• benimdir bu, öldürme / pişirme sürecinde acı çektiği ispatlanmış her iki türün birinin kayırılmasını mantıklı bulmadığım içindir.
  • asıl ilginç olan ateist bir insanın vegan olmasıdır. baştan aşağı safsata ve cahillik dolu bu entry'ye cevap vermeye bile tenezzül etmiyorum.

    ayrıca eklemek gerekir ki hani biz ateistler toplumdan çok daha zekiydik?

    atıyorum;

    ateistlerin neredeyse hepsi bilime değer veriyor.
    ateistlerin neredeyse hepsi laik.
    ateistlerin neredeyse hepsi uzun'u sevmiyor.
    ateistlerin çoğu ciddi seviyede etik sahibi insanlar.
    ateistlerin çoğu kendini geliştirmiş, kanıtlamış, başarılı insanlar.

    e niye bu ateistlerin çoğu vegan değil?

    " ama bitki yiyorsun " argümanını dünyanın en salakça argümanı gören aptallarla tartışacak bir şeyim yok.

    edit: ayrıca " evrim kartı" 'na gelince,

    3-5 veganla tartıştım bugüne kadar. hiçbirisi evrimi yeterince bilmiyorlardı. evrim kartı'nı eleştirmeden önce bir gidin evrim nedir ne değildir onu iyice anlayın, insanın, hayvanın, bitkinin evrimine dair az buçuk bilgi sahibi olun.

    adama diyorum ki " ama tavuk ihtiyacından çok daha fazla yumurta üretiyor, çünkü üzerinde hep yumurtalarını çalan hayvanların baskısı vardı, vegan olacaksak bu kadar yumurta ne olacak? " diyor ki o biz insanların suçuymuş. tavukların sorunu değilmiş.

    sansardan, tilki'den haberi olmayan insana buradaki mantıksızlığı anlatmaya çalışıyorum o diyor ki sen suçlusun. o yüzden artık tartışmaktan yoruldum. şuana kadar 1 adet normal veganla karşılaştım. o da çok duygusal bir insan ve veganlığını duygu ekseninde temellendiriyor.

    oysa siz göt kadar bilginizle insanlara ayar vermeye çalışıyorsunuz.

    edit2: zamanında yazmayı unutmuşum. " ben benim onu yemem için öldürülmüş bir hayvanı yemek istemiyorum, bu beni duygusal olarak kötü hissettiriyor " diyen bir insana saygım var.

    ama söz konusu veganizm olunca tartışma çok büyüyor ve dallanıyor. veganların asıl derdi hayvanların kapitalist düzende sömürülmesi. babam hayvan işlerini sever. bahçeli bir evimiz var. tavuklarımız var. o tavuklar ihtiyaçlarından o kadar çok fazla yumurta üretiyorlar ki , bütün o yumurtların tavuk olmasına izin versek o tavuklar ne yiyip ne içecek? ki zaten horozlar her zaman o tavukları döllemezler. biz o yumurtaları almasak büyük bir kısmı ziyan olacak.

    babam tavukları sansar, tilki gibi yumurta çalan hayvanlardan koruyor. onlara yemek ve su veriyor. özgürce çiftleşmelerine izin veriyor. zamanı geldiğinde yumurtaların civciv olmasına izin veriyor. ancak ihtiyaç fazlası yumurtaları bunun karşılığında alıyor.

    şimdi babam bu davranışından dolayı ahlaksız bir insan öyle mi? babam'a yumurta yememesi gerektiğini mantıklı bir şekilde açıklayamazsın. hadi açıkla. daha bugüne kadar açıklayabilen çıkmadı.

    niye bilmiyorum bu veganlar genelde kadın oluyor. mesela nevşin mengü. tanıdığım ünlü bir vegan. nevşin hanım eminim ki kozmetik ürünleri kullanıyordur.

    mika denen bir maden var hiç duydunuz mu? hindistan'da bol miktarda var. ciddi bir emek sömürüsüyle çocuk işçiler çıkartıyor bu madeni hindistan'da.

    ve bu maden bir çok marka tarafından kozmetik ürünlerinde kullanılıyor. kullanma hadi kozmetik ürünü? hayvan gibi emek sömürüsü var. tıpkı hayvanlara yapıldığı gibi. niye kullanıyorsun?

    kapitalizmin bize sunduğu sütü, yumurtayı hayvanlara eziyet ediliyor, hayvanlar sömürülüyor diye reddettin hadi. aynı kapitalizmin ürettiği diğer ürün ve hizmetlerdeki emek sömürüsünü hiç araştırdın mı? içtiğin kahvenin çekirdeğini kim topluyor, yediğin çikolatanın kakaosunu kim nasıl elde ediyor, kullandığın banka ne tür insanları finanse ediyor vs.

    bunları oturup derin derin düşünüyor musun? hani nerede kaldı ahlak vicdan falan?

    vejeteryanların güzel argümanları var. temellendirilebiliyor. ancak veganizm " en vicdanlı en ahlaklı en düzgün insan benim " mastürbasyonundan başka bir şey değil. pratikte temellendirmeleri çok zayıf.

    ne endüstriyel ne de doğal ortamda tavuk görmemiş insanlar 3-5 sayfa yazı okuyup 3-5 youtube videosu izleyip veganım diye dolanıyor. ne hayvanların evrimini biliyorlar, ne besin zincirindeki yerini. ama vicdanları çok rahat.

    rahat tabi. ignorence is bliss de ondan rahat.
  • ölürüz, konuların birbiriyle alakası yok, elhamdulillah v.b. ergen cevaplarını geçersek konu aslında ilginç.

    fakat problem, ilk entry sahibinin kendisini iyi ifade edememesinden ve yazım tarzındaki hafif aşağılamadan kaynaklanıyor.

    ateizm ve veganizm arasında aslında alaka yok değil, mantıklı bir insan bu alakayı kurabilir. bu iki kavrama da uzak bir sabit fikirliyseniz dininizi bildirirken burada bile elhamdulillah dersiniz. ama ufkunuzu genişletmeye meğilli bir bireyseniz "ulan ne demek istemiş acaba" diyerek soru sorar, araştırma yaparsınız.

    dolayısıyla bizde bunları konuşmak için çok erken.
  • işine gelmediği için saçma bulan insandır. eğer canlı bir hayvanı boğazlayıp etini löp löp götürüyorsan bunu ahlaki bir temelde meşrulaştırman lazım. nihayetinde ortada bir şiddet ve müthiş bir sömürü var.

    inanan insan "tanrı bana şu şu hayvanları şu şartlarda helal kıldı" veya "doğa benim için yaratıldı, tasarrufta bulunmak hakkım" deyip kendince bu şiddete bir meşruiyet zemini yaratıyor. senin meşruiyet zeminin ne?

    sadece bitkisel gıdalarla beslenerek üstelik daha sağlıklı bir şekilde yaşanabiliyorsa hayvan boğazlaman sadece zevkin için. haliyle ahlaki bir zeminden yoksunsun. 2 ağacı korumak için canını siper edecek kadar erdemli olduğunu düşünsen de gerçekte bencilin tekisin.
  • donanımlı bir ateist veya agnostik ahlak gibi değerli bir insan kültürü ürününün allah vergisi olmadığını ve kısa vadede acımasız doğa kanunlarına kıyasla aptallık gibi göründüğünü de bileceği için, "et yemek doğaldır" gibi temelsiz bir argümanı savunmamalıdır.

    hayatın dünyadaki oluşumu ve temelindeki acımasızlık nasıl zamanın bir sonucu olan doğal bir durum ise, bütün hayvanları sevmek ve hayvanları köleleştirmekten sakınmak da bir o kadar doğaldır.
  • ateist olmasına gerek yoktur. haklıdır.
  • veganlar "doğayı" sadece çayır-çimen ve üstünde gezinen hayvanlar olarak algıladıkları için, görüşlerini idrak etmekte zorlandıkları insandır.

    insan ve dolayısıyla insan zekası doğanın bir parçasıdır, bu nedenle her ne yaparsa yapsın, gerçekleştirdiği her eylem de ister istemez doğanın bir parçası olacaktır, bunun dışına çıkılamaz.

    zeki varlıklar bir süre sonra içinde bulundukları ekosistemin yönlendirmesinden sıyrılıp, kendi evrimlerini kontrol altına alırlar. insanların çiftliklerde hayvan yetiştirmesi, seralar kurması, yapay et üretmesi vs. hep insanoğlunun kendi evrimini kontrol etmeye başlamasının bir sonucudur.

    çok da uzak olmayan gelecekte depremleri, yanardağları, hava olaylarını manipüle etmeye, mars'ta koloniler kurup, dünya'daki canlıları oralarda yetiştirmeye, kendi uzuvlarımızı orijinalinden daha gelişmiş protezlerle değiştirmeye, vücudumuza sinir sistemimizi güçlendirecek çipler yerleştirmeye başladığımızda da bunların her biri tamamen doğal olaylar olacak. bir aslanın avlanması neyse, insanın çiftlikte hayvan yetiştirmesi de odur; zamanında insanlar da avlanmıştır fakat bir süre sonra buna ihtiyacı kalmamış, çiftlikte yetiştirdiği hayvanlar sayesinde başka işlere zaman ayırıp, çok daha gelişmiş uygarlıklar kurmayı başarabilmiştir.

    beslenme alışkanlığı gibi son derece önemsiz bir etkenden bağımsız olarak, insanların dünya üzerinde yaşaması an itibariyle fazlasıyla mümkündür ve her geçen gün de daha fazla "mümkün" olmaktadır, zira dünya'nın bize sağlayabileceği kaynaklar bu saatten sonra çok da önemli değildir; 10-15 yıl içinde füzyon reaktörleri, 30 yıl içinde de kuantum bilgisayarlar ve süper yapay zeka ortaya çıktıktan sonra enerji üretimi ve kaynak kullanımı vb. problemler tarihe karışacaktır.

    eğer hayvanların acı çektiğini düşünüyor ve duygusal nedenlerle et yemeye karşı çıkıyorsanız yemeyin, başımın üstünde yeriniz var, ama bunu millete dayatmaya kalkıp, işin içine bilimi, evrimi falan katmaya çalışırsanız komik duruma düşersiniz.
  • aptal beyanıdır. her yer şehirler le dolup taşmışken , topraklar asfalt ile örtülmüşken sokakta tavukların dolaşıp böcek yiyeceğini sanan aptalın beyanıdır. şehirleri kurarken doğanın dengesine zarar vermedik mi ? şu anda tavukların hiçbir şehirde yeri yoktur. o yüzden fabrikalarda üretilip insan besini olarak satılması gayet normaldir. evrime herhangi bir zararı da yoktur. çünkü tavukların yaşam alanı 200 yıl önce büyük şehirlerin kurulmasıyla yok edilmiştir. ha köylerde hala kümesçilik yapan yok mudur ? tabii ki vardır. ancak o tavuklar ne doğanın dengesine katkı sağlamaktadır nede insan nüfusunu doyurabilmektedir.
  • süper insandır. mangaldan gelen o cızır cızır sese nasıl karşı gelinebilir anlam veremiyorum. işte bunlar hep züppe piçleri. anası babası çocukken dayıyor ağzına eti, büyüsün diye. bu piçlerde bunuyor. et yemezmiş, et de ölüyordu gel beni ye diye amına koyim.
  • bilakis veganlık bana çok dinsel bir tutum gibi geliyor. sosyo ekonomik olarak geleneksel dinlere angaje olamayacak aile sosyal çevreden gelenler, bir tür dinsel çağrılım, bir tür asketizm, fedakarlık zahidlik ve olağanüstü merhametlilik duyguları üzerinden, gayet büyük bir öz disiplin ve zorluk çekme gerektiren bir hayat tarzı tercihi yapıyorlar. çok da saygı duyuyorum, ancak et obur bir aslan, bize genetik anatomik olarak yakın et de yiyen bir şempanze vs.den daha fazla insanı bağlayan ilke nedir ki biz diğer hayvanları yemeyelim? insanı bu şekilde bir ahlaki tutuma ve göreve yönelten ilke ve prensip nedir? hayvanlardan üstün olmamız mı mesela? ateist olsam "doğanın düzeni budur bazı canlılar diğer canlılarla beslenir, fırsatını bulup beni mideye indirecek aslandan kaçarım onu gerekirse öldürürüm ama yaptığın ayıp da demem" , derdim ve et yemeyi savunurdum. tamam ahlakın kaynağı din olmak zorunda değil ancak insanı doğa dışı ve üstü bir konuma koyan veganizmin bir tür metafizik varsayımı olması lazım.
hesabın var mı? giriş yap