş yap