• taksonomi içindeki yerlerine baktığımızda, güzel yurdumun basın organlarının hemen hemen tamamını zaman gazetesi ile aynı bölgede değerlendirebiliriz. ancak zaman gazetesi özü itibariyle muadillerinden bariz şekilde ayrılıyor. sözünü ettiğim bu öz, gazetenin politik duruşu falan değil, habercilik anlayışında getirdiği metod ve her renge kolayca giren yaklaşımları. yoksa bir gazetenin belli bir noktada olması ve orada tavır almasında yadırganacak bir şey olamaz.

    şimdi zamanın diğerlerinden ayrıldığı nokta şu; biçim olarak ılımlı ve hoşgörülü islam anlayışına sahip olan bu değerli gazete yeri geliyor, milliyetçilik damarından beslenen yeniçağ gazetesinden daha ateşli bir milliyetçi kesiliyor, yeri geliyor liberal ekonominin en ateşli destekçilerini gölgede bırakıyor, ve en şaşırtıcısı yeri geliyor cumhuriyet gazetesinden dahi daha heyecanlı bir atatürk savunucusu olabiliyor.

    diğer tüm gazeteler de çeşitli olaylar karşısında, durumuna göre birbirlerinin kontrol sahalarına (milliyetçilik, din sömürücülüğü, emek ya da sermaye bazlı vb.) girebilirler. ancak bu nemalanma eğilimi sonucu çıkan saha ihlalleri hiçbir zaman haddini aşmaz. belli bir noktadan ileriye gitmez. hani kanundışı her türlü işin bir icracısı, üstlenicisi vardır ve yapıları itibariyle monopol özellik arz ederler. mesela kumarhane işini üstlenen kişi başka, silah ya da uyuşturucu kaçakçılığını tekelinde bulunduran kişi başkadır. ancak bu şahısların birbirlerinin rant sahalarına ucundan da olsa girmeleri görülmemiş şey değildir. lakin dediğim gibi, kendine biçilen payla yetinmeyen ve kendi sahası dışındaki rant karşısında kabaran iştahını dizginleyemeyen kişi muhtemel çatışmaların da müsebbibi olacaktır.

    gazetelerde aynı mantık işleyişi içinde bu saha ihlallerini fazla ileri götürmezler. yalnız burada göz önünde bulundurulan bir nokta daha vardır, o da farklı sularda yüzmeye meylederken, kendi mevcut okuyucu kitleni yitirme endişesidir. bu yüzden, bu tür konularda fazla bir cüret sergileyemezler.

    ancak bu durumun piyasada tek bir istisnası var: zaman...

    şu dakikadan sonra somut veriler üzerinden gidersek anlatmak istediğim daha anlaşılır olacaktır. bugün zaman gazetesinde yer alan bir haberin başlığına bakalım: "lenin'li pankartla laiklik yürüyüşü".

    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=650017

    kısaca hulasasını yapalım: "ankara ve izmir'de düzenlenen 'laiklik' mitinglerinde, atatürk ile lenin'i aynı karede gösteren pankart açıldı. yurtsever platformu'nun 7 şubat'taki karşıyaka mitinginde taşınan aynı pankart, büyük tepki çekmişti.

    ankara ve izmir'de gerçekleştirilen 'laiklik' yürüyüşünde, atatürk'le lenin'i aynı karede buluşturan pankart açıldı. lenin için 'atatürk'ün en büyük müttefiki' ifadesi kullanıldı.

    hkp izmir il başkanı tacettin çolak, lenin'in, kurtuluş savaşı'na büyük destek verdiğini ileri sürdü.

    atatürkçü düşünce derneği izmir şube başkanı m. nazmi yüksel ise pankartı taşıyanların mitingi provoke etmek istediğini ileri sürdü. 'laiklik' yürüyüşüne karşıyaka belediye başkanı cevat durak da katılmıştı. atatürk ile lenin'in değil aynı pankartta, aynı kitapta bile yer almasının mümkün olmayacağını ifade eden mhp izmir il başkanı musavat dervişoğlu, "cumhuriyet için bizim dedelerimiz, ninelerimiz öldü, meydanda lenin'in resmi dolaşıyor." diye konuştu.

    atatürk'le lenin'i aynı karede buluşturan pankart, büyük tepki çekti. türk tarih kurumu başkanı yusuf halaçoğlu, atatürk'ün, lenin'e göre daha milli bir insan olduğunu vurguladı. "lenin tam bir diktatördü." diyen halaçoğlu, "lenin'in milli mücadele sonrasında elde ettiği bir iktidarı yok. kurtuluş mücadelesi veren mustafa kemal'de; bir ülkenin, bir milletin bağımsızlığının savunulması, emperyalizme karşı mücadele vardı." diye konuştu. milliyetçi hareket partisi (mhp) adana milletvekili kürşat atılgan, türkiye cumhuriyeti'ni yıkmak, cumhuriyetin temel ilkelerini yok etmek isteyen marksist-leninistlerin yeniden ortaya çıktığını belirterek "bu iki isim hiçbir zaman yan yana gelmez. atatürk'ün türkiye'sini yıkmak isteyenlerin, bugün başörtüsü karşısında yapılan eylemde bir araya gelmeleri de düşündürücüdür." şeklinde konuştu. mhp istanbul milletvekili durmuş ali torlak da, "atatürk, türkiye'yi kurtarmış bir türk milliyetçisidir. atatürk ile lenin'in ne alakası olabilir." ifadesini kullandı. mhp genel bakan yardımcısı ve kırşehir milletvekili metin çobanoğlu ise bu kişilerin atatürk, millet ve devletle hiçbir alakasının olamayacağını savunarak, "dikkate bile almamak lazım." değerlendirmesinde bulundu."

    kıssadan hisse, laiklik kelimesinin sürekli tırnak içinde belirtildiği haber bu şekilde. yalnız ilgi çeken tarafı sadece bununla sınırlı değil. olayların akışınından bir derleme çıkartırken bile araya aleni bir bilgisizlik ve sığlık sığdırmayı başarmış sayın muhabirler. "hkp izmir il başkanı tacettin çolak, lenin'in, kurtuluş savaşı'na büyük destek verdiğini ileri sürdü." derken "ileri sürdü" ifadesinin tercih edilmesi, değerli gazete muhabirlerinin bunun bir iddiadan ibaret olduğunu ve kendisinin buna inanmadığını gösteriyor. kesinliği olmadan ve henüz açıklığa kavuşmamış savlarda bu ifadenin kullanılması gayet yerindedir ve yerinde olmaktan da ziyade gazetecilik ahlaki açısından zaruridir. ancak biraz tarih bilgisine sahip olmakla, değerli gazete mensupları bu cümlenin salt bir iddia mı yoksa tarihsel bir gerçeklik mi olduğuna gayet rahat bir biçimde kanaat getirebilirlerdi.

    tabii bu gerçekliğe kani olmakla beraber, meleklerin ve şehit taburlarının inayetiyle kazanılan bir savaşa "ateist" bir "diktatör"ün destek vermiş olması paradigma olarak bu kişilerin kafa yapısına ters gelecektir. bu sebeple bilgi eksikliğinden ziyade bir keyfi yorum farkı (tahrifat da diyelim mi?) da ihtimal dahilinde düşünülebilir.

    haberin devamında, objektif olmak adına mikrofonun başka simalara uzatıldığını ve birbirinden değerli fikirlerin alınmış olduğunu görüyoruz. bu simalara baktığımızda tarih kurumu başkanı yusuf halaçoğlunu ve mhp adana, kırşehir ve istanbul milletvekillerinin düşüncelerini görüyoruz. işte burada zaman gazetesine hayran kalmamak elde değil. bu şekilde hem kendileri taşın altına elini koymamış oluyor, hem de en agresifinden ve irrasyonel tepkiler stratejik ağızlardan aktarılmış oluyor.

    bu ağzırlardan beyan edilen sözlerle bağımsızlıkçı atatürk'ün, "tam bir diktatör" lenin'den (kafam kadar gülşah!) ayırıcı vasfı ortaya konuyor ve aralarındaki kati ayrım gerçekleştirilmiş oluyor.

    emin olun hepsi bundan ibaret değil, zamanın sistematik olarak yaptığı bir şey. cumhuriyet mitingleri sırasında sahne alan edip akbayram'ın, şarkısını söylerken eline verilmek istenen türk bayrağını reddetmesini aktarış tarzları ve buna benzer daha hatırlayamadığım ama aklımda bir şekilde yer etmiş birçok şey. kimsenin kendinde bulmadığı bu cüreti zaman gazetesi kendinde nasıl buluyor şaşırıyorum açıkçası. neyse, şimdilik burada bitireyim, mide dayanmıyor bu tür entryler yazmaya.

    ekleme: söz konusu haber içinde gazetenin bir anda yeniçağlılaşmaktan vakitleşmeye yatay geçiş yaptığı noktayı belirtmeyi unutmuşum. ama zaten dikkatli gözlerden kaçmamıştır. yine de burada altını çizmekte fayda var. ne demiş bilmem nere mhp milletvekili: "bu iki isim hiçbir zaman yan yana gelmez. atatürk'ün türkiye'sini yıkmak isteyenlerin, bugün başörtüsü karşısında yapılan eylemde bir araya gelmeleri de düşündürücüdür." bu şekilde de türban eylemine katılanlar açık bir şekilde bölücü, hain olarak nitelendirilmiştir. iğrençlik de şahikaya vurmak budur herhalde...
  • badem bıyıklı zaman gazetesinin beğenmediği siyasi olayları kötülemek için gerçeği tahrif etmek üzere yaptığı hareketlerin bütünüdür. bugünkü sayısındaki mustafa kemal atatürk'ü ve lenin'i karşı karşıya koyarak miting hakkında olumlu fikir besleyenleri yanıltmak, karşı çıkanlara sövgü malzemesi sağlamak üzere "haber" olarak yazılan iddia bu türdendir. lenin'in ve sosyalist sovyetler'in kurtuluş savaşımıza verdiği destek gün gibi âşikarken, bunun tartışmaya açılacak tarafı bile yokken sırf lenin ve sosyalizmi sevmemekten dolayı, cumhuriyet mitinglerine kıl olmaktan dolayı yapılan bu haberde geçen iddialar komiktir, acınasıdır. lenin ve atatürk emperyalizme karşı kurtuluş savaşı'nda zaten yan yana gelmişler, iki devrimci önderden biri kendi emperyalistine (çarlığa) diğeri de yedi düvele meydan okumuş, onunla da kalmamış çanakkale savunması çarlık rusya'sının krizini derinleştirmiş, sonra sscb'nin önderi lenin kurtuluş savaşı için büyük maddi destekler sunmuş, atatürk taksim anıtı'na sovyet büyükelçisi aralov'un heykelini diktirmiş, zaman gazetesi'de vay efendim atatürk'le lenin nasıl bir araya gelirin peşine düşerek ortamı sislendirmeye çalışıyor.

    bu tarzla yapılan haberler artık kızgınlığın yanı sıra ondan daha büyük duygular yaratıyor okuyucuda. yani ne diyeyim, neresinden tutayım diyorsunuz kendi kendinize. şunu da diyelim: birazcık gerçeğe bağlılık, birazcık vicdan...

    edit: imla
  • (bkz: manipülasyon)
  • islamcı beyaz türkleri hedef kitlesi olarak seçmiş, "imanlı entelektüel olmaz mı" hareketinin amiral gemisi olan zaman, reklamlarında bile ortak insanlık değerlerini benimsiyoruz mesajını vermeye çalışmış bir türk işi gazetedir. dünyadaki her haltı alıp yerel motifler katarak türkleştirmeyi başaran yurdum insanı islamcı beyaz türk gazetesi de yaratmayı başararak zamanı raflarımıza yerleştirmiş yine o raflardan almıştır. omurga mı demiştik. ha o yok zaten türk basınında
  • talim ve terbiye kurulu başkanı prof. dr. irfan erdoğan'ın istifa etmesi haberini, "görevden alınacağını öğrenen başkan istifa etti" şeklinde çarpıtma omurgasızlığını gösterebilmesidir.

    ortada akp kabinesinden bir istifa var, sen bunu "görevden alma" diye haber yaparak aklınsıra akp'yi aklıyorsun, "akp'den kimse ayrılmaz, iç işleyişte herhangi bir sorun yok, ayrılan kişi görevini iyi yapamıyordur, o yüzden ihraç edilmiştir" şekline getiriyorsun. bravo!

    haber şurada; http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=653798

    alıtılayalım;
    "erdoğan'ı 'kurul üyeleriyle yaşadığı uyumsuzluk ve yönetim zaafı' gerekçesiyle başkanlıktan aldığı iddia ediliyor. iddiaya göre bakan çelik, erdoğan'ın görevden alınma kararnamesini geçtiğimiz hafta pazartesi günü cumhurbaşkanlığı'na gönderdi. irfan erdoğan, görevinden alınacağını öğrenince istifa ettiğini açıklayarak izne ayrıldı..."

    işte zaman'ın en çok kullandığı kalıp; "iddia ediliyor"

    haberin altına yorum yapan okuyucular da aymışlar artık belli. onlar da rahatsız bu çarpıtma hususundan;

    --- alıntı ---

    "lütfen dikkat
    gazetemizin güvenilirliğinden şüphem yok ama lütfen biraz daha dikkat ediniz haberleri verirken, bu haber her yerde erdoğan'ın istifa ettiği şeklinde verilirken siz görevden aldı demişsiniz, devamında istifa ettiğini söylemişsiniz. ayrıca haberi okuyunca sayın bakanımızın güzel işler yaptığı gibi bir izlenim doğuyor, halbu ki öğretmen camiası olarak büyük bir çoğunluğumuz hiç memnun değiliz, hep göstermelik işler yapılıyor ve devamı gelmiyor.biraz da bizim sesimize kulak verin, iyi çalışmalar.

    ahmet özcan
    19 şubat 2008, salı 10:40

    emin misiniz?
    süreci yakından bilen biri olarak "kaynaklarınızdan emin misiniz?" diye sorma ihtiyacı hissettim açıkcası. istifa konusu birinci kaynaktan temmuz ayından dillendirilmiş bir olaydı. bugüne denk geldi. açıkcası haberdeki, özellikle başlıktaki, uslup bana biraz tarflı geldi. haber ve yorumun ayrıldığı söylenen bir gazetede, basbayağı yorum olan bir başlığın arkasından "iddialara göre.." şeklinde başlayarak haber ile yorumu gerçekten ayırdığınıza inanıyor musunuz?

    deniz yıldız
    19 şubat 2008, salı 11:13

    --- alıntı ---
  • bütün türk basınına mâl edilebilecek eylem. zaman'ın ne kadar hükümet yanlısı olması ayan beyan ortada ve doğalsa, milliyet, vatan gibi diğer bir çok gazetenin hükümetin karşında olması ve hükümeti eleştirmesi o kadar ayan-beyandır ve de doğaldır.herkes kendine göre menfaatleri ve ideolojileri doğrultusunda bir taraf alır ve kim nederse desin en objektifim diyen gazete bile haberleri kendi bakış açısından verir.(aynı entry giren süserlerin yaptığı gibi)(ironically..!) washington post da böyledir, bbc de..(adamların yaptığı direk terör olarak tanımlanmasına rağmen ,hatırlayın pkk'ya kurdish rebels diyen koskoca bbc bu) ha, bu bakış açısı olayı bizim gibi herşeyin "en"leriyle yaşandığı ülkelerde abartıya varır ve manipülasyona dönüşür. bu yüzden bunun adı türk basınının omurgasızlığı olabilir..böyle dememek ve sadece bunu bir kuruma mâl etmek ayrı bir omurgasızlık emsali teşkil eder ki...aman evlerden uzak olsun...
  • bazen de kaş yapayım derken göz çıkararak yapılır. biliyorsunuz zaman denen gazete fethullah gülen efendi hazretlerinin haber şeysi... ama çekirge bir sıçrıyor iki sıçrıyor...

    özetlemek gerekirse... vakti zamanında adl adlı bir yahudi derneği, örgütü veya her ne karın ağrısıysa işte onunla ilgili bir haber çıkıyor zaman gazetesinde. adl denen örgütün yasadışı faaliyetleri, karanlık ilişkileri falan vurgulanıyor bu haberde. daha sonra gün geliyor devran dönüyor fethullah efendi hazretlerinin ne kadar saygın ve kabul edilebilir bir adam olduğunun örneğini vermek adına bu adl denen yahudi örgütü ile olan yakınlaşması, bu yahudi örgütünün fethullah efendinin kitaplarını basması falan haber yapılıyor. ama işin garibi zaman gazetesi arşivlerine bakıldığında bu haberin iki versiyonunun olduğunu görüyoruz. birisinde adl'li kısım traşlanmış. ama öbüründe duruyor... dediğim gibi çekirge bir sıçrıyor iki sıçrıyor...

    ayrıntısı için buyrun;
    (bkz: fethullah gülen/#10994389)
  • (bkz: üniversiteleri komünistler karıştırıyor)

    üniversitelerarası kurul (üak) toplantısı başlamadan önce halkın kurtuluşu partisi (hkp) üyesi bir grup, cebeci kampüsü'nde anayasa değişikliğini protesto etti. gazi mustafa kemal atatürk ve komünist lider lenin'i aynı karede gösteren pankart açan grup üyeleri, basın açıklaması yaptıktan sonra dağıldı. türkiye komünist partisi (tkp) üyesi 40 öğrenci de eskişehir anadolu üniversitesi'nde eylem yaptı.

    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=658344

    yayın organlarının, bir konuyu haberleştirip okuyucusuna sunarken, bir takım önyargı ve peşin hükümlerin çeşitli derecelerde tesirinde kalması alışılmadık bir durum değildir. okuyucunun algısını biçimlendirirken tarafgirlik yapmak yine aynı şekilde medya ve basın organlarının olmazsa olmaz vasıflarından bir tanesidir. ancak zaman gazetesi, diğer gazetelerde olan bu vasıflara haiz olmanın yanında, sadece kendine özgü olan bir vasfıyla daha ön plana çıkıyor: lenin takıntısı...

    bu takıntının altında yatan sebep, direk olarak leninin şahsına karşı olabileceği gibi, koşulların farklılığına göre kendini gösteren bir kısa vadeli taktiksel istifade de olabilir. taktiksel bir hamle olabileceği yönündeki düşüncemin nedenine gelince, bunun için zaman gazetesinin olayları aktarış tarzına ve savunduğu görüşü kendi (yarı)çapınca sağlam temeller üzerine oturtmak için hakim şekilde benimsediği görülen metodu anlamak gerekir. "habercilik anlayışında zaman gazetesi tarzı tümevarım metodu" olarak tanımlayabileceğimiz ve cidden zaman dışında bir gazetede görme şansına erişemeyeceğimiz oldukça basit bir mantıkla işleyen bu metodun açılımını şöyle yapabiliriz:

    - türban yasağını x kişileri ya da y kurumları savunur
    - türban yasağını hain ve bölücüler de savunur.

    bu durumda,

    - türban yasağı savunucularının tekmili haindir.

    zaman gazetesinin necip türk basınına armağan ettiği ama halen kendisi dışında başka yayın organları tarafından rağbet görmeyen metodu böyle. ancak diğer yayın organları da, okuyucu algısını kısa yoldan ve asgari zihinsel zahmetle biçimlendirmeye çalışmak için yakın gelecekte zamanın bu metodunu benimserlerse şaşırmamak gerekir.

    şimdi bu bahsi burada kesip işin daha egzantrik kısmına bakalım dilerseniz. değerli gazete üniversiteleri karıştıranın komünistler olduğunu açık açık ara başlık ile okuyucusan duyurmuş. bunun nasıl olduğu ise ara başlığın altındaki 6 satırlık yazıyla açıklanmış. bu komünistler üniversitleri nasıl karıştırıyorlarmış bir bakalım: bir grup cebeci kampüsünde anayasa değişikliğini protesto etmiş, basın açıklaması yapıp dağılmış (ha bu arada lenin le msutafa kemali aynı karede gösteren bir pankart açmışlar), 40 kişilik bir grup da eskişehir anadolu üniversitesinde eylem yapmış. cımbız yaptığımı düşünenler linke bir tıklasınlar lütfen. (zaten cımbızla işim olmaz, baba gibi cruizer4'üm var)

    muhterem gazeteye göre, anayasa değişikliğini protesto etmek, basın açıklaması yapıp dağılmak ortalığı karıştırmak olarak algılanıyor. ve son dönemde yaşanan kaostan, çatışmanın aktörleri bu kadar aleni bir şekilde ortadayken komünist öğrenciler sorumlu tutuluyor. izlediği metodun dışında, çatıştığı tarafa bile çıkışmaktan aciz olup, bunun yerine memleketin müzmin günah keçilerini işaret etmekten hicap duymayan bu gazeteye nadide kıçımı silmek istiyorum. çünkü bunu fazlasıyla hakediyor.
  • her daim çarpıtma yapabilecek bir zihniyetin omurgasızlığıdır. yüzü kızarmadan, utanmadan insanları töhmet altında bırakabilmek gibi tezahürleri vardır. örneğin bugünkü bir habere bakıyoruz.

    başlık: türkan saylan türk polisine azgın dedi.
    haber içeriği: "bugünlerde çok azgın bir polis baskısı var emekçilerimize yönelik."

    türk polisine "azgın" demişmiş. devletçi ve milliyetçi duyguları tahrike oynamayı da iyi biliyorlar. ancak az hakkaniyet, etik, basın ahlakı olmalı. kırk takla da attırsanız o içerikten "türk polisine azgın dedi" diye bir şey çıkartamazsınız. o başlığı atan da bilir bunu ama işte belden aşağı vuracak. din iman ahlak deyip yüzü kızarmadan haber etiğini, kişilik haklarına saygıyı ayaklar altına almaktır bu. arkadaşların dinleri imanları ahlakları bu demek ki. bir de bunlara kanan saf sığırcık beyinliler.

    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=660799
hesabın var mı? giriş yap