• su anda sabri topu eline aldi serbest atis kullanacak, arda ve kewell aksi yonde ikna etmeye calisiyorlar.

    az farkla aut..
  • 74. dakikada kaleyi önden gören bir serbest vuruş esnasında sabri'nin topun başına gelmesiyle arda ve kewell adeta "yapma etme sabri, çekil topun başından" dercesine yüz ifadesi ile bir şeyler söylediler. kesinlikle videosu bulunmalı bunun.
  • evet diyarbakırlı fitbolcular, taraftarlar hepsi birden aslında galatasaraylıdır. seyirci maça gelmeyerek galatasaray'a destek olur (?), gelenlerde o kadar terbiyesizdir ki sahaya bişey atmazlar (terbiyesizler işte). maç boyunca galatasarlı futbolcuların ayağı kayar, bunu fırsat bilen diyarbakırlı defans oyuncusunun 2. golde ayağı kayar, pardon kaymış gibi yapar. diyarbakırlı futbolcular herhalde galatasaraylı oldukları anlaşılmasın diye ceza alanında barışa aynı anda çift dalar, hakem de galatasaraylıdır, belli etmemek için kabak gibi penaltıyı vermez. aynı sebepten elemanın teki barışı ensesinden tutup yere çarpar , hakem görmezden gelir. tüm bunlar niye olur ? niyesi var mı tabii ki apo galatasaraylı olduğu için. evet.

    (bkz: aristo sizinle gurur duyuyor)
    (bkz: fanatizmin beyin hücrelerine olan etkisi)
  • bunlar troll simdi degil mi? bu adamlar gercek olamaz; troll olmali... yazdiklarina samimiyetle inaniyor olamazlar degil mi?

    tazameta'nin kendisini iki kez tehlikeli noktalarda yere biraktigini ve hakemin ikisini de yedigini gormemis olamazlar degil mi?

    once arda'ya, sonra sabri'ye ve en sonunda da baris'a yapilan hareketlerde sari kart verilmedigini, ama baris'in kendisine yapilan hareketi iade eder etmez sari kart gordugunu gormemis olamazlar degil mi?

    zeminin kaygan oldugunu, ilk devrede arda, sabri ve kewell'in ayaklari kaydigi icin top kaybettiklerini gormemis olamazlar degil mi?

    troll degil mi bunlar? kimse bu kadar gerizekali olamaz degil mi?
  • barış özbek'in maçı kırmızı kartsız bitirmesi zor görünüyor. yarı yolu aldı zaten.
  • elle kasti oynamayla ele çarpma arasındaki farkı göremeyen gözlerin izlediği maçtır aynı zamanda.
    benzer gözlerle aynı şekilde 12 eylül 2009 galatasaray beşiktaş maçını izleyen bir başka taraftar ise maçtan beşiktaş'ın en azından 1 puan hakettiğini iddia etmişti başka bir başlıkta. hani şu 4. dakikada gol yedikleri, 3-0 biten maçı. şükredin ki ne lig tv ne futbol federasyonu detaylı istatistik yayınlamıyor maçlar hakkında, siz de boş alanda sallayabiliyorsunuz.
  • livescore.com yöneticilerinin gözlerine inanamayıp sabrinin attığı golü l.franco yazdıgı maçtır.
  • fifa'nın 2008-2009 kural kitabından elle oynamanın cezalandırılması kuralı:
    <alıntı>
    bir oyuncu, kasıtlı olarak topu elle tuttuğu veya oynadığında sportmenlik dışı davranıştan dolayı ihtar verilmesi gereken durumlar vardır. örneğin, eğer bir oyuncu:
    • kasti olarak ve açık şekilde bir rakibin topa sahip olmasını engellemek için topu elle tutarsa.
    • kasıtlı olarak topla elle oynayarak gol atmaya çalışırsa.
    ancak, topla kasıtlı olarak elle oynayarak bir golü veya bariz gol şansını engellerse, bu oyuncu oyundan ihraç edilir. bu ceza, oyuncunun kasti olarak topla elle oynama hareketinden dolayı değil fakat [buraya dikkat] golün atılmasını engelleyen kabul edilmez ve adil olmayan müdahaleden kaynaklanmaktadır.

    kaleci, kendi ceza alanı dışında topu elle oynama konusunda diğer herhangi bir oyuncu ile aynı kısıtlamalara sahiptir.
    </alıntı>
    şimdi siz bu bilgiler ışığında 51. dakikadaki kalecinin ceza sahası dışındaki topa kasti müdahalesinin sarı kart ile geçiştirilmesini açıklayın, kale boş, rakip ayakta, ve bariz gol şansı değil hakeme göre.
    daha diyarbakır mücadele etmedi bıdı bıdı diyenleri troll olduklarını bildiğimiz için hagi'ye havale ediyor, kendimi onlara yanıt yazarak yormuyorum.
  • bundan tam bir hafta önce kış ayları birden bastırmış, tüm memleket "üşüdüm üstümü örtsene anne" havalarina girmişken,darfur soykirimcisi el beşir bu soguk havaları teneffus etmeye niyetlenmiş, başbakanımız kendisi hakkinda "müslüman soykirmaz" diyip kollarini açmış, amma velakin sonrasinda "ya benim yanlarim agriyor" diyerek olaydan vazgecmisti. tüm bunlar olurken, diyarbakir atatürk stadyumunda oynanan maçta diyarbakır önce öne geçmiş, sonra da galatasaray iki gol bularak maçı 1-2 kazandığı maçtır bu spor musabakası..

    diyarbakırı severiz biz ahmed ariften ötürü.. ve kadayifi ve çiğ koftesi ve gözlerinin içi gülen insanları ve kocaman karpuzları ile diyarbakırı severiz ahmet ariften ötürü..

    "seni, baharmışın gibi düşünüyorum,
    seni, diyarbekir gibi,
    nelere, nelere baskın gelmez ki
    seni düşünmenin tadı..."

    ama işte diyarbakır mazlum şehir. hazreti peygamber miraç'a çıkarken demişti ya bu şehre bakıp "taşları kara bahtı açık olsun" diye. olmuyor işte. bir zamanlar doğunun parisi şimdi herkesin onlara mudahale etmeye çalıştığının düşünüldüğü, herkesin onlardan nefret ettiğinin düşünüldüğü, ohal'in kalplerde yaşatıldığı bir şehir olmuş. maçtan evvel'de bunu gösteriyordu zaten diyarbakırspor yonetimi. diyorlardi ki "bunlar ve bunlar bize irkci tezahuratlar yapmaktadirlar, ve onlar ve şunlar da bizim hakkımızda olumsuz kararlari bilerek ve isteyerek ve öyle ve böyle vermektedirler" oysa ki her şehrin takımı yiyordu küfürü, izmir'den daha mı az nefret ediyordu bursalı veya kayserili? yoo.. bereket başkan böyle derken, çekiliriz derken diyarbakir sahip çıkıyordu takımına. ama yonetim sevmiyordu taraftarını. 30 lira yapmisti kale arkasi biletlerini ve biletler 300 liraya kadar uzaniyordu. 30 lira demek bir diyarbakirlinin 2 günlük yevmeyesiydi. diyordu ki yani yonetim, gelmeyin bu maça istemiyoruz sizi, sizin cagdas ve medeni olarak maç izleyebileceginize inanmiyoruz o yüzden gelmeyin, sevmiyoruz sizi. aslında bu memlekette ne zaman sevdi ki zaten baştakiler bizi?

    galatasaray yogun güvenlik onlemleriyle şehre geliyor, hazir gelmişken şehirde bir galatasaray store açıyor, diyarbakir başkanı cezasindan ötürü maçı stadyumda degil yan taraftaki kahveye gidiyor "bizden de mi para alacaksin yahu" laflarina "benim colugum cocugum ac mi kalsin?" cevabini alinca 3 lirayi cikartip veriyor, takimlar sahaya gribe karsi muttefik olarak "hapsurma delikanli ol" tarzi bir pankartla cikiyorlardi..

    her şey hazir her şey tamam, futbolcularin güzel eşleri lig tv kameralari tarafindan bulunmusken (sizin kariniza baciniza zoomlasalar hosunuza gider mi ey lig tvciler?) tolga özkalfa maçı başlatıyordu.. daha ilk dakikada diyarbakırspor bu maçtan puan istediğini belli eden bir atak geliştiriyordu ama gol olmuyordu. kirmizi yesilliler, yesil sahada kamufle olmus gibi kolay bir şekilde orta alani geçerlerken, ayhan'ın ofsaytı bozdugu bir anda yani 11. dakikada abdullah'ın pasında topla ceza alanına giren mendoza, kaleciyle karşı karşıya kalıyordu. benimle birlikte maçı izleyen bir arkadaşa göre peru kürdü olan mendoza'nın plasesinde top filelere gidiyor galatasaray mağlup duruma düşüyordu.. sinirler yavastan geriliyor, gereksiz sert fauller yapiliyor ama öyle çok tehlikeli pozisyonlar yakalanmiyordu. tribunler ısınmak için hareketlenirken, 43. dakikada ayhan'ın soldan ortasında sabri, topun gelişine vuruyor, yuvarlak şey kalecinin sağından filelere gidiyor ve maç bir bir oluyordu.. bir bebekten sabrı yapan toplum sorgulanıyorken, esas sorgulanmasi gereken şeyin bir sabri'den futbolcu yapan rijkaard olduğu aşikardi. geldigi zaman "sabri iyi bir futbolcu ama ayaklari ile beyni arasindaki baglanti tam degil" derken bir bildigi vardi muhtemelen ve simdi o baglantinin lehimlerini yapiyordu gün geçtikçe..

    ilk yari 1-1 biterken "ilkyari1ikinciyari2olurabiciler" mutsuz oluyor, tribunlerde domuz gribi muhabbetleri dönüyor, bir taraftar digerlerine "gavur ne yapiyor haci, kaç kişi mesela beş kişi evde, beş tane portakal aliyor. bizim kari ne yapmis 5 kilo portakal almis. 37 tane portakal, kim yicek bunlari diyorum "eee yeriz diyor" e be avradini sevdigimin karısı senede üc kere bozulup atan sen degil misin bunları? sonra biz neden kalkinmadık, yalan mı konuşuyorum haci?" geyigi ceviriyor, zaten bir ton para vererek tribune gelmiş diyarbakirlilar 15 dakikanin bir an evvel bitmesini diliyorlardi.. geyik her yerde geyikti sonucta..

    devre arası biterken barış özbek içinden "sert girmek yok topa sen baris ozbeksin aus kölün weisst du" diyor, tüm türkiyenin soyunma odalarının benzedigi gibi tuvalet şeklinde fayans ile dosenmis soyunma odalarindan cikarken sabri "hadi arkadaslar hadii" diye takimi gazliyordu.. galatasaray ikinci yarıya iyi başlıyor, ayhan oyuna ısınıyor, çeşitli varyeteler ile galatasaray rakip sahada pozisyon kovalarken başta tolga olmak üzere diyarbakir savunması hatasız olmasa bile iyi oynuyordu.. 52. dakikada kewell'in pasında diallo "anam anam ay of" diyerek düşünce, arda ceza alanı içinde topla buluşuyor, kaleciyle karşı karşıya kalan arda'nın vuruşunda top filelere gidiyor ve galatasaray 2-1 öne geçiyordu. golden sonra arda'nin inanilmaz bir hırsla bağırıp çağırması ne kadar konsantre oldugunu gösterirken, bagiris ve cagiristan elano uyaniyor "amaan be" diyerek yedek klubesinde yine uykuya daliyordu..

    60 kusuruncu dakikada topu orta sahada elle kesen barış "şayze" diyerek ikinci sarı kartını görüyor, rijkaard nonda'yı oyundan alip linderoth'u oyuna sokuyor, linderoth neredeyse girer girmez çok net bir şut çıkartıp topun yandan avuta gitmesini izliyor, ve maç son dakikalardaki heyecani ile 1-2 bitiyordu..

    hülasa galatasaray güzel oynayan bir diyarbakir karşısında, ayhan ile bocalayan sonrasinda toparlanan orta sahasi ile kendine geliyor 4-3-3 sisteminin meyvelerini yemeye devam ediyordu. bucaspor maçından beri galatasaray puan vermiyordu rakiplerine.. ki muhtemelen "velev ki biz bucaspor'u yenebildik diğer tüm takimlari yenebiliriz" demişlerdi (en büyük izmir!). ve diyarbakir sorunsuz bir maçı, daha dogrusu seyirci olmadan ne de güzel idare edilebilen tribunlerin önünde oynanan bir maçı atlatiyor, ve yarinlar için umut dolu cümleler kurabiliyorduk..
hesabın var mı? giriş yap