• insanda estetik duygular uyandıran, insanların duygu düşünce ve hayal dünyasını zenginleştiren, sanat değeri taşıyan dil ürünü eserlere edebî eser denir. edebi eserler, bireyin hislerinin aynası, tamamlayıcısı, tanımlayıcısıdır. yazıldıkları çağın dil, kültür ve sanat anlayışını yansıtırlar. dili günlük dilin kullanımından farklıdır. belli bir amaç çerçevesinde konular işlenir. belli tür ve şekiller kullanılarak anlatılmak istenen anlatılır. sürekli bir estetik kaygısı vardır. insana özgün olanı sunar. özgündür. değerlidir. daha önce yazılmış olan kaynaklardan beslenir ve farklı eserler için kaynaklık eder. edebî eser kendi türünde en yetkin olan, çağlarını büyük bir başarıyla temsil eden ve zamanla unutulmayan her zaman okuyucu olan ve her zaman okuyucusuna tat veren eserlerdir. edebî eserler "destan, şiir, dram, roman ve benzeri türler" içinde karşımıza çıkar.
  • ortaya konduktan sonra okurdan gördüğü hüsnü kabul sayesinde bir milletin edebiyatı içinde yer alan eser.
  • tek boyutlu olmayan, birden çok bilimin iç içe olduğu karmaşık yapıdır. sanatçıdan ulusa, ulustan evrenselliğe uzanması elzemdir.
  • "metin, bu sözcüğe vermeye çalıştığımız modern, güncel anlamıyla temel olarak yazınsal yapıttan ayrılır:
    estetik bir ürün değil, anlam aktarıcı bir kılgıdır;
    bir yapı değil, bir yapılanmadır;
    bir nesne değil, bir çalışma ve bir oyundur;
    aranıp bulunması söz konusu olan bir anlamla yüklü kapalı bir göstergeler bütünü değil, hareket halindeki izlerden oluşmuş bir oylumdur;
    metin aşaması, anlam(lama) değil ama terimin göstergebilimsel ve psikanalitik anlamıyla gösteren'dir;" roland barthes - göstergebilimsel serüven

    "gerek birinci, gerekse ikinci durumda stravinski'nin yanıtı son derece anlamlıdır: bu sizi ilgilendirmez, dostum! eserime babanızın çiftliği gibi davranmayın! çünkü yazarın yarattıkları ne babasına, ne anasına, ne ulusuna, ne insanlığa aittir, sadece kendisine aittir, canı istediği zaman yayımlar, değiştirir, düzeltir, uzatır, kısaltır, kim olursa olsun hiçbir şekilde açıklama yapmak zorunluluğunu duymadan onu tuvalete atıp sifonu çekebilir." milan kundera - le rideau
  • terry eagleton ilginç bir saptamayla “aslında edebiyat eseri sürekli bir beklenti üretimi ve ihlalidir, düzenli ile rastlantısalın, normlar ile sapmaların, rutinleşmiş örüntüler ile dramatik yadırgatmaların karmaşık bir etkileşimidir.” der. ona göre edebi eserlerde bazı aygıtların yokluğu bile bir anlam ifade eder. yani beklenti üretimi olan çehov'un tüfeği kuralının ötesine gideriz sayesinde. “ilk bölümde duvarda asılı bir tüfek olduğunu söylüyorsanız, ikinci ya da üçüncü bölümde o tüfek patlamalıdır." diyen ve gerilimi oluşturacak bir nesneden/olaydan bahsedildiyse o nesnenin/olayın mutlaka patlama noktasına getirilmesi gerektiğinden söz eden kıymetli öykücümüzden sonra bilinçli olarak bahsedilmeyenin/yok sayılanın/ihlal edilenin oluşturduğu etkiyi vurgular eagleton.
hesabın var mı? giriş yap