işbaşı ^*

• iş üstü (bkz: x iş başında).
• (bkz: pazartesi sendromu)
  (bkz: i dont like mondays)
• denizci askerlerin giydiği haki rengindeki üniformanın ismidir.
  kumaşının özelliği, kolay kolay ıslanmamasıdır.
• haftanın her günü yapmaktan usandığım birşey, emekli olmak kelimesini duyduğumda ne kadar seviniyorsam bu kelimeyi duyduğumda da o kadar üzülüyorum
• deniz kuvvetlerinde görev yaparken pek kimsenin memnun olmadığını gözlemlediğim üniforma. (meşhur siyah - beyaz üniformaları sadece yemin töreni, denetleme, milli bayramlar gibi özel günlerde giydik. hoş, onu giymek de ayrı bir sıkıntıydı. yardım almadan giymek kısıtlı bir sürede neredeyse imkansızdı.) askerliğimizin tamamına yakınında üstte gömlek, altta kumaş pantolon, siyah şapka, ince sarı kemer ve kundura vardı. nerede o karacıların, jandarmaların havalı üniformaları nerede bizim boz renkli kıyafet... insan asker olunca şöyle botların üstünde yükselmek, palaska takmak, terzide daraltılmış alacalı kamuflaj içinde arz-ı endam etmek istiyor. havacıların da yeni kamuflajları güzel mesela. dış görünüş deyip geçmemek lazım, askeri motive etme konusunda önemli bir unsur. dünyadan örnek: waffen ss , wehrmacht. yerli ve milli örnek, bilumum komando ve pöh üniforması. ne yapalım kısmet değilmiş.
  
  işbaşı
  
  not: işbaşı kıyafetlerinin rengi değişmiş, bahriye mavisi olmuş.
• babam ağır kanlı ve titiz adamdı. bir işe başlaması zordu. bu halini aşmak için iş başında kendi kendine şöyle söylerdi: "iyi olmazsa kötü de mi olmaz?" işi bitirdikten sonra ise keyif sözü hazırdı: "bundan iyi kötü olmaz."